GURBETSİZ ŞİİR
Önümüz kesmez sular, ayırmaz dağlar bizi!
Bir sevgi denizinde erittik kendimizi!
Hasret yüklü bulutlar, gönlümüz gibi serin,
Bir yağmurla götürür, her yere sevgimizi! ...
AHMET TEVFİK OZAN
HER ŞEY YERLİ YERİNDE
Her şey yerli yerinde; havuz başında servi
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan,
Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Serpilen aydınlıkta dalların arasından,
Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman,
Sessizlik dokunuyor bir yerde yaprak yaprak…
Biliyorum gölgede senin uyuduğunu.
Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin.
Hazların aleminde yumulmuş kirpiklerin,
Yüzünde bir tebessüm bu ağır öğle sonu.
Belki rüyalarındır bu taze açmış güller,
Bu yumuşak aydınlık dalların tepesinde,
Bitmeyen aşk türküsü kumruların sesinde,
Rüyası ömrümüzün, çünkü eşyaya siner.
Her şey yerli yerinde; bir dolap uzaklarda
Azapta bir ruh gibi gıcırdıyor durmadan,
Bir şeyler hatırlıyor, belki maceramızdan..
Kuru güz yaprakları uçuşuyor rüzgarda.
AHMET HAMDİ TANPINAR
GÖZLERİN
Ruhumda gizli bir emel mi arar
Gözlerime bakıp dalan gözlerin?
Aklıma gelmedik bilmece sorar
Beni hülyalara salan gözlerin!
Nigâhın gönlüme - ey perî - peyker! -
Leyâl-i hasretin hüznünü döker;
Karanlıklar gibi yığılır çöker
İçimde yer edip kalan gözlerin!
Huzûrunda bâzen benliğim erir,
Tavrın hulûsumdan şüphe gösterir.
Bâzen de ne olmaz ümidler verir
Sabr ü karârımı alan gözlerin!
Gamzende zâhir, ey ömrümün vârı! .
Füsûn-ı hüsnünün bütün esrârı.
Neşr eder âleme reng-i bahârı
Koyu menekşeye çalan gözlerin!
Sihirdir, şüphesiz, bütün bu şeyler;
Bakışın zihnimi perişan eyler.
Bana aşk elinden efsane söyler,
Aşka inanmayan yalan gözlerin!
RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI
GÜL
Ey bâkir cümbüşü her özleyişten sıcak
Bin uykuya yaslanmış sessiz kamaşan şafak;
Her bahçenin üstünde ve her ufuktan başka,
Yıldızların tuttuğu ayna, ezelî aşka,
Bir sır gibi hayattan ve ölümden öteye
İlk arzunun toprağa mal olmuş lezzetiyle...
Ardından ağlanacak ne varsa ömrümüzde,
Tekrar doğuşun sırrı gülümseyen bir yüzde,
Uykusuz geceleri içten kemiren hüzün,
Bin azabın çarkında gerilmiş ağaran gün;
Öpüşler, gözyaşları, vaitler ve hicranlar;
O derin sükutların aydınlattığı anlar
Bir sonsuz uçurumda uyanmış gibi birden
Sazlar sustuktan sonra duyulan nağmelerden;
Doldurur hiç durmadan uzattığı bu tası,
Gül, ey bir âna sığmış ebediyet rüyası!
AHMET HAMDİ TANPINAR
SESLENİŞ
Her gece orda bir yaslanan mı var?
Sessizce kirpiği ıslanan mı var?
Uzaktan bana bir seslenen mi var?
Ne diyor? Sesini alamıyorum.
Acaba yaşlı mı kara gözlerin?
İçimde bir derin yara gözlerin...
Daldı mı uzak bir yere gözlerin?
Görmüyor, bilmiyor, bilemiyorum...
Günleri sayarım, geceler iner,
Beklerim geceyi, yıldızlar söner,
Gizli bir yaram var, durmayıp kanar;
Neresi? Bulup da silemiyorum.
Ulaşsa da sana yolların ucu,
Varmaya yetmiyor Atsız'ın gücü.
İçimde duruken bu kadar acı,
Hala yaşıyorum, ölemiyorum.
NİHAL ATSIZ
AYNALARDA BİR ÖMÜR
Aynalar, param parça.. dökülmüş yollarıma
Rakseden, ışıl ışıl güneşlerle gel diyor...
Sardığım, yarı şeffaf bir hayal; kollarıma
Bir hayali sevgili; gülüşlerle, gel diyor..
Bir bilseniz; bu yalın ayaklarım, ne kadar
Ne kadar, tuz-buz olmuş; camlarla boğuşmakta..
İliği boşalır da, gariptir; gene kanar..
Tebessüm, bende belki; halime ağlamakta! ...
En nihayet, ufuğun bittiği yerde bir gün
Gölgelerin toprağa düştüğü gibi, sessiz
Yıkılıp kalacağım.. çok erken batacak gün...
Kanla kaplı aynalar, o gün; sırsız, güneşsiz! ..
Ah, şu bin kerre nankör; vefasız muhayyilem
Beni takmış ağına, çarpa çarpa sürükler..
‘‘..Parça parça topla dik, güneşi aynalardan
Ve altında, güneşlen! ...’’ der, sinsice gülümser...
Her şey, her şey bir yana.. ben bunu hak etmişim
Bir lahza bile dönmüş olsaydım semalara
Güneşi görecektim.. ben bunu hak etmişim
Ve bir ömür kanamış, şu doymaz aynalara! ..
AHMET TEVFİK OZAN