Hakkı Hak bilip haktan yana olan, batılı batıl bilip ondan uzak duran, İbni Haldun’ un belirttiği gibi yaşadığı coğrafyayı kaderi sayarak ahde vefa duygusu ve bir ibadet aşkıyla, tarihsel okumalarla enerji toplayıp çalışan, toplumsal birlik ve beraberlik adına gönlünü herkese açabilen, alın teri ve emeği kutsal sayıp sadece kendisi için değil herkes için adaletle koruyan civanmertlere selam olsun. Bu güzel insanların toplumsal, ticari, kültürel, manevi ve siyasal farkındalıklarının çok yüksek düzeyde olması gerekir. Ancak böyle bir uyanıklıkla her biri diğerini hazırlayan ve zamana yayarak tetikleyen küresel olay ve olguları değerlendirip kâr ve zarar hesaplarını daha sağlam yapabiliriz.
Sadece geçmişi yaşanan olaylar boyutuyla düşünerek olgusal çıkarımlarda bulunmadan geleceğin öngörülmesi beklenmemelidir. Geçmişte yaşanan olaylar tarihsel bakışla okunup, geleceğe yansıyacak olgular çerçevesinde değerlendirmelerin yapıldığı, yani musibetlerden nasihatler çıkarıldığı zaman, geleceğin daha istendik ve beklendik olması sağlanabilir. Tarihsel analiz ve değerlendirmeler ne kadar derin olursa, geleceğe dönük okumalarda o kadar geniş ve uzun süreli olur.
Hem millet ve hem de birey olarak; onur ve haysiyet fukarası, şeref ve namus yoksunu, hayat felsefesi onun bunun sırtından geçinmek olan, insan müsveddelerini de aynı bakış açısıyla tanımak ve onların tuzaklarına düşmemek gerekir. Bu tuzak kurucuların geçmişleri iyi incelendiği zaman, çok önemli ip uçları yakalanabilir. Bu zibidiler işe güven verdikleri en yakınlarından başlarlar. Hırsızlarla, tefecilerle, vatan hainleri ile hiç çekinmeden işbirliği yaparlar ve kirli kursaklarında biriktirdikleri kin ve nefretlerini kusarlar. Bunu yaparken hep dinden, ahlâktan, haktan ve adaletten bahsederler. Hep kanını emeceklerine dünya işleriyle uğraşmamalarını, siyaset yapmamalarını, çocukları için gelecek inşasına girmemelerini söylerler ancak kendileri hep bu tür işlere takılırlar. Çünkü dertleri başkalarının çalışıp üretmesini engelleyerek kendilerine alan açmak olduğunu anlamak gerekir. Bunların dinleri de imanları da şüphelidir. Çünkü 15 Temmuz ihanet kalkışması yaşandıktan sonra yeni din ve ahlâk modelleri geliştirilmiştir. Başkalarının sırtından geçinmek, emeği ve alın terini sömürmek, her türlü hırsızlık ve yolsuzluğu mubah saymaya başlamışlardır.
Din bezirgânlığı yaparak terbiyeli şeytan rolüne bürünenlerin, hak, hakikat ve adaletten yana tavır alamayanların, kendi varlıkları için hep başkalarının yokluğunu ve mağdur edilmelerini temel çıkış noktası sayanların, 15 Temmuz öncesinde paralel terör yapılanmasına açıkça taraf olan ve methiyeler dizenlerin yeni hile ve desiselerinden Rabbim bu aziz milleti ve içerisinde de hepimizi ve Hasankale’ yikorusun. Bunların haksız rekabet ortamlarında elde ettikleri kazanımlarını kullanarak ellerinden gelse, ruhlarına işledikleri kripto niyetlerini siyaset mekanizmasını da ele geçirerek ortaya koyma arzuları hep var olmuştur ve önümüzdeki dönemlerde de muhtemelen yine var olacaktır. Hasankaleli mutlaka uyanık ve geleceğe dönük öngörüsü sağlam olmalıdır. Bu insanlar kendilerini ne kadar kamufle ederlerse etsinler, mutlaka deşifre edilmelidirler ve evden, ocaktan uzak tutulmalıdırlar. Hasankale’ nin ve ülkemizin geleceği bu yaratıklara teslim edilemez. Hasankale’ nin ve ülkemizin geleceği 2030 ve 2040’ ı tarih bilinci ve tarih şuuruyla okuyabilen, vatana ihanet edenlerin ve her an ihanet etme potansiyeli olanları fak edip onların kripto faaliyetlerini engelleyen, onların kirli emel ve heveslerini kursaklarına gömen, kimsenin dini inancını sömürmeyen, Hakka ve hakikatlere tutunarak ayağa kalkmaya çalışan insan ve insan evlatlarıyla kurtarılabilir. Genelde ülkemizde ve özelde de Hasankale’ de bu potansiyel vardır ve mutlaka harekete geçirilmelidir.
Bu habis ruhluların kendi çıkar ve menfaatleri için satamayacakları değer yoktur. Bu şarlatanlar kendilerini yeniden biçimlendirerek birkaç tutam sakal ve birde kendisi gibi oynak gelleli şalvar giyindiler mi kendilerini mehdi ve hatta Allah’ın elçisi sanıyorlar. Kendilerini öyle sanarak insanlara doğruluğu, hak ve adaleti, onun bunun malına ve emeğine konmamayı öğretselerdi, belki toplum gene de düzelebilirdi!..Ama onlar kendi durumlarının farkında oldukları için karakter, tutum ve davranışları da o çerçevede yapılanmaktadır. Bunların başat felsefeleri hep başkalarının; CIA ve MOSSAD gibi mallarıyla gerdeğe girmek olduğu için başkalarını da öyle sanırlar. Halbuki bu işler ancak herkesin kendi varlığı ve değerleri ile yapıldığı zaman esas aile bağlarının oluşacağı gerçekliği ortadadır. Diğer türlüsü kafasındaki yerli takkeyi çıkarıp başka bir şey takmayı gerektirir!..
Aziz dostlar, elbette ki o meymenetsizlere fırsat vermemek gerekir. Onların yalan ve dolanlarına, haktan görünmeyi becerebilen şeytan sufatlılara aldanmamak gerekir. Hani bir Allah dostu suyun kenarına oturup suya düşen böcek ve canlıları eliyle kurtarmaya çalışır. Elini suya koyar ve bir akrep eline tutunarak canını kurtarır ancak o arada dervişin elini sokar. Yanındaki eren keşke yapmasaydınız der. Derviş; “ne yapalım ben bana düşeni oda kendi fıtratına uygun olanı yaptı” der. Evet can dostlar bu işler böyle devam edip gidiyor.
Günümüzde insanlığın her dakika yüzleştiği küresel olay ve olguların arkasına takılarak sürüklenme yerine önde yürüyerek olayların yön ve rotasını tayin edebilen irade ve şuura sahip insan kaynaklarına çok ivedi olarak ulaşılmalıdır. Dünyanın ikinci en büyük ekonomisini yöneten, küresel oyun kurucu rolünü üstlendiği düşünülen Çin’in bir Korona virüsüyle ne hale geldiği ve hatta nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağının tahmin edilemeyeceği bir yeni dünya düzensizliği içerisinde bulunuyoruz. Bu olay ve olguların geleceğe dönük öngörülerle adım adım yeniden değerlendirilmesi ve belirlenecek bir vizyon çerçevesinde 2030 ve 2040 lı yılların değerlendirilmesi ve siyasi, ekonomik, üretim, tüketim, kültürel, sosyal politika ve stratejilerinin belirlenmesi, alınması gereken tedbirlerin şimdiden devreye sokulması önemlidir.
İşte bu vizyon ve misyonu üslenebilen tarih bilinç ve şuuruna sahip insan kaynaklarına ulaşmak için herkesin elinden geleni yapma sorumluluğu vardır. Ülkemizin veHasankale’ nin ilim ve irfan kalkınması seferberliğine ihtiyacı vardır. Bunu sağlayacak beyin gücüne sahiptir. Bütün mesele Hasankale’ nin yetiştirdiği kendi öz değerlerine sahip çıkması ve onlardan meccanen istifade etmesidir. Her biri kendi alanında Türkiye ve dünya ölçeğinde profesyonel düzeyde uzman olan bu değerler arasında; tarım, tarih, politika, eğitim, toplum bilim, tıp, kültür ve değerler, üretim ve tüketim konularında yetişmiş bilim insanları vardır. Bunlar kripto hainleri rahatsız etse de, ben eminim ki gerçek Hasankaleliler bağırlarına basacaktır.
Ne diyelim gün ola harman ola!..