Ali Osman ENGİN
Köşe Yazarı
Ali Osman ENGİN
 

GARİP BİR ŞEKİLDE DEĞİŞEN HASANKALE

Aziz dostlarım ve çok sevgili kardeşlerim. Hiç şüphesiz Hasankaleli olmayı yeri geldiğinde bir övünç ve gurur meselesi yapmayı geleneksel bir aidiyet duygusu haline getirmişiz. Böyle bir tepki ve davranış  biçiminin, ait olunan ve ait olan açısından gerekçeleri sağlam olmalıdır. Hasankale geçmişten yakın geçmişe kadar bu misyonunu ufak tefek klik ve ayrışmalara rağmen kendisine ait özellikleri kapsamında yerine getirmiştir. Açıkçası; havasıyla, suyuyla, toprağıyla, tarih ve kültürüyle ana kucağı olma özelliğini zaman zaman hor kullanmalara rağmen sürdürmeye çalışmıştır. Ancak bu süreç devam ederken, sarıp sarmalayıp, yedirip içirdiği ve büyütüp yetiştirdiği insanlar tarafından alabildiğine hırpalanmış ve tabiri caiz ise yorulmuştur. Ana gibi üretken ve doğurgan olan toprak artık eskisi gibi alınteri ve emeğin karşılığını veremezken, Hasankale veya Pasinler patentli o güzelim marka ürünlere de rastlanmamaktadır. Çünkü doğa kendi ödülünü de cezasını da içerisinde barındırır. İnsanoğlu ödülü hak ettiğinde onu ödüllendirir ve eğer cezayı hak ederse de onu da çekinmeden verir. Maalesef Hasankale merhum İbrahim Hakkı Hazretlerinin övgüsünü aldığı dönemleri çok gerilerde bırakmıştır. Rahmetli nenem zamanında bahçemize kendi salata ve domateslerimizden elde ettiğimiz tohumları ekerek yetiştirdiğimiz ürünleri kokusu ve tadı artık geçmişin tatlı anıları olarak kalmıştır. Patates, pancar, tahıl, ot ve diğerleri açısından da aynı akıbetle yüzleşilmiştir. Neticede her karışı şehit kanlarıyla sulanarak basit bir toprak olma özelliğinin ötesinde bir değer üreten o münbit topraklara reva görülerek ekilip biçilen fıtratı bozulmuş gıda ve yiyeceklerin  o topraklarda yaşayan herkese mutlaka bir bedel ödeteceği unutulmamalıdır ve işte bu bedel; karanlık ve girdaplara yol tutan fetrettir. Öyle ya “gıdalarınızın fıtratını bozarsanız fetrete düşersiniz”. Üzülerek belirtmek isterim ki Hasankalemiz bu gün bu fetreti yaşamaktadır. Tüketilen naylon ve GDO’lu gıdalar gibi insanımızın da genetik yapısı bozulmaya başlamıştır. Çıkara dayanmayan, yardımlaşma ve Hak adına paylaşım temelli toplumsal yapı, şehirleşme kültürüne bağlı olarak değişime uğramış, sanayi toplumuna geçiş gibi sahte bir imaj ortaya çıksa da, gerçek bir sanayileşme yaşanmadığı için hep iki arada bir derede kalınmıştır. Üzülerek belirtmeliyim ki; Hasankale insanı çareyi her durum karşısında birilerinin adamı olmak, başkalarına karşı olmak, kendi yokluğunu var etmek için başkalarının varlarını yok etmek, kendi yalan ve dolanlarını etkili kılmak için diğerlerinin doğrularını en şiddetli biçimde yalanlamak, günübirlik çıkarlar için uzun vadede çocuklarının ve ülkenin menfaatlerini ötelemek, komşusu aç iken tok yatmak gibi o topraklara uymayan yeni davranış biçimleri geliştirmekte bulmuştur. Tefecilik bu tiksindirici davranışların en vahim boyutunu simgelemektedir. Hasankale bu tür davranışları kaldıramayacak kadar mübarek bir yerleşim alanıdır. Din, iman, ahlâk ve insan onuruyla bağdaşmayan bu davranış sahipleri eğer halk arasında yer edinebiliyorlarsa, gidişat vahimdir ve ürkütücüdür. Bir başka bakış açısıyla eğer Hasankaleli faiz ve tefecilere mahkum edilmişse, şu ana kadar yönetici konumunda olan ve yeniden bu işe talip olan insanların bir kere daha düşünmeleri gerekir. Hasankaleyi  Hasankale yapan güven ve dayanışma kültürüne dayalı sosyal sermaye incitici bir şekilde çürümeye başlamıştır. Hasankaleliler arasında birlik ve beraberlik ruhu ölüme terk edilmiş ve güven bunalımı yaşanmaya başlanmıştır. Kimsenin kimsenin sıkıntısından ve derdinden haberi yoktur. Nemelazımcılık başını almış gidiyor. Gençlerin eğitimi konusunda özlenen başarı yakalanamamıştır. Benim olsun küçük olsun zihniyeti her türlü gelişmenin önünü kesmiştir. Yenileştirici ve geliştirici çalışmalara yer verilmemiştir. Hasankalemizde genç nesillerin ve onların eğiticilerinin eğitimi konularında üniversitelerden destek talebinde bulunulmamıştır. Bu manada her hangi bir çalıştay, konferans ve benzeri etkinliklere yer verilmemiştir. Kars’ta birkaç kez uluslar arası düzeylerde Harakani sempozyumları düzenlenirken, Hasankale’de ulusal veya uluslar arası bir İbrahim Hakkı sempozyumu düzenlenememiştir. Veya bir Nefi sempozyumu olamaz mıydı? Hasankale gençlerinin eğitim sorunları ile ilgili bilimsel düzeyli etkinlikleri Milli Eğitim yetkilileri tasarlayıp Eğer lütfederlerse Hasankaleli olup bu işin Türkiye ve dünya çapında tanınan ve donanımlı alan uzmanları ve Eğitim Bilimcilerinden destek alarak yapamazlar mıydı? Özellikle aile eğitimi konusunda dünyanın her tarafında insan odaklı çalışmalar yapılırken, demek güzel Hasankalemizin bu ve benzeri sorunları yoktur ki sayın Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri böyle bir çalışma yapma ihtiyacı duymamışlardır. Ne yazık ki Hasankale eğitim adına arzu edilen gelişmeleri yakalayamamıştır. Hasankale geçmişte yetiştirdiği entellektüel birikimin henüz farkına varamamıştır. Bir ülke, şehir, kasaba, köy, mahalle, sülale ve aile kendi içerisinden yetiştirdiği bürokrat, eğitimci, yazar-çizer ve bilim adamlarıyla övünür. Sadece övünmekle de kalmaz aynı zamanda onları yeni kuşak ve gençlere rol modeller olarak sunarlar. Böylece gençler kendi özgüvenlerini geliştirirler ve daha fazlasını başarma azim ve cesareti içerisine girerler. Eğer bir şehrin yönetici konumundaki eğitimcileri bunları düşünmeyecekse kimler düşünecektir? Halbuki o yetişmiş insanlar bunların ne rakipleridir ve nede iş ortaklarıdır. Sadece fırsat yaratılırsa hiçbir karşılığı olmaksızın doğup büyüdükleri ve ekmeğini yiyip suyunu içtikleri memleketlerine ve hemşerilerine katkı sağlayıp hizmet üretmeye taliptirler. Sevgili hemşerilerim, bu ayrışma ve çürüme kültürü doğal olarak siyaset kurumuna da nüfuz etmiştir. Siyasi iktidarlara ve otoritelere yakın siyaset yürütenler, yetkili makam ve mevkilere geldiklerinde, ister köylünüz, ister komşunuz veya mahalleliniz olsun artık kimseyi tanımıyorlar. Sadece merkezi otoriteden o yörelere yönlendirilen mal ve hizmetlerle meşgul oluyorlar. Çünkü artık kendileri dağıtıcı ve veren el konumundadırlar. İnşallah dağıtım ve paylaşımda adaletli davranıyorlardır. İnsanların yetki ve etkileri arttıkça daha mütevazi ve etrafıyla ilgili farkındalık düzeyleri daha üst seviyelerde olmalıdır. Siyaset kurumuyla ilgili olarak ve özellikle yerel seçimlerde aday olma fırsatını ele geçiren  belediye başkan adayları her halde sadece bizim Hasankaleye has bir şekilde aşırı bir gurur ve kibir abidesine dönüşüyorlar. Artık her şeyin en iyisini onlar biliyorlar ve hatta  etraftaki küçük ve büyük dağları da haşa onlar yaratmışlar. Yazmadan kâtip, okumadan hakim olmuşlar. Sayın Başbakan kendisini izleyen seçmenlerine, onlara hizmetkârlık yapmaya talip olduğunu, muhalefet liderleri de aynı şekilde halka hizmeti Hakka hizmet olarak tarif ederken, maşallah bizim başkan adaylarımız ise herkesi zorunlu kul ve maraba sanıyorlar.  Algısı böyle olan insanların başarılı olmalarının imkân ve fırsatı olamaz. Hasankale’ de yerel düzeyde basın ve yayın işlerinde de benzer farkındalık zayıflıkları yaşanmaktadır. Beklenen, yerel basın Hasankale ile ilgili her konu ve durumda objektif olarak, şunun bunun tarafı olmadan olumlu ve olumsuzluklara vurgu yapacak cesarette yayın politikaları takip etmesidir. Sanıyorum “Gazete Pasinler” bunu bir ölçüye kadar yapmaktadır. Mesela bu gazeteler biraz önce değindiğim ve Hasankalenin yetiştirdiği insanlarla hiç birisini atlamadan seri röportajlar yapabilir ve gençlerin tanımalarını sağlayabilirler. Bunun herhalde Hasankaleye zararı değil de mutlaka yararları olacaktır. Hatta bu yarar birilerine özel olmaktan öte geneli kapsayacaktır. Hasankaleli olarak hepimizin yeni bir vizyon ve insan odaklı yeni paradigmalara ihtiyacımız vardır. Değişen yerel seçim yasası çerçevesinde yerel yönetimlerin merkezi otoriteden bazı noktalarda bağımsız olarak yerel sorunlara da ağırlıklı olarak katkı sağlamak durumunda olacaktır. Bu sorunların en başında da eğitim ve öğretim etkinliklerinin plânlanması, uygulanması ve değerlendirilmesidir. Göreve talip olan sayın başkan adaylarının bu konularda herhalde öğretim üyelerine ve alan uzmanı eğitimcilere ihtiyaçları olacaktır. Aynı şekilde kırsal kalkınma başlığı çerçevesindeki Avrupa Birliği projeleri ile adeta taş devrini yansıtan köylerimizin şehirleşmeleri doğrultusundaki kalkınma projelerinin hazırlanması ve uygulanması noktalarında da Üniversitelere ve özellikle öğretim üye ve uzmanlara ihtiyaç olacaktır. Bütün bu işlerin üstesinden gelebilmek için yeni bakış açılarına ve fikirlere gerek olacaktır. Seçilecek yerel yöneticilerin bu yetişmiş elemanlardan mutlaka danışmanlık hizmetleri çerçevesinde istifade etmeleri uygun ve yerinde olacaktır. Bu insanların ne maddi ve nede ikbal ile ilgili herhangi bir beklentileri yoktur. Önemli olan da bu insanların küstürülmemesi ve önemsenmeleridir. Hasankalenin ve Hasankalelinin kalkınması mutlaka köyleriyle beraber düşünülmelidir. Köylerimizde yetiştirilen ürün ve hayvanlarla ilgili yeni üretim teknolojileri ve uygulamaların da üreticilere aktarılması ürün kalitesi ve pazarlama imkânları açısından oldukça önemlidir. Meselâ Karadenizde bir fındık borsası, Adana’ da pamuk borsası v.s. varsa, Hasankale’ de niye bir patates ve ayçiçeği borsası olmasın. Ekimden ürün elde edilmesine kadar geçen sürede yapılan harcamalarında dikkate alınmasıyla ürün fiyatlarının da bu borsalar tarafından belirlenmesi elbette ki üreticilerin yüzünü güldürecektir. Hasankale’ de sahip olunan doğal kaynakların Avrupa düzeyinde projelendirmelerle çok önemli gelir kaynaklarına dönüştürülmesi fırsatları vardır. Örneğin termal sağlık hizmetleri günümüzde dünyanın yöneldiği alternatif ve temel sağlık hizmetlerindendir. Ancak yapılan yatırımların da o ölçekte olması zarureti vardır. Sadece adını koyup basit otel odalarından farkı olmayan ve bir tek umumi havuzla bu hizmetlerin verilemeyeceğini de bilmek gerekecektir. Çünkü Avrupa standartlarında her devrenin kendi içerisinde iki üç kişiyi alacak genişlikte ve derinlikte jakuzi havuzu ve Türk hamamı vardır. Umumi havuz hijyen açısından çok revaçta değildir. Sevgili dostlar objektif olarak yazabileceğim daha çok değerlendirmeler vardır. Bu bir açıdan arz ve taleple ilgilidir. Umarım bu beklentiler bir gün karşılanır ve geleceğe dönük umut ışıkları güçlenir.     
Ekleme Tarihi: 23 Mart 2014 - Pazar
Ali Osman ENGİN

GARİP BİR ŞEKİLDE DEĞİŞEN HASANKALE

Aziz dostlarım ve çok sevgili kardeşlerim. Hiç şüphesiz Hasankaleli olmayı yeri geldiğinde bir övünç ve gurur meselesi yapmayı geleneksel bir aidiyet duygusu haline getirmişiz. Böyle bir tepki ve davranış  biçiminin, ait olunan ve ait olan açısından gerekçeleri sağlam olmalıdır. Hasankale geçmişten yakın geçmişe kadar bu misyonunu ufak tefek klik ve ayrışmalara rağmen kendisine ait özellikleri kapsamında yerine getirmiştir. Açıkçası; havasıyla, suyuyla, toprağıyla, tarih ve kültürüyle ana kucağı olma özelliğini zaman zaman hor kullanmalara rağmen sürdürmeye çalışmıştır. Ancak bu süreç devam ederken, sarıp sarmalayıp, yedirip içirdiği ve büyütüp yetiştirdiği insanlar tarafından alabildiğine hırpalanmış ve tabiri caiz ise yorulmuştur. Ana gibi üretken ve doğurgan olan toprak artık eskisi gibi alınteri ve emeğin karşılığını veremezken, Hasankale veya Pasinler patentli o güzelim marka ürünlere de rastlanmamaktadır. Çünkü doğa kendi ödülünü de cezasını da içerisinde barındırır. İnsanoğlu ödülü hak ettiğinde onu ödüllendirir ve eğer cezayı hak ederse de onu da çekinmeden verir. Maalesef Hasankale merhum İbrahim Hakkı Hazretlerinin övgüsünü aldığı dönemleri çok gerilerde bırakmıştır. Rahmetli nenem zamanında bahçemize kendi salata ve domateslerimizden elde ettiğimiz tohumları ekerek yetiştirdiğimiz ürünleri kokusu ve tadı artık geçmişin tatlı anıları olarak kalmıştır. Patates, pancar, tahıl, ot ve diğerleri açısından da aynı akıbetle yüzleşilmiştir.

Neticede her karışı şehit kanlarıyla sulanarak basit bir toprak olma özelliğinin ötesinde bir değer üreten o münbit topraklara reva görülerek ekilip biçilen fıtratı bozulmuş gıda ve yiyeceklerin  o topraklarda yaşayan herkese mutlaka bir bedel ödeteceği unutulmamalıdır ve işte bu bedel; karanlık ve girdaplara yol tutan fetrettir. Öyle ya “gıdalarınızın fıtratını bozarsanız fetrete düşersiniz”. Üzülerek belirtmek isterim ki Hasankalemiz bu gün bu fetreti yaşamaktadır. Tüketilen naylon ve GDO’lu gıdalar gibi insanımızın da genetik yapısı bozulmaya başlamıştır. Çıkara dayanmayan, yardımlaşma ve Hak adına paylaşım temelli toplumsal yapı, şehirleşme kültürüne bağlı olarak değişime uğramış, sanayi toplumuna geçiş gibi sahte bir imaj ortaya çıksa da, gerçek bir sanayileşme yaşanmadığı için hep iki arada bir derede kalınmıştır. Üzülerek belirtmeliyim ki; Hasankale insanı çareyi her durum karşısında birilerinin adamı olmak, başkalarına karşı olmak, kendi yokluğunu var etmek için başkalarının varlarını yok etmek, kendi yalan ve dolanlarını etkili kılmak için diğerlerinin doğrularını en şiddetli biçimde yalanlamak, günübirlik çıkarlar için uzun vadede çocuklarının ve ülkenin menfaatlerini ötelemek, komşusu aç iken tok yatmak gibi o topraklara uymayan yeni davranış biçimleri geliştirmekte bulmuştur. Tefecilik bu tiksindirici davranışların en vahim boyutunu simgelemektedir. Hasankale bu tür davranışları kaldıramayacak kadar mübarek bir yerleşim alanıdır. Din, iman, ahlâk ve insan onuruyla bağdaşmayan bu davranış sahipleri eğer halk arasında yer edinebiliyorlarsa, gidişat vahimdir ve ürkütücüdür. Bir başka bakış açısıyla eğer Hasankaleli faiz ve tefecilere mahkum edilmişse, şu ana kadar yönetici konumunda olan ve yeniden bu işe talip olan insanların bir kere daha düşünmeleri gerekir.

Hasankaleyi  Hasankale yapan güven ve dayanışma kültürüne dayalı sosyal sermaye incitici bir şekilde çürümeye başlamıştır. Hasankaleliler arasında birlik ve beraberlik ruhu ölüme terk edilmiş ve güven bunalımı yaşanmaya başlanmıştır. Kimsenin kimsenin sıkıntısından ve derdinden haberi yoktur. Nemelazımcılık başını almış gidiyor. Gençlerin eğitimi konusunda özlenen başarı yakalanamamıştır. Benim olsun küçük olsun zihniyeti her türlü gelişmenin önünü kesmiştir. Yenileştirici ve geliştirici çalışmalara yer verilmemiştir. Hasankalemizde genç nesillerin ve onların eğiticilerinin eğitimi konularında üniversitelerden destek talebinde bulunulmamıştır. Bu manada her hangi bir çalıştay, konferans ve benzeri etkinliklere yer verilmemiştir. Kars’ta birkaç kez uluslar arası düzeylerde Harakani sempozyumları düzenlenirken, Hasankale’de ulusal veya uluslar arası bir İbrahim Hakkı sempozyumu düzenlenememiştir. Veya bir Nefi sempozyumu olamaz mıydı? Hasankale gençlerinin eğitim sorunları ile ilgili bilimsel düzeyli etkinlikleri Milli Eğitim yetkilileri tasarlayıp Eğer lütfederlerse Hasankaleli olup bu işin Türkiye ve dünya çapında tanınan ve donanımlı alan uzmanları ve Eğitim Bilimcilerinden destek alarak yapamazlar mıydı? Özellikle aile eğitimi konusunda dünyanın her tarafında insan odaklı çalışmalar yapılırken, demek güzel Hasankalemizin bu ve benzeri sorunları yoktur ki sayın Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri böyle bir çalışma yapma ihtiyacı duymamışlardır. Ne yazık ki Hasankale eğitim adına arzu edilen gelişmeleri yakalayamamıştır. Hasankale geçmişte yetiştirdiği entellektüel birikimin henüz farkına varamamıştır. Bir ülke, şehir, kasaba, köy, mahalle, sülale ve aile kendi içerisinden yetiştirdiği bürokrat, eğitimci, yazar-çizer ve bilim adamlarıyla övünür. Sadece övünmekle de kalmaz aynı zamanda onları yeni kuşak ve gençlere rol modeller olarak sunarlar. Böylece gençler kendi özgüvenlerini geliştirirler ve daha fazlasını başarma azim ve cesareti içerisine girerler. Eğer bir şehrin yönetici konumundaki eğitimcileri bunları düşünmeyecekse kimler düşünecektir? Halbuki o yetişmiş insanlar bunların ne rakipleridir ve nede iş ortaklarıdır. Sadece fırsat yaratılırsa hiçbir karşılığı olmaksızın doğup büyüdükleri ve ekmeğini yiyip suyunu içtikleri memleketlerine ve hemşerilerine katkı sağlayıp hizmet üretmeye taliptirler.

Sevgili hemşerilerim, bu ayrışma ve çürüme kültürü doğal olarak siyaset kurumuna da nüfuz etmiştir. Siyasi iktidarlara ve otoritelere yakın siyaset yürütenler, yetkili makam ve mevkilere geldiklerinde, ister köylünüz, ister komşunuz veya mahalleliniz olsun artık kimseyi tanımıyorlar. Sadece merkezi otoriteden o yörelere yönlendirilen mal ve hizmetlerle meşgul oluyorlar. Çünkü artık kendileri dağıtıcı ve veren el konumundadırlar. İnşallah dağıtım ve paylaşımda adaletli davranıyorlardır. İnsanların yetki ve etkileri arttıkça daha mütevazi ve etrafıyla ilgili farkındalık düzeyleri daha üst seviyelerde olmalıdır. Siyaset kurumuyla ilgili olarak ve özellikle yerel seçimlerde aday olma fırsatını ele geçiren  belediye başkan adayları her halde sadece bizim Hasankaleye has bir şekilde aşırı bir gurur ve kibir abidesine dönüşüyorlar. Artık her şeyin en iyisini onlar biliyorlar ve hatta  etraftaki küçük ve büyük dağları da haşa onlar yaratmışlar. Yazmadan kâtip, okumadan hakim olmuşlar. Sayın Başbakan kendisini izleyen seçmenlerine, onlara hizmetkârlık yapmaya talip olduğunu, muhalefet liderleri de aynı şekilde halka hizmeti Hakka hizmet olarak tarif ederken, maşallah bizim başkan adaylarımız ise herkesi zorunlu kul ve maraba sanıyorlar.  Algısı böyle olan insanların başarılı olmalarının imkân ve fırsatı olamaz.

Hasankale’ de yerel düzeyde basın ve yayın işlerinde de benzer farkındalık zayıflıkları yaşanmaktadır. Beklenen, yerel basın Hasankale ile ilgili her konu ve durumda objektif olarak, şunun bunun tarafı olmadan olumlu ve olumsuzluklara vurgu yapacak cesarette yayın politikaları takip etmesidir. Sanıyorum “Gazete Pasinler” bunu bir ölçüye kadar yapmaktadır. Mesela bu gazeteler biraz önce değindiğim ve Hasankalenin yetiştirdiği insanlarla hiç birisini atlamadan seri röportajlar yapabilir ve gençlerin tanımalarını sağlayabilirler. Bunun herhalde Hasankaleye zararı değil de mutlaka yararları olacaktır. Hatta bu yarar birilerine özel olmaktan öte geneli kapsayacaktır. Hasankaleli olarak hepimizin yeni bir vizyon ve insan odaklı yeni paradigmalara ihtiyacımız vardır. Değişen yerel seçim yasası çerçevesinde yerel yönetimlerin merkezi otoriteden bazı noktalarda bağımsız olarak yerel sorunlara da ağırlıklı olarak katkı sağlamak durumunda olacaktır. Bu sorunların en başında da eğitim ve öğretim etkinliklerinin plânlanması, uygulanması ve değerlendirilmesidir. Göreve talip olan sayın başkan adaylarının bu konularda herhalde öğretim üyelerine ve alan uzmanı eğitimcilere ihtiyaçları olacaktır. Aynı şekilde kırsal kalkınma başlığı çerçevesindeki Avrupa Birliği projeleri ile adeta taş devrini yansıtan köylerimizin şehirleşmeleri doğrultusundaki kalkınma projelerinin hazırlanması ve uygulanması noktalarında da Üniversitelere ve özellikle öğretim üye ve uzmanlara ihtiyaç olacaktır. Bütün bu işlerin üstesinden gelebilmek için yeni bakış açılarına ve fikirlere gerek olacaktır. Seçilecek yerel yöneticilerin bu yetişmiş elemanlardan mutlaka danışmanlık hizmetleri çerçevesinde istifade etmeleri uygun ve yerinde olacaktır. Bu insanların ne maddi ve nede ikbal ile ilgili herhangi bir beklentileri yoktur. Önemli olan da bu insanların küstürülmemesi ve önemsenmeleridir. Hasankalenin ve Hasankalelinin kalkınması mutlaka köyleriyle beraber düşünülmelidir. Köylerimizde yetiştirilen ürün ve hayvanlarla ilgili yeni üretim teknolojileri ve uygulamaların da üreticilere aktarılması ürün kalitesi ve pazarlama imkânları açısından oldukça önemlidir. Meselâ Karadenizde bir fındık borsası, Adana’ da pamuk borsası v.s. varsa, Hasankale’ de niye bir patates ve ayçiçeği borsası olmasın. Ekimden ürün elde edilmesine kadar geçen sürede yapılan harcamalarında dikkate alınmasıyla ürün fiyatlarının da bu borsalar tarafından belirlenmesi elbette ki üreticilerin yüzünü güldürecektir.

Hasankale’ de sahip olunan doğal kaynakların Avrupa düzeyinde projelendirmelerle çok önemli gelir kaynaklarına dönüştürülmesi fırsatları vardır. Örneğin termal sağlık hizmetleri günümüzde dünyanın yöneldiği alternatif ve temel sağlık hizmetlerindendir. Ancak yapılan yatırımların da o ölçekte olması zarureti vardır. Sadece adını koyup basit otel odalarından farkı olmayan ve bir tek umumi havuzla bu hizmetlerin verilemeyeceğini de bilmek gerekecektir. Çünkü Avrupa standartlarında her devrenin kendi içerisinde iki üç kişiyi alacak genişlikte ve derinlikte jakuzi havuzu ve Türk hamamı vardır. Umumi havuz hijyen açısından çok revaçta değildir. Sevgili dostlar objektif olarak yazabileceğim daha çok değerlendirmeler vardır. Bu bir açıdan arz ve taleple ilgilidir.

Umarım bu beklentiler bir gün karşılanır ve geleceğe dönük umut ışıkları güçlenir.

 

  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler