Ali Osman ENGİN
Köşe Yazarı
Ali Osman ENGİN
 

Sonuçların Sosyal ve Bilimsel Analizi Sebepleri Görünür ve Anlaşılır Kılar!..

At izinin it izine karıştığı, atların it itlerin at sanıldığı bir dünyanın keşmekeşini yaşıyoruz. Tozu dumana katan ölümcül olayların; gören gözleri kör, duyan kulakları sağır, hak ve hakikatlere tutunarak ayağa kalkma niyet ve talebini söze döken dilleri lal etmeye devam ediyor. İşin başka bir garip tarafı da; her nereye ve hangi niyetle bakarsa baksın görme özelliğini kaybetmiş ve sadece gösterilenleri gören, zulme uğrayanların ve mazlumların feryadını değil, zulüm yapan zalimlerin duyurmak istediklerini duyan, davasının Hakkı bile tutup ayağa kaldırmak olduğunu savunan zavallıların kendilerini ve toplumu cellatlarından kurtarma şansları yoktur ve hiç olmamıştır.               İşte böylesi sanal ve küresel oyun kurucular tarafından yapılandırılmış bir dünyada sonuçları yaşamadan, sebepler hakkında hüküm vermek hiçte olası değildir. Bu olasılık dışında tamamen farklı ve bir anlamda dayatılan gerekçelere oturtulan olayların olgu boyutları hiç anlaşılamayacak ve tarihin tekerrür etmesi şeklinde deneyim, yaşantı ve tecrübeler çok ağır maliyetleri ile tekrarlayıp duracaktır. Bu durumda yaratılan riskler çok ucuza satın alınacak ve küresel pazarlarda pazarlanarak daha yeni senaryolara kaynak oluşturacaktır. En değerli nimet  ve kalıtsal miras değerlerinden olan göz ve kulaklar doğal fonksiyonlarını yitirdiği zaman, artık kendilerine bağlanan kanallardan gelen uyarıcıları algıda seçiciliği kaybetmiş olarak duyacak ve görecektir. Sadece onları konuşacak ve onların istediği gibi düşünecektir.               En basitinden en karmaşığına kadar yaşadığımız küresel olayların birebir somut olarak yaşanılan durumların (olayların) arka plânlarında saklanan, kendi renk ve kokularının dışında renklendirilip kokulandırılan olgu boyutlarının eşyanın tabiat ve doğasına uygun olarak anlaşılıp, doğru analiz ve sentezlere ulaşılabilmesi imkân ve ihtimal dışındadır. Elbette ki boyalanıp cilalanan ve birebir yaşanan olayların gerçek genellemeleri olarak kendisi olmayan sonuçlardan sebeplerin anlaşılması imkânsızdır. İster sıcak olsun, ister soğuk olsun doğal ve gerçek renk ve kokularıyla değerlendirilip analiz edilecek sonuçların değerlendirilmesi ile sebepler anlaşılabilir ve o doğrultuda sentezler yoluyla önlemler alınabilir. İşte o zaman bakan gözler görür, işiten kulaklar duyabilir ve elde edilecek böylesi sağlam verilere dayalı olarak ta insan beyni kendi sistematik yapısı çerçevesinde çalışır ve tabii ki ancak o zaman akıl edilebilir.               İster bireysel olarak insanların birbirlerine yaptığı sahtekârlık ve aldatmalar ve isterse toplumların ve devletlerin birbirlerine yaptıkları hak, hukuk ve adalet ihlalleri hep aynı çerçevedendir. Yaşanılan süreçler çerçevesinde aklın felsefesi ve bilimi olan mantıkla düşünüldüğü zaman iddiaların ve fikirlerin boyutları arasındaki çelişkiler ve uyuşmazlıklar mutlaka fark edilecektir. Bütün mesele yüksek bir farkındalık düzeyiyle çelişkilerin ve farklılıkların farkında olmaktır.               Gösterildiği ve ancak o çerçevede anlayabildiğimiz kadarıyla Hamasın siyasi lideri İsmail Haniye’nin İran’ın Devrim Muhafızlarının karargâhında kendisine tahsis edilen odada adeta tereyağından kıl çeker gibi öldürülmesi, sanki “ayağım taşa takıldı düştüm” şeklinde ortaya çıkan bir olay değildir. Bu plan için ortamı hazırlayanlar ve eyleme dökenler birlikte düşünüldüğü zaman; kimin elinin kimin cebinde olabileceği yavaş yavaş anlaşılmaya başlayacaktır. Ortadoğu’da İran’ın askeri güçlerini komuta eden Kasım Süleymani ve milisleri Irak ve Suriye’de binlerce Sünni Müslüman Arap ve Türkmenleri çeşitli ahlâksızlıklarla katletmişlerdir. İran’ın Sünni Hamas ve onun siyasi büro şefi ile olan irtibatı çok farklı değişkenleri de dikkate alarak analiz edilip değerlendirildiği zaman pandoranın kutusu yavaş yavaş açılmaya başlayacaktır. Anlaşılan odur ki, İran Haniye’yi koruyamamış veya korumamıştır. Bu konuda İran’da yapılan soruşturmada tutuklanan istihbarat elemanları bu düşünceyi teyit etmektedir. En küçüğünden en büyüğüne kadar tüm bu olay olgularını yönetebilen bir İsrail’in Hamas’ın 7 Ekimde İsrail’e gerçekleştirdiği saldırıdan haberdar olmaması ancak akla ziyandır. Üstelik bu saldırıya göz yuman İsrail’in Hamas mensuplarıyla beraber kendi vatandaşlarını da bombalaması ilerde gerçekleştireceği planlı ve organize eylemlere gerekçe arayışlarıdır.               İran ve İsrail arasındaki tabiri caiz ise yalandan itiş ve kakışın cezasını masum, zavallı ve mazlum Filistinliler çekmiştir ve ne yazık ki her geçen gün daha da şiddetli bir şekilde yaşamaya devam ediyor. İran ve İsrail birbirlerinin kontrollü düşmanları ve bir madalyonun iki yüzü olarak gerçekleşen saldırılar da kazan-kazan ilkesi temelli çatışmalardır. Açıkçası İsrail olmadan İran ve İran olmadan İsrail’in olması belki daha zor olacaktır. Genel olarak Arapların bu süreçlerde üzerlerine düşenleri yapmamaları da muhtemelen bu çerçeveden düşünülebilir. Her ne ve nasıl olursa olsun bu katliam gerçek arayış ve parametrelere dayalı olarak mutlaka durdurulmalıdır. Unutulmamalıdır ki orada akıtılan kan ve Arşa yükselen feryatlar dünyanın geri kalanını boğacaktır. Bunu adı 3. Dünya savaşı veya kıyamette olabilir!..
Ekleme Tarihi: 08 Ağustos 2024 - Perşembe
Ali Osman ENGİN

Sonuçların Sosyal ve Bilimsel Analizi Sebepleri Görünür ve Anlaşılır Kılar!..

At izinin it izine karıştığı, atların it itlerin at sanıldığı bir dünyanın keşmekeşini yaşıyoruz. Tozu dumana katan ölümcül olayların; gören gözleri kör, duyan kulakları sağır, hak ve hakikatlere tutunarak ayağa kalkma niyet ve talebini söze döken dilleri lal etmeye devam ediyor. İşin başka bir garip tarafı da; her nereye ve hangi niyetle bakarsa baksın görme özelliğini kaybetmiş ve sadece gösterilenleri gören, zulme uğrayanların ve mazlumların feryadını değil, zulüm yapan zalimlerin duyurmak istediklerini duyan, davasının Hakkı bile tutup ayağa kaldırmak olduğunu savunan zavallıların kendilerini ve toplumu cellatlarından kurtarma şansları yoktur ve hiç olmamıştır.

 

            İşte böylesi sanal ve küresel oyun kurucular tarafından yapılandırılmış bir dünyada sonuçları yaşamadan, sebepler hakkında hüküm vermek hiçte olası değildir. Bu olasılık dışında tamamen farklı ve bir anlamda dayatılan gerekçelere oturtulan olayların olgu boyutları hiç anlaşılamayacak ve tarihin tekerrür etmesi şeklinde deneyim, yaşantı ve tecrübeler çok ağır maliyetleri ile tekrarlayıp duracaktır. Bu durumda yaratılan riskler çok ucuza satın alınacak ve küresel pazarlarda pazarlanarak daha yeni senaryolara kaynak oluşturacaktır. En değerli nimet  ve kalıtsal miras değerlerinden olan göz ve kulaklar doğal fonksiyonlarını yitirdiği zaman, artık kendilerine bağlanan kanallardan gelen uyarıcıları algıda seçiciliği kaybetmiş olarak duyacak ve görecektir. Sadece onları konuşacak ve onların istediği gibi düşünecektir.

 

            En basitinden en karmaşığına kadar yaşadığımız küresel olayların birebir somut olarak yaşanılan durumların (olayların) arka plânlarında saklanan, kendi renk ve kokularının dışında renklendirilip kokulandırılan olgu boyutlarının eşyanın tabiat ve doğasına uygun olarak anlaşılıp, doğru analiz ve sentezlere ulaşılabilmesi imkân ve ihtimal dışındadır. Elbette ki boyalanıp cilalanan ve birebir yaşanan olayların gerçek genellemeleri olarak kendisi olmayan sonuçlardan sebeplerin anlaşılması imkânsızdır. İster sıcak olsun, ister soğuk olsun doğal ve gerçek renk ve kokularıyla değerlendirilip analiz edilecek sonuçların değerlendirilmesi ile sebepler anlaşılabilir ve o doğrultuda sentezler yoluyla önlemler alınabilir. İşte o zaman bakan gözler görür, işiten kulaklar duyabilir ve elde edilecek böylesi sağlam verilere dayalı olarak ta insan beyni kendi sistematik yapısı çerçevesinde çalışır ve tabii ki ancak o zaman akıl edilebilir.

 

            İster bireysel olarak insanların birbirlerine yaptığı sahtekârlık ve aldatmalar ve isterse toplumların ve devletlerin birbirlerine yaptıkları hak, hukuk ve adalet ihlalleri hep aynı çerçevedendir. Yaşanılan süreçler çerçevesinde aklın felsefesi ve bilimi olan mantıkla düşünüldüğü zaman iddiaların ve fikirlerin boyutları arasındaki çelişkiler ve uyuşmazlıklar mutlaka fark edilecektir. Bütün mesele yüksek bir farkındalık düzeyiyle çelişkilerin ve farklılıkların farkında olmaktır.

 

            Gösterildiği ve ancak o çerçevede anlayabildiğimiz kadarıyla Hamasın siyasi lideri İsmail Haniye’nin İran’ın Devrim Muhafızlarının karargâhında kendisine tahsis edilen odada adeta tereyağından kıl çeker gibi öldürülmesi, sanki “ayağım taşa takıldı düştüm” şeklinde ortaya çıkan bir olay değildir. Bu plan için ortamı hazırlayanlar ve eyleme dökenler birlikte düşünüldüğü zaman; kimin elinin kimin cebinde olabileceği yavaş yavaş anlaşılmaya başlayacaktır. Ortadoğu’da İran’ın askeri güçlerini komuta eden Kasım Süleymani ve milisleri Irak ve Suriye’de binlerce Sünni Müslüman Arap ve Türkmenleri çeşitli ahlâksızlıklarla katletmişlerdir. İran’ın Sünni Hamas ve onun siyasi büro şefi ile olan irtibatı çok farklı değişkenleri de dikkate alarak analiz edilip değerlendirildiği zaman pandoranın kutusu yavaş yavaş açılmaya başlayacaktır. Anlaşılan odur ki, İran Haniye’yi koruyamamış veya korumamıştır. Bu konuda İran’da yapılan soruşturmada tutuklanan istihbarat elemanları bu düşünceyi teyit etmektedir. En küçüğünden en büyüğüne kadar tüm bu olay olgularını yönetebilen bir İsrail’in Hamas’ın 7 Ekimde İsrail’e gerçekleştirdiği saldırıdan haberdar olmaması ancak akla ziyandır. Üstelik bu saldırıya göz yuman İsrail’in Hamas mensuplarıyla beraber kendi vatandaşlarını da bombalaması ilerde gerçekleştireceği planlı ve organize eylemlere gerekçe arayışlarıdır.

 

            İran ve İsrail arasındaki tabiri caiz ise yalandan itiş ve kakışın cezasını masum, zavallı ve mazlum Filistinliler çekmiştir ve ne yazık ki her geçen gün daha da şiddetli bir şekilde yaşamaya devam ediyor. İran ve İsrail birbirlerinin kontrollü düşmanları ve bir madalyonun iki yüzü olarak gerçekleşen saldırılar da kazan-kazan ilkesi temelli çatışmalardır. Açıkçası İsrail olmadan İran ve İran olmadan İsrail’in olması belki daha zor olacaktır. Genel olarak Arapların bu süreçlerde üzerlerine düşenleri yapmamaları da muhtemelen bu çerçeveden düşünülebilir. Her ne ve nasıl olursa olsun bu katliam gerçek arayış ve parametrelere dayalı olarak mutlaka durdurulmalıdır. Unutulmamalıdır ki orada akıtılan kan ve Arşa yükselen feryatlar dünyanın geri kalanını boğacaktır. Bunu adı 3. Dünya savaşı veya kıyamette olabilir!..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler