Ali Osman ENGİN
Köşe Yazarı
Ali Osman ENGİN
 

SEÇİM BARAJI VE SEÇMEN İRADESİ

Son günlerde bir seçim barajı gündemi yaratıldı ve devletin yargı erkiyle yasama ve yürütme erkleri arasında kaybet-kazan ilkesine dayalı kıyasıya bir mücadele yaşanmaya başladı. Anayasa Mahkemesi başkanı Sayın Haşim KILIÇ’ ın %10’luk seçim barajı ile ilgili olarak yapılan bireysel başvuruyu değerlendirmeye aldığı ve her hangi bir hak ihlali sonucuna varılırsa, otomatik olarak bu barajın yok sayılacağı gibi bir algı yaratıldı. Elbette ki Anayasa Mahkemeleri siyasi sonuç doğuracak davalara bakar. Ahmet’in tarlasına Mehmet’in koyunlarının girip zarara sebep olması ilgili ortaya çıkan sonuçlara bakmaz. Anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karardan dolayı kurumsal düzeyde ağır eleştirilere muhatap olması doğru değildir. Çünkü bu kurum, yasama ve yürütme erklerinin vermiş olduğu kararlara ve bu kararların siyasi sonuçlarıyla ilişkili durumlara bakar, millet lehine ve adına kararlar verir. Milletin lehine olacak kararların da herkesi memnun etmesi beklenir. Anayasa mahkemesi başkanlığının böyle bir açıklama yapıp işlem yapmaya başlamasından sonra, yazılı ve görsel medyada her zaman yaptıkları gibi; rollerini iyi ezberleyip arzı endam eden ve ters yüz ettikleri asıl gerçekliklerden üretmeye çalıştıkları sanal ve asli gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan naylon gerçeklikleri savunarak, yeni algılar yaratmaya çalışan, insanımızın hafızasını çürüten ve her varlık değerini ipotek altına alan kirli tasarım ve düşüncelerini adeta dışı albenilerle cilalanmış şarapnel parçası fikirlerini boğazlarında mide kaynaklı biriktirdikleri zehirli salya ve akıntılarla  ıslatıp halkımıza yutturmaya çalışan taşeronlar belli ki çok rahatsız olmuşlar. Bana göre eğer onlar rahatsız olmuşlarsa, sayın anayasa başkanı halkın yanında ve doğru yoldadır. Asla geri adım atmamalıdır, çelikten bir irade ortaya koymalıdır ve bu aziz millete temsilde katılımcılık, çoğulculuk, adalet ve  yönetimde toplumun her kesimine sorumluluk bilincini geliştiren gerçek istikrarın yakalanmasına zemin oluşturmalıdır. Tek parti iktidarları yönetimde monopolleşmekte ve zaman içerisinde “ben ne dersem doğrudur, eğer yanlış dersem o daha doğudur” mantığı doğal olarak gelişmekte, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki güçler ayrılığı ilkesi elde edilen siyasi gücün gereği olarak ötelenebilmektedir. Bu durumun ortaya çıkmaması, toplumun her kesimini temsil kabiliyeti çok daha yüksek koalisyonların mümkün olabilmesine bağlıdır. Geçmişte yaşanan kötü örnekleri sürekli canlı tutarak seçmen arasında korku yaratanlar, koalisyon hükümetlerinin başarısız olmalarını sağlayan ana faktör ve değişkenleri saklayıp göz ardı eden laf cambazları, kendilerini deşifre edenler nezdinde çok zavallı hilkat garibeleri olduklarını fark edeceklerdir. Yada işledikleri bedeli ağır günahları, eğer azıcık varsa, vicdanlarını kemirip yiyecek ve düşürüldükleri azgın denizde kurtulmak için etraflarında daha önce kendilerinin yaptığı gibi arzı endam eden öldürücü zehirli yılanlara sarılacaklardır. Geçmiş dönemlerde bu yüce milleti arkadan vurmaya çalışan yapıların şu an itibariyle içerisine düştükleri cehennem ıstıraplarından kurtulmak için yine bu aziz millete sığındıkları ibretle izlenmektedir. Ben diyorum ki, bu millet bu ülke içerisinde ve dışında yaşayan bütün mazlumlara ve hatta ilerde mazlum olma ihtimalleri olan şimdinin zalimlerine de lazım olacaktır. Lütfen daha fazla oynamayın!.. Ne hikmetse, muhalefette olan siyasi partiler seçim barajının kaldırılmasını veya düşürülmesinin gereğini güçlü veya zayıf bir şekilde dillendirirken, iktidar partisi ise çok rahat bir şekilde bu barajın tamamen kaldırılmasını savunarak anayasa mahkemesine iş bırakmamayı düşünmüyor izlenimi yaratılmaktadır. Herhalde bu iradenin ortaya konulmasında en az zorlanması gereken, iktidar partisi olmalıdır. O zaman kendilerine kelepir fiyatına terk edilen meydanlarda, ana gerçekliklerden ürettikleri sanal gerçeklikleri millete yutturarak kabul ettirmeye çalışan, yazılı ve görsel medyada hizmet alım-satımı yapan taşeronlar, idealist felsefenin tanımıyla; gölgeler aleminin ölümlü varlıkları olduklarını anladıklarında çoktan ana üryan ve farşı malamat olarak göçüp gitmiş olacaklardır. Çünkü seçim barajı ortadan kalktığında, halkın iradesi engelsiz olarak sandığa yansıyacak, güncel olay ve olgularla ilgili yorum ve değerlendirmelerini doğrudan kendileri yapacaklardır. Şu an ülkede yaşanan ekonomik, sosyal, psikolojik ve kültürel sorunların temelinde, ne kadar azınlıkta olursa olsun, her bir seçmenin iradesine saygı adına, seçmen tercihlerinin sağlıklı olarak sandığa yansımasına engel olan seçim barajının kaldırılamamış olması yatmaktadır. Seçim barajı, açıkçası seçmen iradesine konulmuş bir ipotektir. Bunu savunmanın demokrasi ve insan haklarıyla uzaktan yakından ilişkisi olamaz. Ülke yönetimi, tek partiyle olabileceği gibi, bir koalisyonda birden fazla siyasi partinin bir araya geldiği koalisyonlar ile de olabilir. Hatta günümüzde çok partili veya paydaşlı koalisyonların da, kritik durumlarda karar mekanizmalarını ortak akıl ve irade çerçevesinde çok seri olarak çalıştırdığı, aynı hükümet içerisinde birbirlerini  ikaz edip uyararak, ortaya çıkma ihtimali olan yanlışları bertaraf edip, aşağı yukarı toplumun her kesiminin kabulünü alacak kararları daha titiz olarak aldıkları, mevcut örneklerden anlaşılmaktadır. Hem çok partili demokrasiden bahsedeceksiniz ve hem de siyasi partilerde seçmen iradesinin tecelli etmesini engelleyecek seçim barajlarını tahkim edeceksiniz. Bu büyük bir çelişkidir. Seçim barajlarından korkmayan ve demokratik yapı  gereği kaldırılmasını savunan siyasi yapıların halk nezdinde itibar kazanacağı gerçekliği yaşanan musibetlerden çıkarılacak dersler sonucunda anlaşılacaktır. Seçim barajı, yaratılan korkulara bağlı olarak iktidarı elde eden siyasi partilere, sürekli bir iktidar ve kaybeden güya alternatif ve muhalif siyasi partilere de yine sürekli bir muhalefet görevi verir. Böyle bir durumda artık herkes yaşamını kolaylaştırmak ve beklentilerini öyle veya böyle karşılayabilmek için, iktidara daha yakın olma tutum ve davranışını gösterecektir. Çünkü kendi partilerinin iktidar veya iktidar paydaşı olabilme ihtimalleri tamamen ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla artık çok partili bir demokrasiden değil, git gide tek partili bir demokrasiden bahsedilmeye başlanacaktır. Muhalefetler de elde ettikleri sandalye sahiplerinin tahakkümü altına girerek sadece var olanlarla yetinip, kapılarını alttan gelecek yeni ve halk nezdinde yüksek değerler kazanmış çok daha kaliteli ve donanımlı adaylara köküne kadar kapatacaklardır. Siyasi partilerde mevcut seçilmişlerin en azından kendi seçim bölgelerinde kendilerine alternatif olabilecek çok daha yetenekli ve halka güven verebilen yeni adaylarla ilgili kesinlikle hiçbir çalışma yapmamaları bunun çok açık bir kanıtıdır. Böyle bir yapı oluşturmuş muhalefetlerin halkın tercihini değiştirecek tekamül adına değişim ve dönüşümü yakalamaları beklenmemelidir. Zaten öyle de olmaktadır. Artık tabi ki daha çok kendilerine samimi olarak oy veren seçmenleri açısından kaybetmeyi kader haline getiren muhalefet, kendi seçmeninin her zaman kendilerine sağladığı konforu her şart altında koruyabilmek için seçim barajlarına sarılarak yola devam demek isterler. Evet sevgili dostlar, kurumsallaşan demokrasilerde sadece siyaset kurumu açısından değil, diğer toplumsal kurumlar açısından da benzer durumlar ortaya çıkmaktadır. Çünkü toplumu meydana getiren temel toplumsal kurumların birbirlerinden bağımsız olmaları ve birbirlerini etkilememeleri düşünülemez. Bir toplumsal kurumun ürettiği işlenmiş ve mamul madde, diğer toplumsal kurumların ve sistemlerin kullanacağı temel girdileri ve hammaddeleri oluşturur. Dolayısıyla sürekli bir alavere ve etkileşim söz konusudur. İlimizde demokrasi gereği sistemde olan her demokratik partinin seçimleri kazanma ve kaybetme ihtimalleri vardır. Hangisi kazanırsa kazansın kaybeden diğer siyasi partilerdir. Seçmenin demokratik temayüller çerçevesinde, kesinlikle tercihlerini çoğunluk olarak yönlendirdikleri siyasi parti ve onun adayı açısından kaybeden bir şehir değildir. Kayıp veya kazanç olduğu, seçilenlerin hizmet süreçleri sonunda yine halk tarafından değerlendirilecektir.  Sistem kaybet-kazan ilkesine göre vaziyet almaya başlamıştır. İradesinin, aklının ve değerlerinin sesine kulak vererek her dönemin adamı olmayıp, ne pahasına olursa olsun, her dönemde adam gibi adam olanların ötelendiği, horlandığı ve sistemin dışına itilmeye çalışıldığı bir siyaset kurumunun gideceği yer ya musalla taşıdır, yada yoğun bakım odalarıdır.  Rabbim sonumuzu hayır eyleye, amin!.. Derin sevgi ve saygılarımla.
Ekleme Tarihi: 11 Aralık 2014 - Perşembe
Ali Osman ENGİN

SEÇİM BARAJI VE SEÇMEN İRADESİ

Son günlerde bir seçim barajı gündemi yaratıldı ve devletin yargı erkiyle yasama ve yürütme erkleri arasında kaybet-kazan ilkesine dayalı kıyasıya bir mücadele yaşanmaya başladı. Anayasa Mahkemesi başkanı Sayın Haşim KILIÇ’ ın %10’luk seçim barajı ile ilgili olarak yapılan bireysel başvuruyu değerlendirmeye aldığı ve her hangi bir hak ihlali sonucuna varılırsa, otomatik olarak bu barajın yok sayılacağı gibi bir algı yaratıldı. Elbette ki Anayasa Mahkemeleri siyasi sonuç doğuracak davalara bakar. Ahmet’in tarlasına Mehmet’in koyunlarının girip zarara sebep olması ilgili ortaya çıkan sonuçlara bakmaz. Anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karardan dolayı kurumsal düzeyde ağır eleştirilere muhatap olması doğru değildir. Çünkü bu kurum, yasama ve yürütme erklerinin vermiş olduğu kararlara ve bu kararların siyasi sonuçlarıyla ilişkili durumlara bakar, millet lehine ve adına kararlar verir. Milletin lehine olacak kararların da herkesi memnun etmesi beklenir.

Anayasa mahkemesi başkanlığının böyle bir açıklama yapıp işlem yapmaya başlamasından sonra, yazılı ve görsel medyada her zaman yaptıkları gibi; rollerini iyi ezberleyip arzı endam eden ve ters yüz ettikleri asıl gerçekliklerden üretmeye çalıştıkları sanal ve asli gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan naylon gerçeklikleri savunarak, yeni algılar yaratmaya çalışan, insanımızın hafızasını çürüten ve her varlık değerini ipotek altına alan kirli tasarım ve düşüncelerini adeta dışı albenilerle cilalanmış şarapnel parçası fikirlerini boğazlarında mide kaynaklı biriktirdikleri zehirli salya ve akıntılarla  ıslatıp halkımıza yutturmaya çalışan taşeronlar belli ki çok rahatsız olmuşlar. Bana göre eğer onlar rahatsız olmuşlarsa, sayın anayasa başkanı halkın yanında ve doğru yoldadır. Asla geri adım atmamalıdır, çelikten bir irade ortaya koymalıdır ve bu aziz millete temsilde katılımcılık, çoğulculuk, adalet ve  yönetimde toplumun her kesimine sorumluluk bilincini geliştiren gerçek istikrarın yakalanmasına zemin oluşturmalıdır. Tek parti iktidarları yönetimde monopolleşmekte ve zaman içerisinde “ben ne dersem doğrudur, eğer yanlış dersem o daha doğudur” mantığı doğal olarak gelişmekte, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki güçler ayrılığı ilkesi elde edilen siyasi gücün gereği olarak ötelenebilmektedir. Bu durumun ortaya çıkmaması, toplumun her kesimini temsil kabiliyeti çok daha yüksek koalisyonların mümkün olabilmesine bağlıdır. Geçmişte yaşanan kötü örnekleri sürekli canlı tutarak seçmen arasında korku yaratanlar, koalisyon hükümetlerinin başarısız olmalarını sağlayan ana faktör ve değişkenleri saklayıp göz ardı eden laf cambazları, kendilerini deşifre edenler nezdinde çok zavallı hilkat garibeleri olduklarını fark edeceklerdir. Yada işledikleri bedeli ağır günahları, eğer azıcık varsa, vicdanlarını kemirip yiyecek ve düşürüldükleri azgın denizde kurtulmak için etraflarında daha önce kendilerinin yaptığı gibi arzı endam eden öldürücü zehirli yılanlara sarılacaklardır. Geçmiş dönemlerde bu yüce milleti arkadan vurmaya çalışan yapıların şu an itibariyle içerisine düştükleri cehennem ıstıraplarından kurtulmak için yine bu aziz millete sığındıkları ibretle izlenmektedir. Ben diyorum ki, bu millet bu ülke içerisinde ve dışında yaşayan bütün mazlumlara ve hatta ilerde mazlum olma ihtimalleri olan şimdinin zalimlerine de lazım olacaktır. Lütfen daha fazla oynamayın!..

Ne hikmetse, muhalefette olan siyasi partiler seçim barajının kaldırılmasını veya düşürülmesinin gereğini güçlü veya zayıf bir şekilde dillendirirken, iktidar partisi ise çok rahat bir şekilde bu barajın tamamen kaldırılmasını savunarak anayasa mahkemesine iş bırakmamayı düşünmüyor izlenimi yaratılmaktadır. Herhalde bu iradenin ortaya konulmasında en az zorlanması gereken, iktidar partisi olmalıdır. O zaman kendilerine kelepir fiyatına terk edilen meydanlarda, ana gerçekliklerden ürettikleri sanal gerçeklikleri millete yutturarak kabul ettirmeye çalışan, yazılı ve görsel medyada hizmet alım-satımı yapan taşeronlar, idealist felsefenin tanımıyla; gölgeler aleminin ölümlü varlıkları olduklarını anladıklarında çoktan ana üryan ve farşı malamat olarak göçüp gitmiş olacaklardır. Çünkü seçim barajı ortadan kalktığında, halkın iradesi engelsiz olarak sandığa yansıyacak, güncel olay ve olgularla ilgili yorum ve değerlendirmelerini doğrudan kendileri yapacaklardır. Şu an ülkede yaşanan ekonomik, sosyal, psikolojik ve kültürel sorunların temelinde, ne kadar azınlıkta olursa olsun, her bir seçmenin iradesine saygı adına, seçmen tercihlerinin sağlıklı olarak sandığa yansımasına engel olan seçim barajının kaldırılamamış olması yatmaktadır. Seçim barajı, açıkçası seçmen iradesine konulmuş bir ipotektir. Bunu savunmanın demokrasi ve insan haklarıyla uzaktan yakından ilişkisi olamaz. Ülke yönetimi, tek partiyle olabileceği gibi, bir koalisyonda birden fazla siyasi partinin bir araya geldiği koalisyonlar ile de olabilir. Hatta günümüzde çok partili veya paydaşlı koalisyonların da, kritik durumlarda karar mekanizmalarını ortak akıl ve irade çerçevesinde çok seri olarak çalıştırdığı, aynı hükümet içerisinde birbirlerini  ikaz edip uyararak, ortaya çıkma ihtimali olan yanlışları bertaraf edip, aşağı yukarı toplumun her kesiminin kabulünü alacak kararları daha titiz olarak aldıkları, mevcut örneklerden anlaşılmaktadır. Hem çok partili demokrasiden bahsedeceksiniz ve hem de siyasi partilerde seçmen iradesinin tecelli etmesini engelleyecek seçim barajlarını tahkim edeceksiniz. Bu büyük bir çelişkidir. Seçim barajlarından korkmayan ve demokratik yapı  gereği kaldırılmasını savunan siyasi yapıların halk nezdinde itibar kazanacağı gerçekliği yaşanan musibetlerden çıkarılacak dersler sonucunda anlaşılacaktır.

Seçim barajı, yaratılan korkulara bağlı olarak iktidarı elde eden siyasi partilere, sürekli bir iktidar ve kaybeden güya alternatif ve muhalif siyasi partilere de yine sürekli bir muhalefet görevi verir. Böyle bir durumda artık herkes yaşamını kolaylaştırmak ve beklentilerini öyle veya böyle karşılayabilmek için, iktidara daha yakın olma tutum ve davranışını gösterecektir. Çünkü kendi partilerinin iktidar veya iktidar paydaşı olabilme ihtimalleri tamamen ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla artık çok partili bir demokrasiden değil, git gide tek partili bir demokrasiden bahsedilmeye başlanacaktır. Muhalefetler de elde ettikleri sandalye sahiplerinin tahakkümü altına girerek sadece var olanlarla yetinip, kapılarını alttan gelecek yeni ve halk nezdinde yüksek değerler kazanmış çok daha kaliteli ve donanımlı adaylara köküne kadar kapatacaklardır. Siyasi partilerde mevcut seçilmişlerin en azından kendi seçim bölgelerinde kendilerine alternatif olabilecek çok daha yetenekli ve halka güven verebilen yeni adaylarla ilgili kesinlikle hiçbir çalışma yapmamaları bunun çok açık bir kanıtıdır. Böyle bir yapı oluşturmuş muhalefetlerin halkın tercihini değiştirecek tekamül adına değişim ve dönüşümü yakalamaları beklenmemelidir. Zaten öyle de olmaktadır. Artık tabi ki daha çok kendilerine samimi olarak oy veren seçmenleri açısından kaybetmeyi kader haline getiren muhalefet, kendi seçmeninin her zaman kendilerine sağladığı konforu her şart altında koruyabilmek için seçim barajlarına sarılarak yola devam demek isterler.

Evet sevgili dostlar, kurumsallaşan demokrasilerde sadece siyaset kurumu açısından değil, diğer toplumsal kurumlar açısından da benzer durumlar ortaya çıkmaktadır. Çünkü toplumu meydana getiren temel toplumsal kurumların birbirlerinden bağımsız olmaları ve birbirlerini etkilememeleri düşünülemez. Bir toplumsal kurumun ürettiği işlenmiş ve mamul madde, diğer toplumsal kurumların ve sistemlerin kullanacağı temel girdileri ve hammaddeleri oluşturur. Dolayısıyla sürekli bir alavere ve etkileşim söz konusudur. İlimizde demokrasi gereği sistemde olan her demokratik partinin seçimleri kazanma ve kaybetme ihtimalleri vardır. Hangisi kazanırsa kazansın kaybeden diğer siyasi partilerdir. Seçmenin demokratik temayüller çerçevesinde, kesinlikle tercihlerini çoğunluk olarak yönlendirdikleri siyasi parti ve onun adayı açısından kaybeden bir şehir değildir. Kayıp veya kazanç olduğu, seçilenlerin hizmet süreçleri sonunda yine halk tarafından değerlendirilecektir. 

Sistem kaybet-kazan ilkesine göre vaziyet almaya başlamıştır. İradesinin, aklının ve değerlerinin sesine kulak vererek her dönemin adamı olmayıp, ne pahasına olursa olsun, her dönemde adam gibi adam olanların ötelendiği, horlandığı ve sistemin dışına itilmeye çalışıldığı bir siyaset kurumunun gideceği yer ya musalla taşıdır, yada yoğun bakım odalarıdır.  Rabbim sonumuzu hayır eyleye, amin!..

Derin sevgi ve saygılarımla.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler