Deneme Bonusu Veren Siteler deneme bonusu veren siteler 2024 bonus veren siteler Yeni Bonus Veren Siteler

Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

ÇARŞI 11

1968 yılında, şimdiki Eroğlu mağazasının yanında Sümerbank açıldı. Müdürü Harun Şahin'in (Foto Harun) babası, İsmail Şahin'di. Baki Tapur, Rahmi Yarbaşı, Dursun Özsubaşı ve Kâmil Kavas personel olarak çalışmaktaydılar (1). Sonraları Sümerbank özelleşme sürecine girince, Baki Tapur ve arkadaşları, Akbaba'ların dükkânda  devam ettirdiler. Sümerbank mağazasından evvel burası üstü çatılı olan küçük bir pasajdı. Bu pasajın içerisinde; defterdarlık binası, Ahmet Kantarcıoğlu'nun kasap dükkânı ve İsmail eminin manavı vardı. Yanında bulunan Seffan Mindivanlı’ya ait dükkânda ise Murat Eryurt araba lastiği satmaya başladı. Tam köşede ise üst katı lojman olan Şekerbank bulunmaktaydı. Biz orta birinci sınıfta iken banka müdürünün kızı 3. sınıfta okumaktaydı (2).   Şekerbank'ın hemen yanındaki ara yerde, müşterilerini tebessümle karşılayan İsmail Fırat'ın küçük marketi vardı. Şimdiki Hüseyin Çiftçi'nin dükkânının yerinde, Nacar saatleri ile Phılıps radyolarının da bayiliğini yapan Halis Güngör'ün kuyumcu dükkânı vardı (3). Zamanla dükkânı büyütüp Isparta'dan getirdiği halıları satmaya başladı. Sonunda dükkânı pastaneye çevirdi. Pastalar bodrum katta, Erzurum'dan gelen ustalar tarafından yapılırdı (4). Pastane daha sonra eczane oldu. İstanbul'dan gelen ecnebi bir aile işletmeye başladı. Yunus Yazıcı da burada çalışırdı. Yanında, Kemal Derviş'e benzeyen spiker gibi sesi ve espri yapmayı seven Binali Gönder'in mağazası vardı (5). Gönder mağazasının yanında, Remzi Dumlu'nun işlettiği lokanta vardı (6). Uzun boylu ve siyah elbise giyen Ömer Kişioğlu'ndan her hafta yağlı peynir alırdım. Dükkândan çıkana kadar canlı yayın yapardı. Tane tane konuşarak; -Şuradan bir kâğıt alalım, peyniri üzerine koyup tartalım.... paranın üstünü verelim.. (7).   Tane tane konuşan Hıfzı Günaştı'nın dükkânında her şey bulunurdu. Yanında Cemal ve Sıtkı Gözeler'in gazete dükkânı vardı. (8) Trabzon'lu Ali Yıldız ile oğulları Süleyman ve Hayati Yıldız'ın fırınlarında somun ekmek çıkarılırdı. Somun ekmek; bu fırın ile Türk Ticaret Bankasının yanındaki fırında, diğer fırınlarda ise lavaş ekmek pişirilirdi. Kapıdan girip biraz ilerleyince, bu koridora dik genişçe bir bölümde fırın bulunmaktaydı. Ramazanda pide almak için, beni tanıdıklarından fazla beklemezdim. Hayati Yıldız, üzerinde ''Tercüman'' yazan el radyosundan naklen yayınlanan maçları dinlerdi. Süleyman Yıldız biraz karizma gibiydi. Babaları hafif beyaz sakallı orta boy fakat kilolu birisiydi. Ali Yıldız'ın, ekmeğin karneyle satıldığı zamanlarda halkı gözettiği söylenir. Köşedeki bakkal ise mütedeyyin bir aile olan, Süreyya ve Bülent'in babası Hacı İhsan ile Yalçın ve Akın'ın babası Ahmet Kılıç kardeşlere aitti (9). Osman Mindivanlı, A. Yaşar Bayoğlu ve Cengiz Deren’in katkılarıyla..   DİPNOTLAR: 1- Bina, Mindivanlı ailesine aitti. Kapının iki tarafında bulunan ve plastik kadın mankenlerin olduğu vitrinler kumaşlarla süslenmişti. Mağazanın üç tarafındaki raflar kumaşlarla dolu olup, rafların bir metre kadar önünde ise tezgâhlar, tam orta yerde ise cephesi batıya bakan vezne vardı. Koleksiyon zenginliği ve fiyatların ucuz olmasından dolayı, mağaza bir anda popüler olmuştu. Mavi-beyaz desenli ve üzerinde Sümerbank logosu bulunan kumaş sarılan kağıtlar ise, defter ciltlemek için çok uygundu. Eskiden mavi, kırmızı ciltler ile defter ve kitâplar kaplanıp üzerine de etiket yapıştırılırdı. Bütün öğrencilerin ilk işi kitâp ve defterleri ciltlemekti. Bir cilt ile dört kitâp ciltlenirdi. Durumu zayıf olanlar ise gazete ile ciltlerdi. Çıtalı uçurtmayı bu ciltlerle yapardık. Evlerde mevlit okutulunca, dağıtılacak şeker bu ciltlerden yapılan külâhlara konulurdu. Mevlidin sonlarına doğru, sele içerisine konulmuş şekerler dağıtılırdı. Bazı kadınlar 2 tane alırdı. Mevlit şekerine peynir şekeri de denilirdi. Beyaz renkte bazıları da çok açık mavi renkte olurdu. Ağızda pamuk gibi eridiğinden, durumu iyi  olmayan aileler çay içmek için, ekonomik olan akide şekerini tercih ederdi.   2-Daha sonra, Pancar Şirketinde çalışan Sivas’lı İsmail beyle evli olan Ülkü Akar Şekerbank müdürlüğü yaptı. Aynı kurumda çalışan Ardahan’lı Özgen beyle evli olan Nevin Akalp ve Sebahattin Bayoğlu personel olarak çalışmaktaydı.   3-İlkokul 2.sınıftayken, 4 liraya Nacar 17 Rubıs marka saat alınmıştı ve çok sevinmiştim.   4-Tabelada, Özsüt Pastanesi yazmaktaydı. P harfinin üst kısmı elips şeklindeydi. Son harf olan İ'den sonra ters P yazılmıştı. Yani (PastanesiP) gibi bir kelime oluşmuştu. Okula giderken vitrinde ay şeklinde pasta ve çörekleri görürdüm. Halis Güngör Gençlik Kulübü Başkanı olduğundan, pastane futbolcuların uğrak yeriydi. Sporculara her şey bedavaydı. Ayrıca, Halis Güngör, Thames marka minibüsünü de kulübe tahsis etmişti. Deplasman maçlarına minibüsle gidilirdi.   5-Şimdiki Tarım Kredi Kooperatifinin olduğu yer, Binali Gönder'e aitti. Dereye yakın olan büyük bina ahırdı. Binali Gönder daha sonra Uşak'a yerleşti ve battaniye fabrikası kurdu. Her sene camilere halı, fakirlere de ayakkabı gönderirdi. Ayakkabıları Mürsel Güzel dağıtırdı.   6-Erzurum Lezzet Lokantasına girince sağ tarafta masa, sol tarafta ise odun ateşinde pişen döner vardı. Cruyff gibi top oynayan oğlu, Şener Dumlu ile lisede beraber okuduk.   7-Ömer Kişioğlu önceden mavi renkli Thames minibüsüyle, Erzurum'a yolcu taşırdı. Sonraları oğlu Nesimi, Ayrancı'ların kahvehanenin yanında bakkal dükkânı açtı.   8-O zaman devlet binaları hariç, bütün evler tek katlıydı ve çatılı ev çok azdı. Yalnızca Cemal ve Sıtkı Gözeler'in evi iki katlı olup çatılıydı. Hocalarımız, Nalan ve Arif Çetinayak bu evde kirâda otururlardı. Dükkânın tabelasında -herhalde-  56 kardeşler yazısı vardı. Tabela çürümüş ve boyasız eski olduğundan okunması zordu. Dükkâna girince tam karşıda tezek  sobası yanan, dikdörtgen biçiminde ardiye vardı. Duvarda bir de resim vardı. Dükkâna her girişimde, Cemal Gözeler tebessüm ederek bana takılırdı. Cemal Gözeler göbekli olduğundan, çermikte peştemal takmakta zorluk çekerdi. Büyükçe peştemal bulunup, yandan iple bağlanırdı.   9-Hasankale'nin en modern bakkal dükkânıydı. Kapı, doğu ve güney cephelerinin kesim noktasında olup kuzey-doğuya bakardı. Cam ve metalik karışımı bir şeydi. Kapının üst tarafındaki cam bölmede gölgeli büyük ve köşeli harflerle GÜVEN BAKKALİYESİ yazılıydı. Güven kelimesinin her harfinin üst kısmında yukarıya doğru püskül gibi süs vardı. Kapıdan girip üç adım atıp sağa dönünce camekândan tezgah ve üzerinde büyük yuvarlak cam kutularda kaliteli akide şekerleri yanında da ibreli Wartburg marka terazi vardı. Terazinin alt kısmında Fuat ve Suat Tarhan yazısı vardı. Hacı İhsan Kılıç, kısa ve beyaz sakalı vardı. Hacı Ahmet Kılıç ise her zaman tebessüm ederek konuşurdu. Kendinden küçük müşteriye her zaman şöyle derdi; -Gada, 7 lira ama sana 5 lira.. Yalçın da babasına ''Babacı..'' diye hitap ederdi. Hocamız Yıldız Karababa, bunların kirâlık evlerinde kalırdı. Yalçın ve Akın'ı okul muaşeret koluna seçmişti. Dükkânın doğuya bakan kaldırımında, sakallı Hacı Avcı çok büyük leğen içerisinde, bardağı 10 kuruştan çekirdek satardı. Spor-toto kağıtlarından yapılmış külahlar da 25 kuruştu. ''Kavrulmuş karabadem'' diyerek arada bir reklamasyon yapardı.
Ekleme Tarihi: 10 Nisan 2025 - Perşembe
Suat ÖZARAS

ÇARŞI 11

1968 yılında, şimdiki Eroğlu mağazasının yanında Sümerbank açıldı. Müdürü Harun Şahin'in (Foto Harun) babası, İsmail Şahin'di. Baki Tapur, Rahmi Yarbaşı, Dursun Özsubaşı ve Kâmil Kavas personel olarak çalışmaktaydılar (1). Sonraları Sümerbank özelleşme sürecine girince, Baki Tapur ve arkadaşları, Akbaba'ların dükkânda  devam ettirdiler. Sümerbank mağazasından evvel burası üstü çatılı olan küçük bir pasajdı. Bu pasajın içerisinde; defterdarlık binası, Ahmet Kantarcıoğlu'nun kasap dükkânı ve İsmail eminin manavı vardı. Yanında bulunan Seffan Mindivanlı’ya ait dükkânda ise Murat Eryurt araba lastiği satmaya başladı. Tam köşede ise üst katı lojman olan Şekerbank bulunmaktaydı. Biz orta birinci sınıfta iken banka müdürünün kızı 3. sınıfta okumaktaydı (2).

 

Şekerbank'ın hemen yanındaki ara yerde, müşterilerini tebessümle karşılayan İsmail Fırat'ın küçük marketi vardı. Şimdiki Hüseyin Çiftçi'nin dükkânının yerinde, Nacar saatleri ile Phılıps radyolarının da bayiliğini yapan Halis Güngör'ün kuyumcu dükkânı vardı (3). Zamanla dükkânı büyütüp Isparta'dan getirdiği halıları satmaya başladı. Sonunda dükkânı pastaneye çevirdi. Pastalar bodrum katta, Erzurum'dan gelen ustalar tarafından yapılırdı (4). Pastane daha sonra eczane oldu. İstanbul'dan gelen ecnebi bir aile işletmeye başladı. Yunus Yazıcı da burada çalışırdı. Yanında, Kemal Derviş'e benzeyen spiker gibi sesi ve espri yapmayı seven Binali Gönder'in mağazası vardı (5). Gönder mağazasının yanında, Remzi Dumlu'nun işlettiği lokanta vardı (6). Uzun boylu ve siyah elbise giyen Ömer Kişioğlu'ndan her hafta yağlı peynir alırdım. Dükkândan çıkana kadar canlı yayın yapardı. Tane tane konuşarak;
-Şuradan bir kâğıt alalım, peyniri üzerine koyup tartalım.... paranın üstünü verelim.. (7).

 

Tane tane konuşan Hıfzı Günaştı'nın dükkânında her şey bulunurdu. Yanında Cemal ve Sıtkı Gözeler'in gazete dükkânı vardı. (8) Trabzon'lu Ali Yıldız ile oğulları Süleyman ve Hayati Yıldız'ın fırınlarında somun ekmek çıkarılırdı. Somun ekmek; bu fırın ile Türk Ticaret Bankasının yanındaki fırında, diğer fırınlarda ise lavaş ekmek pişirilirdi. Kapıdan girip biraz ilerleyince, bu koridora dik genişçe bir bölümde fırın bulunmaktaydı. Ramazanda pide almak için, beni tanıdıklarından fazla beklemezdim. Hayati Yıldız, üzerinde ''Tercüman'' yazan el radyosundan naklen yayınlanan maçları dinlerdi. Süleyman Yıldız biraz karizma gibiydi. Babaları hafif beyaz sakallı orta boy fakat kilolu birisiydi. Ali Yıldız'ın, ekmeğin karneyle satıldığı zamanlarda halkı gözettiği söylenir. Köşedeki bakkal ise mütedeyyin bir aile olan, Süreyya ve Bülent'in babası Hacı İhsan ile Yalçın ve Akın'ın babası Ahmet Kılıç kardeşlere aitti (9).
Osman Mindivanlı, A. Yaşar Bayoğlu ve Cengiz Deren’in katkılarıyla..

 

DİPNOTLAR:
1- Bina, Mindivanlı ailesine aitti. Kapının iki tarafında bulunan ve plastik kadın mankenlerin olduğu vitrinler kumaşlarla süslenmişti. Mağazanın üç tarafındaki raflar kumaşlarla dolu olup, rafların bir metre kadar önünde ise tezgâhlar, tam orta yerde ise cephesi batıya bakan vezne vardı. Koleksiyon zenginliği ve fiyatların ucuz olmasından dolayı, mağaza bir anda popüler olmuştu.
Mavi-beyaz desenli ve üzerinde Sümerbank logosu bulunan kumaş sarılan kağıtlar ise, defter ciltlemek için çok uygundu. Eskiden mavi, kırmızı ciltler ile defter ve kitâplar kaplanıp üzerine de etiket yapıştırılırdı. Bütün öğrencilerin ilk işi kitâp ve defterleri ciltlemekti. Bir cilt ile dört kitâp ciltlenirdi. Durumu zayıf olanlar ise gazete ile ciltlerdi. Çıtalı uçurtmayı bu ciltlerle yapardık. Evlerde mevlit okutulunca, dağıtılacak şeker bu ciltlerden yapılan külâhlara konulurdu. Mevlidin sonlarına doğru, sele içerisine konulmuş şekerler dağıtılırdı. Bazı kadınlar 2 tane alırdı. Mevlit şekerine peynir şekeri de denilirdi. Beyaz renkte bazıları da çok açık mavi renkte olurdu. Ağızda pamuk gibi eridiğinden, durumu iyi  olmayan aileler çay içmek için, ekonomik olan akide şekerini tercih ederdi.

 

2-Daha sonra, Pancar Şirketinde çalışan Sivas’lı İsmail beyle evli olan Ülkü Akar Şekerbank müdürlüğü yaptı. Aynı kurumda çalışan Ardahan’lı Özgen beyle evli olan Nevin Akalp ve Sebahattin Bayoğlu personel olarak çalışmaktaydı.

 

3-İlkokul 2.sınıftayken, 4 liraya Nacar 17 Rubıs marka saat alınmıştı ve çok sevinmiştim.


 
4-Tabelada, Özsüt Pastanesi yazmaktaydı. P harfinin üst kısmı elips şeklindeydi. Son harf olan İ'den sonra ters P yazılmıştı. Yani (PastanesiP) gibi bir kelime oluşmuştu. Okula giderken vitrinde ay şeklinde pasta ve çörekleri görürdüm. Halis Güngör Gençlik Kulübü Başkanı olduğundan, pastane futbolcuların uğrak yeriydi. Sporculara her şey bedavaydı. Ayrıca, Halis Güngör, Thames marka minibüsünü de kulübe tahsis etmişti. Deplasman maçlarına minibüsle gidilirdi.

 

5-Şimdiki Tarım Kredi Kooperatifinin olduğu yer, Binali Gönder'e aitti. Dereye yakın olan büyük bina ahırdı. Binali Gönder daha sonra Uşak'a yerleşti ve battaniye fabrikası kurdu. Her sene camilere halı, fakirlere de ayakkabı gönderirdi. Ayakkabıları Mürsel Güzel dağıtırdı.

 

6-Erzurum Lezzet Lokantasına girince sağ tarafta masa, sol tarafta ise odun ateşinde pişen döner vardı. Cruyff gibi top oynayan oğlu, Şener Dumlu ile lisede beraber okuduk.

 

7-Ömer Kişioğlu önceden mavi renkli Thames minibüsüyle, Erzurum'a yolcu taşırdı. Sonraları oğlu Nesimi, Ayrancı'ların kahvehanenin yanında bakkal dükkânı açtı.

 

8-O zaman devlet binaları hariç, bütün evler tek katlıydı ve çatılı ev çok azdı. Yalnızca Cemal ve Sıtkı Gözeler'in evi iki katlı olup çatılıydı. Hocalarımız, Nalan ve Arif Çetinayak bu evde kirâda otururlardı. Dükkânın tabelasında -herhalde-  56 kardeşler yazısı vardı. Tabela çürümüş ve boyasız eski olduğundan okunması zordu. Dükkâna girince tam karşıda tezek  sobası yanan, dikdörtgen biçiminde ardiye vardı. Duvarda bir de resim vardı. Dükkâna her girişimde, Cemal Gözeler tebessüm ederek bana takılırdı. Cemal Gözeler göbekli olduğundan, çermikte peştemal takmakta zorluk çekerdi. Büyükçe peştemal bulunup, yandan iple bağlanırdı.

 

9-Hasankale'nin en modern bakkal dükkânıydı. Kapı, doğu ve güney cephelerinin kesim noktasında olup kuzey-doğuya bakardı. Cam ve metalik karışımı bir şeydi. Kapının üst tarafındaki cam bölmede gölgeli büyük ve köşeli harflerle GÜVEN BAKKALİYESİ yazılıydı. Güven kelimesinin her harfinin üst kısmında yukarıya doğru püskül gibi süs vardı. Kapıdan girip üç adım atıp sağa dönünce camekândan tezgah ve üzerinde büyük yuvarlak cam kutularda kaliteli akide şekerleri yanında da ibreli Wartburg marka terazi vardı. Terazinin alt kısmında Fuat ve Suat Tarhan yazısı vardı. Hacı İhsan Kılıç, kısa ve beyaz sakalı vardı. Hacı Ahmet Kılıç ise her zaman tebessüm ederek konuşurdu. Kendinden küçük müşteriye her zaman şöyle derdi;
-Gada, 7 lira ama sana 5 lira.. Yalçın da babasına ''Babacı..'' diye hitap ederdi. Hocamız Yıldız Karababa, bunların kirâlık evlerinde kalırdı. Yalçın ve Akın'ı okul muaşeret koluna seçmişti. Dükkânın doğuya bakan kaldırımında, sakallı Hacı Avcı çok büyük leğen içerisinde, bardağı 10 kuruştan çekirdek satardı. Spor-toto kağıtlarından yapılmış külahlar da 25 kuruştu. ''Kavrulmuş karabadem'' diyerek arada bir reklamasyon yapardı.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.