Ülkemin güzel insanları.
Farkında mı bilemiyorum.?
Halkımız,
Başkanlık.
Yeni Anayasa.
Rusya ile kriz.
Tezek.
Doğalgaz.
Düşürülen uçak.
Boğazlardan geçen gemilerle meşgul edilirken.
Ülkemizin bir bölgesinde.
Resmen bir savaş var artık.
Kaybolmuş.
Teröristlere bırakılmış.
Devlet Otoritesi.
Tekrar tesis edilmeye çalışılıyor.
Bu uğurda Şehitler veriyoruz.
Güneydoğu'da ki şehirlerimizde.
Suriye'de ki 'Sokak Çatışmaları'nı aratmayan görüntüler var.
Günlerce süren sokağa çıkma yasakları.
Görevini yapamayan Savcılar.
Yakılan Camiler.
Suikastler.
Şehitler.
Yollarda.
Şehirlerde patlatılan bombalar.
Kazılan hendekler.
İnsanların.
Hatta;
Öğretmenlerin bile.
Can güvenliği olmadığı için terk ettiği şehirler.
Zaafa uğratılan Devlet otoritesi.
Ve;
Suriye'de ki şehirlerden farkı kalmamış.
Yanmış.
Yıkılmış.
Harabe olmuş.
Terkedilmiş.
Hayalet şehirler.
Ülkemizin;
Bu duruma.
Bu noktaya gelmesinin en büyük sebebi.
5 Yıllık,
'Çözüm Süreci..' safsatasıdır.
Bu gerçeğe kimse itiraz edemez.
Özellikle son 3 yıl.
Teröristlerin şehirlere yuvalanmasına.
İyice yerleşip.
Binlerce silah.
Tonlarca patlayıcı ve mühimmat yığmasına göz yumuldu.
Teröristler,
Eskiden dağlardaydı.
Şimdi;
Maalesef ki şehirlerde.
Kimsenin huzuru ve can güvenliği kalmadı.
Yaşanan olayları peş peşe koyup düşününce.
Diyeceğim şu ki;
Yazık ettiler Türkiye'ye.
Yazık ettiler bu ülke insanına.
Yazık ettiler birliğimize dirliğimize.
Yazık ettiler kardeşliğimize.
Yazık ettiler bilerek ve isteyerek etnik kimliklere böldükleri ‘Türk Milleti’ne.
Yazık ettiler Türk’ün son Yurduna.
Yazık ettiler Türk’ün son Devletine.
Yazık ettiler Vatan yaptığımız bu topraklara.
Velhasıl-ı kelam;
Yazık ettiler Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne.
Peki;
Düzelir mi.?
Düzelir elbet.!
Amma;
Bu dağınıklığı.
Bu perişanlığı.
Bu karmaşayı.
Bu güvensizliği.
Kim nasıl toparlar.?
Kim ne zaman düzeltir.?
İşte onu bilemiyorum...
Son söz;
Vatan’a yönelik tehditleri bertaraf etme görevi,bizatihi milletindir…