Değerli dostlar, ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik pozisyon itibariyle sıkıntılar var. Mutfakta yangın var. Gerçekten sebebi ne olursa olsun, gıda maddelerinde ortaya çıkan anormal fiyat artışları kesinlikle sağlam gerekçelere dayanmamaktadır. Ülkemiz tarım ve ziraatta kendine yetebilen nadir ülkelerdendir. Biz gıda ürünlerinin tamamını ithal eden bir ülke değiliz. Yerli üretimi yapılan gıda maddelerinde ortaya çıkan fahiş fiyat artışları muhtemelen başka birtakım gerekçelere dayanmaktadır. Bana göre daha önce siyasi otorite ile toptan gıda tedarikçileri yani toptancıları arasında yaşanan bir gerilim söz konusuydu. Öyle zannediyorum ki bu ayrıntıda bazı gerçekliklerin saklı olması aklımı kurcalıyor. Hükümetin bu konuda gereken adımları atamamış olması sonuç olarak anormal yükselen temel gıda fiyatları üretici ve vatandaşla beraber hükümeti de vurmaya başlamıştır.
Değerli dostlar düşünebiliyor musunuz, bir vatandaş tarlasında ürettiği malını bir başka şehirde pazarlamak istediği zaman onu hale sokup oradan alıp satıyor gibi bir işlem yaptırmak zorunda olduğunu duymuştum. Eğer bunu yapmazsa bu sefer zabıtalara yakalanıyor ve ceza üstüne ceza kesiliyor. Hakikaten hal yasasının derhal güncellenmesi ve manipüle edilen bu durumun tüketici ve üretici lehine yeniden düzenlenmesi çok kritik bir gerekliliktir. Bu sorunun çözümü için sanıyorum geniş bir yelpazede kooperatifleşmeye gidilmesi düşünülmelidir. Yerel yönetimlerin de bu konuda kafa yormalarını öneriyorum. Belediye başkanlıkları adeta piyangodan çıkan kazanımlar şekline döndürüldüğü için, piyangodan şans eseri seçildikleri için etrafları yalaka, çıkar ve rant şebekeleriyle kuşatılıyor ve tüm kararları onlar alarak başkanlara uygulatıyorlar. Özellikle ilçe belediyeleri çok daha yakından incelenirse şeffaf olmayan ihaleler, vatandaşın malının birilerine tahsis edilmesi, böylece gariban vatandaşların adeta psikolojik baskı altına alınması, sesini soluğunu çıkaramaz hale getirilmesi, bütün bu serdeniş ve itirazlara da ne hikmet se belediye başkanları değil, onların etrafını kuşatan birinci halkada yerlerini almış olanların vermesi de aslında ne tür sorunların olabileceğine işaret ediyor.
Bu rantçı yalaka güruhları bu düzenin hep böyle devam edeceğini sanıyorlar. Hatta öyle olmasını canı gönülden istiyorlar. Doğal olarak yerlerinden ve ele geçirdikleri makamlarından olmamak için hatta daha fazlasını da yapmaya çalışıyorlar. Esasında halk nezdinde üç kuruşluk ederleri olmayan bu hıbar dolgu malzemeleri İnşallah yeri ve zamanı geldiğinde tepe takla gidecekler ve şüphesiz hesaplarını da vereceklerdir. Çünkü bu işin hesapsız ve kitapsız gidişi olmayacaktır. Bilinmelidir ki, burada alternatifsiz seçim yaptırılan vatandaşlar en az sorumlu olanlardır. Bence daha sorumlu olması gerekenler, o memleketlerin aşını ekmeğini yiyip üst düzeyde eğitim alan münevverlerin imkân, fırsat ve kapasiteleri dünya ölçeğinde olmasına rağmen göreve talip olmamaları veya olamamalarıdır. İnşallah bu çember önümüzdeki dönemlerde boydan boya kırılacak ve ülkemizin beka meselesi adına köşe taşları yerlerine oturacaktır. Hiç kimsenin zerre kadar kaygısı olmasın. Sadece olanları not ederek ilerde ola ki dürüstlük meleği kesileceklere söyleyecek sözümüz olsun. Şimdiden birilerinin karnına korkular girmeye başlamış. Bundan sonra işte o karın ağrılarıyla dolaşmak zorunadırlar. Kimsesizlerin kimsesi, darlık ve zorluktan nefesi kesilenlerin nefesi, genç yavrularımızın düğün dernek hevesi, kiminin halası, kiminin ezesi olacağız. Kendi varlığının farkında olmayan, iman ve inanç felsefesini kuramamış Şığların, şeyhlerin, aklı ve beyni ipotek altına verilmiş asalak müritleriolmayacağız. Olanları da daldıkları ölüm uykularından uyandıracağız.
Özellikle büyük marketlerde en azından 3-5 aylık tedariklerinin olması gerekir. Bu tedariklerin temin edildiği dönemlerde şu an içerisinde bulunduğumuz döviz kur artışı ve bunun arz ve talep ilişkisine hammadde temin ve lojistik hizmetlerde oluşan fiyat artışları ile ilgisi yoktur. Bu malları sanki mevcut fiyat artışlarına dayalı olarak temin etmiş gibi abartılı artışlarla piyasaya arz etmek, ahlâkî ve kanuni değildir. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyen şanlı Peygamberimiz, işte bu süreçlerde ortaya çıkan faizi Kur’an ayetleri doğrultusunda elbette ki haram ilan etmiştir. Faizin küçüğü de büyüğü de haramdır. Eğer bu böyle düşünülüyorsa, faizi doğuran sebepler ortadan kaldırılmalıdır. Bunun ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve psikolojik sebepleri bulunuyor. Gelin önce eğitim kaynaklı toplumsal sebeplerine bakalım/inceleyelim.
Bu durumu eğitimde program geliştirmeye benzetebiliriz. Eğitim programları uygulamada mükemmele ulaşmak için geliştirilir. Yani bu süreç dirik ve canlı bir süreçtir. Tabiri caiz ise çocuk doğmadan öldürülmemelidir. Her yeni gelen siyasi iktidarın iradesi ve insiyatifi ile yaz-boz tahtası gibi eğitim program ve felsefesi kaldırılıp sıfırdan yeni bir eğitim felsefesi hatta ortada olmayan bir eğitim felsefesi ve programı olarak ikame etmesi sonucunda, insan kaynakları boyutuyla eğitimini aldığı mesleğini icra edemeyen, alelade ve sıradan, kendisini güncelleyip yenileyemeyen tersine yani olumsuz insan kaynakları enflasyonu ortaya çıkmıştır. Bilindiği gibi her bir şeyin eksisi ve artısı birbirlerini yok edebilirler. Artılar artıları ve eksilerde eksileri yok edemezler. Dolayısıyla enflasyonun enflasyonu ortadan kaldırıp yok etmesi mümkün değildir. Düzelme önce buradan başlatılmalıdır.
Eğitim sistemlerinin ve eğitim programlarının en temel işlevlerinden birisi de gençlerimize kendi ayakları üzerinde durabilecek, bağımsız müteşebbis olma ruhu kazandırmaktır. Eğitimin kişisel ve toplumsal katkıları boyutuyla bunu başararak, elinde ve etrafında olan imkân ve fırsatları fark edemeyen, elinde olan mal ve hizmetleri harcayıp, yiyip tüketen bireyler maalesef harcayacak yiyecek bir şeyleri kalmayınca; biyolojik ve fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanacağı için, herhalde dönüp kendi değerlerini yemek zorunda kalacaktır. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin. İşte bu noktada nefsani arzu ve heves enflasyonu başlıyor. Tam da bu noktada akıl ve şuur devre dışı kalacak, ortalık serseri mayınlarla dolacaktır. Suç işleme oranlarıyla ilgili artışların arkasında da bu faktörler bulunuyor. Aynı zamanda suç işleme enflasyonu olarak dillendirilebilir. Bu durumda olan vatandaşların dışarıdan gelecek istihbarat faaliyetlerine karşı koyabilmeleri beklenemez. O zaman dış kaynaklı manipülatif eylem ve söylemlerde de bir yığılmadan ve enflasyondan bahsetmeliyiz. Yine bu eğitim plânlamalarıyla ilgili yaşanan bir başka enflasyondan bahsetmek istiyorum. Atanamayan öğretmenler neredeyse bir milyona yaklaştı. Adına atanamayan öğretmenler de denilse onlar bu mesleğin eğitimini almışlar ve o maksatla eğitim fakültelerini tercih etmişlerdir. Ne yazık ki bu durumu da öğretmen enflasyonu olarak tanımlayabiliriz. Ne yazık ki bu durumu hazırlayan parametrelere bir türlü müdahale edilemiyor.
Meseleye siyasi enflasyon olarak baktığımızda; Ülkemizde hemen hemen her 10 yılda tekrarlanan darbelerle beraber sağlıklı bir demokrasi kültürü gelişememiştir. Demokrasi de canlı ve dirik bir süreç olarak devamlılık esası olmalıdır. Yaşananlar adeta bir darbeler enflasyonudur. Bu enflasyonlarla ordu-millet bağı çözülmeye çalışılmıştır. Bu çözülmeyle beraber balyoz ve Ergenekon kumpasları kurulmuş, artık ülkemizde gelecekte yaşanacak ihanet ve kalkışmalara destek verecek satılmış enflasyonu başlamıştır. FETÖ Paralel istihbarat örgütü önemli bir örnek teşkil etmektedir. Neredeyse cami imamlarımızın önemli bir sayısı kutsal mekânlarımıza ve özellikle camilerimize kirlenmiş siyaseti sokunca, siyasetçi enflasyonu ortaya çıkmıştır. Arkasından gelen de cemaat devalüasyonu. Genel olarak iktidar partileri/partisi bir sonraki seçimlerde yaratacağı istihdam, insanların en vazgeçilmez hakkı olan eğitimle ilgili isabetli kararlar alarak tüm eğitim sorunlarını çözüp göz doldurmak, kaliteli ve çok stratejik mal ve hizmet üreterek yeniden halkın güvenini kazanmak yerine toplumsal kutuplaşmayı öne çekerek sadece kendi tarafında duranlara kadro, makam ve mevkiler vermekle taraftar ve maskeli, doğruya yanlış ve yanlışa doğru demeyi her türlü çıkarına uygun bulan yandaş enflasyonu yaşanmaktadır. Her kadro ve makama sadece ama sadece kendi taraftarlarını atayan iktidarlar liyakatsizler bürokrasi ordusu yaratmışlardır. Gerçekten devleti ele geçirerek paralel devlet kurma çabası içerisinde olmayan ve sadece hayır ve irşad faaliyetleri samimi olarak ve insanları bölüp kamplaştırmayan gerçek dini cemaat ve tarikatları tenzih ediyorum. Her iktidar döneminde iktidarın nimetlerinden yararlanan çok Müslüman!..tarikat ve cemaatler her yeri, köprü altlarını bile doldurmuşlardır. Kısacası tarikat ve cemaat enflasyonu hortlamıştır. Bu enflasyon dereceli olarak çok tahrip edici olmuştur. En büyük tahrip te din ve iman alanında yaşanmıştır. Türlü tevir ve zaman içerisinde birbirini yok eden din enflasyonu patlamıştır. Milletin aklı karıştı kime neye inanacağını bilmek şöyle dursun, hangi dini anlayışının doğru olduğunu anlama şansını da kaybetmiştir.
Ekonomik enflasyonu alan uzmanları anlatıyor ve dinliyoruz. Bu konu halk tarafından bire bir yaşandığı için o konuyu onların değerlendirmesine bırakmak istiyorum. Sadece şu kadarını söyleyeyim ki; gıda fiyat enflasyonuna bağlı olarak mutfakta bir darlık olduğu açıktır ve acilen çare üretilip hayata geçirilmelidir. İstihdam, üretim, ithalata dayalı olmayan ihracat ve diğer parametrelerdir. Akıl, mantık, irade ve şuur boyutuyla biyo psişik ve sosyo kültürel bir varlık olan insanoğlunun boyutları arasındaki dengelerin bozulmadan ona bütüncül yaklaşılarak gelişmesine fırsat vermek gerekir. Psikolojik bir varlık da olan insanoğlunun diğer boyutlarını da etkileyen sosyal ve psikolojik sorunlarının giderilmesi önemlidir. Her üç kişiden iki buçuğunun bu manada sorunları olduğu anlaşılıyor. Pandemiyle beraber psikolojik sorunlar yumağında büyük bir enflasyon bulunmaktadır. Öğrencilerimizle beraber bilimsel olarak olması gerektiği gibi, tüm insanlarımıza ve özellikle ailelerimize rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin verilmesi gerekiyor. Aile hekimlikleri gibi aile danışmanlıkları oluşturulmalı ve bu göreve de Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı mezunu öğrencilerimizin atanmaları mutlaka sağlanmalıdır. Her okulumuza ve köy ve mezralarımıza aynı şekilde yeteri kadar rehberlik hocalarımızın her hangi bir sıralama sınavına başvurulmadan görevlendirilmelerini yetkililerimize acizane öneriyorum.
Bu enflasyon sorunları ancak ortadan kaldırıldığı zaman, ülke sorunlarını sağlıklı olarak masaya yatırabilir ve İnşallah çözebiliriz.
ENFLASYON
Enflasyon arttıkça anamızı ağlattı
Yakan ateşiyle yüreğimizi dağlattı
Akılları yok edip Başaratı bağlattı
Kurtulmak için yolunu bulmalısın
Market zam der halktan habersiz
Paçaları kısalmış belleri kemersiz
Garibanlar ortada kalmış sipersiz
Cihana ecel korkusunu salmalısın
Fırsat budur diye fiyat artıranları
Ülke pahasına kârını kurtaranları
Bile bile çarşıyı pazarı batıranları
Tek tek hesabı için yakalamalısın
Hırsız evdense mal bacadan çıkar
Kavurur bu ateş şimşekleri çakar
Perişan eder de canımıza ot tıkar
Ümit olarak gönüllere dolmalısın
Enflasyon belası paylaşarak azalır
Tetikçilerinin sayesinde hızını alır
Neşteri vurup kesmezsen iri kalır
Sarmaşık ottur kökten yolmalısın
Allah devletimize zeval vermesin
Hainler tam bedelsiz gebermesin
Yüzleri hiç tebessümü göremesin
Unutmadan bu hesabı sormalısın
Dikkat et ümit askılarda kalmasın
Yoluk varlık rüyalarına dalamasın
Kirlenmiş sularla abdesti almasın
Feraha inen yoluna koyulmalısın
Bunlar insan işidir çareleri vardır
Alınması gereken doğru karardır
Paramızın değeri altın ile ayardır
Karanlık dehlizlerden çıkmalısın
Türk parasına bir operasyondur
Bize gösterilenihalisülasyondur
Sırada olanı için bir istasyondur
Doğru rayında yolunu almalısın
Rayların birbiriyle karışık yönsüz
Yanlara gitmekten arkasız önsüz
Sesi çok ünlü ama harfleri ünsüz
Oturup sözcükleri iyi anlamalısın
Ekilmeyen tarladan ürün alınmaz
Ne kışlık unun ne ekmeğin olmaz
Deren coşmuş önünde durulmaz
Can suyuyla kanalı doldurmalısın
Tarlaları ekilmiş bostanı ürünsüz
Günün geçmez gamsız hüzünsüz
Tiyatron oynuyorsun görüntüsüz
En başta tam güven sağlamalısın
Değerli dostlar, bu konuyu daha etraflıca kavrayabilmek için müsaade ederseniz azıcıkta Teyo Pehlivanımızla paylaşalım ve tüyolarımızı alalım. Edinilen öğrenmelerin daha kalıcılığı sürece mizah katılarak sağlanabilir.
Ali Osman Engin: “- Teyo Emi elin boş olsa da sen gene hoş safa geldin. Başımızın bu enflasyon canavarı ile dertte olduğunu bildin. Gardaşbaxsanagecelerımızçox uzandı. Ola gardaş bekle ki sabax ola. Olmir bir türlü. Bilirsin ya şimdi rüyalar senin imkânsızı mümkün kılan felsefenin mümkünleridir. Gerçekten hayallerimiz rüyalarımızda bakarsın gerçekleşmiş. Onun için dedim ya geceler uzadı. Artık millet çaresizlik ve imkânsızlıkların imkân dahilinde olduğu bol rüyalı uykularından uyanmak istemiyor. Dolayısıyla rüyalar gerçek dünya ve gerçek dünya da rüya alemine dönüşüyor. Bu sanki ters yüz edilmiş eğitim anlayışına da benzemeye başlamış. Hani kısaca ev okul ve okul da ev gibi. Döviz ve altındaki hızlı dalgalanmalar neredeyse yüzmek için kulaç atmamızı bile engelliyor. Gün bu gün diyen it balıxları da peşimize taxılmışheç aman vermirler. Allah yardımcımız olsun. Emi sen ne diyirsen bu işlere hele ver gardaş tüyoların da kalkıp gidelim.”
Teyo Pehlivan: “- Vay sene yessırolimxoca. Sende bayağı bu işi öğrendin. Hem gendınbirdahagonuşir, hem de beni bülbüller gibi gonuşdurirsan. Vallahabenımde bazen gendımdenxeberımolmir. Gardaş o günibirtene çiçek aldım öbür tarafta çox sevdiğim bir zebani arxadaşımagötürim. Gardaş aradan epey zaman geçti bağdım heç çiçekleri de solmir. Ne bülbüli var ne böceği nede sineği. Çiçek gibi çiçek değil, ot gibi ot değil. Utandığımdan kimseye veremedim. Dedım atim Cehennemınateşıne yansın. Gardaş orda bile yanmadi. Birdahaki sefere geri getırecem. Kime verirsezverın. En son dedımherhalki bu da enflasyon çiğeğidir!.. Yahu xoca enflasyon dedım de axlıma geldi. Benım görebildiğim kadarıyla sizde bir oyun oynanıyor. Bu oyunu kurgulayanların hedefleri Türk parasıdır. Bu senin de dediğin gibi sanki bir mola verilen istasyondur. Sonraki duraxlara iyi dıggetedın. Aslında davulun sesi oralardan duyulacax. Nihai hedef Türk Milletidir. Parası pulu olmayan bir toplum millet olma vasfını da kaybeder. Gidişatınız o yönedir xocam ne olur temkinli olun. Yaxında artık bizim paramızda dolar olsun demeye başlanacaxtır. Çünkü Türk Parasının üzerinde Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar olmuş İstanbul fatihlerinin resmi var!..Sabatayistler ve Yunan dönmeleri goyunlarında cüzdanlarındadaşiyamir. Ödleri gopir. Baxamirlar gözleri dönir. Heggetten ey düşünmek gerekir. Bizim paramız ha bire değerini gaybederken, Amerikan Doları bir iken iki olmuyor. Onun için onlarla ilgisi yox. Bu gizli kriptooperasyon diğer koşullar tam olarak oluşturulmadan çok önce hazırlanmış ve adım adım sahnelenmiştir. Bu oyunu oynayanlar elbette ki dışarıdan akıl ve istihbarat desteği de almış olabilirler. Bu çok boyutlu operasyon gerçekten hakiki İslâm, irfan ve irşad temelli olanları tenzih ediyorum, CIA ve MOSSAD’ın bizzat kendi itiraflarında belirtikleri ve Mareşal Fevzi Çakmağın Haçlıların ileri karakollarıdır dediği kripto yapılarla başlatılmış, darbelerle biçimlendirilmiş, sağ sol olaylarıyla olgunlaştırılmış, terör faaliyetleri ile güçlendirilmiş, 15 Temmuzda sahneye konulmuştur. Bitmiş midir? Hayır çok ama çok ultra psikolojik savaş teknikleriyle gemi azıya almışçasına devam ediyor. Xoca ne olur birbirinizi xotulamayın. Size gendızden fayda var. Başgagapılardagulluxa meyil etmeyin. Devletin ve Milletin yanında olmaya devam edin. Bu işin üstesinden gelmeye çalışan ak sakallı devlet büyüklerimizin mutlaka yanında olun. Günübirlik siyaseti gündeminizden çıkarıp atın. Siz devlet, devlet siz olun. Yanlış yapanları yapıcı olarak eleştirin. Elinizden geldiği kadar doğruya yönlendirin. Hiç değilse buğuz edin. Xoca mesela o yeni maliye bakanını benimde gözüm sanki tutmadı. Meselâ “ya beraber batarız ya da kurtuluruz” ifadesi her ne kadar doğru olsa da şu an itibariyle içerisinde bulunulan psikoloji açısından yerinde olmamıştır. Kumar temelli milli piyango mantığıyla para politikalarının dillendirilmesi gereksizdir. Politikaya yön verenler atacakları her adımın arkasında her türlü bedel ödeme pahasına durmalı ve o kararlılıkla bunu ünlü ve ünsüz harflerden oluşan söze dökmelidir. Vatandaşa; “size ne oluyor olan bana olur” anlamına gelebilecek laflarda sanki isabetli değildir. Elbette ki sayın bakanımızın işinin ehli olduğuna inanıyoruz ve belli ölçülerde kararlılık mesajı vermek istediği düşünülebilir. Bakan yakınlarının da sayın bakanlarımızın işleriyle ilgili resmiyet dışı yorum yapmamalarını önermek isterim.”
A.O.E.: “- Teyo Emi bene diyecek bir söz bıraxmadın. Ağzına sağlık. Yüreğine ferahlık olsun İnşallah. Hadi gel seni uğurliyim. Yolun izin her zamanki gibi açık olsun.”