Öncelikle en küçüğünden en büyüğüne, sineğinden böceğine, akıllısından delisine, zengininden fakirine ve şehirlisinden köylüsüne kadar, herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Her ne iş yaparsa yapsın, ister üretsin ister satsın her kim Hasankale’de taş üstüne taş koymuşsa ALLAH ondan razı olsun. Ancak bugün Hasankale’nin gelmiş olduğu nokta itibariyle yüzleşilen olumsuzlukların sebeplerini ve hatta sorumlularını da hatırlamak gerektiğini herhalde hepimiz kabul ederiz. Çünkü; “nereden geldiğini bilirsen gideceğin yeri de bilirsin” veciz sözünden yola çıkıldığında, her Hasankale kaygısı yaşayanın geçmiş-bugün ve gelecek sarmalında tarih bilinci ve tarih şuuruyla yaşanan sorunları analiz ederek değerlendirmesi gerekir. Eğer bugün karşı karşıya kalınan sorunların geçmişteki sebeplerine odaklaşılırsa, o sebeplere bugün müdahale edilerek geleceğin daha istendik ve daha beklendik olması sağlanabilir. Bu sürecin adı da, tarih bilinci ve tarihsel şuurdur.
Değerli dostlar, bu sorunları herkesin çok iyi bildiği gibi; eğitim, sağlık, tarım, ticaret, sanayileşme, istihdam, yönetim, bürokrasi, kamu ve özel sektöre ait kurum ve kuruluşları, köy ve şehir entegrasyonu, köye dönük hizmetler ve göç sorunları olarak belirtmek gerekir.
Sevgili dostlar, bir kere en başta Hasankale’ yi en son şehirleşme politikaları çerçevesinde köylerden ayrı düşünmek ve yapılacak tüm kamu hizmetlerinden ayrı tutmak, bu gün yaşanan olumsuzluklar itibariyle en önemli gerekçelerden birisidir. Maalesef köyler harabeye dönerken Hasankaleâbad olamamıştır. Eğer daha gerçekçi kıyaslamalar yapılırsa, batı dünyasında mezralar köye, köyler kasabaya ve kasabalar da şehire dönüşmektedir. Bu manada şehirleşme politikaları bu amaca dönük olarak hazırlanmaktadır. Artık dünyanın kocaman bir köy halini aldığı 21. yüzyılın küreselleşen dünyamızda sosyal ve kültürel etkileşimler had safhadadır ve eğer bu manada kendi öz kültürünüzü koruyup yeni nesillere sağlıklı olarak aktaramazsanız, asimile olup tüm kadim değerlerinizi kaybeder ve toplumsal yapınızı erozyona uğratırsınız. Böyle bir toplumsal yapıda; hak, adalet, komşu hakkı, güven ve yardımlaşmadan bahsedemezsiniz. HalbukiHasankale kuruluşundan itibaren bu anlamda çok zengin bir geçmişe sahiptir ve halâ o sermayeden harcamalar yapılmaktadır.
Şu anda durumun ne olduğunu bilmiyorum ancak geçmiş dönemlerde Hasankale kendisine bağlı olan ve kazancını Hasankale’ye harcamasının yollarını mutlaka bulup hazırlaması gereken o köylere hizmet götürerek modernleşme ve şehirleşme adına herhangi bir katkı yapamamıştır. O köylüler de elde ettikleri kazançlarını Hasankale’yi es geçerek Erzurum’a veya daha başka şehirlere yapmak durumunda kalmışlardır. Hasankale her şeyden ayrı Pasinler ovası olarak çok verimli tarım alanlarına sahiptir ve üretilecek bazı ürünlerin markalaşması ve etiketleştirilmesi mümkündür. Kars’ta Kars Kaşarı, Kars Kazı gibi bazı yerel ürünler bu manada markalaştırılmış ve dünya çapında reklamı yapılmaktadır. Hasankale’nin köylerinde yani o güzelim ovada demode olmuş geleneksel yöntemlerle yapılan tarımsal faaliyetlerden dolayı toprak çoraklaşmaya başlamıştır. Ürün çeşitliliğine gidilemediği için her yıl çok geniş bir ölçekte üretilen belli başlı ürünler maalesef bin bir zorluklarla yine de en iyisini üretmeye çalışan köylülerimizin elinde kalmakta ve zayi olup gitmektedir.
Bu günkü yazımda sadece patates üretimi ve pazarlaması üzerinde duracağım. Değerli dostlar Pasinler bir anlamda patates ambarı olarak adlanmıştır. Üretilen patatesin nişasta oranı diğer yöreler göre çok daha fazladır. Temiz havası ve suyuna bağlı olarak lezzeti de aranan bir lezzet olmuştur. Bu ürün, fakir fukaranın ekmeği hükmünde olması, her mutfağın vazgeçilmez sebzesi olmasına rağmen, üreticinin yapmış olduğu masrafını bile çıkaramadan elinde kalması ve çürümesi nasıl izah edilmelidir? Hiç sorumluluk üstlenen kimse yok mudur?
Değerli dostlar dedim ya, Hasankale ve köylerini beraber bir bütün olarak düşündüğümüzde, Pasinler şehir/ilçe olduğu için yerel yönetimlerin bu manada yatırım, ihracat, istihdam ve kooperatifleşme adına hiçbir şey yapmadıklarını görüyoruz. Adı kooperatif olan bir iki yapı olsa da, bunların da faaliyet alanları ve çalışma tempoları iyi analiz edildiğinde Hasankale ve tüm köylerini kuşatıcı bir misyon ve vizyona ulaşamadıkları anlaşılacaktır. Kooperatifleşme;hem çağımızın geldiği noktada üretici ve tüketiciyi oluşturulacak denge çerçevesinde koruyan, özellikle ürün kalitesini ve üreticinin emeğinin heba olmamasını sağlayacak fiyat dengelemesi yapan, hem de bu arada tüketiciyi kaliteli ve sağlıklı tarımsal ürünlere ulaşmasını ve makul bedellerle ihtiyacını gidermesini sağlamanın yegâne yoludur. Serbest Pazar ekonomisinin işler olduğu ve içerisinde yaşadığımız modernleşme ve bilgi çağında, yerel yönetimlerin seçmenler boyutuyla tüm halkını ilgilendiren her meselede çok önemli roller üstlenmesi gerekir. Dolayısıyla bir belediyenin başarılı mı, başarısız mı diye değerlendirilmesi için aynı belediyeyi farklı dönemler itibariyle değil, modern dünyada uygulanan belediyecilik hizmetleri ile kıyaslamak gerekir. Almanya’da, İngiltere’de, Fransa’da, Hollanda’da, Japonya’da, Danimarka’da, Amerika’da Çin’de aynı ölçekteki belediyelerde bu yerel hizmetlerin nasıl ve hangi alanlarda yürütüldüğüne bakıldığı zaman, bizim durumumuzun ne olduğunu daha rahat anlayabiliriz. Birçok kötü içerisinde iyiyi ararsanız, bulacağınız kötünün iyisidir. Hiçbir zaman kötünün iyisi iyilerin iyisi olamaz. İnsanların karınlarını doyurmak, mal ve hizmet üreterek hem kendi bütçelerine ve hem de yaşadıkları şehrin ve genelde tüm ülkenin ekonomisine katma değer sağlamalarının önünü açmak zorundasınız. Eğer bir beldede çaresiz ve alternatifsiz yaşamak ve her türlü cefayı paylaşmak durumunda olan aileler içerisinde, iktidar adına siyaset kurumunda uygun yerlerde bir türlü fırsatlar yakalayıp rol sahibi olamayan, her gün evine ekmek götürme mücadelesi veren, çocuklarının sağlık ve temel ihtiyaçları ile ilgili giderlerini karşılamakta zorlanan, tek geleceğe dönük varlığı olan çocuklarının eğitim imkân ve fırsatlarından sadece ortalama bir pozisyon alarak yararlanamayan, belediye veya diğer kamu ve özel kurumlarda istihdam edilen elemanlar arasına asla giremeyen, kırık kalp ve hep hüzünle seyreden aileler varsa, konuşacak ve övünecek bir şeyiniz kökünden yok demektir.
Kooperatifleşme aynı zamanda tarım sanayisinin oluşması için de temel parametrelerden birisidir.Bu manada bir kooperatifleşme olsa idi herhalde patates bu gün olduğu gibi üreticinin elinde kalmazdı. Değerli kardeşlerim bu gün Adana’da bir pamuk borsası var. Karadeniz’de bir fındık borsası var. Neden Hasankale’de bir patates borsası olmasın? Patates fındıktan daha mı az önemli ve gerekli? Etrafımız ateş çemberi ve tarımsal üretim tam olarak yapılamamaktadır. Yerel yönetimler öncülük ederek bu temel gıda o bölgelere ihraç edilemez mi? Bu temel gıdayı işleyecek bir üretim mekanizması veya fabrikası kurulamaz mıydı? Bu ürünün işlenmesiyle özellikle ilaç sanayiinde kullanılabilecek olan nişasta, ispirto vb. ürünlerin elde edildiği bilinmektedir. Ya da her market ve bakkallarda en çok rafları dolduran çeşit çeşit patates cipslerine ne dersiniz? Tamam özel sektör bunları yapabilir ancak bu işlere belli dönemler itibariyle yerel yönetimlerin devlet adına üreteceği projelerle öncülük ve rehberlik yapması gerekir. İşte o zaman kazanan tüm tarım çalışanları üreticiler ve dolayısıyla da tüm Hasankale olacaktır. Şehirleşen ve modernleşen köylerden ve çok önemli imkân ve fırsatlar yaratan şehirden (Hasankale’den) kesinlikle göç te olmayacaktır. Zenginleşen ilçemiz ve şehirde ve köylerde yaşayan insanlarımız işte o zaman eğitime de gereken harcamaları yapacak, özel ve devlet okulları daha donanımlı hale gelecek, yerel yönetimler eğitimle ilgili daha fazla istihdam yatırıma öncülük yapacak ve herkes çocuklarının eğitimi ile ilgili de kaygılanmadan şehrine ve köyüne aidiyet duygusu geliştirecektir.
Selam, saygı v e sevgilerimle.