Haham, “HaimNahum”, Osmanlı İmparatorluğu’nun en son Haham Başı ve aynı zamanda o dönemin doğal olarak dışarıda ve o duruma dayalı olarak ta içeride kendi iddialarında oldukça etkili bir Türk düşmanı Yahudi siyaset adamıdır. Bu ve muadilleri olan sinsi haçlı yılanlar; sürekli tekrar edilmesi ve tüm duyu organlarına hitap edilmesi sonucu özellikle aile ortamında verilen eğitim ve daha sonra öğrenim gördükleri üniversitelerde inandırılan yalanlarla dolu tarih şuuru ve bilincine dayalı olarak tahkim ettikleri Türk-İslâm düşmanlığını, ele geçirdikleri her fırsatta ortaya koymaktan geri durmamışlar, durmuyorlar ve durmayacaklardır.
Bunların en azılılarından olan HaimNahum, 1872 yılında Manisa’da doğmuş, Fransa’da eğitim almış ve 1960 yılında Mısır’da Kahire’de gebermiştir. “Un Grad Rabbin Sepharede en Politique, 1892-1923 ve Son Osmanlı hahambaşının Mektupları” isimli eserleri vardır. O dönemin zor koşulları nedeniyle Türk heyetiyle Lozan Barış görüşmelerinde yer almıştır ve işin acı tarafı, kanlı ve irinli kursağında biriktirdiği Türk-İslâm düşmanlığı kin ve nefretini kusarak, bizim heyetle barış görüşmelerini yapan en son Haçlı ittifakına kendisinin geliştirdiği 7 maddeden oluşan “HaimNahum Doktrini” ni takdim ederek bu aziz millete olan ezeli ve ebedi kin ve nefretiyle beraber taa o zamanlarda ihanetin fitilini ateşlemiştir. Esasında objektif olarak ve doğru değerlendirildiği zaman, Lozan Barış Antlaşmasının hangi zor koşullarda yapıldığı ve o şartlarda elde edilen kazanımların değeri anlaşılacak, ne olduğu ve ne olmadığı daha fark edilir olacaktır.
HaimNahum Doktrini aşağıdaki gibidir:
TÜRKİYEYİ
1- İşsiz bırakacağız
2- Aç bırakacağız
3- Borca esir edeceğiz
4- Dininden uzaklaştıracağız
5- Böleceğiz
6- Böldüklerimizi birbiri ile çarpıştıracağız
7- Büyük İsrail’e vilayet yapacağız
Değerli kardeşlerim, aziz dostlar; bu doktrin ülkemizde hemen hemen her dönemde yaşanan “Sosyo-Ekonomik” olay ve olgular en ince ayrıntısına kadar analiz edilip, yeni sentezlere ulaşıldığı zaman, içinin çokta boş olmadığı anlaşılacaktır. Esasında bu iddialar geçmişten günümüze hiç değişmemiş, sadece cümlelerin ifade tarzı ve uygulama biçimleri değişmiştir. Değerli dostlar şimdi gelin bu maddeleri tek tek analiz edelim ve oynanan oyunların farkına varmaya çalışalım.
1.İşsiz bırakacağız, 2. Aç bırakacağız; Bu Cennet Vatan Türk-İslâm Milletine aidiyet duygusunu geliştirmiş tüm halkımıza fazlasıyla yetecek kadar imkân ve fırsatlara sahiptir. Çağımızın tüm stratejik ürünlerini yetiştirebilecek tarım alanları, Milletimizin kaderini değiştirecek yeraltı ve yerüstü çok önemli madenlerini çıkarıp işleyebilecek bilgi birikimine sahip bir ülkeyiz. Geçmişten günümüze uygulanan hatalı ve yanlış politikalarla bugün içerisinde bulunduğumuz enflasyon ve gıda krizini yaşıyoruz. Prof. Dr. Engin Arık Hoca hanım ekibiyle beraber, bugün dünyanın en stratejik madenlerinden olan toryum kaynakları ve bu kaynaklardaki kaynakların işlenmesi konusu üzerinde çalışıyorlardı. Rahmetli Hocamız, 1 ton işlenmiş toryumun 1 milyon ton petrole denk enerji üreteceği ile ilgili açıklamalarda bulunmuş ve kendilerine destek verilmesi halinde bu hizmeti yapmaya hazır olduklarını belirtmişlerdi. Ancak eğitimin “elde edilen bilgi ve davranışın güvence altına alınması” ilkesi işletilememiş, o hain ve kripto tuzaklar çalışmış ve Hoca Hanım ekibiyle beraber Bolu uçağıyla dağa çakılmış ve şehit edilmişlerdir. Geriye kalan bir ekip üyesi hocamız da kayak yaparken boynu kırılmış ve oda hayatını kaybetmiştir. Sonuç olarak o muazzam istihdam alanları hayata geçirilememiş ve işsize iş, aşsıza aş temin edilememiştir.
3.Borca esir edeceğiz; Millet olarak sırtımıza yüklenen iç ve dış borçlar durumun vahametini gösteriyor. Değerli kardeşlerim, bu ülkede sermayenin Türk-İslâm davasına inananların eline geçmesi hep engellenmiş ve birçok nitelikli dolandırıcılık faaliyetleri ile bu milletin elindeki sermayesine el konulmuştur. İslâmî sıfatlarla cilalanan birtakım ticari organizasyonlar eliyle bu milletin elindeki paraları toplanmış ve ne hikmetse elde sıcak para olmasına rağmen zarar edilmiş ve insanımızın elinde avucundaki sermayesi kasıtlı olarak çalınmıştır. Tüm bu yapılanlar, işte o doktrinler çerçevesinde hayata geçirilen ve dış destekli organize faaliyetlerdir. Kripto para vurgunları, tosuncuk bankası, Yimpaş, İhlas holding, Kombassan gibi ticari ve hatta siyasi organizasyonlar örnek verilebilir.
4.Dininden uzaklaştıracağız; En son 15 Temmuz kalkışmasında yaşadığımız olay ve olgular kripto istihbarat yapılarının inanç dünyamızı nasıl sabote etmeye soyunduklarını anladık. Bu ve benzeri kripto yapıların, Kuran dışındaki kitabi dinlerin Peygamberlerine gönderilen kutsal kitapların tahrif edilmesi gibi, Kuranı Kerimi de tahrif ederek İsevi bir İslâm anlayışı getirmeye çalıştıklarını görüyoruz.
5-6.Böleceğiz ve böldüklerimizi birbirleriyle çarpıştıracağız; Aziz kardeşlerim, hemen hemen her alanda içerisine düşürüldüğümüz tefrika ve ayrılıkları ortadan kaldırmak ve herkesin payına düşen sorumluluklardan ders alarak Millet olarak geleceğimizi yeniden inşa etmek zorundayız. Yüzlerce yıllık kripto stratejilerle günübirlik ayrılık ve gayrılık didişmeleriyle mücadele edemeyiz. İman ve samimiyetle yeniden dirilişe geçmek, akıl, bilim ve teknoloji rehberliğiyle birlik ve beraberlik meşalesini yeniden tutuşturmak zorundayız. İçerde kardeş kavgası yaşayarak Avrasya'ya dönük Türk Birliğinden bahsedemeyiz. Aynı şekilde Ümmet birliktelik ve dayanışmasından söz edemeyiz. Hala önümüzde mükemmel fırsatlar vardır. Böyle bir hedef peşinde koşmak ve konuşmak her Vatan evladının asli görevidir. Burada ortak çıkarlar söz konusudur.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli yaptığı çağrıyla tamda buna vurgu yapmıştır. Bilinmelidir ki; komşu komşunun değerlisidir. Hatta varisidir. Bence bu bir diriliş Sur Düdüğüdür. Kulak vermek zorundayız. Bu çağrıdan rahatsızlık duymak akla ziyandır.
Sevgi ve saygılarımla.
HAL VE MECAL OKUMA (SİTEMGÂH)
Bize ne oldu desene neden bu hale düştük
Yedik fırtınayı tipiyi büzüştükçe büzüştük
Omurgayı boş ver ne bel kalmış ne buxun
Seleyi suya verdik te girdaplarda buluştuk
Etin budun kalmamış bir deri bir kemiksin
Düştüğün hale bak yem arayana yemliksin
Koparıldıkça dalından akıttın anan sütünü
Değerin yok boş çaydanlık yada demliksin
Cebinde kalmamış yabanın eli hep gire gire
Silindir geçmiş gibi dövmüşler evire çevire
Halâ hırsın peşindesin davaya ihanet ederek
Bir yola çıkmışsın ar ile edebi devire devire
Ülkücü olmak ülküyü ve devleti korumadır
Ayağa kalkmak içinse hakka iyi tutunmadır
Zivanadan çıkmışsın ki habire satışlardasın
Bozabildiğin her şey bil kendi bozulmandır
Ülkücülük ahde vefa mangal gibi yürektir
Gök kubbeye kurulmuş iman dolu direktir
Dostunu düşmanını iyi bilir bekler sabırla
Mazlumlara kolla kanat hainlere hiddettir
Prof. Dr. Ali Osman ENGİN