ŞİİR BUKETİ 15
YA BENİM GÖNÜL AYNAM
Masmavi gök kubbeye, bir beyaz çizgi çizdin
En nadide gülleri, sarı saçına dizdin..
Ölürken kıskanç güller, saçının ışığında,
Sen gönlümü bıraktın, ak aynaları süzdün! ..
Ahmet Tevfik OZAN
SARI SARI
Soyunuyorum bir bir, eski esvaplarımdan;
Ayrıldım tane tane, biçilen saplarımdan...
Hüzün ekerek geldim, dağlara bayırlara,
Dönüp, bakamıyorum; ardım sıra yıllara.
Kaç vadide bıraktım, kim bilir kaç virane?
Zifiri karanlıktan çıkarken yeni güne.
Eğer görmüş olsaydın, bir kez ölü denizi;
Bakınca gözlerime, görürdün, kaç göz izi...
Sarsılıyor kubbemiz, dökülürken camları;
Bakışım mahşer yeri, uğrama akşamları.
Aşka da, sevdaya da, kim demiş, büyük yalan?
Aziz çeşmelerimden, su içerken kaç ceylan...
Nasıl yola çıkardım, bunca ağır yükümle?
Asla yargılamadan, astın tek bir hükümle!
Karanlığa battı ay, seçilmiyor besbelli;
Güneşler eğiririm, görmedin, sarı telli...
Artık gözü yaşarmaz, seherlerde yeşilin;
Bahara yürüyor bak, telli duvaklı gelin...
Zaman üstü sarhoşluk, kısır gelirken akla;
Kovalıyorum şimdi, zamanı bir kısrakla...
Buruk bir veda ile, el sallarken geçmişe;
Soyunuk çıkıyorum, bundan böyle güneşe.
At geçmişi sulara, sevindir balıkları;
Göz göze bakışırken, güneşle sarı sarı...
Sar beni sıkı sıkı, sırılsıklam sevdayla;
Çıkarken yolculuğa, eşkin, körpe bir tayla...
Hayrettin YAZICI
Bİ-ÇARE AŞK
Seni düşünüyorum gecenin sessizliğinde
Bir ateş yanıyor ruhumun derinliklerinde
Hayallerinle besleniyor bu ateş
Ben ölsem de hiç sönmeyecek bu ateş
Bir an kaybolsan hayalimden
Olur bu dünya bana cehennem
Ne zaman biter bu aşk bilmem
Sensiz olamam bir an bile ben
Hani hasret kalır ya toprak suya
Hasretim sana toprak misali
Ne Mecnun’lar gördü bu dünya
Leyla olmazsa zindan misali
Cemil MERİÇ
YOLCULUK
Susamış ruhumla mesafelere,
Hiçbir şey bağlamaz beni bu yere
Ne hatıraların yalvaran sesi,
Ne ağaçların kuytu gölgesi
Rüya besteleyen eski bahçeler,
Ne lambam ki soluk bir ışık serper
Istırabı taşan gecelerime.
Esen rüzgârlarla yanan derime
Serin şifasını döker her gece
Çağıran bir eldir sanki gizlice
Ruhumu meçhulün ufuklarına.
Şimdi kadehimde başka şarap var,
Başka bir neşide söylüyor bana
Hülyamın ufkunu döğen dalgalar,
Ve ümitlerimin sırrını gizler
Güneşli ufuklar, engin denizler.
Ahmet Hamdi TANPINAR
ŞAİR DEDİLER VEYA MÜTEŞAİR
Biz nazımdır diye yazdık bu şiirdir dediler
Arkamızdan ne hazindir müteşâir dediler
Öyle mahcupluğumuzdan çoğu kez susmuşken
Yılda bir kerre konuştuk buna teşhir dediler
Gönlümüzden süzerek ördüğümüz sözler için
Kimi bilgiççe susarken azı mahir dediler
Biz mürekkep yaparak gözyaşı döktük kâğıda
Bu sakat bir kafadır olmalı tamir dediler
Aczimizden sayılırken mütevâziliğimiz
Başkayız biz deyiverdik ne ekâbir dediler
Sen misin aşka mukaddes diyen ey gamlı gönül
Gönlü müflisleri devrin, sana kâfir dediler
Bizde dil buldu, gönül buldu da hasret acısı
Halka düşman yazıyor hep kendine dair dediler
Üzülürsün niye bilmem ki gönül bunlar için
Dön de bak aynı zevat kimlere şair dediler.
İsmail Adil ŞAHİN
DÜN BUGÜN YARIN KÖPRÜSÜ
‘‘Bir gece, bir yerde yıldız kayarsa..
Soğursa bir kurşun, ciğerlerimde! ...’’
O serin dağların çocuğuydum ben
Karların, yarların, gür ormanların! ...
Gönül, bir güvercin yüceden yüce
Sevinci, dünlerin ve yarınların! ...
Aha, şuralarda kanar yaramız! ..
Öyle sıcak, öyle derin, öyle kan!
Kandan kanatlanıp, arşa uçarız..
Öyle ırak, öyle serin, öyle can! ...
Dursa, namlularda çırpınan yürek
Kurşunlar aksamasa ciğere sessiz..
Bir şeyler olacak, güneşler kadar
Aydınlık, şefkatli, sıcak, lekesiz! ...
O serin dağların çocuğuydum ben
Karların, yarların, gür ormanların! ...
Gönül bir güvercin, yüceden yüce
Sevinci, dünlerin ve yarınların! ...
Ahmet Tevfik OZAN