İnsan varoluş itibarı ile birtakım fizyolojik ve psikolojik özelliklere sahip olarak dünyaya gelmiştir. Bu özellikler kimi zaman diğer insanlarla benzerlik gösterirken bazı durumlarda ise insandan insana farklılıklar göstermektedirler. Örneğin doğup büyüyüp yaşamak her insanda olmazsa olmaz bir özellik iken bazı insanlar bu evreleri uzun periyotlar halinde yaşarlar. Bazı insanlar ise kendilerine biçilen ömür gereği ya da bulundukları şartların getirdiği zorluklardan ötürü kısa periyotlarla bu evleri tamamlamak zorunda olurlar. Bütün bu farklılıklara rağmen mutlak olan bir gerçek vardır. O da ortalama bir ömre sahip olan insanların yaşamlarının her aşamasında onları takip eden farklı gelişim dönemlerinin olmasıdır. İnsan hayatının en zinde ve en verimli dönemi hiç kuşku yok ki yetişkinlik dönemidir.
Yetişkinlik Dönemi Nedir?
Yukarıda da bahsettiğim gibi insanların yaşam evreleri kişiden kişiye farklılık gösterebildiği için yetişkinlik dönemi hakkında kesin bir tanım yapmak zordur. Yetişkinlik dönemini genel hatları ile değerlendirecek olursak ergenlik döneminin sonlarında başlayarak orta yaşlılık döneminin başlarına kadar sürdüğü söylenebilir. Ortalama bir insan ömründe genç yetişkinlik dönemi 20-40 yaş arasına denk gelmektedir. Ancak insanın biricik ve özgün bir varlık olduğu hakikati de göz önünde bulundurulacak olunursa bu dönemin kişiden kişiye değiştiği unutulamamalıdır. Yetişkinlik dönemi kendi içinde dönemlere ayrılmaktadır. Bu dönemleri genç yetişkinlik, orta yetişkinlik ve ileri yetişkinlik dönemi olarak değerlendirebiliriz.
Genç yetişkinlik döneminin ne zaman başladığını kestirmek güçtür. Unutulmamalıdır ki insan toplumsal bir varlıktır. Ve ait olduğu toplumun kültür, örf, adet, gelenek ve göreneklerinden etkilenir. Her toplumun yetişkinlik ya da genç yetişkinlik anlayışı farklıdır. Örneğin Türkiye’de bir insanın yetişkin bir insan muamelesi görmesi için askerliğini yapıp, kamu personel seçme sınavından devlet memuru olacak kadar puan alıp bir devlet kadrosunda kendisine yer bulup ekonomik özgürlüğünü kazanması gerekiyorken daha gelişmiş ve sosyoekonomik düzeyi yüksek bir ülkede bu evrelerden geçme gibi bir durum söz konusu olmadığı için genç yetişkinlik dönemine de geçişin kendisine özgü birtakım şartları vardır. Genç yetişkinlik döneminde kimlik arayışı, kararsızlık, öze dönüklük gibi kendine has özellikler vardır. Ve bu özellikler de kişilerin hayata bakış açılarına göre değişim göstermektedirler. Yetişkinlik döneminin başlarında zihinsel işlevlerdeki hız ve bellekteki başarı oranında ciddi artış meydana gelmektedir. Kişinin ait olduğu toplumun da ona sunduğu imkanlar çerçevesinde almış olduğu eğitime bağlı olarak farklı akıl yürütme ve strateji geliştirme özellikleri de gelişmektedir.
Orta Yetişkinlik Dönemi
Orta yetişkinlik döneminde ise kişi genç yetişkinliğin de getirdiği birtakım sorumlulukları mecburi olarak yerine getirdikten sonra artık fiziksel olarak yavaş yavaş yorulmaya doğru ilerlemektedir. Bu dönemin en önemli özelliklerinden birisi göz sağlığının bozulmasıdır. Kişi uzak ya da yakında olan cisimleri görmekte zorlanabilir veya bir yazıyı okumak istediği zaman okumakta zorlanarak gözlük kullanmaya başlayabilir. Yüzde kırışıklıklar saçlarda dökülme ya da beyazlamalar meydana gelebilir. Bu da orta yetişkinlik döneminde yaşayan bir bireyin psikolojik anlamda kendini iyi hmemesine neden olabilir. Yine bireyin hafızasında bu dönemde zayıflama meydana gelebilir. Kısa süreli bellekte kalan bilgileri uzun süreli belleğe aktarmakta zorluk yaşanabilir. Bu dönemde yaşanan fiziksel değişimlerin hızı ergenlik döneminde ve yaşlılık döneminde yaşanan fiziksel değişimlere göre daha yavaş seyretmektedir. Ancak kişi ait olduğu toplumun ona sunmuş olduğu imkanlar ışığında eğer iyi bir üniversite eğimi almışsa ve almış olduğu bu eğitimin ışığında sürekli bir zihinsel aktivite içinde olmuşsa zihinsel olarak gerileme durumu yaşanmayabilir hatta orta yetişkinlik döneminde bile zihinsel gelişimini devam ettirebilmektedir. Genç yetişkinlik döneminde sosyal ilişkiler ve arkadaşlık ilişkileri ileri düzeyde iken orta yetişkinlik dönemimde ise arkadaşlık ilişkilerinin ve sosyal ilişkilerin düşüşte olduğu görülmüştür.
İleri Yetişkinlik Dönemi
Bütün gelişim dönemlerinde bahsettiğim gibi insan toplumsal bir varlıktır. İnsan, ait olduğu toplumun ona sunmuş olduğu birtakım imkanlar çerçevesinde hayatını devam ettirir. Bu imkanlar ya da imkansızlıklar insan yaşamını olumlu ya da olumsuz biçimde etkilemektedir. Gelişmiş toplumlarda yaşayan insanlar yaşadıkları toplumun teknolojik ve tıbbi imkanlarından yararlanarak ileri yetişkinlik dönemini en üst düzeyde verimle yaşamaya devam ederler. Gerek insan yaşamının ilk evrelerinde gerekse ileri yetişkinlik döneminde eğer ait olunan toplumun sosyoekonomik düzeyi gelişmişse bireyler de gelişmiş bir yaşam standardına sahip olurlar. Bu durum onların daha sağlıklı, daha zinde ve daha uzun ömürlü yaşamalarına yardımcı olurlar. Eğer ki insanın ait olduğu toplumun teknolojik ve tıbbi imkanları elverişsiz durumda ise ileri yetişkinlik dönemini bireylerin atlatması da zorlaşacak ve belki de sağlıklı bir ileri yetişkinlik dönemi geçirememelerine sebep olacaktır.
Zihin Yetersizliğinden Etkilenmiş Bireyler
İnsan belirli bir zeka seviyesine sahip olarak dünyaya gelir. Zaman içerisinde gerek genetik gerekse çevresel faktörler sayesinde zekası gelişmeye başlar. Hayatı boyunca karşısına çıkan sorunları çözmesi konusunda insanın en önemli yardımcısı zekasıdır. Analitik düşünme, muhakeme etme, dikkat ve hafıza problemi yaşama, soyut ve somut düşünme gibi yetenekler hep zihinsel olarak seviyemize göre farklılıklar gösterirler. Belirli bir zeka seviyesinin altında olan, genetik olarak ve çevresel olarak zeka seviyesinde artış olamayan bireyler ise zihin yetersizliği yaşayan bireyler olarak tanımlanabilirler. Zihinsel yetersizlik; doğumdan önceki süreçte yanı anne rahminde, doğum esnasında yaşanabilecek herhangi bir olumsuz durumda, ve doğum sonrasında meydana gelen birtakım sebeplerden ötürü birey zihin yetersizliği yaşayabilir. Bireyin zekası normalin altıda ise, ait olduğu toplumda yaşıtlarına göre zihinsel yetersizlik yaşıyor ise ve bu durum on sekiz yaşından evvel görülüyor ise yine bireyde zihin yetersizliği yaşanabilir. Zihin yetersizliği insan davranışının sınırlandırılması anlamını taşır. Zihinsel işlevlerde ve uyumsal birtakım tutum ve davranışlarda sınırlanma yaşanması anlamında kullanılır.
Her dönem olduğu gibi zihin yetersizliğinden etkilenmiş bireyler için yetişkinlik dönemi oldukça zorlu geçmektedir. Çocukluk çağında eğer şefkatli bir anne ve babaya sahip ise zihinsel yetersizliği olan birey oldukça şanslı olarak kabul edilebilir. Ancak bu durum yetişkinlik dönemine geçildiğinde bir hayli problemli bir duruma dönüşebilir. İnsan hayatındaki her dönem tıpkı bir zincir gibi birbirine bağlı olarak devam etmektedir. Bebeklik dönemi çocukluğu, çocukluk dönemi yetişkinliği, yetişkinlik dönemi ise yaşlılığı etkilemektedir. Eğer bir birey çocukluk döneminde eğitimli, bilinçli ve merhametli bir aile ortamında yetişirse bunlara bir de refah düzeyinin yüksek olması eklenirse zihin yetersizliği olan birey yetişkinlik dönemine geçtiğinde geçmişte elde ettiği deneyimler sayesinde(özel eğitim alma, rehabilite edilme gibi) yetişkinlik döneminde bireysel ihtiyaçlarını karşılamada avantajlı sayılabilir. Hepimizin bildiği gibi özel gereksinimli bireylerin en büyük dezavantajlarından birisi de kolayca istismara uğramalarıdır. Gerek fiziksel olarak gereksi maddi olarak her türlü istismara açık bireyler oldukları maalesef ki yadsınamaz bir gerçekliktir. Eğer çocukluk döneminde zihinsel yetersizliği olan bir birey iyi eğitim alabilirse ve bunu da olabildiğince kalıcı hale getirebilirse yetişkinlik dönemine ulaştığı zaman istismara uğrama riski bir nebze olsun azalmış olacaktır. Ayrıca iyi bir eğitim almış zihinsel yetersizlik düzeyi çok yüksek olmayan birinin günlük hayatını devam ettirebilme, alışveriş yapma, sosyal hayatını sürdürme gibi avantajları da vardır. Kısacası zihin yetersizliği olan bir bireyin yetişkinlik düzeyinde olmazsa olmaz ihtiyacı özel eğitim almış olup olmamasıdır.
Zihinsel Yetersizliği Olan Bireyleri Şu Şekilde Sınıflandırabiliriz.
Hafif Düzeyde Zihinsel Yetersizliği Olan Bireyler
Zihinsel birtakım işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik adaptasyon yeteneğinde hafif seviyedeki yetersizliği sebebi ile Özel Eğitim ve Rehabilitasyon destek eğitim hizmetlerine sınırlı seviyede ihtiyacı olan kişi, orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey Zihinsel birtakım işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik adaptasyon yeteneğindeki sınırlılık sebebi ile akademik günlük hayat ve iş yeteneğinin kazanılmasına Özel eğitim ve rehabilitasyon destek eğitim hizmetlerine yoğun şekilde ihtiyacı olan bireylerdir.
Ağır Düzeyde Zihinsel Yetersizliği Olan Bireyler
Zekâ puanları 20 ile 40 arasında olan bireylerdir. Bu tür zihinsel yetersizliği olan bireylerin hemen hemen tamamına yakınının doğum esnasında veya doğumun hemen sonrasında farkına varılır. Zihinsel yetersizlikle birlikte motor problemler ile dil ve konuşma problemleri de yaşamaya başlarlar. Zekâ yaşları 6 yaş üstünü geçmez.
Ağır seviyede zihinsel yetersizliği olan bireyler erken çocukluk döneminde konuşma yeteneklerini çok az kazanırlar ya da hiç kazanamayabilirler. Okul döneminde konuşmayı öğrenebilirler. Temel bakım düzeyinde eğitilebildiklerinde öz bakım becerilerini yardımsız ya da gözetimle yapabilmektedirler. Ayrıca günlük yaşamlarını sürdürebilecek basit motor ve iletişim becerilerini kazanabilirler. Ancak akademik becerileri öğrenmekte güçlük çekerler.
Bu bireyler yaşamın her alanında, yaygın ve kapsamlı olarak özel eğitime ve destek eğitime ihtiyaç duyarlar.
Genel Özellikleri
Geç ve güç öğrenirler, öğrendiklerini genelleyemezler. Algıları ve tepkileri basittir. Dikkatleri kısa süreli ve dağınıktır. En fazla 10 dakika dikkatlerini toplayabilirler bu yüzden çabuk unuttular. İlgileri sürekli değişir, yakın şeylerle ilgilenirler uzak geleceğe aldırış etmezler. Her işte bağımlı olmayı seçerler, kendilerine güvenleri çok azdır. Sosyal becerileri çok azdır, kolaylıkla arkadaşlık kuramazlar ve daha çok kendilerinden küçüklerle oyun oynamayı tercih ederler. Zihinsel özellikleri nedeniyle olayları ayırt etme, çözüm üretme gibi becerileri öğrenmede yetersizlik göstermektedirler. Toplum içinde kurallara uymakta güçlük çekerler bu yüzden ancak birinin rehberliği altında yaşayabilirler. Bu bireyler çok az okuma-yazma öğrenebilirler. Onlara daha çok el becerilerine dayanan işler öğretilebilir. Ve dayanıksızdırlar, kolayca yorulabilirler.
Ağır Zihin Yetersizliği Olan Bireylere Nasıl Davranılmalıdır?
Zihinsel yetersizliğe sahip bireyler öncelikle oldukları gibi kabul edilmelidir, yapabileceklerinden fazlasını yapmaları için zorlanmamalıdırlar. Var olan yeteneklerini kullanabilecekleri en iyi düzeye getirmek için desteklenmelidirler. Güvenlerini sarsıcı durumlardan, eleştiri ve başkalarıyla kıyaslamadan kaçınılması gerekir. Onlara karşı kullanılan ifadeler her zaman olumlu olmalıdır. Başarılı çalışmaları mutlaka görülmeli, değer verilmeli gerekirse ödüllendirilmelidir. Okulda olduğu gibi evde de faaliyetlere katılımları sağlanmalıdır (örn; yatağını düzeltme, masaya tabak ve bardak yerleştirme). Sakin ifadelerle kısa ve basit komutlara alıştırılmalıdırlar. Öğretilebilir kişilerin öğrenmelerinde yaparak ve yaşayarak öğrenme daha etkili olabilmektedir. Etkinlikler onların gelişim düzeylerine uygun, somut ve basit olmalıdır.
Yetişkinlik dönemine geçişi değerlendirirken normal kişilerde öğrencilik evresinin son bulması ile birlikte hayata atılma dönemine isabet etmesi de bu evreyi ehemmiyetli kılan etkenler arasında yer almaktadır. Zihin yetersizliği olan bireyler ise mesleki eğitim alma konusunda normal bireyler gibi şanslı olmadıkları için bu konuda ciddi zorluklar yaşamaktadırlar. Bir meslek öğrenecek kadar eğitim alamadıkları için meslek edine ve o mesleği icra etme konusunda zorluklar yaşayabilmektedirler. Bildiğiniz gibi Elazığ ilimizde zihinsel engelli bireyler için mesleki beceriler kazandırma ve onları istihdam edebilme adına yirmi zihinsel engelli bireye rehabilitasyon ve seramik ve hediyelik eşya yapımı konusunda eğitimler verilmiş ve istihdam edilmeleri sağlanmıştı. Ancak bu durum yirmi kişide sınırlı kalmıştı. Çünkü her zihinsel yetersizliği olan birey maalesef meslek edinme konusunda aynı beceriye ve bilgiye sahip olamamaktadır.
Zihinsel Yetersizliği Olan Bireylerin Genç Yetişkinlik Dönemini Daha Verimli Geçirebilmeleri İçin Çocukluk Ve Ergenlik Dönemlerini Verimli Geçirmeleri Gerekmektedir. Bu Sebepten Ötürü Zihin Engelliler Destek Eğitim Programının Kapsamı Genişletilmelidir.
Zihin Engelliler Destek Eğitim Programı Nedir?
Zihin yetersizliği olan bireylerin destek eğitim programı, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, destek eğitimine devam eden bireylerin özel eğitim hizmetlerinden etkili ve en üst düzeyde yararlanmalarını sağlamayı amaçlamaktadır. (MEB,2008)
Zihin yetersizliği olan bireylerin zihinsel yetersizliği üç sınıfta incelenmektedir. Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler, orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler ve ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler. Zihinsel yetersizliği olan bireylerin birçoğunun hafif düzeyde zihinsel yetersizliği bulunmaktadır. Genel itibarı ile değerlendirecek olursak hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireylerin kişisel sosyal beceriler edinme noktasında doğru bir eğitim programından geçmeleri halinde oldukça başarılı oldukları görülmüştür. İşte bu vesile ile aldıkları özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin kapsamlarının genişletilmesi gerektiği inancındayım. Sadece dil konuşma, sosyal iletişim, matematik gibi dersleri değil mesleki eğitim veren dersleri de özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde görmeleri gerektiğini düşünüyorum. Onun için de öncelikle yapılması gereken işin özel eğitim uzman öğretici yetiştirme kurslarının kapatılması, alan dışı çalışan özel eğitim öğretmenlerinin çalışmalarının askıya alınması olarak başlatılabilir. Bunu yaptıktan sonra üniversitelerin özel eğitim öğretmenliği bölümlerinde verilen derslerin kapsamlarının genişletilmesi gerektiği ve özel eğitim öğretmenlerinin meslek edindirme eğitimi almalarının gerektiğini düşünüyorum. Hayali gibi gelebilir ama bir özel eğitim motor yapımı ya da herhangi bir teknolojik aletin yapımını veya tasarımını özel gereksinimli öğrencilere öğretebilecek donanımda bir eğitim alabilmelidir. Bununla birlikte özel eğitim meslek liselerinin hayata geçirilmesi, meslek eğitimi verilen özel eğitim okullarının yeniden süzgeçten geçirilip günümüz şartlarında son teknolojik imkanlarla donatılması zihin yetersizliği olan bireylerin de meslek edinebilmeleri adına olumlu olacaktır. Unutulmamalıdır ki hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireylerin öğrenme becerileri normal yetişkinlerle benzerlik göstermektedir.
Zihin Yetersizlikleri Orta seviyede olan bireyler ise genellikle okul öncesi çağlarda kendilerini belli etmektedir. Gelişimlerinde yaşanan gerilikler de bu dönemdeki yapılan tespitleri destekler niteliktedir. Bu öğrencilerin okul çağındaki öğrenme hızları yaşıtlarının okul çağındaki öğrenme hızına göre oldukça farklılık göstermekte uyumsal davranış alanlarında da zorluk yaşamaktadırlar. Bu sebepten dolayı yoğun bir eğitim ve öğretim programına tabi tutulmaları gerekmektedir. Yine hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireylerde olduğu gibi orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireylerin de topluma adapte olmaları için kişiye özgü eğitim programlarına tabi tutulmaları gerekmektedir.
Zihinsel Yetersizlikleri İleri seviyede olan insanların ise zihinsel yetersizlik düzeyleri doğum anında ya da doğumdan hemen sonra anlaşılabilmektedir. Genelde de ileri düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireylerin bedensel olarak engellerinin olduğu tespit edilmektedir. O yüzden ağır zihinsel engeli olan bireylerin eğitim aldıkları kurum ve kuruluşların hafif ve orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireylerle aynı olmaması ve kapsamının da çok genişletilmesi gerekmektedir.
Zihinsel yetersizliği olan birçok bireyin meslek edinme noktasında yaşadıkları en büyük problem zihinsel becerilerini kullanma konusunda yaşadıkları güçlüktür. Özellikle ince motor kaslarını kullanma konusunda ciddi zorluklar yaşamaktadırlar. Göz ve el koordinasyonunu hatta göz ve parmak koordinasyonunu kullanma konusunda yaşadıkları zorluklar sebebi ile meslek edinme ve mesleği icra etme konusunda problemler yaşadıkları görülmektedir. Bu problemin önüne geçmenin en kolay yollarından birisi de hiç kuşku yok ki kalın motor kaslarını ya da diğer adıyla kaba motor kaslarını kullanmalarını sağlayacak meslekler dinmeleridir. Bu mesleklere verilebilecek en önemli örneklerden birisi araba yıkamaktır. Çünkü kesici delici herhangi bir alet kullanmaya lüzum yoktur. Oldukça da keyifli bir meslek olduğunu düşünecek olursak zihinsel yetersizliği olan bireyler için kurulacak olan oto yıkama fabrikalarının faaliyete geçirilmesinde yarar olacağı inancındayım. Vatandaşlarımızın da bu durumda duyarlı hareket edeceğine ve zihinsel yetersizliği olan bireylerin genç yetişkinlik döneminde topluma adapte olmalarına katkı sağlamak için bu fabrikalara rağbet göstereceklerine eminim. Bu şekilde hem zihinsel yetersizliği olan bireylerin istihdam edilmesine katkı sağlanmış olur hem ülkemizdeki işsiz insan sayısının azalmasına katkı sağlanmış olur. Ayrıca ülke ekonomisine de ciddi bir getirisinin olabileceği inancındayım. Hem sportif anlamda hem de sosyal anlamda dünyaya örnek olma konusunda her geçen gün biraz daha gelişen ülkemizin de diğer ülkelerde yaşayan zihinsel yetersizliği olan bireylere ve onların ülkelerine de örnek olabileceği düşüncesindeyim.
Hobi Bahçeleri Zihinsel Yetersizliği Olan Bireyler İçin İstihdam Alanına Dönüşebilir.
Son yıllarda moda olan bir konu. Hobi bahçeleri. Maddi durumu ve refah seviyesi yüksek olan insanların şehrin gürültülü ortamından uzaklaşmak için tarım arazilerinin bulunduğu bölgelere giderek arazi satın alıp eğlence amaçlı tarım yaptıkları bölgelere hobi bahçesi adı veriliyor. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalara göre hobi bahçeleri bir tarım ülkesi olan Türkiye’mizde üretime ve istihdama katkı sağlamıyor. Bu sebepten dolayı da tartışma konusu yapılıyor. Benim önerim şu. Hobi bahçeleri zihinsel yetersizliği olan bireyler için istihdam alanı olarak kullanılsın. Toprağı işleme, sulama ve topraktan verim alma gibi beceriler elde etmelerine olanak sağlansın. Bir sanatçının yaptığı tablo ne kadar değerliyse zihinsel yetersizliği olan bireyin yaptığı üretim de benim için o kadar değerlidir. Picasso nasıl büyük bir sanatçıysa zihinsel yetersizliği olan ve üretime katkı sağlayan bir birey de benim için o kadar büyük bir sanatçıdır. Onların üretecekleri bu sanat eserlerinin organik tarım yapmaya çalışan ülkelere de örnek teşkil edecekleri inancındayım. Aynı zamanda toprakla uğraşmanın insanların fiziksel ve ruhsal sağlığına olan katkısı da yadsınamaz derecede fazladır.İnsanların toprakla uğraşarak üzerlerindeki stresi attığı zaten bilinmektedir. Toprak son zamanlar bir rahatlama aracı olarak kullanılmaktadır. Bu da aslında toprağın duygu kontrolü sağlamamıza yardımcı olabileceğini göstermektedir. Toprakla uğraşmak sabır ve emek isteyen bir iştir. İşte bu sebepten dolayı zihinsel yetersizliği olan bireylerin sabretmelerine ve sabırsızlık duygularını törpülemelerine yardımcı olacaktır. Toprağın strese karşı birebir olduğu ve bir antidepresan görevi gördüğü de bilinmektedir. Habertürk gazetesinin yapmış olduğu bir habere göre de toprak ile uğraşmanın insan vücudunda antidepresan etkisi oluşturduğu kanıtlanmıştır. Anlatmak istediğim şu ki bu sayede zihinsel yetersizliği olan bireyler toprak ile uğraşarak hem üretime katkı sağlamış olacaklar hem de fiziksel ve ruhsal olarak daha sağlıklı bireyler olarak genç yetişkinlik dönemini atlatmış olacaklardır.
İleri Yaşlarda Zihinsel Yetersizlik Yaşayan Bireyler İçin Neler Yapılabilir?
Bilindiği gibi zihinsel yetersizliğe neden olan faktörler genelde genetik faktörler, kromozom sayısının fazlalığı, erken doğum, annenin gebelik esnasında kullandığı birtakım ilaçlar, gebeyken maruz kalınan radyasyon, doğum anında ortaya çıkan biyolojik kazalar örnek olarak gösterilmektedir.
Peki ya ilerleyen yaşlarda yaşanan olumsuz olayların neden olduğu zihinsel yetersizlik durumundan neden hiç bahsetmiyoruz? 18 yaşından büyük olan bireylerin yaşadıkları travmatik olaylar, bireylerin başına gelen kazalar, ciddi beyin sarsıntıları ve ağır sarılık vakaları. Bu yaşanılan olayların ardından da zihinsel yetersizliğe maruz kalmış birçok bireyin olduğunu hepimiz biliyoruz. Kanunlar gereği zihinsel engelli olarak kabul edilmeyen bu bireylerin yetişkinlik döneminde yaşadıkları zorluklar ve bu zorluklarla baş etmelerine nasıl yardımcı olabiliriz bunları konuşmamız gerekiyor. Ben sonradan zihinsel yetersizlik yaşayan bireylerin çocukluk zamanında zihinsel yetersizlik yaşayan bireylere göre şanslı oldukları inancındayım. Çünkü zihinsel engel yaşayana kadar normal bir birey gibi hayatlarını sürdürmüşler ve edinmeleri gereken bütün becerileri ya da edinmeleri gereken becerilerin birçoğunu edinmeyi başarmışlardır. Onlara bu becerileri yeniden kazandırmaya çalışırken belki zihinlerinin bir köşesinde var olan bu becerileri yeniden hatırlamaları sağlanarak normal bir birey gibi yaşamlarını sürdürmelerine katkı sağlanabilir. Zihinsel yetersizliği olan bireylerin ortak özellikleri, normal akranlarına göre öğrenme süreçlerinin meşakkatli ve yorucu olmasıdır. Hatta bu yüzden de edinmeleri gereken bilgileri geç öğrenirler, öğrenme esnasında sabırlı olunması gerekmektedir, dağınık bir bilinç yapısına da sahip olabilmektedirler, dikkat dağınıklığı en üst noktadadır. Zihinsel yetersizlik yaşayan bireylerin birçoğu kısa süreli belleğe aldıkları bilgiyi uzun süreli belleğe depolamakta güçlük yaşarlar. Akademik hayatta edinmiş oldukları bilgi ve becerileri geri olmasına rağmen birçok kişi günlük ihtiyaçlarını bağımsız karşılayabilmektedir. Zihinsel yetersizliği olan bireyler edinmiş oldukları bilgileri kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe atamıyorken sonradan zihinsel yetersizliğe ulaşmış olan bireylerin edindikleri bilgileri kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe atarken geçmişte edindikleri ve yaşadıkları zihinsel yetersizlikten dolayı unuttukları bilgileri de hatırlama şansları olursa mesafe kat edilmesi daha da kolaylaşabilir.
İlerleyen Yıllarda Zihinsel Yetersizlik Yaşayan Bireylere Verilebilecek Psikolojik Destekler İle Yetişkinlik Dönemini Daha Verimli Geçirmeleri Sağlanabilir.
Sonradan zihinsel yetersizlik problemi yaşamış olan bireylere eski bilgi ve becerilerini hatırlatmak ve yeniden bu bilgi ve becerileri kazanmak için Sigmund Freud’un psikanaliz yöntemi kullanılabilir. Bir psikoterapi tekniği olarak kullanılan psikanaliz ,hastaların zihinsel süreçlerinin bilinçdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmaya çalışır. Psikanaliz yönteminde kendilik psikolojisi diye bir yöntem geliştirilmiştir. Bu yönteme göre diğer insanlarla kurulan karşılıklı empatik ilişkilerde dengeli bir kendilik hissinin gelişimi sağlanmaya çalışılır. Sonradan zihinsel yetersizlik yaşayan bireylere de psikanaliz yöntemi kullanılarak geçmişte kendilerine ait olan kişilik özellikleri hatırlatılarak kendilerini toparlamalarına katkı sağlanabilir. Aynı zamanda kişilerarası psikanaliz yöntemi de kullanılarak zihinsel yetersizlik yaşanmadan önce bireyin edinmiş olduğu sosyal beceriler gün yüzüne çıkarılmaya yeniden hatırlatılmaya ve yeni beceriler kazanılırken kullanılmasına yardımcı olunabilir. Bilindiği gibi insan dünyaya gelirken fiziksel sağlığının yanı sıra ruh sağlığına da sahip bir birey olarak dünyaya gelir Dünya Sağlık Örgütü sağlığı tanımlarken hastalık ve sakatlığın olmaması,bireyin bedensel,ruhsal ve sosyal iyilik hali olarak tanımlamaktadır. Aslında bireyin fiziksel olarak yani bedensel olarak sağlıklı olması sağlığın yalnızca bir boyutudur. Ruh sağlığı ve neden sağlığı birbirine sıkıca bağlı olan iki kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslına bakacak olursak beden sağlığımızın iyi olmasının ruh sağlığına, ruh sağlığımızın iyi olmasının da bedensel sağlığa bağlı olduğu yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmkatadır.Bedensel becerilerimizin kaybedilmiş olması hayatımızın birçok alanında bizleri olumsuz etkilerden zihinsel becerilerimizi kaybetmiş olmamız ise hayatımızın her alanında bizleri olumsuz etkilemektedir.Aslına bakacak olursak bedensel sağlığımızı verimli kullanmanın yolunun ruh sağlığımızın yerinde olmasına bağlayabiliriz. Yani fiziksel sağlık ne kadar önemli ise ruh sağlığı da o kadar önemlidir. Zihinsel yetersizliği olan bireylere fiziksel beceriler kazandırmak onların günlük hayatlarını özellikle de yetişkinlik evresindeki hayatlarını sürdürmelerine büyük ölçüde katkı sağlayacaktır. Bununla birlikte zihinsel yetersizliği olan bireylere verilecek olan ruh sağlığı hizmeti de onların günlük hayata adapte olmalarına katkı sağlayacaktır. O yüzden hem normal bireyler için hem de zihinsel yetersizliği olan bireyler için daha iyi hizmet verilebilmesi adına nasıl ki alan dışı çalışan özel eğitim öğretmenlerinin önlerinin kesilmesi gerekiyorsa alan dışı çalışan hatta çoğu zaman merdiven altı olarak faaliyetlerini sürdüren sözde Ruh Sağlığı uzmanlarının toplumun ruh sağlığını etkilemelerine izin verilmemelidir. Bunu sağlamanın yolu da etkili bir ruh sağlığı yasasının yürürlüğe girmesidir. Eğer ki ruh sağlığı bir yasa ile teminat altına alınırsa işte o zaman sadece zihinsel yetersizliği olan bireyler değil bütün bireylerin bütün toplumun ruh sağlığının istismar edilmesinin önüne geçilmiş olunacak ve bu sayede yaşanılan ruh sağlığı problemlerinin giderilmesinin de önü açılmış olacaktır. Onun için de gerek sözlü olarak gerekse yazılı olarak yetkili mercilere ülkemizde bir ruh sağlığı yasasına ne kadar çok ihtiyaç olduğu duyurulmalı ve en kısa zamanda bu yasanın çıkarılmasına özel eğitim öğretmenleri ve özel eğitim öğretmeni adaylarının destek vermeleri gerekmektedir.