Ali Osman ENGİN
Köşe Yazarı
Ali Osman ENGİN
 

PANDEMİ KRİZİNDEN EĞİTİMDE YENİ FIRSATLAR YARATMAK!..

Uzun bir zamandır küresel “Covid 19” salgını dolayısıyla eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yüz yüze örgün eğitim ve öğretim olarak mı yoksa uzaktan eğitim ve öğretim şeklinde mi yapılacağı tartışılıyor. Tartışmaların ana teması; eğitim ve öğretim yapılmayan dönem ve yılları kurtarmak, özel eğitim kurumlarının finansal gelir kaynakları olan veli okul ücreti ödemelerinin sürdürülebilir olmasının yollarının aranması, okul servis ücretlerinin yapılan zamlarla ailelere yüklenmesi için gerekçeler oluşturulmasıv.s. şeklinde sıralanmaktadır. Ne yazık ki bu kaygılar arasında, çocuklarımızın verilen uzun aralar da dikkate alınarak eğitim ve öğretim açıklarının nasıl kapatılabileceği üzerinde bilimsel temelde belirleyici olması gereken parametreleri göremiyoruz. Halbuki bu konuda eğitim ve öğretime, çocuklarımıza, elde olan ve olmayan tüm imkân ve fırsatlara bütüncül yaklaşılması, özellikle değerler boyutuyla toplumsal miras olan kültür aktarımının tüm boyutlarıyla ve sağlıklı olarak aktarılmasının mutlaka yeni eğitim ve öğretim teknolojileri çerçevesinde var olan akla uygun yolları vardır. Dünya genelinde bu manada çok başarılı uygulamalar olduğunu biliyoruz.               Üzerinde durmaya çalıştığım istenen duyuşsal alan değerleri olarak; hak, adalet, hak etmeden almama, hırsızlık yapmama, yalan söylememe ve bunlar gibi insani değerlerin nasıl dejenere olduğunu ve yıprandığını yaşadığım çok vahim bir örnekle anlatayım. PDR’ ci olan küçük oğlumun düğününü yapıyorduk. Malum düğün konvoyu eşliğinde gelin çıkarılırken özellikle Erzurum’ da çocuklar gelin arabasına yaklaşır ve bahşiş alırlar. Trafiği engellemesi ve Allah korusun kazaya meydan verebilmesi açısından çok doğru olmayan bu davranışlar zarf içerisinde atılan bahşişlerle geçiştirilir. Ben de kayınpeder olarak ceketimin sol cebine bir miktar zarf içerisine harçlık anlamında para koymuştum ve çocuklara dağıtacaktım. Tam gelin kızımı arabaya bindirirken bir grup çocuk cebimdeki ve uçları gözüken zarfları tümünü cebimden saniyeler içerisinde alıp (çarpıp) arkalarına bakmadan kaçtılar. Ben çocuklar yapmayın, etmeyin derken derin derin düşünmeye başladım. Bu gün bu davranışı gösteren, empati yapamayan, hak etmenin ne anlama geldiğini bilmeyen, küçük bir çıkar ve hak edilmeyen bir menfaat uğruna diğerlerine zarar vermekten çekinmeyen çocukların, yarın daha büyük çıkar ve menfaatler uğruna geliştiremeyecekleri bir tutum ve ortaya koyamayacakları bir davranışın olmayacağı çok acı bir gerçektir. Ülkemizde gittikçe kronikleşen kadın cinayetleri, işlenen suçlar ve yapılan hırsızlık ve yolsuzlukların arkasında bu çocukların büyümüşleri olan yetişkinlerin olduğu apaçık ortadadır.               İnsan canlısı toplumsal bir varlık olarak önce var olur ve daha sonra insanı cevherleştiripinsan olma özüne ulaştıran kendisini gerçekleştirme çabası içerisine girer. Bu süreç dinamik ve canlı bir süreçtir. Elde edilen başarı insanı kâmil olma mertebesine işaret eder. İşte o zaman varlığı özünden önce gelen insan varların en varı olabilir. İnsan canlısı üç temel boyuttan bilgi edinir. Bu bilgi edinme alanları; ilkeler, genellemeler ve kavramlar bilgisinin edinildiği bilişsel öğrenme alanı, özellikle üzerinde durmaya çalıştığım ve değerler sisteminin oluştuğu duyuşsal öğrenme alanı ve yüce yaratanın verdiği beden teknolojini kullanma becerilerinden oluşan psiko-motor beceriler öğrenme alanlarıdır. Bu öğrenme alanları çerçevesinde çocuklarımıza bütüncül yaklaşılması ve bu üç temel alanın ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Burada mükemmel bir denge vardır ve bu denge bozulmamalıdır. Bozulduğu an çocuğu kaybedersiniz ve belki de benim gibi cebinizdeki zarfları çaldırırsınız. Ya da bunu ileri aşaması olan evinizi, barkınızı kaybedersiniz. Değerli dostlar çocuklarımızın insan olma özlerine ulaşmasını sağlayacak eğitim ve öğretim etkinliklerinden bahsetmeliyiz. Cenabı Allah insan canlısına ve yavrusuna bu donanımı vermiştir. Öze ulaşma çabası çerçevesinde işlenmesi gerekir. Bu çabanın adı da felsefedir. Yani aklın kullanılmasıyla akıl etmedir. Düşünmedir. Varlığı, değerleri ve bilgiyi sorgulamadır. Aslında ömrümüzün başından sonuna kadar edindiğimiz tüm öğrenmeler de işte bu çerçevededir. İnsan oğlunun aklını kullanarak, akıl ederek özüne ulaşma çabası tesadüflere bırakılmayacak kadar önemlidir ve mutlaka daha istendik ve daha beklendik olması gerekir. Bu noktada eğitim ve öğretim devreye girmek zorundadır. Öncelikle çocuklarımızı değerler eğitimi boyutuyla daha donanımlı ve her açıdan edinilen öğrenmeleri davranışa dönüştürme potansiyeline ulaştırmalıyız. Halk tabiriyle oldukları gibi görünmelerinin önünü açmalıyız. Oluş edinilen öğrenmeler ve görünme ise ortaya konulması gereken tutum ve davranışlardır. Eğer bu olası sürecin tıkanması söz konusu ise, ortaya konulan sahte, Hak ve adaleti çürüten davranışlar, birer birer yeni oluşlar olmaya başlarlar. Artık her şeyi mubah görür ve kendinize göre doğru gerekçelere oturtmaya yönelirsiniz.               Bu pandemi döneminde yaşadığımız krizleri fırsata dönüştürebiliriz. En azından bir eğitim bilimci olarak dersliklerin yeniden düzenlenmesi için öğrenci sayılarının  yani sınıfın muhtemelen ikiye bölünmesi gerekecektir. İşte bu noktada mevcut öğretmen sayısına yakın bir öğretmen atamasının yapılması düşünülebilir. Bu yapıldığı zaman yıllardır atıl bekleyen devletimize çok önemli bir maliyeti de olmuş olan öğretmen adaylarının atanması söz konusu olabilir. İşte bu bir fırsattır. Bu öğretmenlerimiz aylık kazançlarını bulundukları yerlerde harcayacaklar ve piyasalara da canlılık getireceklerdir. Bu salgın insanımızın psikolojisini de bozmaya başlamıştır. Yetişkin ve aile eğitimi boyutları da hesaba katılarak Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık alan uzmanlarının adeta aile hekimlikleri gibi aile psikolojik danışmanlıkları olarak istihdam edilmeleri ve mutlaka rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmeti verilmelidir. Bu uygulamayla kadına şiddet, istismar, cinsel istismar ve kadın cinayetlerinin de önemli bir düzeyde önüne geçilmiş olacaktır. Yıllardır sekteye uğrayan fen, sağlık ve teknoloji eğitimi üzerinde yeniden durularak yeni istihdam alanları yaratılması temelinde acilen öğrenci taleplerinin teşvik edilmesi gerektiğini işte bu pandemi bizlere öğretmiştir. Sağlıklı tarım ve gıda sektörüne daha fazla yatırım yapılması, bu manada ziraat fakültelerimizin öğrenci tercihleri doğrultusunda ön plana çekilmesi doğru eğitim politikaları olacaktır.               Bütün bunları istesek te istemesek te işte bu pandemi bizlere öğretmiştir. Mutlaka ders alınmalıdır ve daha detaylandırılarak gereği yapılmalıdır. Okul öğrenci servisleri mesafeden dolayı taşıma ücretlerine zam vererek bunu da ailelere yansıtmaları doğru değildir. Eğer bir bedel ödenecekse bunu ödeyen sadece aileler olmamalıdır. Çünkü aileler bunu yaparken çocuğunun diğer eğitim harcamalarından kısarak yapmak zorundadır. Eğitimde kalite eğitime daha fazla yapılabilecek harcamalarla elde edilebilir.  Özel okul öğretmenlerinin durumları ve okul sahipleri ile olan ilişkileri de dönem itibariyle masaya yatırılmalıdır.  Bu öğretmenlerden lisansüstü çalışmaları olanların öğretmen kalitesinin artırılması adına devlet okullarına doğrudan atanmalarının da mutlaka önü açılmalıdır.
Ekleme Tarihi: 29 Ağustos 2020 - Cumartesi
Ali Osman ENGİN

PANDEMİ KRİZİNDEN EĞİTİMDE YENİ FIRSATLAR YARATMAK!..

Uzun bir zamandır küresel “Covid 19” salgını dolayısıyla eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yüz yüze örgün eğitim ve öğretim olarak mı yoksa uzaktan eğitim ve öğretim şeklinde mi yapılacağı tartışılıyor. Tartışmaların ana teması; eğitim ve öğretim yapılmayan dönem ve yılları kurtarmak, özel eğitim kurumlarının finansal gelir kaynakları olan veli okul ücreti ödemelerinin sürdürülebilir olmasının yollarının aranması, okul servis ücretlerinin yapılan zamlarla ailelere yüklenmesi için gerekçeler oluşturulmasıv.s. şeklinde sıralanmaktadır. Ne yazık ki bu kaygılar arasında, çocuklarımızın verilen uzun aralar da dikkate alınarak eğitim ve öğretim açıklarının nasıl kapatılabileceği üzerinde bilimsel temelde belirleyici olması gereken parametreleri göremiyoruz. Halbuki bu konuda eğitim ve öğretime, çocuklarımıza, elde olan ve olmayan tüm imkân ve fırsatlara bütüncül yaklaşılması, özellikle değerler boyutuyla toplumsal miras olan kültür aktarımının tüm boyutlarıyla ve sağlıklı olarak aktarılmasının mutlaka yeni eğitim ve öğretim teknolojileri çerçevesinde var olan akla uygun yolları vardır. Dünya genelinde bu manada çok başarılı uygulamalar olduğunu biliyoruz.

 

            Üzerinde durmaya çalıştığım istenen duyuşsal alan değerleri olarak; hak, adalet, hak etmeden almama, hırsızlık yapmama, yalan söylememe ve bunlar gibi insani değerlerin nasıl dejenere olduğunu ve yıprandığını yaşadığım çok vahim bir örnekle anlatayım. PDR’ ci olan küçük oğlumun düğününü yapıyorduk. Malum düğün konvoyu eşliğinde gelin çıkarılırken özellikle Erzurum’ da çocuklar gelin arabasına yaklaşır ve bahşiş alırlar. Trafiği engellemesi ve Allah korusun kazaya meydan verebilmesi açısından çok doğru olmayan bu davranışlar zarf içerisinde atılan bahşişlerle geçiştirilir. Ben de kayınpeder olarak ceketimin sol cebine bir miktar zarf içerisine harçlık anlamında para koymuştum ve çocuklara dağıtacaktım. Tam gelin kızımı arabaya bindirirken bir grup çocuk cebimdeki ve uçları gözüken zarfları tümünü cebimden saniyeler içerisinde alıp (çarpıp) arkalarına bakmadan kaçtılar. Ben çocuklar yapmayın, etmeyin derken derin derin düşünmeye başladım. Bu gün bu davranışı gösteren, empati yapamayan, hak etmenin ne anlama geldiğini bilmeyen, küçük bir çıkar ve hak edilmeyen bir menfaat uğruna diğerlerine zarar vermekten çekinmeyen çocukların, yarın daha büyük çıkar ve menfaatler uğruna geliştiremeyecekleri bir tutum ve ortaya koyamayacakları bir davranışın olmayacağı çok acı bir gerçektir. Ülkemizde gittikçe kronikleşen kadın cinayetleri, işlenen suçlar ve yapılan hırsızlık ve yolsuzlukların arkasında bu çocukların büyümüşleri olan yetişkinlerin olduğu apaçık ortadadır.

 

            İnsan canlısı toplumsal bir varlık olarak önce var olur ve daha sonra insanı cevherleştiripinsan olma özüne ulaştıran kendisini gerçekleştirme çabası içerisine girer. Bu süreç dinamik ve canlı bir süreçtir. Elde edilen başarı insanı kâmil olma mertebesine işaret eder. İşte o zaman varlığı özünden önce gelen insan varların en varı olabilir. İnsan canlısı üç temel boyuttan bilgi edinir. Bu bilgi edinme alanları; ilkeler, genellemeler ve kavramlar bilgisinin edinildiği bilişsel öğrenme alanı, özellikle üzerinde durmaya çalıştığım ve değerler sisteminin oluştuğu duyuşsal öğrenme alanı ve yüce yaratanın verdiği beden teknolojini kullanma becerilerinden oluşan psiko-motor beceriler öğrenme alanlarıdır. Bu öğrenme alanları çerçevesinde çocuklarımıza bütüncül yaklaşılması ve bu üç temel alanın ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Burada mükemmel bir denge vardır ve bu denge bozulmamalıdır. Bozulduğu an çocuğu kaybedersiniz ve belki de benim gibi cebinizdeki zarfları çaldırırsınız. Ya da bunu ileri aşaması olan evinizi, barkınızı kaybedersiniz. Değerli dostlar çocuklarımızın insan olma özlerine ulaşmasını sağlayacak eğitim ve öğretim etkinliklerinden bahsetmeliyiz. Cenabı Allah insan canlısına ve yavrusuna bu donanımı vermiştir. Öze ulaşma çabası çerçevesinde işlenmesi gerekir. Bu çabanın adı da felsefedir. Yani aklın kullanılmasıyla akıl etmedir. Düşünmedir. Varlığı, değerleri ve bilgiyi sorgulamadır. Aslında ömrümüzün başından sonuna kadar edindiğimiz tüm öğrenmeler de işte bu çerçevededir. İnsan oğlunun aklını kullanarak, akıl ederek özüne ulaşma çabası tesadüflere bırakılmayacak kadar önemlidir ve mutlaka daha istendik ve daha beklendik olması gerekir. Bu noktada eğitim ve öğretim devreye girmek zorundadır. Öncelikle çocuklarımızı değerler eğitimi boyutuyla daha donanımlı ve her açıdan edinilen öğrenmeleri davranışa dönüştürme potansiyeline ulaştırmalıyız. Halk tabiriyle oldukları gibi görünmelerinin önünü açmalıyız. Oluş edinilen öğrenmeler ve görünme ise ortaya konulması gereken tutum ve davranışlardır. Eğer bu olası sürecin tıkanması söz konusu ise, ortaya konulan sahte, Hak ve adaleti çürüten davranışlar, birer birer yeni oluşlar olmaya başlarlar. Artık her şeyi mubah görür ve kendinize göre doğru gerekçelere oturtmaya yönelirsiniz.

 

            Bu pandemi döneminde yaşadığımız krizleri fırsata dönüştürebiliriz. En azından bir eğitim bilimci olarak dersliklerin yeniden düzenlenmesi için öğrenci sayılarının  yani sınıfın muhtemelen ikiye bölünmesi gerekecektir. İşte bu noktada mevcut öğretmen sayısına yakın bir öğretmen atamasının yapılması düşünülebilir. Bu yapıldığı zaman yıllardır atıl bekleyen devletimize çok önemli bir maliyeti de olmuş olan öğretmen adaylarının atanması söz konusu olabilir. İşte bu bir fırsattır. Bu öğretmenlerimiz aylık kazançlarını bulundukları yerlerde harcayacaklar ve piyasalara da canlılık getireceklerdir. Bu salgın insanımızın psikolojisini de bozmaya başlamıştır. Yetişkin ve aile eğitimi boyutları da hesaba katılarak Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık alan uzmanlarının adeta aile hekimlikleri gibi aile psikolojik danışmanlıkları olarak istihdam edilmeleri ve mutlaka rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmeti verilmelidir. Bu uygulamayla kadına şiddet, istismar, cinsel istismar ve kadın cinayetlerinin de önemli bir düzeyde önüne geçilmiş olacaktır. Yıllardır sekteye uğrayan fen, sağlık ve teknoloji eğitimi üzerinde yeniden durularak yeni istihdam alanları yaratılması temelinde acilen öğrenci taleplerinin teşvik edilmesi gerektiğini işte bu pandemi bizlere öğretmiştir. Sağlıklı tarım ve gıda sektörüne daha fazla yatırım yapılması, bu manada ziraat fakültelerimizin öğrenci tercihleri doğrultusunda ön plana çekilmesi doğru eğitim politikaları olacaktır.

 

            Bütün bunları istesek te istemesek te işte bu pandemi bizlere öğretmiştir. Mutlaka ders alınmalıdır ve daha detaylandırılarak gereği yapılmalıdır. Okul öğrenci servisleri mesafeden dolayı taşıma ücretlerine zam vererek bunu da ailelere yansıtmaları doğru değildir. Eğer bir bedel ödenecekse bunu ödeyen sadece aileler olmamalıdır. Çünkü aileler bunu yaparken çocuğunun diğer eğitim harcamalarından kısarak yapmak zorundadır. Eğitimde kalite eğitime daha fazla yapılabilecek harcamalarla elde edilebilir.  Özel okul öğretmenlerinin durumları ve okul sahipleri ile olan ilişkileri de dönem itibariyle masaya yatırılmalıdır.  Bu öğretmenlerden lisansüstü çalışmaları olanların öğretmen kalitesinin artırılması adına devlet okullarına doğrudan atanmalarının da mutlaka önü açılmalıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler