Başlangıcında ve sol tarafında büyükçe bir kaya olan, tek katlı polis karakolunun sağındaki cadde, çarşının içinden geçerdi. Bu cadde üzerinde sol tarafta, iki tane ev vardı. Evin birinde dükkânı Hacı Sırrı Yarbaşı'nın dükkânının yanında olan; Mehmet, Mikâil ve Turan'ın babaları olan İsrayil Toraman’ın kendisi otururdu. Öteki ev ise kiraya verilirdi. Polis memuru Ahmet Bey ve daha sonra Ayhan ile Ömer'in babaları olan Başçavuş oturdu. Sonraki yıllarda ise köyden gelip lisede okuyan öğrenciler bu evde kaldı. Sağ taraftaki tepede ise Tayyar ve oğlu Dursun Gözeler'in evi (1), bu evin altında da Necati, Rahmi ve Nevin'in babaları olan fotoğrafçı Remzi Gül'ün evi vardı. Nevin Gül, eşi de kendisi gibi öğretmen olan Muhammet Özdemir ile evlendi. Muhammet Özdemir, elim bir trafik kazası neticesinde ailesiyle beraber rahmetli oldu. Vasiyeti gereği, mal varlığıyla Bahçelievler Mahallesine bir okul yapılarak isimleri verildi. Remzi Gül’ün dükkânı, Erzurumkapı Camisinin karşısındaydı ve kendisi de aynı camide imamlık yapmaktaydı.
Bu caddeyi devam edip sağa yukarı; çıkınca ablası, annesi ve abisiyle yaşayan Cihan Ezenin evi bulunmaktaydı. Cihan Ezenin abisi olan Ağa Eminin otobüsü vardı. Cihan Eze beslediği kazlarla konuşurdu. Trenin altından geçmeyen kazlara, Cihan Eze şöyle derdi;
-Hadi kızlarım, peşimden gelin! Kazlar da Cihan Ezeyi takip ederlerdi. Bunu gören yabancılar hayran hayran durup bakarlardı. Yabancı birisi, elinde bulunan tarihi Kuran-ı Kerim’i ele geçirmek için Cihan Ezeyi hunharca katletmişti. Cihan Ezenin evinin yukarısında 220. Piyade Alay Komutanı, Albay Hasan Doğansen'in oturduğu konak vardı. Daha sonra bu konakta, Sebahattin ve Aras'ın babaları olan Albay Mennan Bayraktar oturdu. Her Cuma jandarmanın yanında bulunan subay gazinosuna bayrak çekmek için; Doğu Kışla’dan gelen bando takımı, Arıcı’ların fırının önünden geçerken, Albay Abdülmennan Bayrakdar da evinin önündeki direğe bayrak asardı. Bu evin yanında bulunan küçük evde ayağı sakat malulen emekli Sıtkı Üsteğmen otururdu. Elbisesi her zaman ütülü olan üsteğmenin yemeği, sefer tası ile Civeleğin lokantasından gelirdi.
Biraz ilerde; Cahit, Netice, Yıldırım, Suna'nın babaları olan Cemal Gözeler ile Yavuz, Cengiz ve Murat'ın babaları olan Sıtkı Gözeler’in iki katlı evi vardı. Yavuz Gözeler Hava Hava Harp Okulu'nu bitirip pilot teğmen oldu. Hemen yanında; İsmail, Nebahat, İhsan, Tahsin ve Asuman'ın babaları olan Yaşar Gözeler’in evi vardı. Land-Rover'i olan Yaşar Gözeler'in, Mindivanlı mescidinin yanında elektrik malzemeleri satan dükkânı vardı (2). Tam karşıda Yusuf ve Ziya Arıcı'nın fırınları bulunmaktaydı. Yusuf Arıcı ekmek pişirir, Osman Kabacoşkun ekmeğe tırnak atar, Ziya Arıcı ise kasada dururdu. Öğlene kadar ekmek, öğleden sonra da evlerden gelen kete, çörek ve pastalar pişirilirdi. Yusuf Arıcı'nın şakacı, güleryüzlü ve sempatik bir yapısı vardı (3). Sokağın başında, tahtadan yapılmış tahta tekerlekli küçük bir kutuda Galip Emi otururdu. Galip Emi sakat olduğundan gelen giden para verirdi. Sahipleri sabah getirip, akşam götürürdü.
Tam köşede Osmanlı döneminde yapılmış, suyu Hasandede dağından taş kanallarla gelen çeşme vardı. Eskiden bu çeşmede öncelikle, Süvari Alayı'nın at ve katırlarının su ihtiyaçları giderilmekteydi. Çeşmenin yanında; Sakıp, Atıf ve Necip'in babaları olan terzi Muhsin Çubukçu’nun evi vardı. Sakıp’la orta birinci sınıfta beraber okuduk. Necip de uzun yıllar Gençlik Kulübünde futbol oynadı. Atıf ise halen Bursa’da Ulaştırma Bakanlığı'nda memur olarak çalışmakta..Bu evin yanındaki evde sırasıyla; jandarma başçavuş, Behice Selçuk ve Ali Hatunoğlu kiracı olarak oturdu. Bu evin hemen yanında; Erzurum'da Ak Sigorta'nın sahibi Ahmet'in babası olan ve demircilik yapan Hacı Mehmet Demir’in evi vardı. Bu evden sonra sağa dönülünce çıkmaz sokağın içinde, sol tarafta; Safiye Hokamlı ile Sinan, Şahin ve İlhan'ın babası olan terzi Şükrü Hokamlı’nın evi vardı. Yanında ise Aslan Ağa ile eşi Ezime Eze’nin ve iki kızının evi, yanda ise Mahir Yapar ın evi vardı.
Davut'un babası Haydar Savaş ile Sebahattin, Burhanettin ve Tacettin'in babaları olan muhtar Vehbi savaş’ın evi bitişikti. Yanda ise Mücahit Kızılgöz'ün evi vardı. Karşı tarafta ise Işık Amca (Ziya, Altın abla ile kocası Mücahit Amca.) ve tek başına yaşayan terzi Sırrı Yarbaşı’nın akrabası, emekli Seyfullah Amcanın evi vardı. Yanda, Mücahit Amcanın kardeşi olan Necati amca ile karısı Sümer ablanın evi vardı (Çocukları Metin ve Fetullah). Yan tarafta, Rahime Ablanın evi (Nusret, Huriye ve Sohben.) ve son evde ise Ali Konuş oturmaktaydı. (Ömer, Abubekir, Salih ve Sabri. Ömer emekli olup Erzurum’da ikamet etmekte. Mahrukatçılık yapan Abubekir, yakın zamanda rahmetli oldu. Sabri ise belediyede memur olarak çalışmaktadır.)
Çıkmaz sokaktan çıkıp sağa dönünce; Rıfat Özaras’ın matbaası vardı. (Pasinler’in Sesi Gazetesi) Yanında; Ömer Karagöz’ün ve Halis Ertaş’ın marangoz dükkânı vardı. (Orhan, İlhan, Erhan ve Ayhan. Öğleden sonra –saat 13 sularında- bu çocuklar koşarak bahçelere gelip, Toraman’ın kayıklı göletinde yüzerlerdi. Hatta Malakan çayından itibaren gömleklerini çıkarmaya başlardılar..)(4). İlerdeki evde önce terzi Arap Usta sonra da Burhan Çaşgır oturdu. Burhan Çaşgır; Nef’i İlkokulu’nda öğretmen olup lisede beden eğitimi derslerimize gelirdi. Ayrıca okul bando takımını çalıştırdı. Eşi Fatma Çaşgır sağlık ocağında ebe olup çocukları Orhan, Gülhan ve Nurhan..Burhan Çaşgır Hasankaleden gidince bu eve Alaattin Güven taşındı.
Yan tarafta bulunan Hacı Ömer Sokak’ta ise, Orhan'ın babası lastikç Muzaffer Ustanın evi ile İsmil, sıddık ve İsrafil Akyar’ın evi yanında ise Yaşar, Hanifi ve Hasan Akyer'in evi vardı. İhsan Coşkun’un evi (kızı ve oğlu İsmail.) , sondaki evde ise Hacı Ömer’in evi vardı.(Eşi Mezlime nene ve kızı.) Karşı tarafta, Pehlivan Amcanın evi vardı. (Halit, Hasan, Dursun, Halil, Sakıp/Eke ve kız kardeşleri.) Bu evin altında Telli Ananın evi (Oğlu Ahmet Armutçu ile ortaokulda beraber okuduk.) yande ise Muhammet ve Harun'un babası, Mennan Kuzu’nun evi vardı. Muhammed, güney doğuda şehit oldu. Köşe başında ise Komiser Rasık’ın konağı vardı. Eşi çok titiz olduğundan konağın yanına kimseyi yaklaştırmazdı. Karşıda diş de çeken; Mehmet, Cahit, Vedat, Fatih ve Yakup'un babası zabıta İsmail Serin’in evi vardı. Bu evin altında ise Kos’ların ev vardı. (Adnan Hüseyin Hasan ve Kenan) Bitişiğinde ise İssisu’lu; İsmail ve İhsan'ın babaları olan Balkaya Hocanın evi vardı. Yanında Sebahattin'in babası, Sakıp Kaşıkçı’nın evi vardı. Son evde ise Hafız Osman Hocanın evi vardı. Oğlu Hakkı, halen Bursa’da vücut geliştirme salonu çalıştırmakta..
DİPNOTLAR:
1-Dursun Gözeler’in; Mustafa, Nurettin, Selahattin, Ayhan ve Abdullah adında çocukları vardı. Mustafa Gözeler en son, Kemal Babagil'in de müdürlük yaptığı Çubuk Lisesi'nde idarecilik yaptıktan sonra emekli oldu.
2- İsmail Gözeler, Erzurum’a minibüs sonra da taksisiyle yolcu taşıdı. Kadın elbisesi diken Nebahat ablanın kreasyonu oldukça zengindi. Eşi Edip Timuçin minibüs, taksi sonra da Dadaş Turizm’de kaptanlık yaptı. (Çocukları; Sema, Adnan, Serap ve Ahmet.) Yakın zamanda rahmetli olan, Adnan 9-10 aile ile beraber, bahçelerde yazın çadırlarda kaldılar. Sema Timuçin ise bizden iki sınıf ilerdeydi. Ortaokulda matematik dergisini takip ederdi. İşletme Fakültesi’nde okudu.
3-Fırının önünde bulunan sedirde; Erzurum Müftüsü, Demirci Mehmet Efe, Haşim Gözeler ve Sıtkı Bayoğlu'nun sohbetleri olurdu.
4-Kayıklı gölet ve asma köprü yapılmadan önce; çocuklar asma köprünün olduğu yerde yüzerlerdi. Burası biraz derindi ve kenarında çaya doğru hafif eğilmiş şekilde büyükçe bir söğüt ağacı vardı. Çocuklar bu ağaca tırmanıp nara atarak balıklama veya çivileme suya atlayış yaparlardı. Bu derede midye de vardı. Biz midyeyi bilmediğimiz için adına ''balık kulağı'' derdik.
Katkıda bulunan; Mehmet Arıcı, Mustafa Gözeler, A. Yaşar Bayoğlu, Kenan Akgül ve Hanifi Akyar'a teşekkür ederim.
********************************************************
MÜZİK BUKETİ
ARABESK: Göçmen kuşları. (Kısmet Kandıralı)
Madem derdimi sordun, dinlemeye mecbursun. (Zeki Müren)
FANTEZİ: Kaderim. (Gülden Karaböcek)
HAFİF MÜZİK/ARANJMAN: Aynen öyle. (Ajda Pekkan)
YABANCI: Hablame del mar, marinero. (Pepa Flores)