ANAYASA VE BAŞKANLIK (HÜKÜMET) SİSTEMİ REFERANDUMUNDA EVETLE HAYIR YER DEĞİŞTİRİRSE!...

Siyaset 20.02.2017 - 08:10, Güncelleme: 31.08.2023 - 05:00
 

ANAYASA VE BAŞKANLIK (HÜKÜMET) SİSTEMİ REFERANDUMUNDA EVETLE HAYIR YER DEĞİŞTİRİRSE!...

ANAYASA VE BAŞKANLIK (HÜKÜMET) SİSTEMİ REFERANDUMUNDA EVETLE HAYIR YER DEĞİŞTİRİRSE!...
Çok yakında gidilecek anayasa ve başkanlık hükümet sistemi ile ilgili referandum sonuçlarının ülkemizin ve aziz milletimizin geleceğinde ezelden ebede giden yeni ufuklar açmasını ve geçmişten günümüze kadar değişik kılıflarda devam eden ayrıştırıcı, bölücü ve halkı temeli çürük kamplara bölerek nemalanan fırsatçılara aman vermemesini Yüce  Rabbimden niyaz ediyorum. İnanıyorum ki her bir karışı şehadet şerbetini içen kahraman şehitlerimizin mübarek kanlarıyla sulanmış toprakları vatan tutan büyük Türk Milleti ilelebet yaşayıp payidar olacaktır. Çünkü bu kutsal topraklarda yaşayan ve ana gövde olan Türk Milletini meydana getiren unsurların bu bütüne aidiyet temelinde en az %90’nın çok üzerinde bir çoğunluğu temsil ettiği çok belirgin bir gerçekliktir. İster solda yer alsın ister sağda yer alsın, bu bütünün temsil ettiği unsurların hepsinin bu konuda bir endişe ve sıkıntılarının olmadığını ve olamayacağını ifade etmek gerekir. Elbette ki akıl, iman ve ahlâk ölçeğinde kendilerini kiraya veren hain terör örgütleri ve onlarla aynı yatağı paylaşan paralellerinin vatana ve millete ihanet içerisinde olduklarını unutmamak zorundayız. Bu ihaneti belgeleyen olay ve o olayların yarattığı olguların hafızalarda halâ tazeliğini koruduğu   ve asla unutulmayacağını da ifade etmek lâzımdır. Bu ve benzeri marjinal gruplanmaların ancak mevcut şekliyle parlamenter sistemde kendilerine alan açtıkları, hatta meclise kadar intikal edebildikleri, vatanımıza ve milletimizin geleceğine hain emelleriyle göz diken şer odaklarının ekmeğine yağ sürüp onların işlerini kolaylaştıran eylem ve söylemlerde bulunabildikleri edinilmiş yaşantılarla sabittir.   Geriye doğru yaşadığımız toplumsal ve siyasal süreçleri tarihsel çerçevede incelendiği zaman, sayamayacağımız örneklerle karşılaşırız. Her bir örneğin arka plânının mevcut parlamenter sistemde ortaya çıkarılan cemaat, grup, siyasi kamplaşmalar ve ayrışmalar arasından gerçekleştirilen sızmaların olduğu açık ve seçik haldedir. Ülkemiz ve milletimiz ile hesapları olan ezeli düşmanların emellerine ulaşmaları için kullanacakları işte bu yapı ve grupların olması gerekir. Bu yapı ve grupların eylem, söylem ve davranışlarına ihtiyaçları vardır. Bunlar olmadan herhangi bir harekette bulunmaları çok zordur. Hatta zaman zaman kendi yapmaları gerekenleri bu marjinal gruplar eliyle çok daha masrafsız ve kolay olarak yaparlar. Gezi Parkı olayları, Mit tırları operasyonu, daha önceki askeri darbeler, 28 Şubat muhtırası ve akabinde yaşanan dramlar, 15 Temmuz kalkışması ve daha sayamayacağımız olaylar aynı çerçevedendir.   Bizim ülkemizde tezgâhlanan ve kurulan tuzakların hemen hemen aynıları tüm İslâm coğrafyalarında da kurgulanıyor ve hatta çok daha rahat bir şekilde piyasaya sürülüyor. Artık ezberlediğimiz gibi kaos ve riskler yaratılıyor, arkasından o riskler satın alınarak maliyeti çok düşük senaryolara dönüştürülüyor. Akan gözyaşları ve kan maalesef uzun bir süredir bu şekilde uyutulanlarla uyanıklar arasında sürüp gidiyor. Şüphesiz uyuyanların uyanıklara galip gelmesi pek mümkün gözükmüyor. Uyanıkların en temel korkusu uyuyanların uyanmasını sağlayacak fitili ateşleyebilecek lider ve önderlerdir. Şu an itibariyle ateş fitile yaklaşmış ve fitilin ateşlenmesi an meselesidir. Gerisi yaşanacak olayların kendi doğası içerisinde gelecektir. Onların vermeleri gereken mücadelenin temelini o fitili ateşleyecek elleri kırmak, fitili yeniden ateş almaz hale getirmek ve o fitili ülkemiz içerisinde milletimize ve devletimize yönelen terör temelli canlı bombaların kullanımına açmak olacaktır. Nitekim fırsat bulundukça bu durumlarla karşılaşıyoruz.   Rejim değişikliğinden bahsetmek, olsa olsa bir akıl tutulmasıdır. Evet bir değişiklik olacak ancak o değişiklik saymaya çalıştığım rejimin sızmalara fırsat veren açıklarının kapatılmış olacağı gibi bir değişiklik olacaktır. Bu değişikliğin devletimizin ve milletimizin aleyhine olacağını halkımızın en az %90 ve daha fazlasının kabul etmesi mümkün değildir. Ancak sadece bir bilgi kirliliğinin vermiş olduğu yanılgılardan bahsedilebilir. Halkımızın izan ve feraseti bu bulanıklığı kaldıracaktır. Zihin bulandırıcı faaliyetler devrededir ve bulanık zihinsel faaliyetlerden medet umulmaktadır. Aslında zihinleri bulanmış olan kardeşlerimizin karşıt iddiaları onların berraklaştırdıkları sanal zihinsel faaliyetlerle değil, kendi bulanık zihinsel faaliyetleriyle sorgulamaları daha anlamlı olacak ve yaratılan berraklıkların arkasında çok daha girdaplı karanlıkların varlığı hissedilecektir. Çünkü korkulu, şüpheli ve evetli hayırlı, sadece siyahlı beyazlı, varlı yoklu gerçeklikler konjonktürel sorunların üstesinden gelemez. Daha fazlası gerekmektedir. Daha fazlası da daha bulanık zihinsel faaliyetlerle sorgulanabilir.   Sevgili dostlar, şüphesiz herkesin kendi tercihinin sorumluluğunu da üstlenmeye talip olduğunu söylememiz gerekir. Ben sadece o bulanık zihinsel faaliyetlere örnek teşkil edecek bir sorgulamayla konuyu bitirmek istiyorum. Diyorum ki şu anda acaba bu referanduma evet diyecekler yarın karar değiştirip hayır diyeceklerini açıklasalar, diğer tarafı oluşturan hayır diyeceklerin durumları ne olur?!.. Ya da, şu an itibariyle hayır diyecekler karar değiştirip evet demek istediklerini açıklarsalar, diğer tarafta olanların durumu ne olur?!.. Sanıyorum bu soruya vereceğimiz cevap referandumda ne yapılması gerektiğine çok önemli bir ışık tutacaktır. Bana öyle geliyor ki, hayır diyeceklerin evet te karar kılmaları diğer tarafın tercihlerini etkilemeyecek, belki de daha büyük bir memnuniyet ve heyecan yaratacaktır.  Evet diyeceklerin hayır demeleri durumunda da aynı durumun söz konusu olacağına inanıyorum ve inanmak istiyorum.  Arada sımalara bağlı olarak kendilerine yer edinmiş bölücü ve ayrılıkçıların durumunun ne olacağına herkes kendince karar vermelidir.   Bu ülkede eğer Cumhurbaşkanı %50’ nin üzerinde bir çoğunlukla seçilecekse, bu çoğunluğa dayalı seçilen Cumhurbaşkanının hükümet etmesi ve bakanlar kurulunu seçilmemiş olanlardan teşkil ederek yürütmeyi sağlayacaksa, bir daha ayrılıkçı marjinal grupların koalisyonlarla iktidar olup bölücü hayallerini gerçekleştirmelerine fırsat verilmeyecekse, bu kirli yapılar üzerinde politikalar geliştirilemeyecekse; bu durum kimlere yarar, kimlere yaramayabilir? Kim kazanır, kim kaybeder? Bu soruların akılcı bir tavır ile cevaplanması tercih davranışının temelini oluşturacaktır. Ülkemizin % 70/90 ve ister tercihi evet ve ister hayır olsun, daha fazlasının nihai beklenti ve taleplerinin ne doğrultuda ve nasıl gerçekleştirilebileceği çok ama çok açıktır.  Ekseri çoğunluğu oluşturan ve millet olarak tüm toplumu bir arada tutan değerlere sağda veya solda, orada veya burada sım sıkı bağlı olan, eğer mevzu vatansa gerisi teferruattır diyebilen, canını cananını bu vatan ve millet için gözünü kırpmadan feda edebilen, bu ülkenin kalkınması ve herkesin elde edilen katma değerlerden   akıttığı göz nuru ve alın teri nispetinde pay alabildiği sosyal devlete ve refah toplumuna çaba, gayret ve hatta umudu içerisinde olan; Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Zazasıyla, akıllısıyla, delisiyle, Sünnisiyle, Şiisiyle, Alevisiyle, sağcısıyla, solcusuyla, batılısıyla, doğulusuyla, kuzeylisiyle, güneylisiyle, sağcısıyla, solcusuyla ezelden ebede birdir ve beraberdir. Hiç kimsenin birbirleriyle ayrıları ve gayrıları yoktur ve olmamalıdır. Şüphesiz bu insanların tercihleri ne yönde olursa olsun, niyetler halis ve samimidir. Yanlışlar ve doğruların tespiti gerçekleştirilecek uygulamalarla sabitleşebilir. Sadece geçmiş yaşantı, tecrübe ve deneyimlere bağlı olarak halkımızın iradesinin gasp edilip bin bir türlü yalan, iftira ve desiselerle vurgulamaya çalıştığım vesayetçilere teslim edildiği inkâr edilemez bir durumdur. İşte hazırlanan bu tezgâhlar ve  geliştirilen senaryolar birbirini takip ettiği için denildiği gibi; iz yapmış ve alışkanlıklar oluşturmuştur. Çalışmadan kazananlar, ekmeden biçmeye çalışanlar, hep köşeleri birer ikişer dönen dönmeler; ellerinden alınarak hep kendilerine teslim edilen hakkedenlerin iradelerini çarşıda, iç ve dış pazarlarda haraç mezat satmayı kendilerinin hakları olduğuna inanmaya başlamışlardır. Demek istediğim de bunlara dikkat edilmesidir.   “Keser döner sap döner bir gün hesap döner” ifadesinde olduğu gibi sağcısıyla, solcusuyla milletimizin tamamı için keser dönmeye başlamış ve hesaplar yeniden yapılmaktadır. Ancak o vesayetçilerin ve taşeronların, hesapları tutmamaya ve üzülmeyeceğiz bilançolar dengelenememeye başlamıştır. Doğal olarak bu durum paniğe ve endişeye yol açıyor. Biz biliyoruz ki tercihler ne olursa olsun eğer mevzu vatansa herkes eteğindeki taşları döker ve olması gereken yerde safını belirler. Çok endişeye de mahal yoktur.   Tercihlerini “hayır” istikametinde yapılandıran vatandaşlarımızın hepsi için bu ifadeleri kullanmak haddimize değildir. Aynı şekilde evet’ in arkasına sığınarak kendilerine alan açmaya çalışanlarda olabilir. Herkesin yaptığı tercihiyle ilgili söyleyecek sözü mutlaka vardır. Bu bir demokratik süreç ve yapılan tercihler de o çerçevedendir. Kendi tezlerinin doğru olduğuna inananlar bu doğrularını halka anlatacak ve halkın tercihlerini etkilemeye çalışacaklardır. Sonuçta eve te çıksa, hayır da çıksa bu sonuç herkesin kabulü olacaktır. CHP’ nin Anayasa Mahkemesine gitmemesi ve başvurulan makam halktır demesi çok yerindedir. İnşallah bu kampanyalar çok kırıcı ve dökücü olmadan devam eder halk bir bayram havasında sandığa gider ve seçimini yapar. Bizim dediklerimiz bu süreçte rol kesmeye çalışan terör örgütleri, nerdeyse devleti nefes alamaz hale getiren paralel yapılar, bu paralel yapıların paraleli olan türevleri ve hevesleri kabartılan dış mihraklardır. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı’ da meydanlarda CHP ve HDP seçmenlerinin oylarını da istemişlerdir.   İtirazlar zaman içerisinde ve anayasal süreç içerisinde eriyip yok olacak daha marjinal grup ve ortaya çıkacak koalisyonlarla elde edilecek iktidar erkiyle oluşturulacak devlete paralel ve bu paralellere paralel türevlerinden mi, yoksa ister evet ve ister hayır desin, demokrasi kültürü ve geleneği içerisinde herkes için demokratik haklar temelinde kardeşlik bağlarını tazeleyip ilelebet var olacaklardan mı gelmelidir!..    Ne diyelim gerisi lâfı güzaftır!..
ANAYASA VE BAŞKANLIK (HÜKÜMET) SİSTEMİ REFERANDUMUNDA EVETLE HAYIR YER DEĞİŞTİRİRSE!...

Çok yakında gidilecek anayasa ve başkanlık hükümet sistemi ile ilgili referandum sonuçlarının ülkemizin ve aziz milletimizin geleceğinde ezelden ebede giden yeni ufuklar açmasını ve geçmişten günümüze kadar değişik kılıflarda devam eden ayrıştırıcı, bölücü ve halkı temeli çürük kamplara bölerek nemalanan fırsatçılara aman vermemesini Yüce  Rabbimden niyaz ediyorum. İnanıyorum ki her bir karışı şehadet şerbetini içen kahraman şehitlerimizin mübarek kanlarıyla sulanmış toprakları vatan tutan büyük Türk Milleti ilelebet yaşayıp payidar olacaktır. Çünkü bu kutsal topraklarda yaşayan ve ana gövde olan Türk Milletini meydana getiren unsurların bu bütüne aidiyet temelinde en az %90’nın çok üzerinde bir çoğunluğu temsil ettiği çok belirgin bir gerçekliktir. İster solda yer alsın ister sağda yer alsın, bu bütünün temsil ettiği unsurların hepsinin bu konuda bir endişe ve sıkıntılarının olmadığını ve olamayacağını ifade etmek gerekir. Elbette ki akıl, iman ve ahlâk ölçeğinde kendilerini kiraya veren hain terör örgütleri ve onlarla aynı yatağı paylaşan paralellerinin vatana ve millete ihanet içerisinde olduklarını unutmamak zorundayız. Bu ihaneti belgeleyen olay ve o olayların yarattığı olguların hafızalarda halâ tazeliğini koruduğu   ve asla unutulmayacağını da ifade etmek lâzımdır. Bu ve benzeri marjinal gruplanmaların ancak mevcut şekliyle parlamenter sistemde kendilerine alan açtıkları, hatta meclise kadar intikal edebildikleri, vatanımıza ve milletimizin geleceğine hain emelleriyle göz diken şer odaklarının ekmeğine yağ sürüp onların işlerini kolaylaştıran eylem ve söylemlerde bulunabildikleri edinilmiş yaşantılarla sabittir.

 

Geriye doğru yaşadığımız toplumsal ve siyasal süreçleri tarihsel çerçevede incelendiği zaman, sayamayacağımız örneklerle karşılaşırız. Her bir örneğin arka plânının mevcut parlamenter sistemde ortaya çıkarılan cemaat, grup, siyasi kamplaşmalar ve ayrışmalar arasından gerçekleştirilen sızmaların olduğu açık ve seçik haldedir. Ülkemiz ve milletimiz ile hesapları olan ezeli düşmanların emellerine ulaşmaları için kullanacakları işte bu yapı ve grupların olması gerekir. Bu yapı ve grupların eylem, söylem ve davranışlarına ihtiyaçları vardır. Bunlar olmadan herhangi bir harekette bulunmaları çok zordur. Hatta zaman zaman kendi yapmaları gerekenleri bu marjinal gruplar eliyle çok daha masrafsız ve kolay olarak yaparlar. Gezi Parkı olayları, Mit tırları operasyonu, daha önceki askeri darbeler, 28 Şubat muhtırası ve akabinde yaşanan dramlar, 15 Temmuz kalkışması ve daha sayamayacağımız olaylar aynı çerçevedendir.

 

Bizim ülkemizde tezgâhlanan ve kurulan tuzakların hemen hemen aynıları tüm İslâm coğrafyalarında da kurgulanıyor ve hatta çok daha rahat bir şekilde piyasaya sürülüyor. Artık ezberlediğimiz gibi kaos ve riskler yaratılıyor, arkasından o riskler satın alınarak maliyeti çok düşük senaryolara dönüştürülüyor. Akan gözyaşları ve kan maalesef uzun bir süredir bu şekilde uyutulanlarla uyanıklar arasında sürüp gidiyor. Şüphesiz uyuyanların uyanıklara galip gelmesi pek mümkün gözükmüyor. Uyanıkların en temel korkusu uyuyanların uyanmasını sağlayacak fitili ateşleyebilecek lider ve önderlerdir. Şu an itibariyle ateş fitile yaklaşmış ve fitilin ateşlenmesi an meselesidir. Gerisi yaşanacak olayların kendi doğası içerisinde gelecektir. Onların vermeleri gereken mücadelenin temelini o fitili ateşleyecek elleri kırmak, fitili yeniden ateş almaz hale getirmek ve o fitili ülkemiz içerisinde milletimize ve devletimize yönelen terör temelli canlı bombaların kullanımına açmak olacaktır. Nitekim fırsat bulundukça bu durumlarla karşılaşıyoruz.

 

Rejim değişikliğinden bahsetmek, olsa olsa bir akıl tutulmasıdır. Evet bir değişiklik olacak ancak o değişiklik saymaya çalıştığım rejimin sızmalara fırsat veren açıklarının kapatılmış olacağı gibi bir değişiklik olacaktır. Bu değişikliğin devletimizin ve milletimizin aleyhine olacağını halkımızın en az %90 ve daha fazlasının kabul etmesi mümkün değildir. Ancak sadece bir bilgi kirliliğinin vermiş olduğu yanılgılardan bahsedilebilir. Halkımızın izan ve feraseti bu bulanıklığı kaldıracaktır. Zihin bulandırıcı faaliyetler devrededir ve bulanık zihinsel faaliyetlerden medet umulmaktadır. Aslında zihinleri bulanmış olan kardeşlerimizin karşıt iddiaları onların berraklaştırdıkları sanal zihinsel faaliyetlerle değil, kendi bulanık zihinsel faaliyetleriyle sorgulamaları daha anlamlı olacak ve yaratılan berraklıkların arkasında çok daha girdaplı karanlıkların varlığı hissedilecektir. Çünkü korkulu, şüpheli ve evetli hayırlı, sadece siyahlı beyazlı, varlı yoklu gerçeklikler konjonktürel sorunların üstesinden gelemez. Daha fazlası gerekmektedir. Daha fazlası da daha bulanık zihinsel faaliyetlerle sorgulanabilir.

 

Sevgili dostlar, şüphesiz herkesin kendi tercihinin sorumluluğunu da üstlenmeye talip olduğunu söylememiz gerekir. Ben sadece o bulanık zihinsel faaliyetlere örnek teşkil edecek bir sorgulamayla konuyu bitirmek istiyorum. Diyorum ki şu anda acaba bu referanduma evet diyecekler yarın karar değiştirip hayır diyeceklerini açıklasalar, diğer tarafı oluşturan hayır diyeceklerin durumları ne olur?!.. Ya da, şu an itibariyle hayır diyecekler karar değiştirip evet demek istediklerini açıklarsalar, diğer tarafta olanların durumu ne olur?!.. Sanıyorum bu soruya vereceğimiz cevap referandumda ne yapılması gerektiğine çok önemli bir ışık tutacaktır. Bana öyle geliyor ki, hayır diyeceklerin evet te karar kılmaları diğer tarafın tercihlerini etkilemeyecek, belki de daha büyük bir memnuniyet ve heyecan yaratacaktır.  Evet diyeceklerin hayır demeleri durumunda da aynı durumun söz konusu olacağına inanıyorum ve inanmak istiyorum.  Arada sımalara bağlı olarak kendilerine yer edinmiş bölücü ve ayrılıkçıların durumunun ne olacağına herkes kendince karar vermelidir.

 

Bu ülkede eğer Cumhurbaşkanı %50’ nin üzerinde bir çoğunlukla seçilecekse, bu çoğunluğa dayalı seçilen Cumhurbaşkanının hükümet etmesi ve bakanlar kurulunu seçilmemiş olanlardan teşkil ederek yürütmeyi sağlayacaksa, bir daha ayrılıkçı marjinal grupların koalisyonlarla iktidar olup bölücü hayallerini gerçekleştirmelerine fırsat verilmeyecekse, bu kirli yapılar üzerinde politikalar geliştirilemeyecekse; bu durum kimlere yarar, kimlere yaramayabilir? Kim kazanır, kim kaybeder? Bu soruların akılcı bir tavır ile cevaplanması tercih davranışının temelini oluşturacaktır. Ülkemizin % 70/90 ve ister tercihi evet ve ister hayır olsun, daha fazlasının nihai beklenti ve taleplerinin ne doğrultuda ve nasıl gerçekleştirilebileceği çok ama çok açıktır.  Ekseri çoğunluğu oluşturan ve millet olarak tüm toplumu bir arada tutan değerlere sağda veya solda, orada veya burada sım sıkı bağlı olan, eğer mevzu vatansa gerisi teferruattır diyebilen, canını cananını bu vatan ve millet için gözünü kırpmadan feda edebilen, bu ülkenin kalkınması ve herkesin elde edilen katma değerlerden   akıttığı göz nuru ve alın teri nispetinde pay alabildiği sosyal devlete ve refah toplumuna çaba, gayret ve hatta umudu içerisinde olan; Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Zazasıyla, akıllısıyla, delisiyle, Sünnisiyle, Şiisiyle, Alevisiyle, sağcısıyla, solcusuyla, batılısıyla, doğulusuyla, kuzeylisiyle, güneylisiyle, sağcısıyla, solcusuyla ezelden ebede birdir ve beraberdir. Hiç kimsenin birbirleriyle ayrıları ve gayrıları yoktur ve olmamalıdır. Şüphesiz bu insanların tercihleri ne yönde olursa olsun, niyetler halis ve samimidir. Yanlışlar ve doğruların tespiti gerçekleştirilecek uygulamalarla sabitleşebilir. Sadece geçmiş yaşantı, tecrübe ve deneyimlere bağlı olarak halkımızın iradesinin gasp edilip bin bir türlü yalan, iftira ve desiselerle vurgulamaya çalıştığım vesayetçilere teslim edildiği inkâr edilemez bir durumdur. İşte hazırlanan bu tezgâhlar ve  geliştirilen senaryolar birbirini takip ettiği için denildiği gibi; iz yapmış ve alışkanlıklar oluşturmuştur. Çalışmadan kazananlar, ekmeden biçmeye çalışanlar, hep köşeleri birer ikişer dönen dönmeler; ellerinden alınarak hep kendilerine teslim edilen hakkedenlerin iradelerini çarşıda, iç ve dış pazarlarda haraç mezat satmayı kendilerinin hakları olduğuna inanmaya başlamışlardır. Demek istediğim de bunlara dikkat edilmesidir.

 

“Keser döner sap döner bir gün hesap döner” ifadesinde olduğu gibi sağcısıyla, solcusuyla milletimizin tamamı için keser dönmeye başlamış ve hesaplar yeniden yapılmaktadır. Ancak o vesayetçilerin ve taşeronların, hesapları tutmamaya ve üzülmeyeceğiz bilançolar dengelenememeye başlamıştır. Doğal olarak bu durum paniğe ve endişeye yol açıyor. Biz biliyoruz ki tercihler ne olursa olsun eğer mevzu vatansa herkes eteğindeki taşları döker ve olması gereken yerde safını belirler. Çok endişeye de mahal yoktur.

 

Tercihlerini “hayır” istikametinde yapılandıran vatandaşlarımızın hepsi için bu ifadeleri kullanmak haddimize değildir. Aynı şekilde evet’ in arkasına sığınarak kendilerine alan açmaya çalışanlarda olabilir. Herkesin yaptığı tercihiyle ilgili söyleyecek sözü mutlaka vardır. Bu bir demokratik süreç ve yapılan tercihler de o çerçevedendir. Kendi tezlerinin doğru olduğuna inananlar bu doğrularını halka anlatacak ve halkın tercihlerini etkilemeye çalışacaklardır. Sonuçta eve te çıksa, hayır da çıksa bu sonuç herkesin kabulü olacaktır. CHP’ nin Anayasa Mahkemesine gitmemesi ve başvurulan makam halktır demesi çok yerindedir. İnşallah bu kampanyalar çok kırıcı ve dökücü olmadan devam eder halk bir bayram havasında sandığa gider ve seçimini yapar. Bizim dediklerimiz bu süreçte rol kesmeye çalışan terör örgütleri, nerdeyse devleti nefes alamaz hale getiren paralel yapılar, bu paralel yapıların paraleli olan türevleri ve hevesleri kabartılan dış mihraklardır. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı’ da meydanlarda CHP ve HDP seçmenlerinin oylarını da istemişlerdir.

 

İtirazlar zaman içerisinde ve anayasal süreç içerisinde eriyip yok olacak daha marjinal grup ve ortaya çıkacak koalisyonlarla elde edilecek iktidar erkiyle oluşturulacak devlete paralel ve bu paralellere paralel türevlerinden mi, yoksa ister evet ve ister hayır desin, demokrasi kültürü ve geleneği içerisinde herkes için demokratik haklar temelinde kardeşlik bağlarını tazeleyip ilelebet var olacaklardan mı gelmelidir!.. 

 

Ne diyelim gerisi lâfı güzaftır!..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler