ÇİLE
Boy atmış, zakkumların çizgileri; ufkumda..
Parça parça gözlerim, aksiyle ufukların...
Bu ceset benim değil, ruhum ezelden mahluk..
Çekemez olmuş ömrüm; derdini, yarınların..
Ahmet Tevfik OZAN
BAHÇE
Bir Acem bahçesi, bir seccade
Dolduran havzı ateşten bade.
Ne kadar gamlı bu akşam vakti
Bakışın benzemiyor mutade.
Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar
Dalmış üstündeki kuşlar yâda.
Bize bir zevk-i tahattur kaldı
Bu sönen, gölgelenen dünyada.
Ahmet HAŞİM
SENENİN SON GECESİ
Sükûta râm olup geçen zamanın,
Titrerken alnımda boş nefesleri
Haşyetiyle çılgın bir kahkahanın
Sarsıldı uzakta saat sesleri.
Korkuyla karışık müphem bir hisle
Düşündüm, senenin son gecesi bu
Örtülürken yollar ince bir sisle
Ne kadar hazindi böyle gurubu.
Yâd ile ağlanan bir ölü gibi
Önümde canlandı bütün bir senem.
Sonsuz bir hicrandı bütün nasibi
Sonsuz bir hicranla, ızdırap, elem.
Ve böyle içerken yudum yudum ben,
Yâdına kudsiyet veren bu hüznü
Hatırlattı bana sisli göklerden
Âvâre bir yıldız, esmer yüzünü.
Ahmet Hamdi TANPINAR
HÜZZAM BESTE
Senden bir hatıraydı hasret dolu nazarlar
İnceden ince bir dert olup ruha sızarlar
Gölgeler akşamleyin birer birer uzarlar
Koparılan umuttu ciğerden pare değil
Gözler Leyla’ya bakar Mecnun’suz yare değil
Son besteydi radyoda çalan o hüzzam şarkı
Göklerden haber gelmiş toplasın evi barkı
Gönül müebbet yemiş ne ki mahkumdan farkı
Atılmış boynuna ip şekva kadere değil
Yari idama yollar, Hallac’ı dâre değil
Pencerenin önünde perdelenir suretler
Yüzleşir mazisiyle kırılan cesaretler
Sinelerde hapsolmuş bin yıllık esaretler
Gönle pranga vurur, başka bir yere değil
Kalbin mahzunlanması aşka emare değil
Geceler matemdir hep uykusuz seherlere
Yıldızlar kandil tutar lahutî seferlere
Zaman ve mekân yoktur silahsız neferlere
Ayaklar başa tabi gönül avare değil
Sonsuzluk kervanında yüküm kedere değil
Hüzne sükût çökerken sayrı ihanetlerle
Bir gam faslına bedel lanet kehanetlerle
Baldırandan zehirli kara vahametlerle
Yüzümü aynalardan çevirsem çare değil
Dil âhuya vurulmuş özge şikâre değil
Köksal ÇOBAN
GÜL YAĞMURU
Yükseliyorum ben, düşmedim aşka,
Yanımda olsaydın son defa keşke,
Ayağım düşerken bir garip köşke;
Bakamaz olmuştum, düne, yarına,
Tutuldum ansızın gül yağmuruna...
Ben gergef yerine sevda işledim,
Ne yana döndüysem seni düşledim,
Çıkıp yücelere şeytan taşladım;
Seni incitir de, üzerler diye,
Bak getirdim beyaz güller hediye.
Ne yükün var ise, yükle çekerim,
Senin için dağ başına çıkarım,
Gökte şimşek olur ansız çakarım;
Sen istersen, toprak yolun olurum,
Düşerken, ayağın dalın olurum.
Benim için vefa bir semt değil ki,
Ben kurnazlık bilmem, değilim tilki,
Sayıyla işim yok, bilmem bir iki;
Kırk yıl tanımadın, şu anda tanı,
Kucakladım senin için zamanı.
Ay dedikçe, ay öpüyor alnımdan,
Bir hale döndüm ki, yenmez tadından,
Hiç eser kalmadı bil, inadımdan;
Keçileri saldım dağa gittiler,
İnanmazsın, asla dönmeyecekler...
Bir defa yürekten sana yar dedim,
Geldim, senin için, bu diyar dedim,
Ahde vefa için, kardım eridim;
Döndüm en sonunda güne yüzümü,
Senin için son kez çaldım sazımı.
"Şu dağların yükseğine varsalar,
Lale, sümbül, mor menevşe derseler"
Hayrettin YAZICI
BİNBİR MASAL VE BİR SON
Nasıl yanıp sönerse, gözleri; bir yılanın
Zehrini kusmak için; kıvrılıp, bükülürken..
Öyle olsa, gözlerin...öyle olsa, ne çıkar?
Adımlarım sonu yok yollara dökülürken..
Gülmek mi, ağlamak mı; içimden geçen, bilmem?
Sevsem dünyalar kadar; nefret etsem, çaresiz..
Herhalde, ayrılık var; vicdanımın sesinde
Kavuşmayı bin günâh, bekler..bense, kimsesiz!
Arzumuz; kıştan kalmış, bir kar parçası olsun..
Şu gecikmiş baharın, artık; güneşi doğsun!
Çiğnediğimiz toprak, emsin; can hülyamızı..
Yağmurlar; çamur çamur, rüyaları yoğursun..
Asırlar tüller gibi, üstümüze düşerken
Kapımız hayal meyal çalınsın erken erken
İşte densin, kâinat!...haşr'in pençelerinde
Azabın rüzgârıyla günâhlar tükenirken...
Ahmet Tevfik OZAN
ARAYIŞLARIM
Gün sönünce efkâr basar gönlümü,
Yıldızlarda izlerini ararım.
Boş sayarım sensiz geçen ömrümü,
Şafaklarda yüzlerini ararım.
Bir bakınca o efsunlu gözlere,
Yüreğimin içi döner mahşere,
İçinde bir değil, belki bin kere,
Kaybolduğum gözlerini ararım.
Âşık gönlüm yüreğine esir de,
Seni arar manzûmede, nesirde.
Sevdâ diyen türkülerde, şiirde,
Şarkılarda sözlerini ararım.
Ufuklarda, guruplarda, tanlarda,
Sensizlikten delirdiğim anlarda,
Gelir diye hasretimi anlar da,
Bana gelen dizlerini ararım.
Bir dokunsan kanın kaynar kanımda,
Hissederim, canın gezer canımda.
Görmeyince bir dem olsun yanımda,
Sitemini, nazlarını ararım.
Benim gönlüm bir sevdânın tutsağı,
Orda yanar aşkın sönmez çerağı.
Boş kalsa da sonsuza dek kucağı,
Bir serâbın hazlarını ararım.
İsmail Adil ŞAHİN