A.B.D.'de işsiz bir genç; otomotivci ünlü işadamı, Henry Ford'dan iş istemek için bürosuna gidip sekreterden 8 ay sonrasına güçlükle randevu alır. Randevu günü büroya gelen genç; sekretere, iş görüşmesi için randevusu olduğunu söyler. Sekreter;
-Ford şu an dışarı çıkıyor siz de onu takip edin, der. Ford arabaya binince, genç de yanına oturur. Yol boyu hiç konuşulmaz. Arabadan inip büyük bir mağazaya doğru yürürlerken, kapıdakiler Ford'u büyük bir saygıyla karşılarlar. Birlikte mağazayı gezdikten sonra aynı şekilde 5 büyük mağazayı daha gezerler. Ardından dönüş için tekrar otomobile binildiğinde genç daha fazla dayanamaz ve sorar;
-Sayın Ford, benimle iş görüşmesi yapmayacak mısınız?
-Ya demek öyle?.. Pekiyi o halde!
Ford, arabayı durdurup gencin inmesini ister. Genç arabadan indikten sonra, Ford oradan hızla uzaklaşır. Genç sinirli bir şekilde eve gelerek düşünmeye başlar. ''Mutlaka bir ders vermek istedi ama ne?'' En sonunda mesajı çözer.
Ford'la ilk ziyaret ettikleri mağazaya koşar. Genci gören mağaza yetkilileri, genci ayakta karşılayarak büyük bir saygı ve iltifat gösterirler. Her sorusuna sanki karşılarında Ford varmış gibi nezaketle cevap verirler. Genç mağaza yetkililerine;
-Ürünlerinizi pazarlamak istiyorum, der. Mağaza yetkilileri;
-Buyurun istediğiniz kadar alın-satın parasını sonra ödeyin, derler. Genç aynı şekilde, 5 mağaza yetkilileriyle anlaşır.
Genç, 5 yıl içinde A.B.D.'nin en iyi iş adamlarından biri olur. ''Ford'u ziyaret edeyim de kendisine teşekkürlerimi sunayım artık!'' diye düşünür. Ford'un sekreterinin yanına vardığında, aldığı cevap enteresandır. ''Buyrun efendim, Ford sizi bekliyor. Ford şöyle der;
- Aynı yerde arabadan indirdiğim ne ilk kişisiniz ne de son. İçlerinden bir tek siz anladınız ne demek istediğimi. O günden beri, hayranlıkla takip ediyorum sizi!
ZİHNİ KOÇAK VE KİBAR ÖĞRETMEN
65'li yıllarda, Uzunark Köyüne çok kibar bir öğretmen atanır. Şubat ayında, gecenin bir vaktinde aniden hastalanır. Hem kış, hem de araç yokluğundan hastaneye getirmek imkansızdır (1). Teşhis konulur, öğretmen üşütmüştür. Terlemesi lazım.. Üstü sıkıca örtülür, fakat hoca bir türlü terlemez. Köy muhtarı olan Zihni Koçak, kulağına sessizce şöyle der;
-Hocam, sen bitlenmişsin, der. Öğretmen utancından terlemeye başlar, ve düzelir. Daha sonra durum kendisine izah edilir.
ABRAHAM LINCOLN
* 21 yaşındayken, işinde başarısız oldu.
* 22 yaşındayken, girdiği seçimi kaybetti. İşine döndü, 24 yaşında tekrar işsiz kaldı.
* 26 yaşındayken eşi öldü.
* 27 yaşında yalnızlığın getirdiği sıkıntıyla buhrana sürüklendi, psikolojik destek aldı.
Siyasete uzak kalamadı, 34 yaşında kongre seçimlerinde şansını denedi ve kaybetti.
* 36 yaşında tekrar denediği seçimlerde, yine başarısız oldu.
* 47 yaşına gelse de istediği hiç olmadı. Bu kez başkan yardımcılığı seçimlerini kaybetti.
* 49 yaşında senato seçimlerinde hüsran yaşadı.
..Ama ısrar ve inanç başarıyı geç de olsa getirdi. 52 yaşındaki Abraham Lıncoln
Amerikan Başkanı seçildi.
DİPNOTLAR:
1- Hasankale'deki hastanede Şadi bey doktorluk yapmaktadır. Şimdiki gibi tahlil, röntgen vs. olmadığından doktorun teşhisi çok önemlidir. Şadi bey teşhiste aşırı uzmandır. Hatta, Erzurum Numune Hastanesi'ne giden hastalara doktorlar, Şadi Beye muayene olup olmadığını sorarlarmış. Eğer Şadi bey bakmışsa, Şadi Beye saygılarından dolayı hastayı muayene etmezlermiş..
Sosyalitesi hayli yüksek olan Şadi bey aynı zamanda profesyonel avcıydı ve Barabara Cartland'ın romanlarını okurdu. Sağlık Ocağının sonunda bulunan tek katlı lojmanda kalırdı. Muayenehanesi de liseden gelirken kasap dükkânının yeriydi. Daha sonra akrabası buraya eczane açtı. (Dadaş eczanesi.)