23 Temmuz, Gazi Mustafa Kemal başkanlığında Erzurum Kongresinin düzenlendiği tarihi bir gün.
Çeşitli illerden 95 yıl önce gelen delegeler 'Milli sınırlar içinde bulunan vatan bir bütündür, parçalanamaz', kararıyla 'işgal ve müdahaleye karşı direneceğimizin’ ilk işaretlerini Erzurum'dan veriyor.
Ayrıca Mustafa Kemal, kurtuluş savaşı sonrası yönetim şeklinin 'Cumhuriyet' olacağını yine Erzurum'dan müjdeliyor.
Erzurum Kongresi uzun yıllardan bu yana belki de ilk kez geniş yelpazeli bir programla hiçbir aksaklık olmadan kutlandı.
Çok istememe rağmen 'mutfaktaki görevim' nedeniyle törenlere ve etkinliklere katılamadım.
Sadece F-16 uçağıyla gerçekleştirilen 'Solotürk'ün bizim ofisin üzerinden geçtiği bazı bölümlerini gururla ve yaşlı gözlerle izledim.
Ayrıca sahadaki arkadaşlarımızın getirdiği fotoğraflarıyla kamera görüntülerine bakarak merakımı gidermeye çalıştım.
Ulusal yas nedeniyle etkinliklerin bir kısmının programdan çıkarılmasına rağmen 95'inci yıl kutlamaları herkes tarafından beğeni topladı ve olumlu karşılandı.
Hatta ‘Uzun yıllardan beri ilk kez hakkı verilerek kutlandı’ da denilebilir.
Davetiye ve programlar, hele de arka kapağa yerleştirilen, öğreticilik açısından önemli bulduğum 'Erzurum Kongresi Kararları ' ile benden tam not aldı.
Öncelikle Vali Ahmet Altıparmak'ı, 23 Temmuz haftasına gösterdiği ilgi ve hassasiyetten dolayı kutluyorum.
Erzurum'un adını yücelten bu tür etkinliklere katkıda bulunan, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Bir yıl içinde örümceklerin sardığı, duvarları çatlayan, camları kırık, kısacası bakımsızlıktan dolayı her tarafı dökülen kongre binasını, tarihi geçmişine uygun bir şekilde restore ettiren TBMM Başkanlığına da Erzurum halkı adına şükranlarımı sunuyorum.
Bu aynı kentte aynı gün çekilen iki fotoğraftan ‘güzel’ olanıydı.
PİSTLER UÇTU MU?
Şimdi de birlikte 'çirkin' fotoğrafa bakalım.
Bildiğiniz gibi, toprak kaymasının yaşandığı 15 Temmuz gününden bu yana 'kayakla atlama kuleleri' Türkiye'nin gündeminde.
Türkiye'nin ilk ve tek kayakla atlama kulelerine ne olduğunu, herkes merak ediyor.
Şimdi biz böylesine önemli bir konuyu 'nazar değdi' diyerek mi geçiştireceğiz?
Kulelerle ilgili her haber gazetelerde, internet medyasında ve televizyonlarda geniş yer alıyor.
Bizim görevimiz, kamuoyunun bilgilenmesi açısından gelişmeleri yakından izlemek ve aktarmak.
Her gün birkaç yazar farklı pencereden bakarak 'uçan pistleri' köşelerine konuk ediyor.
30 yıllık çam ağaçlarının kesilmesi, pistlerin geçtiği yerlere toprak dolgu yapılması, gölet, inşaatta eksik kullanılan malzeme, hatalar zincirini oluşturuyor.
Bunların içinde en önemlisi de 'bile bile lades' dercesine kayakla atlama kulelerinin götürüp 'fay' hattına kurmuş olmamız.
Yatırım bedeli olan 100 milyon lira, kimsenin değil hepimizin parası.
Ya Erzurum'un umudunu bağladığı, kış turizminde yaşadığı ‘hayal kırıklığının bedelini kim ödeyecek?’
Peki o dönemde sorumluluk makamında oturanlar, 'devletin yatırımı' ile 'hava' atanlar şimdi nerede?
Biz adli ve idari soruşturmaları, yargı aşamasını yakından izlemeye devam edeceğiz.
‘YASAK ARKADAŞLAR’
23 Temmuz sabahı, ani bir programla Erzurum'a gelen Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ayağının tozu ile atlama kulelerine gitti.
Bakın Kılıç'ın kayakla atlama kulelerinde yaptığı incelemeyi takip etmeye giden gazetecileri ise bir ‘sürpriz’ bekliyordu.
Resmi kıyafetli polisler, ellerinde fotoğraf makinesi ve kamera bulunan arkadaşlarımızın önünü kesiyor:
- Yasak arkadaşlar, bir adım öteye gidemezsiniz.
Kiremitliktepe'de polis engeliyle karşılaşan sadece basın mensupları mı?
Elbette ‘hayır’, bir kişi daha var.
Meslektaşları, Emniyet Müdürlüğünün ‘Foto Film Şubesinde görevli sivil kameramana’ da 'yasak' kararını uyguluyor.
Şimdi sormak gerekir:
Hani ülkede basın özgürlüğü vardı?
Hem de basında sansürün kaldırılışının 106'ncı yıldönümü arifesinde.