İki ananın tek evladı.. Biri doğurmuş, diğeri büyütmüş. Onbeş yaşımda gerçeği öğrendiğimde dünyam yıkıldı diyor, Yaşar Bayoğlu (1) . Aynı mahallede aynı sokakta büyüdük. Ortaokulda farklı sınıflarda olsak da, lisede aynı sınıfları paylaştık. 80'li yıllarda İstanbul'a gidiyor ve Emlak Bankası Eminönü Şubesi'nde çalışmaya başlıyor. Burası Hasankale'lilerin buluşma noktası oluyor.
Anasıyla bankaya, babasının emekli maaşını almak için gittiklerinde; memur, parayı vermek için anasını sesler. Anası oğluna şöyle der;
-Bundan böyle parayı sen alıp, sen harcayacaksın. Artık evin erkeği sensin.'' .. Ve çocukluğundan itibaren, kader bir sorumluluk yükler Yaşar Bayoğlu'na. Boyu, parayı almak için bankoya yetişmese dahi.. Mahallede, dikdörtgen şeklindeki büyükçe bir arsanın üç tarafı Bayoğlu sülalesine aitti. Sırasıyla; Şakir Efendi, Necati Efendi, İbrahim Efendi, Zakir Efendi, Ramiz Efendi ve Fazıl Efendi'nin evi. Hacı Sıtkı Bayoğlu, bu sülalenin en muhterem kişisidir. Bahçede ezan okur ve imam olup namaz kıldırırmış. Her perşembe akşamı, ikindi ile akşam arası Efe Hazretleri faytonla H. Sıtkı Bayoğlu'nun evine gelip zikir yaparlarmış.
Mahallede kim hastalansa, soluğu Y. Bayoğlu'nun evinde alırdı. Şefika Ana'nın doğal bir ilacı bulunurdu. Doğum yapan eve ''hasıta'' yemeği yapıp götürüp engin tecrübelerini aktarırdı. Mahalledeki her çocuk Şefika ana ve Anşa ablanın yün çoraplarını giymiştir. Her öğleden sonra kapılarının önünden geçtiğimde, semaverin yanında Şefika ananın şefkatli bakışı ile Anşa ananın ve Münevver ablanın tebessümü hala hayalimdedir.
Yaşar Bayoğlu, fotoğraf işiyle amatörce uğraşırdı. Hatta Ara Güler'e çektiği fotoğrafları göndermiş. Ara Güler hem fotoğraflarını beğenmiş hem de tavsiyelerde bulunmuş. İstanbul'a gidince yanına uğramış. Bazen de Ara Güler, bankaya gelirmiş. Bankaya gireceğime keşke Ara Güler'in yanında çalışsaydım, şöhretli bir fotoğrafçı olurdum diyor. Yaşar Bayoğlu'nun birçok fotoğrafı uluslararası yarışmalarda ödül alıyor. Face-book'daki profil resmimi de Yaşar Bayoğlu çekmişti. Y. Bayoğlu, mahallede ve okulda aktif birisiydi. Futbol maçından evvel teknik direktör gibi kağıt üzerinde oyunu şekillendirirdi.. Sınıf albümü işiyle uğraşırdı ve daha da önemlisi piyes ve müsamereleri organize ederdi. ''Ermeni zulmünü'' canlandıran üç perdelik bir piyes hem buradaki sinemada hem de Horasan'da Zekai Bayoğlu ve Gençlik Kulübü organizatörlüğünde icra edildi.
Biri babasız biri anasız büyümeleri ve Fenerbahçe'li olmaları babamla Y. Bayoğlu'nun ortak yanlarıydı. Babam; gazetelerin verdiği spor ilavelerini, Yaşar Bayoğlu'na verirdi(2). Sınıf arkadaşımız; Ayşegül Oral'la okul bittikten sonra bizden habersiz evlendiler. Sınıfta romantik takılmaları yıllar sonra anlayabildik.
DİPNOTLAR
1-Gerçek annesine yıllarca abla demiş. Akrabadan birisi demiş ki;
-Abla dediğin, senin gerçek annen..
2-Ali Naci Karacan'ın çıkardığı Milliyet gazetesi bazı günler yarım sayfa ebadında 16 sayfalık ilave verirdi. (Aktüalite, spor, magazin, sanat ve roman-foto.) Bazen de arka sayfada spor kulüplerinin tam sayfa renkli posteri olurdu. Haldun Simavi'nin çıkardığı Günaydın gazetesi büyük resim defteri ebadında spor ilavesi, tifdruk baskı ile çıkan Yapı Kredi Bankası yayınlarından olan Hayat mecmuası ise futbol takımlarının ve sinema sanatçılarının posterini verirdi. Kemal Ilıcak'ın çıkardığı Tercüman gazetesinin spor sayfasını İslam Çupi organize ederdi.