Öncelikle Büyükşehir Belediye Erzurum Sporumuzun özlemimiz olan Süper Lige çıkmış olmasından dolayı sevinç ve mutluluğumuzun daim olmasını, gençlerimizin spor etkinliklerine katılımları, spor yapma alışkanlıklarının gelişmesi ve her spor alanında daha yüksek başarılara temel oluşturmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Emeği geçen herkesi canı gönülden kutluyorum.   Çok değerli, sevgili en sevgili tüm köyleri ve en ücra beldeleriyle beraber Hasankaleli olmayı haklı bir asalet, hiç kimseyi ve hatta karıncayı dahi incitmeyecek kadar zarafet ve nezaket sahibi kardeşlerimi selamlıyorum. Hasankaleyi ve Hasankalelileri; hiçbir ferdini, atını, itini, velisini, delisini, zenginini, fakirini, sineğini, böceğini, havasını ve suyunu, güzelini sadece vatana ihanet eden soysuz ve kansızlardan, bu memleketin havasından, suyundan ve tüm nimetlerinden sonuna kadar nemalanıp işi bittiğinde arkasına bakmadan ve “tüh keşke yıllar önce çekip gitmiş olsaydım” diyerek yine de bu isimden nemalanmaya devam eden ve hatta hiç fark etmez kendi yakınları da olsa bu mübarek toprakların insanlarını çok terbiyeli şeytanlar gibi dolandıran kökü bozuk zibidiler hariç, çoluk çocuğunun geleceği ve aş-ekmek sevdasıyla memleket hasret ve özlemini hiç eksiltmeden farklı şehirlere göç etmek zorunda kalan, devamlı Hakka tutunarak ayağa kalkmaya çalışan öz kardeşlerimizle ve aynı zamanda tarihi ve coğrafyasıyla beraber Hasankale’ye bütüncül yaklaşılmalıdır.   Böyle bir değerlendirme ve bakış açısıyla içerisinde bir Hasankale hasankaleli olma onur ve gururu taşıyan her can bana göre bu toprakların adam gibi adamlarıdır. İbni Haldun’un deyimiyle coğrafya kaderdir. Hasankale ve Hasankaleliyi anlamak ve değerlendirebilmek için tarih ve coğrafyasını çok iyi çalışmak gerekir. Bu konuda saha ve vaka temelli bilimsel araştırma ve incelemeler temelinde yaşantı, tecrübe ve deneyim sahibi olmayan tabii ki iyi niyetli yaklaşımlar olarak ortaya koymaya çalışan çok değerli kardeşlerimizin kötü niyetli olmayan, muhtemelen reklam ve afişe etme amaçlı; “Hasankale’nin adam gibi adamları” seçme ve belirleme paylaşımları fotoğrafın tamamını göstermekten çok uzak kaldığı için belki de beklenenin aksi bir etki alanı oluşturmaktadır.  Bu tür insan mühendisliği çalışmalarının uygun yöntem ve teknikleri vardır. Oldukça da hassas ve beklenenin çok ötesinde aksi algı oluşturabilecek riskli çalışmalardır. Hiç kimsenin de durup dururken ve uygun yöntem ve teknikleri kullanmadan böyle birilerini öne çekerken belki kendi çemberinin dışında kalan diğerlerini etkisizleştiren ve hatta unutturmaya çalışan paylaşımlar yaparak Hasankale’ye verilebilecek en büyük zararı verme hakkının yasal olarak ta olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu tür paylaşımlarla adeta toplumsal yapı bir ölçüde zayıflar ve ötekileştirmelerle beraber ayrışma ve küskünlükler yaşanır. Bunun ne Hasankale’ye ve ne de Hasankalelilere hiçbir faydası olmaz. Olsa olsa Hasankale’nin havası, suyu ve toprağı ve kültüründen beslenerek yetişen çok kıymetli insanlarımızın güzel Hasankalemize sağlama imkânına sahip oldukları katma değerlerin önü kesilmiş olacaktır.   Hasankale’ye bütüncül yaklaşıldığı zaman görülecektir ki; kuzeyinde Karadeniz Bölgesi, güneyinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi, batısında İç Anadolu bölgesi ve doğusunda ise Kafkasya coğrafyası bulunur. Bölge kültürler arası bir geçiş güzergâhı ve bir stratejik kavşak durumundadır. “Togan da Umumi Türk Tarihine Giriş I’deHsankale ve hasankalelilerle ilgilğ olarak şu bilgileri vermektedir; “M.Ö. 140 yıllarında Bakterya(şimdiki Afgan ilinin kuzeyi)ya kuzeydoğu ve doğudan gelen kavimlerden Pasianoi=Pasianlar ile Sakarauloi=Sakaravullar, El Biruni’nin anlattığı gibi Türk soyundandır. Yine Biruni’nin de belirttiği gibi Pasianlar’la birlikte anılan Aslar’ın da Peçenek grubuna dâhil olduğunu ve Sakaravulların’da bir kısmı olmak üzere Türk olduğunu söyleyebiliriz.” ifadelerini kullanmaktadır. Ksenephon da, M. Ö. 400 yılında Yukarı Aras boyları ve Erzurum Ovası’nda Phasianlar adlı bir boyun bulunduğunu ve bunların demircilik işiyle mahir olduklarını bildirmektedir. Bölgenin ayrıca Urartular zamanından beri demir ve maden yatakları bakımından zengin olduğu bilinmektedir. Strabon ise, Orta Kür ile Aras Nehri arasındaki Sakaları (Sakasen) ve bunların Kür yukarısındaki kardeş boylarını da (Gogaren) olarak adlandırmıştır.(Oktay ÖZGÜL / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 8- 2011, 91-106 96). Ayrıca Konukçu da “Phasian”, “Basean” kelimesinin muhtemelen Kafkas ardındaki göçmenlerden Phasisler’in iskânı ile tarihteki yerini aldıklarını söylemektedir. Ayrıca adı geçen bilim adamı, Vanandlar, Sıraklar, Taolar, Hesperidler, Khaldiler gibi Baseanlılar’ın da, Aras boylarının ve kollarının meydana getirdiği düzlüklerde yaşadıklarını ve muhtemelen bu adı miras olarak bıraktıklarını ifade etmektedir. Yine bugünkü Gürcistan’da Poti kentinden denize dökülen bir Phasis adlı bir ırmak bulunması da Phasianlar’ınKafkaslar’da yaşamış olabileceklerine işaret etmektedir. Umar’ın da belirttiği gibi Poti kentinin tarihsel adının da Phasis olduğu, kelimenin etimolojisi hakkında bir bilgi sağlamaktadır. Dede Korkut Oğuznameleri’nde ise bölge”, yüksek yer, yukarı el, kalın-yüksek el” biçiminde anılmıştır. Dede Korkut’ta, Oğuzeli olarak açıklanan bölge, Gökçegöl, Erzincan, Kars, Erzurum ve Diyarbakır arasında kalan topraklardır. Bu Oğuzeli’nin muhtemel kuzey sınırını, Ardahan- Oltu- Horasan- PasinlerErzurum- Kemah hattı oluşturmaktadır.”  Böylesi bir tarihi arka plânı olan Hasankale’nin yetiştirmiş olduğu her bir can bu memleketin öz evladıdır ve hepsi de bilinmelidir ki adam gibi adamlardır. Adam gibi adam olmak; birilerinin ayrımcı ve ötekileştirici tanımlamalarıyla vücut bulmuyor. Adam gibi adam olanlar birilerinin kendilerini köpürtmelerinden tabii ki rahatsız olurlar. Onlar kendi yaşamlarıyla hal ehli olanlardır. Başkalarının seçmeli yaklaşımlarıyla seçmeli adam gibi adam olmak onlara yapılabilecek en büyük zulümdür. Bu arkadaşlarımız adam gibi adam olarak kendilerini afişe etseler daha makul ve mantıklı olacaktır. Gerçekten herkes o arkadaşları tüm hüner ve maharetleriyle tanımış olacaklardır.   Güzel Hasankalemiz bu ve benzeri çok ayrımcı yaklaşımlardan uzaklaşmalıdır. Adam gibi adam olmayı başaranlar, birilerinin tanımlamalarıyla değil, kendi yaşantı, tecrübe ve deneyimleriyle olmuşlardır. Özelde Hasankale ve genelde tüm insanlığa sundukları katma değerlerle olmuşlardır. Onlar birilerinin köpürtmeleriyle, yanlı davranışlarıyla, kendilerine yakın olanları ileri çekip, sığ ve daracık akıllarıyla fark etmelerinin mümkün olmadığı ve her zaman diliminde değer üreten Hasankalelileri ötelemekle meşgul olurken, zararın en büyüğünü yine Hasankale ve Hasankalelilere vermektedirler. Buna neden ihtiyaç duymuşlardır bir türlü anlayamadım. Bilen varsa ve söylerse sevinirim. Selam ve sevgiler.