15 Temmuz Türkiye Cumhuriyeti ve büyük Türk Milleti için bir dönüm noktasıdır. Bu öyle bir dönüm noktasıdır ki; Çanakkale, Sarıkamış ve Milli Mücadelenin 21. Yüzyıla damgasını vuran yeniden dirilişin destanıdır. Bu destan yazılırken dağa, taşa, havaya ve suya vurulan Türk-İslâm mührüdür. Tüm hain ve kripto satılmışların ihanet kokan hayal ve rüyalarına saplanmış Kızılelma hançeridir. Kızılelma hançerinin saplandığı yerden akan bozuk ve kirli kan sahiplerini boğmaya çoktan başlamıştır. Kendi kirli kanları içerisinde boğulmaya mahkum edilen satılmış köpekler her ne kadar yeniden havlamaya başlamak isteseler de, ne halleri ve nede mecalleri kalmamıştır. Bütün çağlara insanlığa sunduğu medeniyet örnekleriyle damgasını mutlaka vurmuş olan Türk-İslâm Milletinin 21. Yüzyılda söyleyecek sözü vardır ve olacaktır. İşte bu söz 15 Temmuzda en yüksek ferkansta söylenmiş ve hain şer güçlerinin kucağına oturup onları şehvete getirerek akan salyalarını yalayan namussuz kripto Fetöcüler ve tüm vatan ve millet hainlerinin patlatmak istedikleri kargaşa ve ALLAH korusun iç savaş düzenekli bombalarının sinyallerini bozmuştur. Ellerinde pimleri çekili kalan patlayıcıları koyacak bir yer bulamadıkları için en münasip yerleri olan artık sahipleri nezdinde mağaralaşan bir yerlerine sokarak kamufle etmek zorunda kalmışlardır. Çaresi yoktur o bombalar kendi içlerinde yığılan pislikleriyle beraber patlayarak param parça olacaklar ve büyük Türk Milleti ezelden ebede payidar olacaktır.
Daha önce yazdığım yazılarımda da özellikle vurgulamaya çalıştığım gibi bu hain satılmışlar kendilerini yedi canlı sandıkları için dağılan her bir parçalarıyla yeniden bir ihanet gürültüsü çıkarmaya, tertemiz, vatan millet duyarlılıkları alabildiğine yüksek vatan evlatlarını birbirlerine düşürmeye çalışmak peşindedirler. Bunun için yapabildikleri her kumpası deneme ve hayata geçirme istekleri yeniden kabarma durumundadır. Bu satılmışlara kesinlikle fırsat verilmemeli ve kesinlikle hafife alınmamalıdırlar. Şu anda özellikle siyasi iktidara yakın durma imajı vererek Türk-İslâm Milliyetçi ve Ülkücülerine tuzak kurmak ve onlara çamur atarak lekelemekle meşguldürler. Daha öncede olduğu gibi;tartışmasız bir dünya lideri olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve bilge lider Dr. Devlet BAHÇELİ’ ye kurulan tuzaklar yeniden devreye sokulmaya çalışılıyor. Cumhur ittifakıyla şaha kalkan, tüm mazlum milletlerin umut ışığı haline gelerek; Filistin’den Doğu Türkistan, Miammar, Suriye, Irak ve daha birçok coğrafyada yeniden diriliş ateşini yakan Türk-İslâm gücü ve feraseti bütün tuzakları bozmuş ve tuzakları kuranlar kendi tuzaklarına düşmeye başlamışlardır. Yine de çok dikkatli olunmalıdır ve en ufak bir ihmale dahi yer verilmemelidir. Çünkü kurulan tuzaklar en yakıcı ateşle sıvanmış ve suyu bile yakabilecek enerjiye sahiptir. Bu ateşi söndürecek tek güç Türk-İslâm Milletinin birlik ve beraberliğini ifade eden Cumhur İttifakı ve onun yarattığı dinamizmdir.
Çok acil olarak bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla beraber üniversitelerde çok sağlam ve vatan millet hassasiyeti yüksek olan akademisyen üyelerden oluşan izleme komisyonları kurularak tüm faaliyetler ve alınan kararlar incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Çünkü daha alt kademelerde gerçekleştirilmeye çalışılan bazı uygulamalar, kripto yapılarla mücadele eden rektörlerimizi ve yönetime destek olan civanmertleri etkisizleştirmeye dönük etkinlik alanları oluşturmaktadır. İşi sadece bu ve benzeri uygulamaları inceleyerek değerlendirip Rektörlüklere bildirmek olması gereken bu birimlere acilen ihtiyaç vardır. Atatürk Üniversitesi Rektörümüz sayın Prof. Dr. Ömer ÇOMAKLI bu konuda örnek teşkil edecek çalışma ve uygulamalar yapmaktadır. Kendilerine bu vizyon ve çalışmalarından dolayı her durumda açıkça destek olunmalı ve Atatürk Üniversitesinin 3. Nesil üniversite olması yolunda gösterdiği çaba ve insanüstü gayretleri alkışlanmalıdır. Her durumda tarafı devlet ve millet olan Erzurum halkı ve üniversite çalışanlarının bu desteği verdiğini görmekten mutluyuz ve gurur duyuyoruz. Bu gururu yaşamak hepimize daha fazlasını yapmak için şevk veriyor.
Sayın Rektörümüzün 15 Temmuz duyarlılıkları takdire şayandır ve bu duyarlılığı destekleyecek bir adım olarak acizane bir öneride bulunmayı da ihmal etmek istemiyorum. Eğitim Fakültemizin kampüs binası karşısında bulunan parkın, “Ömer Halis Demir Parkı” veya “15 Temmuz Diriliş Parkı” olmasını öneriyorum. Bu öneriyi fakülte dekanına daha önce de yapmıştım. Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Ömer ÇOMAKLI hocamızın; büyük bir feraset ve özenle seçerek kurdukları komisyonlarla; vatana, devlete ve millete başkaldıran tüm terör yapılarıyla ilgili olarak yürüttükleri çalışmalarda asla taviz vermeden gereğini yaptığı açıktır. Mutlaka her zaman olduğu gibi, bu durumdan rahatsızlık duyarak tüm bu çalışmalarda rol alan elemanları etkisizleştirme gibi bir tutum sergilemeye çalışan 3-5 kişi olacaktır ancak bu gizli kriptoların sonuç almaları söz konusu değildir. Kendi kişisel ego ve hırs tatminlerini devlet ve millet işlerinin önüne koyan bu alt yöneticilerin çıyrıklarının dönmeyeceği günler gelecektir ve kayıt altına alınan bilgiler onların ipliklerini pazara çıkaracaktır.
Ülkemizdeki tüm üniversitelerde olduğu gibi; vatan, millet ve devlet sevdalıları olarak ellerini taşın altına koyan tüm akademisyen ve çalışanlar sayın Rektörümüzün yanındayız. Daha fazlasını yapmak için enerji topluyoruz. Üniversitemizde bulunan tüm birimlerde kurum kültürünün geliştirilmesi, kurum çalışanlarının yasal mevzuatlar çerçevesinde kendi kendilerini yöneterek sorunları kendi kurumları içerisinde çözebileceklerine inanılması ve böylece katılımcı ve paylaşımcı bir anlayışın sergilenebilmesi için var gücümüzle çalışmak zorundayız. Her türlü eylem ve söylemleriyle şu ana kadar devlete, millete ve onun siyasi erkine muhalefet eden, üst yönetime destek olmamış çalışanların türlü türlü hile ve yalanlarla öne çekilme çaba ve gayretleri iyi okunmalı ve engellenmelidir.
Sayın Rektörüm, Rabbim yar ve yardımcınız olsun.