Ülke ekonomisini ne kadar serbest piyasa kurallarına entegre edersen.
Haliyle dış etkilere de o kadar açık hale getirirsin.
Yani;
Neo Liberal politikalar.
Yani;
Vahşi kapitalizm.
Ekonomik Bağımsızlığı sekteye uğratır.
Dışa bağımlı hale getirir...
Özelleştirmeyi, birde bu açıdan değerlendirmek lazım.
Ülkeler dış borç almadan.
Kendi kaynaklarını kullanarak.
Gerçekten Yerli ve Milli.
İthal İkameci.
Karma Ekonomi modeliyle de kalkınabilir...
Türkiye;
1980, 24 Ocak kararlarına kadar.
Vahşi kapitalizm kurallarının egemen olduğu bir ülke değildi.
Küresel emperyalist firmaların pazarı konumunda da değildi.
12 Eylül.
Kapitalizme geçişi sağlayarak.
Devasa Türkiye pazarını küresel firmalara açtı.
Akabinde Özal iktidarlarıyla.
Ve;
Devamında.
1990'larda ki.
Liberal ekonomik politikalarla.
Özelleştirmelerle.
Ülke olarak.
Tüm sektörlerde.
Yeterince üretemeyen ama bolca tüketerek.
Dış Dünya'ya bağımlı yaşayan bir topluma dönüştürüldük.
Tüm bunların sonucunda.
Kaçınılmaz olarak.
Bir sarmala girdik.
Ve;
Türkiye bugünkü durumuna geldi...
Nedir o durum.?
Borcu çok.
Parası yok...
Sonuç olarak diyeceğim şudur.
Hem Özelleştirmeyi savunup.
Hemde dış güçlerden yakınmak abesle iştigaldir...
Fabrika.
Köprü.
liman.
Elektrik.
Rafineri.
Banka.
Telekominikasyon.
Elinde avucunda ne varsa satarsan.
Bunu da bir Devlet politikası haline getirip.
Milletin varlıklarını sıfırlarsan.
Üretemezsin.
Dışa bağımlı olursun.
Tüketim toplumu olur.
Her şeyini dışarıdan alırsın.
Bunun sonucunda da.
Elbette ki.
Küresel Sermayenin ve borç verenlerin.
Yani;
Dış güçlerin oyuncağı olursun...
Liberal Ekonomik politikalar.
Zengini daha Zengin.
Fakiri daha Fakir yapar.
Gelir dağılımını bozar.
Dağılımda adalet asla sağlanamaz...
Son söz;
Çare, tüketimle büyüme modelinden. Üretimle büyüme modeline geçmektir...