Türkiye’de gündem çok hızlı değişir. Gündemi en güzel bugüne kadar değiştiren Başbakan’da sanırım Recep Tayyip Erdoğan’dır.   Çünkü bugüne kadar hiçbir başbakan medyayı bu kadar eline geçirmemişti. Nitekim bugün ülkenin ekonomisinin çok iyi olduğunu söyleyen bir iktidar var ama gelin görün ki iyi bir ekonomiye sahip olan bir ülkenin vatandaşlarının cebine yansıyan yok. DSP-MHP-ANAP koalisyonunu zamanında başbakanlık önünde Bülent Ecevit’in geçişi sırasında yazar kasayı atan vatandaş sonrası 2001 ekonomik kriz patlak vermişti. Çünkü Ecevit, medyaya hakim değildi. Oysaki geçtiğimiz günlerde başbakanın6 metreyanında ateş edildi. Ama gelin görün ki medyada geniş yer bile bulmadı.     Dünya’nın neresine giderseniz gidiniz her yerde bir kriz var var ama ne hikmetse bir bizde yok. Kişi başına düşen milli gayri hâsılatımız 10 bin doların üzerinde olmasına rağmen, nedense kimsenin cebinde böyle bir para yok. Bunu bugün yazabilen sahi kaç medya kuruluşu var. Yok, çünkü bazı yayın organları zaten hızlı gündem değişikliğiyle uğraşırken, muhalif medya ise zaten birkaç gazete kalmışlar sesini soluğunu çıkartamaz hale gelmişler de onun için.   Malumunuzdur ki Ak Parti geçtiğimiz günlerde iki önemli konuyu Türkiye büyük millet meclisine getirdi. Birinci konu Başkanlık sistemi ikinci ise Büyükşehirler kanunudur. Haberlerde de görüyorsunuzdur. MHP’li vekillerle Ak Parti milletvekilleri gerek sözlü, gerekse de arbedeli şekilde tartışıyorlar. MHP kanun tasarısının ülke için hayır getirmeyeceğini düşünüyorken, Ak Parti ise iyi olacağını söylüyor.   İyi mi? Kötü mü diye bir yorum yapmayacağım. Büyükşehir yasa tasarısı geçerse köylere yazık olacağı düşüncesinde olduğumu belirtmek istiyorum. Çünkü geçtiğimiz seçimlerde büyükşehire yakın köyleri mahalle yaparak büyükşehire oy kullandırttılar. Ama gelin görün ki merkeze mahalle olarak bağlanan köylere hizmet gitmedi. Erzurum’a her gittiğimde Nenehatun köyüne bakıyorum büyükşehir belediyesi hizmet götürmüş mü diye. Her seferinde yapılmadığını görünce üzülüyorum.   Nüfusu 750 bini geçen illeri büyükşehir yapsınlar burada hiçbir ihtiraz olamaz. Lakin özel idareleri kapatıp, bütçe ve ekipmanlarıyla birlikte büyükşehire devredildikten sonra inanın Şenkaya’nın en ücra köyüne kimse hizmet götürmez. Dolayısıyla vatandaş sıkıntıya düşer. Gerçi Ak Parti’nin burada derdi köylere hizmet götürmek değil tabiî ki amaç oylarını almak.   Ne diyelim hakkımızdan hayırlısı…   Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gerçekten başkanlık sisteminin gelmesini istiyor mu? Bence istemez öyle meclis gündemine alınmasına bakmayın. Yıllardır bizde başkanlık sistemi getirilmek istenir lakin hep sözde kalmıştır. Sebebi ise basittir. Bizim Cumhurbaşkanının yetkisi ABD başkanı Barack Obama’da bile yoktur. Amerika’da başkanın yetkisi sınırlıdır. Her şey temsilciler meclisinin aldığı kararla olur.   Cumhurbaşkanı bugün istese Bakanlar Kuruluna başkanlık edebilir. 4 Yıldızlı üniformasını giyip, ordunun başına geçebilir. Böyle yetkileri olan bir kurumu yetkisizleştirerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığına geçmek ister mi? Bence istemez. Kaldı ki başkanlık sisteminin gelmesini canı gönülden istese bile Başbakan bunu meclisten geçirtebilecek gücü yok. Ak Parti’nin meclisteki sandalye sayısı 326 hiç fire vermezse, oysaki başkanlık sisteminin gelmesi demek anayasa da değişiklik yapmak demektir. Bunu yapabilmek içinde en az 367 milletvekilinin oyunu alması gerek. Peki, diyeceksiniz ki neden iki de bir karşımıza bunu ısıtıp, ısıtıp gündeme getiriyor.   Nedeni açık gündemi değiştirmek için. Başkanlık sistemi de tıpkı idam meselesi gibi gündemi değiştirmekten başka bir şey değildir.   Türkiye’de idam geri gelmez hele de şuan ki konjonktür de. Çünkü Türkiye Avrupa Birliği’ne üye olabilmek için Avrupa müktesebatına tabi kalmak için idamı kaldırmıştır. Türkiye Avrupa Birliği daimi üyeliğine girmek için can atarken, sizce idamı geri getirebilir mi Sayın Başbakan tabi ki hayır amaç zaten her zaman ki gibi toplumu kanalize etmekten başka bir şey değildir.