FETÖ İSTİHBARAT TERÖR ÖRGÜTÜ VE WAGNER

Rusya’da ortaya çıkan yeni, yapımcıları ve üst düzey saha elemanları tarafından bilinen ve yavaş yavaş perdeleri aralanan askeri başkaldırı ve isyan olayı, gittikçe zifiri karanlıklaşan delhizlere yol veren kapıları aralamaya başlamıştır. Bu olay ancak aynı kıvamda derin okumalarla değerlendirildiği zaman; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti olarak yaşadığımız 15 Temmuz kalkışma ve darbe girişimiyle hemen hemen aynı ana renk ve bu rengi oluşturan tali tonlardan oluştuğunu anlamak zor olmayacaktır. Wagner Paramiliter paralı askeri yapısı, Putin’in çok yakın desteği ve güvenini kazanarak Rus Devletinin en hassas alanlarına nüfuz etmiş ve bu askeri ve siyasi gücünü önemli ekonomik, ticari faaliyet ve kazanımlarla bugün devreye soktuğu kalkışmayı kendince birtakım gerekçelere dayalı olarak başlatmıştır. Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz darbe girişimini dış istihbarat güçlerinin desteğiyle; Vatan, Millet, Milliyet, Bayrak, Türk-İslâm felsefesi ile ilgili sorunları ve kuyruk acıları olan yerli taşeronlarla sahnelemeye çalışanlar, nasıl devletin en hassas ve kılcal damarlarına girmelerine imkân ve fırsat verilerek en son hamlelerini yapmışlarsa, Rusya’daki Wagner Paralı askeri yapılanma da aynı şekilde Rus Devletinin yine en hassas yapılarına ve devletin kılcal damarlarına nüfuz ederek bugünkü duruma gelebilmişlerdir. Onlar Rus devletinin askeri teknoloji ve gücünü elde ederek paramiliter bir güç olarak bunu yapmışlar, bizdeki FETÖ istihbarat terör yapılanması ise; bunu yasama, yürütme ve yargı erkleriyle beraber, kamu bürokrasisi ve eğitim yoluyla sahneye koymaya çalışmış ve en son darbeyi de 15 Temmuzda vurmayı planlamıştır. Neden 15 Temmuz? Neden alelacele akşam saatleri seçilmiştir? Gibi soruların cevapları Türk Silahlı Kuvvetlerinde FETÖ yapılanmasına dönük bir devlet operasyonu yapılması istihbaratının alınmış olmasında saklıdır.

 

Ülkemizdeki gerçek İslâm inanç sistemi ve felsefesi çerçevesinde olan hakiki tasavvuf anlayışı dışına çıkan, Ahmet YESEVİ’ nin  tasavvuf yolundan sapan, bendensin, ondansın ayrımını derinleştiren, hatta birbirlerini dinsizlikle suçlayan bu ve benzeri istihbari cemaat yapılanmaları ve onların türevlerinin toplumsal birlik ve beraberlik anlayışını zedeleyen, dahası siyaset kurumunun tahakkümü altına giren faaliyetleri açısından Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ ın tanımlamasıyla; Haçlı ittifakının ileri karakolları olduğu belirtilmiştir. Müslüm Gündüz ve Ali Kalkan olayları henüz unutulmamıştır. Hakikaten Bir ülkeyi çeşitli istihbari faaliyet ve ayrıntılı bilgi toplama çalışmaları için seçen örgüt elemanları için en rahat kamufle olunabilir ve uygun ortamların buralar olduğu yadsınamaz bir gerçekliktir. CIA, MOSSAD, MI5 ve MI6, BND  ve onların güdümü ve denetiminde olup yapılandırılan küresel istihbarat örgütlerinin ve kısacası Haçlı ittifakının ileri karakollarında ve aldatılan, inanç ve değerleri istismar edilen ihvan ve müritlerin hayal ve beklentilerinin çok ötesinde, çıplak gözle gözükme imkânı olmayan derinliklerdeki tezgâhlarda hazırlanan karanlık oyunların ortak hedefi; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun gerçek varisleri olan; dili, dini, cinsi, cibiliyeti, soyu sopu her ne olursa olsun büyük Türk Milletidir. Çünkü; alevi-sünni, Türk-Kürt, sağcı-solcu, laik-antilaik adlandırmalarla bu aziz milleti bölüp parçalayamadılar. Anlaşılan odur ki; artık ellerinde taşeron olarak bu kripto yapılar kalmıştır. Devlet büyüklerimizin ve güvenlik birimlerinin bu konularda çok dikkatli olduğunu, gerektiği zaman ve alanlarda en hassas ölçümlerle gereğini yapacağına şüphemiz yoktur.

 

Rusya’daaynı şekilde başkaldırıyı yapanaskeri ve istihbarat yapısı, yeni yeni dillendirilmeye ve tahmin edilmeye başladığı gibi, Amerikan Devleti ve CIA istihbaratıyla çok derin bağlantısının olduğu iddia edilmektedir. Bilinmesi gerekir ki; eğer Amerika istememiş olsaydı, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale yapma ihtimali çok düşük bir olasılık olurdu. Eğer Amerika buna yeşil ışık yaktıysa, NATO’nun konumu, NATO’ya yeni katılımlarla Rusya’nın daha yakından kontrol edilmesi, NATO’ya olan bağımlılıkların artması gibi konu başlıklarında Amerika’nın kazanımlarına bakmak gerekir. İşte tam bu noktada Wagner üzerinden Rusya’nın oyuna getirildiği de iddia edilebilir. Sürekli dillendirildiği gibi yeni dünya düzeni projelerinde Amerika’nın Rusya adına partneri muhtemelen Wagner ve onun lideriymiş gibi bir algı yaratılmıştır. Wagner, Rus devletinin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş bir yapı gibi durmaktadır. Dolayısıyla Putin liderliğindeki Rus Devlet yapısının elindeki askeri gücünü kullanarak Wagner’i hızla saf dışı bırakması nerdeyse imkansız gibidir. Çünkü Rusya’nın Ukrayna, Libya, Somali ve Suriye düzleminde silahlı gücü Wagner’dir. O zaman Rus Devlet gücünün Wagner’i tasfiye etmesi, Libya, Suriye, Somali, Ukrayna ve tüm uluslararası çatışma ve rekabet alanlarından çekilmiş olması anlamına gelmektedir. Rusya’nın bunu içine sindirmesi ve yeniden bir dağılmayı onaylaması mümkün gözükmemektedir. O halde geriye bir seçenek kalıyor oda; Wagner’in taleplerinin dikkate alınması ve bu kalkışmanın yatıştırılmasıdır.

 

Wagner’in lideri Prigojin’in askeri bir geçmişi olmayıp, hırsızlık suçlarından mahkumiyeti olan bir kişidir. Lokanta ve kafeleri olan bu şahıs ülkemizdeki kripto istihbarat örgütü olan Fetullahçı terör örgütünün lideri Gülen’e benzemektedir. Hemen hemen aynı şekilde suni tohumlamalarla yetiştirilip geliştirilmişlerdir. Her ikisinin de yükseliş trendleri durumu özetler şekilde  birbirinin benzeridir. Hırsızlık sabıkası olan ve askeri bir eğitim ve deneyiminin olmamasına rağmen kriptoparamiliter bir gücün başına gelmiş olması sıradan bir süreç değildir. Fetullah Gülenin de sadece bir cami imamı (vaizi) olması dışında cübbeli kardinal olarak İsevi bir İslâm anlayışı oluşturma eylem ve söylemleri benzer durumlardır. Türk Devleti 15 Temmuz kalkışmasını yapan kripto yapıların üstesinden gelmeyi başarmış ve onların kirli emellerini kanlı kursaklarına gömmüştür. Bu mücadele henüz sonlandırılamamış olsa da, İnşallah çok yakın bir zamanda hepsinin defterleri birer birer dürülecek ve halihazırda renk değiştirerek kendilerini sakladıklarını sanan satılmışlar birer birer ortaya çıkarılacak ve büyük Türk Milletine olan kin ve ihanet karanlıklarında yok olup gideceklerdir.

 

Rusya’da yaşanan olay ve yarattığı gerilim dikkate alındığında, bu sorun henüz çözülememiş ve bir anlamda soğumaya bırakılmıştır. İlerleyen zamanlarda ve değişen yeni durumlar, doğacak imkân ve fırsatlara bağlı olarak kimin kimin hakkından geleceğini göreceğiz.

 

Gün ola harman ola!