HASANKALE’NİN YİĞİT EVLADI
İstanbul’da Beyoğlu’nda nam salan
HızlıGüven, lakaplı Güven Sabuncu, İstanbul’un yeraltı dünyasında tanınan eski bir kabadayıdır
Güven Sabuncu, Erzurum’un Pasinler ilçesinde dünyaya geldi. Hasankale’nin yiğit mert insanı. HızlıGüven Beyoğlu’nda nam saldığı yıllarda kimseden korkmadan, hiçbir baskıya diretmeye boyun eğmeyen korkusuz bir ömür yaşadı.
HızlıGüven, lakaplı Güven Sabuncu, “Hızlı” lakabını, hızlı ve cesur hareket etmesinden alır. Sabuncu, özellikle 1980’ler ve 1990’larda İstanbul’un kabadayıları arasında adını duyurmuş, başta Beyoğlu ve çevresindeki mahallelerde tanınmış bir figürdür. Kabadayılık, özellikle sokaklar arası güç mücadelesi, pavyonlarda haraç toplama tahsilat gibi faaliyetlerle ilişkilendirilir ve Sabuncu da bu tür işlerde yer almıştır.
Ancak “Hızlı Güven adının yeraltı
Her türlü çirkefliğin yaşandığı alemde dik duruşu ve mertliği ile gönüllerde taht kuran nam-ı diğer Hızlı Güven Güven Sabuncu, gözü tok beyoğulda garibanlara da babalık etti.
Cevresindeki yetimi öküzsuz sevindiren fakir aile sahip çıkan garibani ellerinden tutan
Düşküne, mağdura mazluma el uzatan,
*Koca yürekli insan
Yetime, yoksula, kimsesize gülümseyebilen,
Derin düşünceli insan
seveni çok olan Güven Sabuncu, dadaşlık unvanına hiçbir helal getirmedi. İçki, kumar, uyuşturucunun kol gezdiği Beyoğlu, onu hep tertemiz yaşantısıyla tanıdı.
Erzurum’un yağız delikanlısı Hızlı Güven, kendi deyimi ile Rabbinden başkasına boyun eğmedi. Sabuncu, bileği bükülmez, çevresi tarafından da sevilen bir şahsiyettir. Kendi halinde yaşayan, bir karıncayı bile incitmeyen Güven Sabuncu, yıllar boyunca şerefiyle yaşadı.
Kimin başı sıkışsa ilk akla gelen insan olan Güven Sabuncu, tek kuruş illegal paraya el sürmedi. Kabadayılık, ağabeylik, delikanlılık nasıl yapılır bir aleme gösterdi, örnek oldu.
Namı diğer Hızlı Güven gençlik yıllarını burada geçirdi. Tek tabanca yaşadı, kimseden korkmadı.
Hızlı Güven olarak tanıdı. Aleme ağırlığını koydu, abilik yaptı, saygı duyulan bir kabadayı oldu.
Hızlı Güven adını duyurduğu yıllarda, Mertliğiyle tanınırdı. kimseye boyun eğmeyen, korkusuz bir yaşam sürdü.
Bileği bükülmez,
Her türlü gayrimeşrun kol gezdiği Beyoğlu’nda, o tertemiz yaşantısıyla tanındı
Dadaşlık unvanına asla leke sürdürmedi.
çevresi tarafından sevilen hep şerefiyle var oldu.
Paraya hiçbir zaman önem vermedi. Beyoğlu’nda bileğimin gücüyle kazandığımı eşime, dostuma, çevreme harcadım. Garibanın yanında oldum, sahip çıktım. Memleketimden gelen insanlara kol kanat gerdim. Gün buldum, gün yedim. Namertlere boyun eğmedim, kimseden bir şey istemedim.”
garibanın babasıydı. Çevresindeki yetimleri sevindirir, fakir ailelere sahip çıkar, mazlumun elinden tutardı. O, koca yürekli bir insandı. Yoksula gülümseyen, düşküne kol kanat geren biriydi.
Kim dara düşse, ilk akla gelen isimdi.
Onu tanıyanlar, her zaman şu özelliklerini söyledi
Asla küfürlü konuşmazdı, kelimelerini özenle seçerdi.
Sözüne sadık, hatırı sayılır bir ağır abiydi.
Kendi kuralları, raconu ve kültürü vardı.
Kabadayılığın, ağabeyliğin, delikanlılığın nasıl yapılması gerektiğini herkese gösterdi, bu alemede Gayrimeşru alemdeki insanların dışı hoş, içi boş, kolpacı, küfürbaz, boş bedava konuşanlarla doludur. Güven Sabuncu, bu kişileri şöyle ifade ediyor.
“Bu alemde memleketi, cinsi, cibiliyeti belli olmayan insan çoktur. Üç kuruş kirli parasıyla kendini alemde göstermeye çalışırlar. Her şeyin en iyisini onlar bilirler. Kibar insanları zayıf görürler. Başkalarını hayatlarına karışırlar.
Kendilerini kusursuz görürler. Karakterleri sıfırdır. Kişilikten yoksundurlar. O tip insanlarda kişilik aramak aptallık olur. Para için en iyi yakın dostunu satarlar.”