Son günlerde küresel düzeyde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Türk İslâm Milletinin geleceğini ipotek altına almak ve Allah korusun ellerinden gelse tarih sahnesinden silmek için kucaklarına aracısız, çok samimi ve oldukça derin boyutlarda oturtularak tasarlanan, yetiştirilen, korunan ve finanse edilen FETÖ  Paralel terör örgütünün gerçekleştirdiği ve işin daha vahim olan boyutuyla yeni tuzak ve kumpaslarla devam ettiği anlaşılan eylem ve girişimleri hızını artırmaya başlamıştır. Bilinmelidir ki, aziz milletimiz açısından bir anlık gafletin bedeli  çok ağır olabilir ve devletimizin ve milletimizin ezelden ebede verdiği terör mücadelesi sekteye uğratılabilir. 24 Haziranda da umduklarını bulamayan satılmış hainler kendilerini devamlı çanaklarda yallarla besleyen ve arada bir kucakta azdırıcı dopingler yapan Haçlı organizasyonlarının himaye ve üstsüz girilip çıkılan hamamlarında sabunlanıp yıkanmak için girişimlerini devam ettiriyorlar. Bu manada gerçekleştirdikleri hop hop oynatmalı toplantılarda kucaklarında oturup salyalarını yaladıkları sahiplerinin gözünü doyurmak için ellerinde ne kalmışsa kullanarak yeni ihanet tuzakları kurma kararı almaktadırlar. Güya Türkiye’ ye yabancı sermaye girişinin engellenmesi ve kendilerine kucaklarında çok sıcak ve eti ete değdirerek yer veren ülkelerde muhtemelen ensest ilişkilerde dahil evlilikler yapılması talimatı verilmiştir. Geçmişte yurt dışına kaçarak hahamlık yapan itirafçı fotörlü oğlanTuncay bilmem ne soyadlı bir şahsın durumu bu çarpık ilişkileri teyit ediyor. Terör elebaşının medyaya düşen bazı görüntülerinde etrafında oturup kalkarken zorlanan! süt oğlanları gözden kaçamıyor. İşte bu şebeke mensuplarının medyaya sızdırılan kararları dışında ve ülkemizin içerisinde kamuda ne yazık ki halâ yöneticilik yapan ultra kripto uzantılarına verdikleri talimatların ivedi olarak deşifre edilmesi ve acilen tedbirlerin alınması ertelenemez bir gereklilik halindedir. Gerçekten de hain paralel terör  örgütünün siyasi ve buna bağlı nefes almaya devam eden bürokrasi ayağı işte o verilen talimatlar doğrultusunda çalışmaya devam edebiliyor.   Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde yaşanan menfur olay bu manada yaşanmış çarpıcı ve örnek teşkil eden bir olaydır. Çok daha vahimlerinin başka üniversitelerde yaşanma ihtimali vardır ve öğretim elemanları adeta buna zorlanmaktadır. Bazı yöneticiler tarafından akademisyenlerin birbirlerine düşman edilmesi çabaları, çok öncelerden beri bu hain kripto yapılarla mücadele ettikleri, sürdürdükleri yaşam tarzları ve yaptıkları çalışmalarla bilinen ve tarafı devlet ve büyük Müslüman Türk Milleti olan ancak bunu devlet mekanizmaları bilse de kendilerini öne çıkarmayan serdengeçtilere karşı etkisizleştirme ve  PKK KONGRAGEL, DHKPC, DEAŞ ve PDY Fetullahçı terör yapılanmaları ile ilgili olarak mücadele eden öğretim elemanlarından intikam alma niyetini sezdiren birtakım uygulamalara rastlanmaktadır. Hain terörist Adil Öksüzü takiple görevlendirilen emniyet müdürünün Fetöcü olması ve tutuklanması benzer bir durumdur. Gözüken odur ki; can çekişenler canlarını kurtarmak için akla ve hayale gelmeyecek çaba ve gayretler içerisindedirler. Ne yazık ki bu çaba ve gayretlerinin zaman zaman meyvelerin de devşirebiliyorlar. İhanet bunların tüm hücrelerine işlendiği için ele geçirdikleri her fırsatı değerlendiriyor ve ürettikleri kirli bilgilerle kaos ve kargaşa yaratıyorlar.   Özellikle kamu bürokrasisinde sürdürülen bu ve benzeri faaliyetlerin toplumsal kaos yaratma ve çağımızın gerçek sermayesi olan toplumsal güven ve işbirliğini sabote etme potansiyelinin mutlaka göz önünde bulundurulması gereği ortadadır. Fetullahçı terör örgütü yeni stratejiler geliştirerek yeni hamleler yapmaya başlamışken, devlet erkinin kendi devletini ve milletini korumak için hep aynı şekilde birbirinin tekrarı olan yöntem ve teknikler kullanarak tehlikeyi bertaraf etmesi beklenemez. Eğer böyle bir beklenti oluşmuşsa bu durumu açıklamak için delilik emaresinden bahsetmemiz gerekecektir.   Üniversitelerde Kripto yapıların uzantısı ve paralelleri olan daha mega kriptolar her ne kadar şekil ve söylem değiştirseler de, zaman zaman kontrol edemedikleri öfkelerinden çok rahat bir şekilde deşifre olmuşlardır. Bu şarlatan hainlerin de hedefinde eskiden olduğu gibi vatan ve millet duyarlılığı yüksek öğretim elemanları vardır. İşleri ve güçleri onlara çamur atmak ve tutmazsa da iz bırakmasını sağlamaktır. Çünkü kendilerinin varlığını bu civanmertlerin yok edilmesi üzerine inşa etmişlerdir. Terör örgütleriyle olan iltisak ve irtibatları açığa çıkmaması için örgütün her dediğini ve istediğini yapmak zorundadırlar. Taktik gereği maddi çıkar sağladıkları, fuhuş ve uyuşturucu zaafı olan, karakterleri gereği her devrin adamı olmaya çalışan ve bellerine silah takarak (kuru sıkı da olabilir) soytarılık yapmaya çok ama çok müsait olan insan gıbalındaki itleri de yakın çevrelerinde tutarak bir korku kültürü yaratmaya çalışıyorlar. Bu itler aynı zamanda üniversitelerde çok vahim tablolar oluşturan fuhuş ve uyuşturucu şebekelerinin yakın adamlarıdır. Bu işleri yürüttükleri evleri ve lojmanları da vardır. Bu kriptoların üniversite üst yönetimlerine destek olmaları mümkün olamaz. Sadece zarar vermeye devam ediyorlar. Yalan ve iftira kullandıkları yegâne argümanlarıdır. Kendi elemanlarını bir yerlere almak için sınav sorularını şahitli ve ispatlı olarak vermelerine rağmen üst yönetimleri ikna etmek için KURAN’ a çekinmeden el dahi basabilirler. Hak etmedikleri ve yasal mevzuatlara aykırı olarak lisansüstü eğitime aldırdıkları yandaşlarıyla gayrimeşru ilişkiler çerçevesinde yaşamlarını sürdürürler. Bunun için resmi makam veya kendi özel araçlarını ilgili şahıslara tahsis edebilirler. Ancak tüm bu faaliyetlerin birileri tarafından görüntülü ve sesli olarak kayıt altına alındığının farkında değillerdir. Bilmelidirler ki devlet çalışmakta ve devleti yöneten civanmertlerin gözleri karadır ve yeri ve zamanı geldiğinde hesap defterleri açılacak ve herkes yaptığının karşılığını misliyle alacaktır.   Bu onur ve haysiyet yoksunları kripto iletişim stratejileri gereği; başkalarını başkalarıyla kontrol etmeye çalışırlar. Bunların dostluğu ve arkadaşlığı diye bir kavram olamaz. Sadece arkadaş veya dost gibi yaklaşırlar ve en azılı düşman gibi muhataplarına zarar verirler. Bu tavır ve davranışlar dışında hareket etme şansları ve fırsatları yoktur. Çünkü kendilerine tevdi edilen yöneticilik görevleri ancak böyle çalışmaları için verilmiştir. Göbeklerinden paralel terör örgütüne sımsıkı bağlanmış ve çok derin iltisakları vardır. İsteseler de başka türlü ve haktan adaletten yana tavır koyamazlar. Rolleri budur ve kendilerine verilen statünün gerekçeleri de bunlardır. Ellerinden geldiği ölçüde kendilerini kamufle edebilmek için her yolu denerler, her münafıklığı yapabilirler, rahatlıkla iftira atabilirler, Türk Milletinin ve onun devletinin baş düşmanlarıdırlar. Bunların soyları ve sopları da bozuktur. Tarafıymış gibi gözüktükleri siyasi iktidarın can ve kan düşmanlarıdır. Başka zamanlarda kriptoluk yapmış tescilli yakınlarını iktidar partisine yanaştırırlar ve hatta yönetimine dahi sokabilirler.   Siyasi otoriteye alabildiğine karşı tavırlar sergileyen ve hatta tüm kurumlarda ve krum çalışanları arasında olduğu gibi üniversite üst yönetimine muhalefet olan akademisyenleri devlet ve millete duydukları kin ve nefret göstergesi olarak yanlarına almaya ve gerçekten devletin ve milletin yanında, üst yönetimle beraber çalışan akademisyenleri ise etkisizleştirme ve karalama çabası içerisindedirler. Vatana ve millete ihanet içerisinde oldukları tescillenerek üniversitelerden irtibatları kesilen tüm terör yandaş ve hainleri üniversitelere bin bir türlü hile ve sahtekârlıkla alanlarda bunlardır. Bundan dolayı o kripto hainler için koruma kalkanı açmışlardır. Bu şeref, ar ve namus fukaralarının her dönemde ve her durumda yaptıkları ve sağladıkları çıkar ve menfaatlerle taşeronlarına yaptırdıkları işler tek tek incelenmeli ve akıllıca değerlendirilmelidir. İşte o zaman tüm terör örgütleriyle ilgili asıl gerçekliklere ulaşılacaktır. Esasında kendilerinin kontrol altında olduklarını düşünemezler. Çünkü narsist eğilimleri vardır. YÖK çok acil olarak tüm üniversitelerde bu manada araştırma ve çalışma yapacak çok sağlam ekipler kurarak bu konularda çok boyutlu araştırmalar yapmalıdır. Hiç atlamadan herkesle görüşerek kanıtlayıcı ve deşifre edici bilgi ve belgelere ulaşılmalıdır. Aksi halde sadece havanda su dövülmüş olacaktır. Kaybeden de vatan ve millet olacaktır.