12 Mart ve 13 Mart birbirine ne kadar yakın ve birisinin diğerini var etme potansiyeli de o kadar manidardır. 12 Martta doğunun sınır taşı, Erzurum’un Dadaşı geçmişine ve geleceğine vurulan prangaları kırmış, esaret zincirlerini söküp çıkarıp kendisine tuzak kuranların kirli emellerini bağlamış ve boyunlarına geçirmiştir. O gün Rus, Ermeni ve onların töretmeleriyle beraber tüm ihanet çeteleri ve onların dökülen Türk – İslâm kanıyla nemalanan beslemeleri hak ettikleri tokadı yemişler ve İnşallah sonsuzluğa kadar yerin dibini boylamışlardır. 12 Martta Erzurum’da başlatılan kurtuluş mücadelesi 13 Mart’ta Hasankale’ de devam ederek sayın Belediye Başkanımız Ahmet DÖLEKLİ beyin deyimiyle bir Selçuklu beldesi olan güzel mekân aslına döndürülmüştür. O gün çok sınırlı imkân ve fırsatlarla bu namus ve onur mücadelesini veren kahraman vatan evlatlarının gerçek mirasçıları olan torunlarına selam olsun. O gün insanlık düşmanı o amansız düşman ve çetelerle kan bağı ve amaç birlikteliği olan satılmışlara lanet olsun.
Toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duran o kahramanların bu vatanın gerçek sahipleri oldukları ve onların torunlarının da tüm bu değerlerin gerçek mirasçıları oldukları asla unutulmamalıdır. Bilinmelidir ki varislerin mirasın korunması ve kullanılması ile ilgili çok önemli sorumlulukları olmalıdır. BU sorumluluklar taviz vermeden yerine getirildiğinde inanıyorum ki her 12 ve 13 Mart yeniden dirilişin destanı olacaktır. Tüm tarihi dönüm noktaları geçmişin tecrübe, yaşantı ve deneyimleriyle geleceğe ve ezelden ebede vurulmuş Türk – İslâm mühürleridir. Bu mühürlerle onaylanıp resmileşen vatan coğrafyasının tapuları, olay boyutuyla bu tarihi dönüm noktaları ve onlardan yola çıkılarak ulaşılan genellemelerdir. Gençlerimizi bu bilinç ve tarih şuuruyla yetiştirip görev bilinç ve sorumluluğu kazandırmalıyız. Çünkü aynı ihanet senaryoları yazılmaya ve eylem ve söylemlerle devam ettirilmeye çalışıldığı bizzat devlet erkânı tarafından da ortaya konulmaktadır.
15 Temmuz’da vatanı bölüp parçalama ve milleti yok etme ve ihanet kalkışmasının arka plânında kendilerine CIA, MOSSAD ve diğer istihbarat örgütleri tarafından tahsis edilen yerlerinde boy gösterip varlıklarını sürdüren cübbeli ve sarıklı kardinallerin ve onların hizmetkârları olan taşeronların o günkü Rus ve Ermeni çetelerinden hiçbir farkları yoktur. Hatta belki de daha tehlikelidirler. Çünkü bunlar devletle beraber her bir beynini ve iradesini uyuşturdukları şahısların kılcal damarlarına kadar sızmışlardır. Bu insanların beyinlerinin bu istiladan kurtarılması kolay değildir. Sayın devlet başkanımız, Recep Tayyip ERDOĞAN ve Dr. Devlet BAHÇELİ bu konuda amansız ve tavizsiz bir mücadele veriyorlar. Bu mücadelenin mutlaka hedeflenen başarıya ulaşacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Kuzgunun leşe konması hayalleri yok edilmiştir. Devlet baştadır ve sonsuzluğa kadar da öyle olacaktır.
O gün milletimize doğrudan saldıran ve her türlü ihanet ve kalkışmayı yapan düşmanlardan farklı olarak bu günkü ihanet şebekesi kriptolar kendilerini kamufle ederek joker kullanmaktadırlar. Bu jokerler ya bir sivil toplum kuruluşu, ya bir siyasi oluşum, ya paralelin paraleli olan başka bir yapı ya da din görünümlü ve sürekli hormon verilen organizasyonlardır. Bunların tek derdi toplumsal yapıyı bozmak, tüm değerleri çürütmek, yaptıkları haksızlık ve hırsızlıklarla, başkalarının alın teri emeklerini gasp ederek kendilerine gelecek inşasına girmektir. Böylece mütedeyyin insanların devlete olan güvenlerini sarsmış olacaklar ve toplumsal dayanışmayı sabote etmiş olacaklardır. Bunların beslenme alanları böyle dejenere ettikleri bir toplumsal yapı ve faaliyet alanlarıdır.
Paralel terör örgütünün CIA ajanı cübbeli kardinal nasıl Erzurum ve Hasankale ekseninde devreye sokulmuşsa, bu günde yeniden dirilme kalkışmalarına sanıyorum yine buralardan başlamak istiyorlar. Her bir vatan evladı gencimizin ve hatta tüm kardeşlerimizin her birisinin 15 Temmuz darbe girişiminin seyrini değiştiren Ömer Halis DEMİR’ ler olarak kendilerini konumlandırmaları gerekir. Hasankale bunu başaracak birikime her zaman sahip olmuştur ve mutlaka olacaktır. Zalimler ve kripto hainler kazdıkları çukurlara gömülecekleri günler beklemelidirler. Mazlumların ahları zalimlere kalmayacaktır. Evlerine barklarına şivan düşecektir.
Bekleyip göreceğiz.