Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

FARKLI YAZILAR 9

1. DÜNYA SAVAŞINDA ESİR DÜŞEN TÜRK´LER Balkan Savaşları'nın yarasını sarmaya fırsat bulamayan Osmanlı İmparatorluğu, 1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaşının tam ortasında kaldı. Çanakkale, Irak, Sina-Filistin ve Sarıkamış, cephelerine 3 milyondan fazla askerini gönderdi. Bunların çoğusu hayatını kaybederken, 150 bini İngiltere olmak üzere 200 binden fazlası da esir düştü. Bu askerlerin bir kısmı, Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydişehir Usare Kampına hapsedildi. Bu kampta, 1918 Filistin Cephesinde esir düşen 16. Tümenin 48. Alay'ına bağlı Osmanlı askerleri tutuluyordu. 12 haziran 1920'ye kadar her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar. Bu insanlık dışı muamelenin sebebi ise Ermenilerdi. Kampta türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan yanlış çeviri ve kışkırtmaları sebebiyle kampların İngiliz komutanları azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savaş bitmişti, ancak kamptaki ağır şartlar sebebiyle askerleri teslim etmek İngilizlerin işine gelmiyordu. Çünkü olabilecek yeni bir savaşta bu askerlerin yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından İngilizlerin beynine işlenmişti.   Türk'ler mikrop kırma bahanesiyle süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katılmıştı. Asker ayağını suya soktuğunda aşırı krizol maddesiyle haşlanıyordu. Ancak İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerin havuzdan çıkmasına izin vermiyordu. Askerler bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. İngilizler havaya ateş açınca askerler ölmemek için çömelerek başlarını suya soktu. Ancak başını sudan çıkartan artık göremiyordu. Çünkü gözleri yanmıştı..Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerin direnişi de fayda etmedi ve 15 bin asker kör oldu. Sarıkamış'ta esir alınanlar, 12 bin kilometre öteye Sibirya'ya götürüldü. Buradaki amaç esirleri savaş alanının dışına çıkarmaktı.. Müslüman nüfusun az olduğu bölgeler özellikle tercih ediliyordu. 200 bin esirin 50 bini yollarda veya bu kamplarda hayatını kaybetti. İngilizler; Çanakkale, Irak ve Sina-Filistin cephelerinde 135 binden fazla Türk askerini Kıbrıs Mısır Hindistan ve Burma (Myanmar) gibi ülkelerde kurdukları esir kamplarına götürdüler.   Sarıkamış başta olmak üzere Doğu Cephesi'nde ve Avrupa'daki Galiçya Cephesi'nde 60 binden fazla Türk askeri Ruslara esir düştü. Bu esirler Azerbaycan'daki Nargin adasında, Avrupa Rusya'sındaki Vetluga, Varnavin gibi kasabalarda ve Trans Sibirya hattı boyunca çeşitli şehirlerde kurdukları esir kamplarında tutuldular. Buradaki esirlere, Müslüman Tatar Türk'leri yardımlarda bulunmuşlardır. Fransızlar, büyük bölümünü Çanakkale kara muharebelerinde aldıkları 2 bin civarında esiri gemilerle Korsika Adasına ve Güney Fransa'da kurdukları kamplara götürdüler. Birinci dünya savaşı sırasında askerlerin yanı sıra siviller de esir alındı. İngilizler; savaş boyunca çok sayıda Alman, Avusturya, Macar ve Osmanlı vatandaşını toplama kamplarına gönderdi. İrlanda Denizi'ndeki Man adası, İngilizlerin kurduğu sivil toplama kamplarının merkezi oldu. 1915 sonunda esir sayısı 20 bine, savaş sonunda ise 30 bini buldu. Ada'daki kamplarda 100'den fazla Osmanlı vatandaşı  bulunuyordu. İngiltere yönetimindeki Kanada'da 24 toplama kampı kuruldu. Esirler arasında 205 Osmanlı vatandaşı bulunuyordu. Bunların çoğu Brantford şehrinde tutuklanmıştı. Savaş boyunca kampta 32 sivil esir hayatını kaybetti. 4. ve 5. Cumhurbaşkanları Cemal Gürsel ile Cevdet Sunay da İngiliz'lere  esir düşüp, Mısır'da bir yıl kadar esir hayatı yaşadılar. Cemal Gürsel İngiltere'ye Cumhurbaşkanı olarak gittiğinde esir düştüğünü açıklamıştır (1).    HRİSTİYANLAŞMIŞ  TÜRKLER 1863 yılında yaşanan Viyana bozgunu başta olmak üzere; Budin, Mohaç, Belgrat, Salamenken ve Zenta savaşları sonunda, gerek şehirlerdeki soylu Türk ailelerinin kızlarından gerekse komuta kademesinin aile fertlerinden çok sayıda Türk, esir olarak Almanya'ya getirilip Hristiyan yapılıp evlendirildi. 2. Viyana kuşatmasında Osmanlı yönetici sınıfının aileleriyle birlikte geldiklerini, yenilgiye giden yolda ani geri çekilme kararı ve ardından yaşanan kaos ortamında kadınlı çocuklu guruplardan yüzlerce kişi Almanya-Avusturya ordularının eline geçti. 1683'te Viyana, 1685'te Neuhausel, 1686'da Ofen 1687'de Mohaç, 1688'de Belgrad, 1691'de Salamenken ve 1697'de Zenta savaşlarında çok sayıda Türk kadını esir olarak Almanya'ya getirildi. Hatta Merzifon'lu Kara Mustafa Paşa'nın haremindeki kadın ve çocuklardan bir bölümü Nemçe askerleri tarafından esir edilerek Almanya içlerine dağıtıldı. 16. yy'da Türk hizmetçi çalıştırmak Almanya'da moda oldu. Savaşta insanları rehin olarak getirmek çok ilgi çekici bir olaydı. Daha çok, yüksek rütbeliler tarafından uygulanıyordu. Sebebi ise, rehin alanın cesaretine delil veya zafer alameti olarak algılanıyordu.   Sonradan; Hristiyan olmayanlara dinsiz kâfir diyen Hristiyanlar, rehinelere kilisede vaftiz yaparak onları dinsizlikten kurtarmak için getirdiklerini söylüyorlardı. Dinini değiştirenlere vatandaş olma hakkı tanınıyordu. Türklere karşı savaşan Avrupa orduları çeşitli ülkelerden meydana geldiği için savaşın sonunda esir Türkler Avrupa'nın çeşitli ülkelerine dağıldılar. Önemli bir bölümü Hristiyan olmamaya karşı direndilerse de esir Türk kadınları için iki şık vardı; metres olmak, ya da Hristiyan olup biri ile evlenmek. 12 yaşındaki Fatma 1686 yılında Modon kalesi fethedilince, Venedik askerleri tarafından İsviçre'ye getirilerek ilahiyatçı bir profesöre teslim edilip hristiyanlık öğretilir. Arşivlere göre; Fatma'nın kendi isteği üzerine , ''kutsal din Hristiyanlığı kabul ediyorum vaftizim yapılsın'' diye bir belge imzalatılıyordu. Fatma, hristiyanlıkla ilgili 10 soruyu İtalyanca olarak doğru cevapladıktan sonra Katharina Aemylia adını alıyor. Fatma vaftizden bir müddet sonra ölüyor. Arşivlerde Fatma-2 olarak geçen Türk esirin bir paşanın kızı olduğu sanılıyor. Sulzbach düşesinin, ''dünya güzeli bir kız, hayatımda hiç bu kadar güzel ve akıllı bir kadın görmedim'' dediği Fatma 22 yaşında 1686 yılında Ofen şehrinin fethedilmesiyle generalin eline esir düşer. Hemen Hıristiyanlaştırılan Fatma, Maria Anna Augusta Colestina adını alır. Fakat ölünceye kadar Fatma ismini kullanmıştır. Nürnberg'deki Sabaldus kilisesi kayıtlarında Merve'nin de Hristiyan yapıldığı anlaşılıyor.   Macaristan'ın Pecs şehri, Osmanlı'nın elinden çıkmasıyla birlikte çok sayıda Türk Barons Von Blumberg tarafından esir edildi. Merve gibi yüzlerce Türk kızından yıllarca kimsenin haberi olmadı. Türk kaptanının karısı olan Habba ise, Macaristan'da rehin alınarak Kulmbach'a götürülmüştür. 3-4 yaşlarında olan Kader'se babası Belgrat'ta şehit düşünce esir olarak götürülüp Hrıstiyan yapılıyor. Almanya'da bulunan Soldan Holding'in patronu Felix Soldan'ın soyu Selçuklulara dayanmaktadır. Soldan'ların atası Yüzbaşı Mehmet Sadık Selim, Halep yakınlarında Selçuklular ile Haçlılar arasında yapılan savaşta esir düşer. 40 arkadaşıyla beraber Almanya'ya götürülür. Hem Alman ordusuna hizmet eder hem de (bir müddet sonra) din değiştirip Soldan soyadını alır. Aile Almanya'da büyüyüp güçlenir. Martin Luther'i bile desteklerler. Goethe'nin annesinin kökeni, Selim'in soyundan gelmektedir. Carl Osman 1655'de İstanbul'da doğdu, 1688'de Belgrad'da esir düştü ve 1727'de vaftiz edildi. 1735'de 80 yaşındayken öldü. Bir Osmanlı sipahisi olan Carl Osman'ın ölümüne kadar dinini terk etmediği, cenazesine gelen herkese para verilmesini vasiyet etmesiyle oldukça kalabalık bir törenle gömülmüştür (2).   DİPNOTLAR: 1- Doç Dr. Yücel Yanıkdağ 2-Latif Çelik, Almanya'da Türk izleri ***************************************************** MÜZİK BUKETİ SANAT MÜZİĞİ: Ne çok çektim hasretini. (Perihan Altındağ Sözeri) Bir garip yolcu. (Behiye Aksoy) TÜRKÜ: El çek tabip el çek sinem üstünden. (Çiğdem Gürdal)
Ekleme Tarihi: 11 Kasım 2024 - Pazartesi
Suat ÖZARAS

FARKLI YAZILAR 9

1. DÜNYA SAVAŞINDA ESİR DÜŞEN TÜRK´LER

Balkan Savaşları'nın yarasını sarmaya fırsat bulamayan Osmanlı İmparatorluğu, 1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaşının tam ortasında kaldı. Çanakkale, Irak, Sina-Filistin ve Sarıkamış, cephelerine 3 milyondan fazla askerini gönderdi. Bunların çoğusu hayatını kaybederken, 150 bini İngiltere olmak üzere 200 binden fazlası da esir düştü. Bu askerlerin bir kısmı, Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydişehir Usare Kampına hapsedildi. Bu kampta, 1918 Filistin Cephesinde esir düşen 16. Tümenin 48. Alay'ına bağlı Osmanlı askerleri tutuluyordu. 12 haziran 1920'ye kadar her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar. Bu insanlık dışı muamelenin sebebi ise Ermenilerdi. Kampta türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan yanlış çeviri ve kışkırtmaları sebebiyle kampların İngiliz komutanları azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savaş bitmişti, ancak kamptaki ağır şartlar sebebiyle askerleri teslim etmek İngilizlerin işine gelmiyordu. Çünkü olabilecek yeni bir savaşta bu askerlerin yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından İngilizlerin beynine işlenmişti.

 

Türk'ler mikrop kırma bahanesiyle süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katılmıştı. Asker ayağını suya soktuğunda aşırı krizol maddesiyle haşlanıyordu. Ancak İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerin havuzdan çıkmasına izin vermiyordu. Askerler bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. İngilizler havaya ateş açınca askerler ölmemek için çömelerek başlarını suya soktu. Ancak başını sudan çıkartan artık göremiyordu. Çünkü gözleri yanmıştı..Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerin direnişi de fayda etmedi ve 15 bin asker kör oldu. Sarıkamış'ta esir alınanlar, 12 bin kilometre öteye Sibirya'ya götürüldü. Buradaki amaç esirleri savaş alanının dışına çıkarmaktı.. Müslüman nüfusun az olduğu bölgeler özellikle tercih ediliyordu. 200 bin esirin 50 bini yollarda veya bu kamplarda hayatını kaybetti. İngilizler; Çanakkale, Irak ve Sina-Filistin cephelerinde 135 binden fazla Türk askerini Kıbrıs Mısır Hindistan ve Burma (Myanmar) gibi ülkelerde kurdukları esir kamplarına götürdüler.

 

Sarıkamış başta olmak üzere Doğu Cephesi'nde ve Avrupa'daki Galiçya Cephesi'nde 60 binden fazla Türk askeri Ruslara esir düştü. Bu esirler Azerbaycan'daki Nargin adasında, Avrupa Rusya'sındaki Vetluga, Varnavin gibi kasabalarda ve Trans Sibirya hattı boyunca çeşitli şehirlerde kurdukları esir kamplarında tutuldular. Buradaki esirlere, Müslüman Tatar Türk'leri yardımlarda bulunmuşlardır. Fransızlar, büyük bölümünü Çanakkale kara muharebelerinde aldıkları 2 bin civarında esiri gemilerle Korsika Adasına ve Güney Fransa'da kurdukları kamplara götürdüler. Birinci dünya savaşı sırasında askerlerin yanı sıra siviller de esir alındı. İngilizler; savaş boyunca çok sayıda Alman, Avusturya, Macar ve Osmanlı vatandaşını toplama kamplarına gönderdi. İrlanda Denizi'ndeki Man adası, İngilizlerin kurduğu sivil toplama kamplarının merkezi oldu. 1915 sonunda esir sayısı 20 bine, savaş sonunda ise 30 bini buldu. Ada'daki kamplarda 100'den fazla Osmanlı vatandaşı  bulunuyordu.


İngiltere yönetimindeki Kanada'da 24 toplama kampı kuruldu. Esirler arasında 205 Osmanlı vatandaşı bulunuyordu. Bunların çoğu Brantford şehrinde tutuklanmıştı. Savaş boyunca kampta 32 sivil esir hayatını kaybetti. 4. ve 5. Cumhurbaşkanları Cemal Gürsel ile Cevdet Sunay da İngiliz'lere  esir düşüp, Mısır'da bir yıl kadar esir hayatı yaşadılar. Cemal Gürsel İngiltere'ye Cumhurbaşkanı olarak gittiğinde esir düştüğünü açıklamıştır (1).

 

 HRİSTİYANLAŞMIŞ  TÜRKLER

1863 yılında yaşanan Viyana bozgunu başta olmak üzere; Budin, Mohaç, Belgrat, Salamenken ve Zenta savaşları sonunda, gerek şehirlerdeki soylu Türk ailelerinin kızlarından gerekse komuta kademesinin aile fertlerinden çok sayıda Türk, esir olarak Almanya'ya getirilip Hristiyan yapılıp evlendirildi. 2. Viyana kuşatmasında Osmanlı yönetici sınıfının aileleriyle birlikte geldiklerini, yenilgiye giden yolda ani geri çekilme kararı ve ardından yaşanan kaos ortamında kadınlı çocuklu guruplardan yüzlerce kişi Almanya-Avusturya ordularının eline geçti.


1683'te Viyana, 1685'te Neuhausel, 1686'da Ofen 1687'de Mohaç, 1688'de Belgrad, 1691'de Salamenken ve 1697'de Zenta savaşlarında çok sayıda Türk kadını esir olarak Almanya'ya getirildi. Hatta Merzifon'lu Kara Mustafa Paşa'nın haremindeki kadın ve çocuklardan bir bölümü Nemçe askerleri tarafından esir edilerek Almanya içlerine dağıtıldı. 16. yy'da Türk hizmetçi çalıştırmak Almanya'da moda oldu. Savaşta insanları rehin olarak getirmek çok ilgi çekici bir olaydı. Daha çok, yüksek rütbeliler tarafından uygulanıyordu. Sebebi ise, rehin alanın cesaretine delil veya zafer alameti olarak algılanıyordu.

 

Sonradan; Hristiyan olmayanlara dinsiz kâfir diyen Hristiyanlar, rehinelere kilisede vaftiz yaparak onları dinsizlikten kurtarmak için getirdiklerini söylüyorlardı. Dinini değiştirenlere vatandaş olma hakkı tanınıyordu. Türklere karşı savaşan Avrupa orduları çeşitli ülkelerden meydana geldiği için savaşın sonunda esir Türkler Avrupa'nın çeşitli ülkelerine dağıldılar. Önemli bir bölümü Hristiyan olmamaya karşı direndilerse de esir Türk kadınları için iki şık vardı; metres olmak, ya da Hristiyan olup biri ile evlenmek. 12 yaşındaki Fatma 1686 yılında Modon kalesi fethedilince, Venedik askerleri tarafından İsviçre'ye getirilerek ilahiyatçı bir profesöre teslim edilip hristiyanlık öğretilir. Arşivlere göre; Fatma'nın kendi isteği üzerine , ''kutsal din Hristiyanlığı kabul ediyorum vaftizim yapılsın'' diye bir belge imzalatılıyordu. Fatma, hristiyanlıkla ilgili 10 soruyu İtalyanca olarak doğru cevapladıktan sonra Katharina Aemylia adını alıyor. Fatma vaftizden bir müddet sonra ölüyor. Arşivlerde Fatma-2 olarak geçen Türk esirin bir paşanın kızı olduğu sanılıyor. Sulzbach düşesinin, ''dünya güzeli bir kız, hayatımda hiç bu kadar güzel ve akıllı bir kadın görmedim'' dediği Fatma 22 yaşında 1686 yılında Ofen şehrinin fethedilmesiyle generalin eline esir düşer. Hemen Hıristiyanlaştırılan Fatma, Maria Anna Augusta Colestina adını alır. Fakat ölünceye kadar Fatma ismini kullanmıştır. Nürnberg'deki Sabaldus kilisesi kayıtlarında Merve'nin de Hristiyan yapıldığı anlaşılıyor.

 

Macaristan'ın Pecs şehri, Osmanlı'nın elinden çıkmasıyla birlikte çok sayıda Türk Barons Von Blumberg tarafından esir edildi. Merve gibi yüzlerce Türk kızından yıllarca kimsenin haberi olmadı. Türk kaptanının karısı olan Habba ise, Macaristan'da rehin alınarak Kulmbach'a götürülmüştür. 3-4 yaşlarında olan Kader'se babası Belgrat'ta şehit düşünce esir olarak götürülüp Hrıstiyan yapılıyor. Almanya'da bulunan Soldan Holding'in patronu Felix Soldan'ın soyu Selçuklulara dayanmaktadır. Soldan'ların atası Yüzbaşı Mehmet Sadık Selim, Halep yakınlarında Selçuklular ile Haçlılar arasında yapılan savaşta esir düşer. 40 arkadaşıyla beraber Almanya'ya götürülür. Hem Alman ordusuna hizmet eder hem de (bir müddet sonra) din değiştirip Soldan soyadını alır. Aile Almanya'da büyüyüp güçlenir. Martin Luther'i bile desteklerler. Goethe'nin annesinin kökeni, Selim'in soyundan gelmektedir. Carl Osman 1655'de İstanbul'da doğdu, 1688'de Belgrad'da esir düştü ve 1727'de vaftiz edildi. 1735'de 80 yaşındayken öldü. Bir Osmanlı sipahisi olan Carl Osman'ın ölümüne kadar dinini terk etmediği, cenazesine gelen herkese para verilmesini vasiyet etmesiyle oldukça kalabalık bir törenle gömülmüştür (2).

 

DİPNOTLAR:
1- Doç Dr. Yücel Yanıkdağ
2-Latif Çelik, Almanya'da Türk izleri
*****************************************************
MÜZİK BUKETİ
SANAT MÜZİĞİ: Ne çok çektim hasretini. (Perihan Altındağ Sözeri)
Bir garip yolcu. (Behiye Aksoy)
TÜRKÜ: El çek tabip el çek sinem üstünden. (Çiğdem Gürdal)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler casino siteleri