ERDEMLİ OLMAKYADA OLMAMAK (SİTEMGÂH)
Erdemli olabilmek civan mert insan işidir
Suyu dahi yakıp közlenen bir aşk ateşidir
Kaçak güreşenler buna hiç heveslenmesin
O hep tertemiz olup temizleyen er kişidir
Temiz olmayanın güya temizlenme çabası
Hep kaynatarak sunduğu da herze çorbası
Bre deyyuzhaddine değil senin erdemlilik
Dur hele yerini iyi bil insanlığın yüz karası
Duyulan itimatve güveni kolayca sarsanlar
Payton kabadayısı ve de kışkırtıcı korsanlar
Yaptıkça şeytanlığı hazır oluna taşlanmaya
Şeytan tikelesibeyazı karaya çalan insanlar
Bir tutam sakal ilealtta oynar şalvar gellesi
Olamaz şerefe timsal bak bu iş onur meselesi
Olmadığın gibi görünmeyedurma devam et
İner bir gün sarhoş kafana hakikatingüllesi
Et yiyen atlar gibi itleşipsağa ve sola havlayan
Ot yiyen itler gibi atlaşıpda rehvanca kişneyen
Bukalemun gibi her şekilden şekile girebilse de
Gelir bir Molla Kasım çeker ya sigaya seçmeyen
Her gördüğün uzun saçlıya anam diye sarılırsın
Bak demesi benden böyle giderse hep alışırsın
Bakarsın çıkar bir uzun saçlı hiç te anan olmayan
Yersin zokayı farşımalamat olur ortalıkta kalırsın
Bileceksin söylediğin o sözlerin kaderin olacağını
Eyvah benmiymişim deyip saçını başını yolacağını
Vakti gelmeden öten horozun kesilen başı misali
İçine kurt girmiş çiçek benzeri açmadan solacağını
Gavs’ınisterse Allah’ı bırakır da Lat’a bile taparsın
Bunu güya dindarlık vede haşa ihlas adına yaparsın
Şeytan bile o kadar Allah’a imandan beri olmazken
Ne kolay akıl yolundan Kur’an Rehberinden saparsın
Bütün bunlar dinimiz İslâm’ı tahrif etme projesidir
Siyonizm ve Vatikan’ın imanı da sarsan angajesidir
Dinler arası diyaloğu savunan cübbeli kardinallerin
Haşa dinden ve imandan eden çıkılmış sirajesidir
Peygamberim Hazreti Muhammed kitabım Kur’an
Dinim de İslâm’dır bütün çağlara damgasını vuran
Kur’an Allah kelamıdır geçmez yerine insan kelamı
Bunun dışında her iddia afyondur beyni uyuşturan
Ya avcı ya da av olmak yaşam gerçekliğinin gereği
Avı avcıya götürmek en adilik ve şerefsizlik örneği
Duyulan güven ve de itimat eseri üstlenilen bedeli
Çalana çırpana yem etmek bozar ahlâkı ve geleneği
Çalınıp çırpılacak mal ve mülk tükenip kalmayınca
Güven verip emeğine çökülen kurban bulamayınca
Başlar bu melunlar yemeye kendi ar ve namuslarını
Verdikleri sözlerde durup onurlu davranamayınca
Çıkar ortaya pervane böcekleri ve kınalı Yussufçuklar
İki kanat bir gövdeden oluşan ve beyinsiz kurtçuklar
Ateşin leş diye üzerine konup nemalanmak isterken
Kanatsız ayaksız cayır cayır yanarlar o tossuncuklar
Bre kahpeler Ensar dan olmayı çok kolay mı sandınız?
Ya münafıkça davranmayan misafirperver insandınız?
Varını yoğunu Nebi’ye sunan ev sahibi olmak kolay mı
İmanı torbaya koyup karayı beyaz beyazı kara sandınız
Sizin Namazınız bile kılınmaz başınızla kıçınızla hilesiniz
Ar ve namus sahiplerine tuzaklar kuran çok zor çilesiniz
Ne divanlar ve nede dergâhlar sizi aklayıp paklayamaz
Bu Milletin aklını bozmadan tırpanla yerden biçilesiniz
Prof. Dr. Ali Osman ENGİN (07.10.2919)
Muhterem ve sevgili en sevgili olma özelliğiyle dostuna dost düşmanına yaman olan aziz Hasankaleliler! Hepinize selam, sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Tüm aile fertlerinize sağlık ve afiyetler diliyorum. Rabbim yar ve yardımcınız olsun. Çocuklarınızı imandan, Kur’andan, izandan ve şuurdan ayırmasın İnşallah.
İçerisinden geçtiğimiz zaman dilimi olarak an itibariyle çok ağır sorunlarla karşı karşıyayız. Akdeniz’de büyük Türk Milletinin ezeli ve ebedi düşmanları olan terör ve çete devletleri güç birliği yaparak bir oldu bittiyle uluslararası sözleşme ve hukuk kurallarıyla hakkımız olan doğal kaynaklara çökmeye çalışmalarıkurulan tuzağın sadece bir boyutudur. Temelde çıkar ve menfaate dayalı Araplaşma, Selefi veya Vatikan destekli ılımlı İslâm peşinde koşarak Türk Milletinden ve Türk Devletinden geçmişe dayalı karın ağrıları olanlar, öfkelerini ve kursaklarında biriktirdikleri kin ve nefretlerini kusmaya devam ediyorlar. Eylemlerinin ve söylemlerinin hadlerini aşarcasına şiddeti ve ağırlığı, aziz Milletimizden yedikleri darbelerle açıklanabilir. Kurulan hain tuzaklara Allah korusun düşmemeliyiz.
Önce kendimizi düzelterek Rabbimizden alacağımız yardım ve O’nun yaratacağı imkân ve fırsatlarla tarihteki örneklerinde de olduğu gibi o leş kargalarını Akdeniz’in dibine gömeceğiz. Barbaros Hayrettin Paşa’nın, Yavuz Sultan Selim’in, Piri Reis’in, Fatih’in, Mustafa Kemal Atatürk’ün geri döndüklerini görenlerin akılları, fikirleri çöpe karışmış ve tir tir titremeye başlamışlardır. Yavuz sondaj gemimiz Kıbrıs’ın güneyinde hakkımız olan paftalarda arama yaparken, Yunanistan’ın Kıbrıs Rum kesimine koruma amaçlı tahsis ettiği F16’lar kanat çırpıp uçamamışlar ve Rum kesimi sözcüleri kendileri bunu bir korkaklık olarak ifade etmişlerdir. Doğrudur adaletten yana olup adil davranmayan, adaleti mülkün temeline koymayanların yürekleri sağlam, davranışları cesur olamaz.
Her ne kadar korkaklık emaresi olarak riske girmemişlerse de; bilmeliler ki korkunun ecele faydası yoktur. Çarşıya pirince giderken evdeki bulguru da kaybedeceklerini göreceklerdir. Mısır’ın darbeci lideri Sisi, akıtmaya devam ettiği kan deryasında boğulacak ve esemesi bile okunmayacaktır. Cübbeli Kardinal, vatan haini FETÖ’ye sahip çıkarak CIA’ nin ılımlı İslâm projesini desteklediklerini ve Mısırı’ da bu projenin merkezi yapmak istediklerini belirten Sisi, Fetöyü de mısıra davet etmiştir. Kimin kimleri neden desteklediği ile ilgili gerçeklikler yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bahse konu Arap coğrafyalarında Vahabilik inanç sistemi oldukça yaygındır. Bu inanç sisteminde Peygamber ve onun hadisleri göz ardı edilmektedir. Fetullah Gülen eğer denilenler doğruysa, hiç Hacca gitmediğini düşünürseniz, bağlantıların neler olabileceğini tahmin edebilirsiniz.
Sosyal medyada yapılan paylaşımlardan yola çıkarak Vatikan’da bulunan bazı mezarların bazı kayıp kişilere ait olabileceği iddiaları mutlaka araştırılmalı ve insanlara işin doğrusu anlatılmalıdır. Devletin en kılcal damarlarına kadar sızan Fetöcü Paralel yapının bu konuda bilgilerinin olabileceği düşünülebilir. Umarım yakında bu konuaçıklanır ve hepimiz öğreniriz. Sağlam bilgi ve belgeye sahip olmadan hiç kimseyi töhnet altında bırakmamak gerekir. Ancak yaşadığımız 15 Temmuz kalkışması ve darbesinin de hepimizi uyandırması ve daha fazla duyarlılığa sahip olmamızı zorunlu kılmaktadır. Amerika’da CIA’ nın gölgesinde ve yakın korumasında yaşayan birinin Vatikan’a çokta uzak olmayacağı tahmin edilebilir. Belki de Fetö kendi mezarını Vatikan’da çoktan ayırtmıştır.
Ortadoğu hakeza, kuyularından fışkıran petrol Allah korusun bütün dünyayı yakmaya hazır ateş topların a dönmüştür. Amerika nasıl olsa sınırlarından uzak olduğu için ateşe benzinle yaklaşmaya devam ediyor. Amerika şunu çok iyi bilmelidir ki; Suriye’de, Irak’ta tutuşturulan ateşin dumanı Amerika’ dan çıkacaktır. Amerikan toplumu refah toplumudur. Bu toplumun refahına dokunulduğu zaman yer yerinden oynayacaktır. Amerika’nın Türkiye ile savaşı gözer alması demek, Amerikan toplumunun refahının mefahının alt üst olması demektir. Bu yüzden Amerika hep taşeron örgütleri kullanmaktadır. Onları silahlandırıp sahaya sürmek istemektedir. Bu arada atılan devriyelerle Türkiye ile de yan yana olduğu imajını veriyor. Esasında bu bir zafiyet ve zayıflık göstergesidir. Aşağılık bir terör örgütünü silahlandırarak ondan medet uman bir gücün artık güç sayılamayacağını herkes bilir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti etkin diplomasiyi de arkasına alarak bir an önce harekâtı başlatmalıdır. Her geçen gün yeni bir risk alanı demektir.
Tüm siyasi partiler terörle aralarına mesafe koymalıdırlar. Bunu da eylem ve söylemlerle mutlaka canlı tutmalıdırlar. Özellikle HDP’nin bu konuda geri dönüşü olmayan yola girmeden terör örgütüyle irtibat ve iltisakını kesip deklere etmesi bekleniyor. Eğer bir Türkiye partisi olarak herkesle beraber Kürt halkının huzur ve refahını savunmak istiyorsa, bunu mutlaka yapmak zorundadır. Amerika bahse konu türlü türlü kumpaslar kurarken ve doları en etkili bir diz çöktürme aracı olarak kullanırken, siyasi otorite tarafından doların kullanılmaması konusunda tedbir alınıp önerilerde bulunulurken, işte o dışarıdaki küresel güçler tarafından yapılandırılan cemaat, dergâh ve kripto yapılar dolarla Hac ve Umre turları düzenliyorlardı.
Açıkça ve yürekleri tutmadığı için Türk düşmanlığı yapamayanlar, bunu Atatürk üzerinden yapmaya çalışanların ne kadar Amerika düşmanı oldukları anlaşılıyor!.. Suudilerin Kâbe’de ki Osmanlı eserlerini yıkma kararları üzerine Atatürk’ün; “Osmanlı eserlerini yıkarak Kâbe’ye zarar vereceğinizi duydum. Sakın ha!.. Ordularımı doğudan çeker güneye inerim…” diyerek bu eylemi önlediğini bilseler de söyleyemezler. Çünkü edep ve erkânları buna müsait değildir. Bunların aynı zamanda soyları da sopları da çürüktür. Derdim o melanet yapıların bizlerin yanında olması veya bizler gibi olmalarını sağlamak değil, herkes tarafından tanınıp bilinmeleridir. Allah korusun onlarla yan yana olmaktan Allah’a sığınırım. Onlar sahip oldukları sufatsız sıfatlarla Allah’ın huzuruna gidecekler ve hak ettikleri mutlak adaletin sillesini yiyeceklerdir.
Orada yalan söyleyemeyecekler, yaptıklarına yapmadık diyemeyecekler, hile ve hurda yapamayacaklar, onun bunun malını gasp edemeyecekler, modern tefecilik yapamayacaklar, bir daireyi birkaç kez satamayacaklar veya sebep olup kendi sattıkları dairelerin başkalarına da satılıp hasız kazanç elde edilmesine ve hak sahiplerinin travma yaşamalarına rıza gösterip sebep olamayacaklar, Cehennem yolcularıyla irtibat ve iltisak içerisinde olarak Cennete yol tutamayacaklar, bu kir ve lekeden imkân ve fırsatları varken temizlenmedikleri sürece çok uzun olan bu dünyada ve ebedi olan öbür dünyada hep başları önlerine eğik olacaktır. Bu akılları başlarından uçmuş zavallılar bilsinler ki öbür dünyada eğer varsa bütün sevaplarını bu dünyada ödemedikleri bedeller olarak hak sahiplerine kayıtsız şartsız ödeyeceklerdir. Zaten onlar için en anlamlı ve ağır cezada bu olsa gerek.
Hakiki bir Müslüman Cenabı Allah’ın huzuruna vardığında, işlediği günahlardan dolayı ; “-ne yapayım Şeytan beni de kandırdı” diyerek kurtulamayacaktır. Bu safdillikle bu dünyada da hiçbir kestirme hedefine ulaşamayacaktır. Bu insan müsveddelerine buğuz dahi etmeden hatta taraf olarak onların önünde rol üstlenenlerin de yatacak yerleri yoktur. Bunun adı da suçluları korumak, onların yeni kurbanlar bulup aynı suçları tekrar işlemelerine imkân ve fırsat yaratmaktır. Yani suça yatakçılıktır. Ne diyeyim, son ve en güzel sözü Yüce Yaradan söyleyecektir!..
Tekrar selam ve sevgilerimle.