Aziz dostlar, her şeyden önce tüm hemşeri ve dostlarıma selam ve sevgilerimi iletiyorum ve işlerinizde kolaylıklar diliyorum. Rabbim yar ve yardımcınız olsun. Aileniz ve çevreniz güzelliklerle dolsun. Biliyorum, bu temennilerde bulunmak biraz niyet boyutunda kalarak eylem boyutunda icraata dökülmesi ile ilgili bir enerji kaybı ve gazın alınması gibi de değerlendirilebilir. Kısacası her niyet o niyeti temellendirmesi beklenen tutum ve davranışla icraata dönüştürülürse bir anlam taşıyacaktır. Bendeniz elimden geldiği, gücümün çattığı ölçüde niyet ve davranışlarımı birbirini destekleyerek ortaya bir ürün koyma mantığıyla bir arada tutmaya çalışıyorum.
Eğitim Bilimci; Eğitim Programları ve Öğretim, Öğretmen Yetiştirme ve Batı Dilleri alan uzmanı bir öğretim üyesi olarak ülkem ve aziz milletim için yazarak, çizerek ve yazıp çizdiklerimi öğrencilerime fiili olarak aktarıp davranışa dönüştürülmesini sağlayarak sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Elbette ki bu çalışmalarım içerisinde doğup büyüdüğüm, ekmeğini yiyip suyunu içtiğim, havasını teneffüs ettiğim Hasankale’min o güzel, masum, şeref ve haysiyetli, arını ve namusunu koruyan, Hakka tutunarak ayağa kalkmaya çaba sarf eden insanları noktasında pozitif bir ayrımcılık yaparım ve İnşallah yapmaya da devam edeceğim. Emniyet teşkilatında görev aldığım dönemlerde çok tatlı hatıralar paylaştığımı bana hatırlatan ve gözlerindeki muhabbet ve sevgi ışıltılarını şahsıma yönelten Ümit kardeşime çok çok teşekkür ediyorum. O dönemlerde çalıştığım kurum itibariyle Erzurum, Hasankale ve Hasankaleliler ile ilgili olarak her ne yapmışsam helâli hoş olsun. İyi ki yapmışım ve İnşallah yapmaya da devam edeceğim.
Eğer eğitim ve öğretimle ilgili bir destek ve katkı talep edilirse onu da geçmişte olduğu gibi ve gönüllü olarak her zaman vermeye hazır olduğumu belirtmek isterim.
Ancak geçte olsa, çok önemli bir bedel ödemek zorunda bırakılmış olsam da, anladım ki; eğer Hasankale ve Hasankaleliği bir değer olarak ortaya koymaya çalışır isek; tüm bu değerlere; ortaya koydukları eylem ve söylemlerle ihanet eden, fakir fukaranın alın terinin karşılığı olan bir dilim ekmeğine onursuzca göz diken, Şanlı Peygamberimizin her türünü yasakladığı faizcilik ve tefeciliği meslek edinen, adli vakalar olarak mahkemelere yansıyan boyutuyla kendi yakınlarının ve komşularının ırzında ve namusunda gözü olan, kendisi ve kendi çocuklarının çıkarı uğruna diğerleriyle beraber en yakınlarını bile dolandıran, ve yüzü kızarmadan bunu inkâr edebilen şeref ve haysiyet yoksunu zibidileri ayırt ederek hak ettikleri yerde hak ettikleri bedellerin ödettirilmesi gerekiyor.
Bu şerefsizlerin adiliklerinden etkilenip, kurbanlar olmamak için; yüzlerine bakmamak, dek ve dubaralarına aldanmamak, bu haysiyet yoksunlarının Müslüman olmaları şöyle dursun asil Türk Milletinden olmaları da kesinlikle beklenmemeli ve düşünülmemelidir. Öyle olduğu çok basit bir araştırmayla fark edilecektir. Hakikaten Müslüman bir Türk’ün ister yakını olsun ve ister olmasın, bir başka Müslüman Türk’ün canına, malına, onuruna, şerefine, namusuna ve çocuklarının geleceğine kast etmesi ve hainlik yapması asla beklenemez.
Bu insanlar önce kendilerine güvenen en yakınlarından işe başlar. Çünkü tasarlanan nitelikli bir dolandırıcılığın risklerinin yabancıları dolandırmaktan daha az olduğunu hesap ederler. Sizin aranızdaki akrabalık bağından dolayı etkili bir karşılık veremeyeceğinizi düşüneceklerinden, bu durumu dibine kadar kullanma cesareti gösterir ve hep tekrarlarlar. Örneğin gider bir hazine arazisini kiralama talebinde bulunursunuz, o şarlatanlar bunu duyar ve hemen soluğu ilgili yerlere önünde ters düz takla attıkları belediye başkanlarını devreye sokarlar ve oraları bir türlü sizden almaya çalışırlar. Bunu siz aklınıza dahi getiremeyeceğiniz için, onlaren kolay bir şekilde fırıldaklarını çevirirler. Yabancılara yapamazlar çünkü tutarlarsa yedi bin sülalelerini bellerler!..
Her dönemin adamı olma çabalarına dayalı olarak, dönemsel de olsa,o takla attıklarısiyasiler görevdeyken onları allar pullar ve meselâ Balıkesir’de benzer şekillerde arazi edinirler. Bu adi şerefsizler; Vatan haini, Türk ve İslâm düşmanı, SİAE ajanı kripto paralel terör örgütü başının aziz vatanımızı bölüp parçalamak için 15 Temmuz gecesi kalkıştıkları ihanet ve iç savaş çıkarma senaryolarını, vurgulamaya çalıştığım işte o toplumu derinden zedeleyen, insanları birbirlerine düşman eden, alın terini silerek helâl yoldan kazanç elde edenlerin kazanç ve alın teri emeklerini gasp ederek yeni bir boyutta ortaya koyuyorlar. Bu kriptoların kimlerle, hangi düzeylerde ve hangi menfaatler doğrultusunda ilişkilerinin olduğunu çok yakın bir gelecekte devlet erki ortaya koyacaktır.
Çağımızın en temel sermayesi; insanlar arasındaki güvene dayanan itimat duygusudur. Kendilerini tanımlayabilmek için kavram bulmakta zorlandığım o adi pisliklerin yapmaya çalıştıkları; kendilerine verilen senaryolar çerçevesinde bizlerin çalışıp kazanmamızı engellemek için hep ölümden, mal ve mülkün anlamsızlığından, hak ve adaletten, çocuklarımızın geleceği ile ilgili bir şey yapmanın gereksizliğinden bahsetmektir. Şimdi anlıyorum ki bunu yaparken kendilerine faaliyet alanı oluşturmak için mallarını ve geleceklerini çaldıkları mütedeyyin insanların sesini çıkarmamasını sağlamakmış. Hasankale’ye ve Hasankalelilere en büyük kötülüğü yapanlar; faizcilik yaparak insanların emeğini sömürenler, çıkar ve menfaat uğruna eşinin, dostunun, hemşerisinin, anasının ve bacısının gözyaşına bakmayanlar ve yaptıklarının vicdani ıstırabını yaşamayanlardır. Bu insanlar sosyolojik ve psikolojik olarak oldukları gibi görünmedikleri için, en sonunda kursaklarında biriktirdikleri pisliklere dayalı karakter oluşları gerçekleştirirler. Rabbim bunların şerrinden tüm Hasankalelileri korusun.
Şerefli Müslüman Türk insanı olma özelliği taşıyamayan bu baş belaları halâ sosyal, kültürel ve ticari sahalarda boy göstermeye, onun bunun hakkını gasp edip yiyerek palazlanmaya çalışıyorlar. Yaptıkları haksızlık ve üçkâğıtçılıkların İlahi adalet karşısında ağır yaptırımları olacağına inanmıyorlar. Bu inançsızlığın arka plânında Allah’a ve O’nun şaşmaz adaletine inanmamaları yatıyor. Şerefli bir insan bilmeden veya farkında olmadan bir hata yaptığı zaman, o hatadan doğan bedeline katlanmak ister ve çuvaldızı kendisine batırırken, iğneyi başkalarına batırır. Bunlar hem çuvaldızı ve hem de iğneyi hep başkalarına batırırlar. Ama yeri ve zamanı geldiğinde İlahi adalet tecelli edecek ve iğnede çuvaldızda korudukları en hassa yerlerine batacaktır. Belki o zaman uyanacaklar ama iş işten geçmiş olacaktır. Bu insanların birinci derece yakınlarının, eşlerinin ve çocuklarının yaptıkları kötülüklerden dolayı o zavallılara hatalarını hatırlatmaları, yapılan yanlışlardan bedel ödeyerek kurtulmalarını sağlamaları beklenir. Eğer bu yapılmıyorsa, onlarda bu hile ve hurdaları hoş görüyorlar denilebilir. İşin garibi, mağdur olanlar arlarından ve edeplerinden dolayı o ahlâksızların çoluk çocukları ve yakınlarının olumsuz etkilenmemeleri için yedikleri darbeleri içlerine atarken, onların sorunu çözme çabası göstermemeleri ap ayrı bir iğrençliktir.
Kendileri ve çocukları ile ilgili pembe hayaller kuran, gelecekte talip olmayı düşündükleri makam ve mevkiler elde etme çabası içerisinde olanların mutlaka kendi etraflarına bakmaları, ilerde doğacak olumsuzlukları ne pahasına olursa olsun gidermeleri kaçınılmazdır. Mal canın yongasıdır. Mala dokunan cana dokunmuştur.
Sevgili Hasankaleliler, etrafınıza yeniden bakın, bu pislikleri çok iyi tanıyın, sakın onlarla irtibatınız olmasın. Eğer onları engelleyemiyorsanız, Allah rızası için buğuz edin. Onlara sosyal, kültürel ve siyasal sivil toplum örgütlerinde yer vermeyin. Onlar tüm insanlık değerlerini çürüten virüslerdir. Onun bunun malıyla, mülküyle saltanat kurmayı ve bir yerlere girmeyi çok severler. Onların böyle bir saltanat kurmalarına imkân ve fırsat vermeyin. Farkındalık düzeyinizi yükseltin. Birbirinize sahip çıkın. Gün birlik ve beraberlik günüdür. Bu insanlar hayatta oldukları sürece yaptıkları hainlik ve pisliklerin bedelini ödeyerek geri dönme şansları vardır. Sırf bu yüzden bu kadar yazdım.
Daha fazlası için bekleyip görelim. Gün ola harman ola!.