Hacı Rüştü Kahvehanesi'nden aşağı inince, tam köşede Hacı Celal Kadıoğlu’na ait yan yana iki dükkân vardı. Köşedeki dükkân Mustafa Çiftçi’ye ait bakkal dükkânı iken yandaki dükkân boştu. Hacı her zaman bu dükkânda otururdu. Kahve yerine bu tür dükkânlarda oturmak eşrafa mahsus bir gelenekti. Kahvehaneye nazaran, havası daha temiz oluyordu. Mustafa Çiftçi'nin dükkânından sonra, Necati Bayoğlu’nun mağazası vardı. Necati Bayoğlu daha sonra, Erzurum Taşmağazalar’da, Tanca adıyla akabinde de İstanbul'da mağazasını açtı. İstanbul’a gittikten sonra bile Tanca mağazası aynı isimle başkaları tarafından devam ettirildi (1). Hasankalede’ki mağaza ise İhsan Kıran’a satıldı. İhsan Kıran’ın vefatından sonra oğlu Cahit de mağazayı sattı.
Zakir ve oğlu Şakir Aksoy’un mağazasında (Güven Pazarı) kumaşların fiyatları farklıydı. Zakir Aksoy, müşteriye şöyle derdi;
-Bak bu iki kumaş da aynı ama bu daha ucuz, istersen bunu al. Bu ise yeni kumaş ötekinden biraz pahalı.. Konuşurken sesi biraz boğuk çıkardı, nefes almakta biraz zorlanırdı. Defter-İ kebir tutabilen nadir esnaflardan biriydi.
Tezgâhta, her zaman dikkatimi çeken yazar kasa vardı. Oğlu Bekir Aksoy, bir müddet mağazayı işletse de sonunda sattı. Bekir Aksoy, her sabah kenarından tutarak götürdüğü lavaş ekmekle dükkânda kahvaltı yapardı. Zâkir ve oğlu Zekâi Bayoğlu’nun mağazasının (Sev-al Mağazası) vitrininde, her zaman erkek ayakkabıları bulunurdu. Ayakkabıların üzerinde küçük kartonlarda, alt alta yazılı iki rakam vardı. Alttaki rakam indirimli fiyat olup, üstteki eski fiyatın üzerine çarpı atılmıştı (2). Zakir Bayoğlu’nun, Erzurum-Hasankale arası çalışan bir de Chevrolet taksisi vardı (3).
Yanda ise Ahmet ve Mustafa Özkara kardeşlerin mağazaları vardı. Sonraları Erzurum Taşmağazalara taşınınca, evlerini Kur’an kursu yapımı için Diyanet’e devrettiler. Bu mağazanın yanında Hasan ve Mehmet Ertuğrul kardeşlere ait mağaza vardı. Bu mağazayı sonraları Özkara’lara satarak karşı kaldırıma taşındılar. İlker Özkara, Taşmağazalar'ın girişinde ‘’Bursa Çeyiz Mağazası’’ levhasıyla modern bir mağaza açtı. Yanda ise, Baki Yüce’nin dükkânı vardı. Baki Yüce’nin evvelden yaklaşık 100 m. doğuda hırdavat dükkânı vardı. Şimdiki dükkânında ise bakkallara toptan mal satmaya başladı.
Yanda Feramuz Sefil’in dükkânı vardı. Orlon tel /Diana başta olmak üzere; düğme, fermuar, çıt-çıt ve buna benzer şeyler satılırdı. Oğulları Seyyid Hoca İbrahim Hakkı Hz.leri camisinde imam, öteki oğlu İhsan Sefil ise belediyede şofördü (4). En sonda da ilkokulda beraber okuduğumuz Bahadır'ın babası, Ahmet Aktaş ve kardeşinin dükkânı vardı. Ahmet Aktaş, Erol Taş gibi heybetli ve yakışıklıydı. İlkokuldayken, Bülent Pasin'le gezen Bahadır, Taşmağazalarda Ayhan Ceviz'le kuyumcu dükkanı açtı. (Kuzey Kuyumcusu)
DİPNOTLAR:
ÖNEMLİ NOT : Köşebaşından itibaren her iki kaldırımda bulunan mağazalar, Erzurum Taşmağazalar'daki gibiydi. Elbise dikilecek kumaş çeşitleri çoktu ve dikdörtgen şeklindeki mağazaların üç tarafındaki raflar kumaşlarla doluydu. Yaklaşık bir m. boyunda 20-30 cm. genişliğinde çıta şeklinde yapılan ve kartonla kaplanmış levha türündeki maddeye sarılmış kumaşlar raflara hafif yanlamasına yerleştirilmişti. Müşteri kumaş alacağı zaman; mağazacı önce ruloyu tezgâha koyup sonra da bir eliyle kumaşın kenarından tutup diğer eliyle de ruloyu zıplatarak kumaşın açılmasını sağlardı. Önce tahta metreyle 1 m. ölçüp sonra da tahta metreyi kumaşın etrafında çevirirdi. 10-15 cm. fazla olacak şekilde kumaşı katlayıp makasla çentik açarak makasın bir kenarını hızlıca kumaş üzerinde kaydırırdı. Erkek kumaş markaları: Altınyıldız, Alpaka, Bossa, Arca..Kumaşların, renkli resimli reklamasyon afişleri, terzi dükkânlarında ve mağaza vitrinlerinde bulunurdu. Ayrıca: Divitin, pazen, ham bez (Amerikan bezi), emprime, basma, patiska, poplin, pazen, keten gibi kumaşlar da vardı. Bunların genişliği daha küçüktü. Ham bezi ölçmeye gerek yoktu. Bir metrelik hizada katlanmıştı ve yan tarafında horoz resmi vardı. Demek ki Denizli’den geliyordu. Mağaza sahipleri kısa süreliğine bir yere gidecekleri zaman, eşiğe bir tabure veya süpürge koyarlardı. Mağaza kapatılacağı zaman baston şeklindeki çubukla kepenk çekilir ve kilitlenirdi. Bu işlem yapıldığında müthiş ses çıkardı. Ekmek 60 kuruş iken Arca kumaşın metresi 35 lira idi. O zaman bu fiyat çok pahalı gelmişti bana. Fabrikasyon elbiselerin çıkışı, kumaş sektörünü ve terziliği öldürdü.
1- Aşırı sosyal olan Ahmet Bayoğlu, Günaydın Gazetesinin düzenlediği yarışmada Türkiye aerobik şampiyonu oldu. Daha sonra İstanbul ve Romanya’da esnaflık yapmaya başladı. Necati Bayoğlu'nun diğer erkek çocukları; Şeref, Metin ve Sefa İstanbul'da esnaflık yapmaktalar. Kızı Neriman ise 13 Mart İlkokulu’nda öğretmenlik yaptı.
2-Pasinler Gençlik Kulübü Başkanlığı da yapan, Zekai Bayoğlu aşırı sosyal ve entel takılırdı. Çok kere dudaklarını yan yatmış 8 gibi yapardı. Her sene bahar aylarında bir aylığına Bursa seferi yapardı. Askeri birliklerdeki personel genellikle bu mağazadan ticaret yapardı. Kardeşleri; Sıdıka ve İsmet abla da FONO'nun ingilizce kurslarını takip ederek sosyal takılırlardı. Anneleri Nazire abla, bacanın otlarını yakarken az kalsın mahalleyi yakıyordu.
3-Chevrolet taksisi olan esnaflar: Zekâî Bayoğlu/51 Chevrolet (10 AY 881), Edip Temuçin/56 Ford, Fikret Çakıcı, Hafız Zühtü Öztürk, Ali Arıcı, Ahmet Özbay (Karasakız)/56 Chevrolet, Mücahit Ecer, Efendi, İbrahim ve Lütfü Bitlisli, Nazmi usta (TEK’de, memur idi), Zafer Önal. Bu araçlar Hamamdere rampasında sülün gibi süzülürlerdi. 74-75’li yıllarda, Zeki Yamani'nin başkanlığını yaptığı OPEC’in petrole yaptığı aşırı zam, 6 silindirli ve aşırı benzin yakan bu araçları vurunca bu araçlar da piyasadan çekildiler.
4-Hacı İhsan Sefil, belediyede şoförlük yaptı. Yavaş ve temkinli araç sürmesiyle ün salmıştı ve adını ‘’Sabır Tur’’ koymuşlardı. Bir gün yine gelirken, bütün araçlar, hacının aracını sollar. Ön tarafta oturan gençlerden biri Hacı'nın duyacağı şekilde şöyle konuşur;
-Şu rampayı geçelim, Hacım hepsini sollar. Hacı arabayı durdurur ve şöyle der;
-Beğenmeyen insin. 5 dakika erken veya geç gitsek ne olacak. Bir kaza yapsak, birisinin başına bir şey gelse halimiz ne olur..
***********************************************************
MÜZİK BUKETİ
SANAT MÜZİĞİ: Seven insan unutmaz. (Neş'e Can)
Talihin elinde oyuncak oldum. (Gönül Yazar)
TÜRKÜ: Değme felek. (Nazlı Öksüz)
ARABESK: Bulamadım. (Tüdanya)
FANTEZİ: Gizli kalsın. (Kısmet Kandıralı)
HAFİF MÜZİK/ARANJMAN: Çok uzaklarda. (Nilüfer)
YABANCI: Uteha. (Lili İvanova)