1933 yılında Hasankale'de doğdu. İlkokulu ve ortaokulu Hasankale'de, liseyi ise yatılı olarak Erzurum Lisesi'nde okudu (1). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olup avukat oldu (2). İlk yazıhanesini Hasankale'de, Mindivanlı Mescidinin yakınında açıp ortaokulda da yurttaşlık bilgisi derslerine girdi. Daha sonra Erzurum'da Kuyumcular Çarşısı ikinci katta batıya bakan bölümde bulunan büroya taşındı. Ortaokul birinci sınıfta okurken, şubat tatilinde yapılmak üzere türkçe öğretmenimiz Serap hanım bir hikâyenin özetinin çıkarılmasına dair ödev vermişti. Ben de Sadrettin Söğütlügil'in bana verdiği Ömer Seyfettin'in Kaşağı adlı hikayesinin özetini çıkarmıştım (3).
Sadrettin Söğütlügil, Şehir Kulüb'ünün müdavimlerindendi. Kapısı güneye bakan Şehir Kulübü, şimdiki Lalapaşa Camisi'nin duğusundaki caddenin karşı tarafında tepelik bir yerde bulunmaktaydı. 1983 senesinde Kayseri'ye giderken, bir pazar günü yanına uğramıştım. S. Söğütlügil, İş Bankasının da avukatıydı. Banka, lise mezunu memur alacaktı. Bana dedi ki, müracaatını yap gerisi kolay. Banka müracaatımı kabul etmedi. S. Söğütlügil'in yanına da utanıp gidemedim..
Üniversitenin açtığı asistanlık sınavına müracaat etmiştim. Sadrettin Söğütlügil liseden sınıf arkadaşı olan Rektör Hurşit Ertuğrul ile sırf benim için görüşmeye gitti. Rektör, -adı sonradan YÖK olan- 29 rektörün katıldığı ''Üniversitelerarası Kurul toplantısı'' için Gaziantep'e gittiğinden görüşme fırsatı olmadı..
Yeğeni Osman Ceviz, Sadrettin Söğütlügil'in yanına gidip;
-Amca, giyecek elbisem yok, dediğinde; Sadrettin Söğütlügil cadede bulunan Palerium'un yerinde bulunan Butik Kup'a götürüp, beğendiği her şeyden iki adet almasını söyler (4). Mustafa Ayık’ın Arca (5)kumaştan diktiği takım elbise giyen, ebonit çerçeveli gözlükleri ile karizma ve entelektüel bir kişiliğe sahip olan ve Erzurum'un en iyi avukatı Sadrettin Söğütlügil'e minnet ve şükran borçlu olduğumu belirtmek isterim (6).
DİPNOTLAR:
1- İlkokulda iken, Mehmet Arıcı ile beraber en iyi tekme oyuncularından birisidir. Oyunun amacı; yanına kimseyi yaklaştırmamak, yaklaşanı ise tekme ile uzaklaştırmaktır.
2- Dönem arkadaşları aylar öncesinden ders çalışırken, o sınavlardan 2-3 gün evvel gidip akabinde de sınavlarını başarı ile verir.
3- Babam, bazı hafta sonları Erzurum'da Sadrettin Söğütlügil'in bürosuna giderdi.. Bazen de o Hasankale'ye gelirdi. Değişik zaman aralıklarında getirdiği diğer kitaplar da, S. Söğütlügil'e ait olmalıydı. Deniz mavisi kapaklı, ve üzerinde çamaşır yıkayan kadın resmi olan Mario Puzo'nun Anne romanı. Kate Millett'in bir kitabı. Vehbi Koç'un hayatını anlatan Erol Toy'un İmparator kitabı ve Henri Charriere'nin Kelebek/Papillon romanı... (Bu romanın filmi de çekildi.Başrollerde Dustin Hoffman ve Steve Mc Queen oynamıştı.. Hikmet Feridun Es'in, Türk Kelebeği başlıklı romanı da Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde enlemesine yarım sayfa tefrika edilmişti.)
4-Şimdiki Palerium'un yerinde bulunan Butik Kup mağazası, yakınında bulunan Lokanta Meram gibi kaldırımdan aşağıda bulunmaktaydı. 1981 yılında bu mağazadan 4500 liraya takım elbise almıştım. Butik Kup'ta fiyatlar biraz pahalıydı. (Aynı yıllarda; Ankara-İzmir otobüs fiyatı, Varan ile 900 lira, Akdeniz Seyahat ile 500 liraydı.)
5-Ucuz ve sağlıksız sentetik kumaşlar piyasaya çıkmadan evvel, Arca, Bossa ve Altıntıldız kumaşları meşhurdu. Pantolon ve ceketlerin cep kenarlarında bu isimler yazılıydı.
6- Sadrettin Söğütlügil'in davasına giren hâkimler, karizmayı çizmemek için dava dosyalarını akşamdan eve götürüp hazırlık yapıyorlardı. Sadrettin Söğütlügil'in herkesi kendisine hayran bıraktıran tiyatral savunması tam anlamıyla, ''one man show'' şeklindeydi.