TARİHSEL OLAYLAR VE SOSYOLOJİK OLGULAR TEYODAN GELEN BULGULAR
Öncelikle büyük Türk Milleti ve onun tüm zamanlara vurulmuş hülasası olan Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin içerisinden geçmekte olduğu düşman misali cehennem koridorlarından İnşallah yanmadan ve sağ salim olarak çıkmasını, dost misali soğuk su havuzlarından geçerek kırılmadan, paslanmadan cevherleşip çelikleşen azim ve iradesiyle nizamı alem ülküsünü dünyaya hakim kılmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Bilindiği gibi tarih bir olay bilimdir ve birebir somut olarak yaşanan durumları yer ve zaman çerçevesinde, sebep sonuç ilişkisiyle inceler ve yorumcu tarafından yorumlanır. O olaylardan, yani bire bir somut olarak yaşanan durumlardan yola çıkılarak ulaşılan genellemeleri yani olguları ise sosyoloji bilimi inceler. Sosyoloji olgu bilim olarak sadece olanı, var olanı inceler ve yorum yapmaz, taraf tutmaz. Cehennem koridorlarından ve sırat köprüsünde geçişimiz ve musibetleri nasihate dönüştürme hesabına soğuk su havuzlarında irademizi çelikleştirmemiz olay ve Türk Milletinin ve ülkemizin bekası ise yaşanan olayların olgu boyutudur.
Dertleri ve sevdaları Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti olan, bütün mazlum milletlerin titreyip kendilerine dönmelerini sağlamak için, adeta sur düdüğüne tarih bilinci ve tarihsel şuurla üfleyen devlet büyüklerimizin yanındayız ve nefeslerine nefes katmaya devam edeceğiz. Bilinsin ki, derdiniz derdimiz ve sevdanız sevdamızdır. Maddi ve manevi olarak Çanakkale Çanağından beslenen, inandığı tüm değerlerini hal çaresi kılarak onlar ile süslenen, Sarıkamış destanıyla hüzünlenen, yakıp dondurucu zemheri ayazlarında bedenlerini diri diri donduran o serdengeçtilerin ruhlarını muhteşem baharlarda uyandırma tutum ve davranışını ortaya koyabilecek eğitimli ve donanımlı nesillere ihtiyacımız vardır. Bu nesil pırlanta nesil olacak ve yeniden Hakka tutunarak ayağa kalkacaktır. Geçmişte olduğu gibi, yolumuza diken serip tuzaklar kuranlar çıkacak; devleti güçsüz gösterecek, toplumsal ve bireysel düzeyde ümitsizlik ve öğrenilmiş çaresizlik pompalayacaklardır.
Bu maksatla seçilen ve kesinlikle aidiyetleri şerefli Türk Milleti olmayan kripto ve paraya – pula satılmış olan hainler; artık şeref, onur, namus, iman ve varsa eğer ahlâklarını yemeye başlayacaklardır. Bu adilerin akıbetleri kesinlikle hayır olmayacak, İlahi adaletin sapmaz yaptırımları karşısında yerlerde sürüneceklerdir. Terör iltisaklı bu satılmış kriptouşaklar, risk yönetimini iyi bilirler. Çünkü işleri risk yaratmak ve dönüp o riskleri satın alarak kendine ve çocuklarına gelecek inşa etme çabasıdır. Bu geleceğin onlar açısından çok karanlık olacağını, devletimize ve milletimize kurdukları tuzak ve ihanetin bedeli olarak elde ettiklerini düşündükleri kazanımların hiçbirisi o zifiri karanlık yollarını aydınlatamayacaktır. Devlet büyüklerimizin üfledikleri sur düdüğü onların çoktan gözlerini kör, kulaklarını sağır ve dillerini lal etmiştir. Yüce Rabbimizin buyurdukları gibi; “..onların gözleri var görmez, kulakları var duymaz ve dilleri var geçeği söyleyemez.” Geçmişte Hitler Almanya’sında Yahudilere ne yaptırılmış ise bizim satılmış hainler de aynı görevleri icra etmeye çalışıyorlar. Uyuşturucu, fuhuş, tefecilik, yolsuzluk, kısa yoldan köşe dönmek için çalma, çırpma, yalan ve dolan ile meşguldürler. Her ne kadar kahpeliğin okulu olmasa da, mezunlarının çok olduğu anlaşılıyor.
Ağustos ayı zaferler ayıdır. Şu an itibariyle kaderimiz olan Anadolu’nun kapılarının Türk Milletine açıldığı bir aydır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Dr. Devlet Bahçeli’nin katılımlarıyla ve büyük bir coşkuyla gerçekleşen Malazgirt çıkartması her açıdan önemli ve o kadar da anlamlıdır. Saygıdeğer büyüklerim, İnşallah yeni zaferlerle bu ayı taçlandıracağınıza gönülden inanıyorum ve asla şüphe etmiyorum. Biliyor ve inanıyorum ki; Şanlı Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş bu ordu millet İslâm’ın son ordusudur. Bu ordu milleti olan bir ordudur. Her zaman olduğu gibi Rabbim onu koruyacak ve yüceltecektir. Çünkü ifa etmesi gereken görevleri henüz bitmemiştir. Bu görevlerin neler olduğu yaşadığımız küresel ve yerel sorunların Allah’ın yardımıyla ve milli şuurla üstesinden her geldiğimizde kendisini gösterecektir. Bilinmelidir ki, Uhud, Hendek, Bedir, Kerbela, Malazgirt, Çanakkale, Sarıkamış, Milli Mücadele, 30 Ağustos ve daha binlercesi boşuna yaşanmamıştır. Bunlar tarihe kazınmış milli hafızamızdır. Dünü bugüne taşıyacak ve bugünü de yarınlara hazırlayacaktır. Türk Milletinin mayası temizdir ve gençlerimiz genetik kodlarını canlandıracak; şöyle veya böyle şuraya buraya yönelselerde, en sonunda o temiz maya anasütünü yeniden mayalayacak ve gerçek istikametine yön tutacaktır. Türk-İslâm felsefesi çerçevesinde, atasının gençliğe hitabesini yeniden tekrar tekrar okuyup değerlendirecektir.
Bu mücadelelerin her birisi İlayıKelimetullah davasının maziden atiye vurulmuş mühürleridir. Şanlı Peygamberimiz döneminde yaşanan savaş ve verilen mücadelelerden; haklı davalar için parmak sayısı kadar da olsa, az insanla yola çıktığınızda; hiçbir güç sizi durduramaz. Bu dönem de yaşanan her savaş, bir sonraki dönemde ne yapılması gerektiğini ortaya koyan ölçütler olmuştur. Kerbela’da; eğer içinizde fitne çıkar birbirinize düşerseniz, o fitnelerin yalan ve desiselerine aldanmayın. Çünkü onlar Kur’an sayfalarını bile süngülerin ucuna takıp karşınıza çıkar ve sizin onlara yapmanız gereken hamleyi engelleyip boş bulunduğunuz bir anda size ölümcül darbeyi vururlar. Uyanık olunuz mesajı verilmeye devam ediyor. Çanakkale bir strateji savaşıdır. Bir stratejinin hedefine ulaşması, mücadele amacının temellerinin sağlam olmasıyla gerçekleşmiştir. Çanakkale, vatan, bayrak, ezan, ar, namus, şeref ve onur mücadelesinin adıdır. Bu mücadelede niceliğin değil, niteliğin değeri ortaya çıkmıştır. Çanakkale’de it sürüsü düşmanlara; “sakın ha!.. Bir daha deneme!..” mesajı verilmiştir. İşte onun için hep içerden yıkma hamleleri yapmaya devam ediyorlar. Sarıkamış’ta küfre karşı yapılan mücadelede plân ve hazırlanan strateji doğrudur. Sarıkamış’ı kayıp sayanlar en az bizimki kadar karşı tarafında kayıplarının olduğunu göz ardı edemezler. Bilinmelidir ki her savaşın avantaj ve riskleri vardır. Sarıkamış’ta belki beklenen somut hedefler gerçekleşememiş, ancak görünmeyen ve ezelden ebede yol tutan hedefler gerçekleşmiştir. Çünkü Türkün heybetliliği gibi heybetli Allahuekber dağlarının zirvesinde dağa, taşa, kışa, kıyamete, havaya ve suya vurulmuş Türk-İslâm mührüdür. Bu mührün vurulmasını sağlayan civanmertler o zemheri ayazlarında bedenlerini dondurarak günümüzde İnşallah yaşayacağımıza inandığım muhteşem baharlarda uyanmayı hedeflemişlerdir. İnanın o ruhlar aramızdadır ve Sarıkamış orman ve dağlarından getirdikleri buzlarla ruhumuzu ve bedenimizi serinletiyorlar.
Hainlerde boş durmuyor. Onlarda her defasında yeni strateji ve senaryolarla karşımıza çıkmaya devam ediyorlar. Bunun için ya sağ-sol diye kardeş kavgası çıkarıp hangi tarafta olursa olsun bu ülkenin geleceğinde önemli hizmetler yapabilme potansiyeli olan gençleri bulup vururlar, ya darbeler silsilesiyle demokrasi kültür ve birikimini yok ederek bu gün yaşanılan sorunların temelini hazırladılar, ya paralel istihbarat terör örgütü olup yine vatan ve millet duyarlılığı yüksek olan yerli ve milli unsurlara tuzaklar kurup saf dışı bırakmaya çalıştılar, ya irtica diye genç kızlarımızı üniversitelerin önüne koyarak aile otağını zayıflatmaya çalıştılar, ya DHKPC, PKK, YPG, IŞİD, v.s. şeklinde silahlı terör yapıları olarak ortaya çıktılar.
Eğer dikkat edilirse oynanan oyunların temelinde kaliteli ve donanımlı insan kaynakları, ekonomik kaynaklar, demokrasi kültürü, milli birlik ve beraberlik, tarih şuuru ve tarih bilinci, dini ve ahlâkî değerler vardır. Sonuçta kadın cinayetleri, cinsel ve çocuk istismarı, Hak ve adalet anlayışında sapmalar, ekmeden biçme, çalışmadan kazanma, yorulmadan dinlenme, acıkmadan doymaya çalışma, kısa zamanda köşeyi dönmek için her türlü sahteciliği mubah sayma gibi toplumsal ve bireysel hastalıklar ortaya çıkıyor.
İçlerinde tutuşturdukları ihanet ateşiyle 17-25 Aralıkta, Adana’da MİT tırlarına kurulan kumpasla, 15 Temmuz ihanet ve iç savaş kışkırtıclığıyla sahnelerde boy göstermeye başlarlar. İşler çığırından çıktığında, Kozmik büroya girip en hassas devlet güvenlik sırlarını azılı düşmanlarımıza takdim edip nice vatan evladını infaz ettirirler. Demokrasi, demokrasi diyerek seçilir ve hemen asıl niyetlerinin ifadesi olarak dönüp terör örgütlerine hizmet ederler. Devletin şamarı enselerine indiği zaman da cıyakcıyak insan hakları diye bağırırlar. Bunlara çanak tutup yatakçılık yapanların onlardan hiçbir farkı yoktur. Hepsi aynı yolun yolcularıdır.
Büyük Türk Milletinin ezelden ebede düşmanı olan bu çete ve şebekeler her gün şekil değiştirerek yeni formatlarda karşımıza çıkıyorlar. Daha önce de değinildiği gibi; Toplumsal yapımızı, birlik ve beraberliğimizi bozmak için; kadına şiddet, fuhuş, uyuşturucu ve çocuğa cinsel şiddet gibi suçları artırmak için tüm kitle iletişim araçları kullanılıyor. Diğer yandan insanımızın biriktirdiği sermayesini tosuncuk bankalarıyla ve çeşitli saadet zinciri kandırmacalarıyla almak, insanımızın gelir düzeyinin artmasını engelleyerek yatırım imkânlarını yok etmek ana gayelerden bazılarıdır. Her gün vatan, devlet, millet, din, ezan, bayrak müdafaası için canlarını cananlarına tercih ederek, mücadele eden ve bu uğurda şehadet şerbetini içen kahraman güvenlik güçlerimizi bağrımıza basarken, milli mücadele ve kurtuluş savaşı dönemlerinde cephe gerilerinde Ermeni çetelerinin yaptıkları katliam ve ihanetlerle bu gün aynı şekilde cephe gerisinde, sosyal ve ekonomik hayat içerisinde; faizcilik, yolsuzluk, tüyü bitmemiş yetim hakkına tecavüz, şerefini ve edebini her şeyin üzerinde tutan insanımızın alın teri ve emeği üzerinden çıkar temin etme çabaları doğrultusunda kurdukları çetelerle bu ve benzeri faaliyetler yürütenlerin, asker ve polislerimizi kalleşçe pusu kurarak şehit edenlerden hiçbir farkı yoktur.
Bu dolandırıcıların faaliyetlerinin toplumsal yıkıcılığı ve toplumsal kaos yaratma etkisi daha fazladır. Artan ahlâk suçlarının arka plânında bu şebekelerin olduğu unutulmamalıdır. Gerçekten ülkemizin önemli sorunları vardır ve bu sorunların üstesinden Allah’ın izni ve çalışma azmimizle geleceğiz.
Saygı ve sevgilerimle.
TÜRK İSLÂM MİLLETİ TİTREYİP KENDİNE DÖNECEKTİR
Türk Milleti sonunda titreyip kendisine dönecektir
Şanlı Türk Bayrağı ve Sancağıyla sahaya inecektir
Düşman ihanetinin kandilleri birer birer sönecektir
İlim irfan bilim ve teknolojiyle buna hazır olunmalı
Allah’ım bize inandığımız gibi yaşamayı nasip eyle
İnayet ola acı çekmeyelim düşmalaşmış nefis eliyle
İnananlar kardeştir üzmeyelim kararan kalbin diliyle
Nefreti yok ederek yaratılış gayesine sadık kalınmalı
Meyveli ağacın akşam sabah taşlayanı her zaman olur
İhanetin odakları içeriden satılmış taşeronlerını bulur
Yangından malı kaçıranlara ateşden sofraları kurulur
Yediklerinin kendilerini de hep yakacağına inanılmalı
Yedi düvel olsa da Çanakkaleden bir türlü geçemediler
Türk Milletinin dehası ve ferasetini anlayıp ölçemediler
Doğruyu ve yanlışı birbirinden adalet adına seçemediler
Aklı ve irfanı hür hiç kimsece o hainler savunulmamalı
Hainlerin ihaneti hep devam ediyor sanmayasın duracak
Sonunda bedel olarak hak ettiği cezasını tabiiki bulacak
Herkes ata binerek bu diyardan şu diyara dizgini vuracak
İnşallah onların ekmekleri atlı da kendileri yayan kalmalı
Durmadan kılık değiştire değiştire meydanlara çıkabilirler
Bir tehlike gördükleri zaman kolsuz ve kanatsız uçabilirler
Yüz yüze döğüşmek çatal yürek ister çok rahat kaçabilirler
O yüzsüzlere şeytanın pabucu bile kesinlikle bırakılmamalı
Bana dar gün dostu gerek geniş günde düşman bile yar olur
Düşmeye gör hırsızdan ve yalancıdan kirli oyunlar kurulur
Vatan ve Millet sevdalılarından bir bakmışsın hesap sorulur
Hile ve hurdalarına aldanıp tavırlarına sakın ha inanmayasın
Değerli dostlar, büyük Türk-İslâm Milletinin ezeli düşmanlarını; Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Milli Kurtuluş savaşında, 15 temmuzda ve daha nicelerinde derslerini vererek nasıl geri püskürttüysek, bugünde aynı irade ve vatan sevdasıyla davranarak, onlara hiçbir durum için geçit vermemeliyiz. Herşeyden önce bunu yapabilecek milli ve manevi öz kaynakların üzerinde oturuyoruz. Eskiden olduğu gibi şimdide bunların hakkını verirsek, hainlerin varlık göstermeleri imkânsızdır. Elbetteki kadim devletlerin büyük iddiaları çerçevesinde gizli ve örtülü işleri olabilir ve olmalıdır. Bunu FETÖ/PDY istihbarat terör örgütüyle beraber ifşa ederek milli çıkarlarımıza en azılı düşmanlardan daha fazla darbe vuranların ihanetleri tescillenmiştir. Tüm bu hainlikleri yapanların, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini uluslararası boyutta risk altına sokmak, milli menfaatler doğrultusunda birtakım ülkelerle geliştirilen sıcak ilişkileri bozmak istemeleri aşikârdır. Ancak bunu yaparken Amerika ve diğer küresel güçler gibi ülkemizin ve milletimizin ezeli düşmanlarının ülkemize karşı faaliyet içerisinde olan PKK/PYD/PDY/DHKPC gibi eli kanlı terör örgütlerine doğrudan ve dolaylı destek ve silah desteklerini anlamak gerekir. Çünkü bunlar onların içimize yerleştirdikleri ileri karakollarıdır. Muhterem kardeşlerim, yine lafımızı uzatmadan isterseniz Teyo Pehlivana verelim.
Ali Osman Xoca: “- Teyo Emi hele gelesen ve halımıza baxıpgülesen mi, ağlasan mı tam bülemiremgardaş. Emi halımız ele bir haldır ki; ağlaşanda olur, gülsende olur. Hem ağlanacax ve hemdegülünecax durumda olmax en kötü pozisyondur. Bizi bu hallere düşürmaxisdiyennerınocaxlari bata, heren peren olalar İnşallah. Emi sende bunnarabişelerdiyip bir gargış etsene!..”
Teyo Pehlivan: “- Ola xoca Allah’ın afatlarionnarın başlarına ola. Gafıl ölümlere geleler. Teneşırleriçıxa, öbür terafa geleler ve ben de onnarigarşılim!..Xoca içerdeki taşeronnriyınan beraber bu insannıxdüşmannarienınde sonunda gendi eşdıxlariduzaxlara tepe taxladüşecaxlardır. Yeterki siz üsdüzedüşenneri harfiyen yerınegetırın. Ali Osman Xocam; bu zibidi oğlu zibiller, hep Müslüman coğrafyalarda kan ve gözyaşına sebep oldular. Attıxlari bombaların, yıxdıxlari yuvaların, gatlettıxlariçocuxların ve tecavüzlere uğrayan gadınnarın hesabını vermediler. Aylan bebeğin o sop soğuk denızın kenarında sanki secdeye gapanış kimin resmi, sizi Allah’a şikâyet edecem diyen bir başka çocuğun dünyayı sarsması gereken bu sesi, Annesine; “anne ölüp Cennete gidelim ki orada garnımız doysun” gibi sözler eden bir yavrunun arşa dayanan ahı ve vahı, hiç şüphe olmasın ki indirecektir şahları tahtlarından. Türk-İslâm coğrafyaları işgal edilirken bu Batı ve Doğu neredeydi? Bu coğrafyalardaki şehirler aylarca ve yıllarca kıyamet gibi bombalanırken, şehirler yerle bir edilirken neden dünyanın sesi kesilmişti? Gardaş Türkiye Nato üyesi olduğu halda, elınden savunma sistemleri geri alınmadı mı? Ortağı oluğuz F35 savaş uçaxlarının parasını verdiğiniz halde neden verilmedi? F16 savaş uçaxlarının yenilenmesi (onarımı) ve yeni F16 talebiniz neden bekletilir? Gardaş siz bunnarınan mi ortaxsız? Ola bunnar sizin düşmannarız!..Akdenizdeki tahkimat, türlitevirortaxlıxlar, Amerika’nın Türk Yunan sınırına yığdığı cephane ve açdığı üsler kime garşıdır?!.. Ben ey bülirem de keşge sizde tam bülsez. O Emerika’nınPutinmıdır, Poten mıdır başganıni aradım. Dedım ki; ‘-baxPoten, sen Türkiyeyi tek mi zannedirsen? Herhalki beni unutmamışsandır. Axlınbaşan topla, yoxsa başın axlanguylaram. Ne axılsız baş ne de başsız axıl bir poxa yarar.’ Oda dedi ki; ‘ Teyo Pehlivan biz seni ey tanirıx. O ÇinnirenınenyapdığımızViyetnamherbınde Türk birliklerının başında sen olmasaydın, biz hepımızyoxolmuşdux. Senın cesaret ve herpbilgilerınnen zor canımızi ve ondan sora da Emerikanyayigurtardıx. Senınxetırın bizim üçün çox değerlidir.’ Ben de dedım ki; ‘gardaş o zaman o Patriotfüzeleriyınen parasını ödediğimiz F35 uçaxlarıni da verın. Birde F16 larınmodernizasyoni ve yeni F16 laridaverın. Yoxsa bu Uruslar Vallahi yataxodalarıza da gelecağlar. Xoca oda; ‘Pehlüvan temam biz onnarivereceyıx da, sen sizinkilere de bu konularioturax bir adam axılligörüşax.’ Dedi ve bende temam dedım. Xocaişdeelecebıraxdım, buraya geldım.”
Ali Osman Xoca: “- Emi Vallahadoğridiyirsen. Senden sora da bizim Cumhurbaşganımızi aramış görüşaxdemış. Emi görirmısen, o Suriyeli yavruların şikâyetlerinin yerine ulaşdığını ve o zalımlarıningılazlarının da yetişdiğini görebiliyorum. Rusya ve Ukrayna’da katledilen kadın ve çocuxları da aynı çerçeveden görüyoruz. Bu savaş lanetlik bir savaştır. Bazı hesaplar kesilirken, kurunun yanında yaşlarda yanabilir. Belki Ukrayna buna örnek olabilir. Elbette ki bu savaşı kabul edip onaylamıyoruz. Bu savaşta da insanlık suçu işleniyor. Ancak bu savaş kendilerine küresel güç tanımlaması yapan ve Afganistan da, Irak’ta, Suriye’ de Doğu Türkistan’ da gözlerini bile kırpmadan katliam yapanların karşı karşıya gelmek zorunda kaldıkları süreçleri yaşıyoruz. Savaş kışkırtıcıları da, savaşanlar da bu sefer Müslüman değil ve bu savaşın Avrupa’yı sarma tehdit ve ihtimali çok yüksektir. Şüphesiz ki arada olan Ukrayna’lı masum insanlara olmuştur. Ukrayna’yı Avrupa Birliğine almaya çalışıyorlar. Elbette ki bu bizi sevindirir. Tamamda, sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi 50 yıldır beklettikleri bzi de başımıza bir felaket geldiğinde mi alacaxlar? Bunların defterlerinin açılacağı zaman, zemin, şartlar ve fırsatlar elbet doğacaxdır. Çünkü en büyük plân sahibi Yüce Allah’tır ve onun plânının üstünde bir plân da olamaz.”
Teyo Pehlivan: “- Xocam eyvallah. Sende ey konulara değindin. Gardaş bizden demesi. Dıggetealmasigerekenner bellidir. Benımdevaxdım geldi. Hadi bene eyvallah. Xoşcagalın.”
Ali Osman Xoca: “- Emi güle güle yolun izin açıx olsun. Allah senden razı olsun.