15.09.1983 ile 02.12.1986 tarihleri arasında Kayseri Mimar Sinan Lisesi'nde beraber çalıştığım İsmail Adil Şahin ile, haftanın beş günü okul dönüşü şehir merkezine yürürken şiir hakkında konuşurduk. O gün ezberlediğim şiirlerin bilmediğim kelimelerinin anlamlarını sorup öğrenirdim. Entelektüel bir çizgide olup şiir de yazan üstad, ayrıca şiir ve şair hakkında teferruatlı bilgi verirdi.
Üzerimde emeği bulunan vefalı dost, Üstad İsmail beye; hissiyatımdan klavyeye akseden kifâyetsiz kelimelerimle, hürmet arzetmekle şerefyab olacağımı da bu vesileyle belirtmek isterim.
ERZURUM DEYİNCE
“Erzurum yayladır İstanbul ne ki”,
Bir mertliğe bir de çaya tiryâki,
Oltu tespihidir dönen eldeki,
Meşhur cağ kebabı bir dönerin var.
Dadaşlıkla mâruf ne erlerin var.
Doksan üç harbinde bir hanım nefer,
Düşmanın üstüne kılıyor sefer,
Rahmet okuyalım gelin berâber,
Nene Hâtun gibi çok değerin var,
Dadaşlıkla mâruf ne erlerin var.
Marifetnâme’yle İbrahim Hakkı
İlimle, irfanla donattı halkı,
İşte böyle olur Erzurum farkı,
Erzurum ne güzel bir cevherin var,
Dadaşlıkla mâruf ne erlerin var.
Kara Fatma diye bulmuş şöhreti,
Atatürk de sevmiş o'nda gayreti,
Ne gurbet yıldırmış, ne de hasreti,
Ulu Hatun'sun sen kalpte yerin var,
Dadaşlıkla mâruf ne erlerin var.
Palandöken’inde bitmez karıyla,
Soğuksun bilirim kış, bahârıyla,
Sen övün hakkındır hançer barıyla,
Memleket harcında alın terin var,
Dadaşlıkla mâruf ne erlerin var.
Medreselerinle, camilerinle,
Tarihten mîrassın her eserinle,
Yaşa, gönüllerde eşsiz yerinle,
Türk'lüğü haykıran eserlerin var,
Dadaşlıkla mâruf ne erlerin var.
Doğu'nun başkenti güzel Erzurum,
Bulanık mı akar her zaman Tortum?
Haydi bekle beni, bak geliyorum.
Acılar da çekmiş bir kaderin var,
Dadaşlıkla mâruf ne erlerin var.
ERCİYES
Senin başında duman, benim başımda sevda
İkimiz de yalnızız, şu koskoca dünyada
Alev alev yanardı, bir zamanlar başımız
Düşen aklarla şimdi geçmektedir yaşımız
Sende, gök sonsuzunu delip geçmek hevesi
Bu heves, gönlümün de sevdası ve gayesi
Yücenin aşkı büyüktür, derdi mihneti büyük
Doruktaki sevdadan doğan, hasreti büyük
Senin başında duman, benim başımda sevda
Aşktan, hasretten başka, ne var ki şu dünyada
AY DARILDI
Bir seni düşündüm, bir aya baktım:
Pırıl pırıldı ay yine dün gece.
Mehtabı yurdunda yalnız bıraktım:
Bana darıldı ay yine dün gece.
Mehtabı seyreden yıldızlar hayran,
Senin gibi mehtap görmedi devran.
Dedim ki, simâsı aydınlık aydan;
Küstü, kırıldı ay yine dün gece.
Ben seni düşündüm, seni özledim,
Gökyüzünde hayâlini izledim,
Mehtaba gösterdim “işte o” dedim,
Vuruldu ay sana yine dün gece.
ARAYIŞLARIM
Gün sönünce efkâr basar gönlümü
Yıldızlarda izlerini ararım
Boş sayarım sensiz geçen ömrümü
Şafaklarda yüzlerini ararım
Bir bakınca o efsunlu gözlere
Yüreğimin içi döner mahşere
İçinde bir değil, belki bin kere
Kaybolduğum gözlerini ararım
Âşık gönlüm yüreğine esir de,
Seni arar manzumede, nesirde,
Sevda diyen türkülerde, şiirde,
Şarkılarda sözlerini ararım.
Ufuklarda, guruplarda, tanlarda
Sensizlikten delirdiğim anlarda
Gelir diye hasretimi anlar da
Bana gelen dizlerini ararım
Bir dokunsan kanın kaynar kanımda
Hissederim canın gezer canımda
Görmeyince bir dem olsun yanımda
Sitemini nazlarını ararım
Benim gönlüm bir sevdanın tutsağı
Orda yanar aşkın sönmez çerağı
Boş kalsa da sonsuza dek kucağı
Bir serabın hazlarını ararım
İSMAİL ADİL ŞAHİN