1964-1967 yılları arasında Hasankale Kaymakamı olarak görev yapan, Hüseyin Öğütçen'in eşi Nermin hanım da ortaokulda matematik öğretmeni olarak görev yapmaktaydı. Kaymakamlık lojmanı ise, şimdiki Halk Bankası hizasında karayolu ile demiryolu arasında iki katlı binaydı. Bayram görmesine giden herkese bir lira harçlık verirlerdi. Nermin hanımın öğrencisi Mustafa Gözeler dedi ki: '' Bayram görmesine gittiğimde, bana 2.5 lira bayram harçlığı, peçete içinde lokum ve beyaz mendil hediye ettiler. Kızlara ise pembe renkte mendil verirlerdi.''
Hüseyin Öğütçen, görev süresinin sonunda Hakkari Valiliği'ne atanır. Atandığının ertesi günü Cumhurbaşkanı, Hakkari'yi ziyaret eder. Sorulan bütün sorulara anında cevap vermesi, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere herkesi hayretler içerisinde bırakır. Kısa sürede, Hakkari’nin bütün eğitim problemlerini çözer. Okul, öğretmen lojmanı yapımı ve türkçe kursları başlatır.
İki yıllığına ABD’ye gider. Döndüğünde içişleri bakanlığı batı illerine atanabileceğini söylese de, Hakkari’ye gidip yarım kalan işlerini tamamlamak ister. Hakkari Valiliği'nden sonra Antalya, İzmir ve Kocaeli valiliği yaptıktan sonra kendi isteğiyle emekli olur. Emekli olduktan sonra, İzmir’de Türk Eğitim Derneği'nde müdürlük ve onursal başkanlık yapar.
Antalya valiliği sırasında; 16 katlı özel idare iş merkezi, döner gazino ve kış sporları merkezi gibi önemli projelere imza atar. Valiliği esnasında, İzmir körfezini kurtarma projesini cumhurbaşkanı Kenan Evren ve bakanlar kuruluna sunum yaparak yatırım programına alınmasını sağlar. Balçova Termal Tesisleri, Hüseyin Öğütçen’in eseridir. İzmir’de vatandaşlar tarafından, 2.5 m. boyunda heykeli dikilir. Görev esnasında heykeli dikilen tek validir.
İzmir’den sürpriz bir şekilde, 1984 yılında Kocaeli Valiliği'ne atanır. Kocaeli’de önceden planlanmış, ‘’Çevre sempozyumu’’ yapılmaktadır. Sunucunun, ‘’Acaba yeni valimizin görüşleri nedir?’’ diye anons etmesiyle, beş günlük vali iken Kocaeli’nin problemlerini ve çözümlerini doğaçlama olarak izah ederek orada bulunan bakan (İsmail Özdağlar) dahil herkesi hayretler içerisinde bırakır. Kocaeli’nde kış sporları merkezi kurmak ister. Kompleksin ödeneği çıkarılır, ihalesi yapılır. Bahar mevsiminde temeli atılacaktır. Fakat Hüseyin Öğütçen merkeze alınır, gelen vali de projeyi rafa kaldırır…
Hüseyin Öğütçen; modernite yanlısı, yenilikçi ve sosyalitesi hayli yüksek bir şahsiyettir. Hasankale Kaymakam'lığı sırasında devamlı Hacı Rüştü kahvehanesine gelerek halkla istişarelerde bulunur. Köylerin ağaçlandırılması, kalenin burçlarının yapılması, turistik otelin modern bir şekilde işletilmesi, çermik şenliklerinin aktif hale getirilmesi gibi icraatlarda bulunur. Halis Güngör’ün matbaa kurup günlük gazete çıkarması, Hüseyin Öğütçen'in telkinleriye olmuştur.
Kaymakamlık, belediye, ortaokul (1) , İbrahim Hakkı İlkokulu, Nef’i İlkokulu (2), sinema (3), turistik otel (4), gençlik kulübü (5), çermik şenlikleri (6), cirit müsabakaları (7), çermikler (8), Şifa palas, TMO (9), MTA (10), Doğu ve Batı Kışla (11), pancar şirketi (12), Chevrolet taksiler (13), banliyö treni (14), bahçeler (15), lunapark (16), mezbaha (17) , mağazalar (18), güreşler (19) tarım ürünleri (20) ve lavaş ekmek (21) Hasankale’nin cazibesini ve popülaritesini artıran unsurlardı.
DİPNOTLAR:
1- Disiplinli ve kaliteli bir eğitim vardı. Matematik öğretmeni Cemal Subaşı'na çözmesi için Kars'tan soru getirilirdi. Mezunları, Erzurum Lisesi'nin yatılı kısmına imtihansız alınırdı.
2-Süreyya Çarbaş dedi ki;
-Öğretmen olduk ama, öğretmenlerimizim olduğu öğretmenler lokaline utandığımızdan gidemezdik.
3-Kemal Acılıoğlu'nun çalıştırdığı Kısmet Sineması'nda, başta Nesrin Sipahi ve Suat Sayın olmak üzere sanat müziği şarkıları çalınırdı. Sinemada, ''Karabey ortala, ya ses ya kes..'' gibi sesler hep duyulurdu. Yılmaz Güney ve Nebahat Çehre'nin rol aldığı ''Yedi dağın aslanı'' filminin yarısında elektrikler gitmişti. Bir gün evvelden para toplanmak suretiyle özellikle tarihi filmlere okulla gidilirdi. Parası olmayanlar, ertesi gün gizlice konvoya katılırdı. Doğu Kışla'nın sineması ücretsizdi.
4-Araklı'lı Ali ve oğlu Emrullah Civelek çalıştırırdı. Havuzu ve kabinleri olan otel, Turizm Bakanlığı (2 yıldız) onaylıydı. Adisyon fişlerinde PA-KA-HO yazılıydı. Çermik Şenlikleri'ne gelen folklör ekipleri ve misafirler burada ağırlanırdı.
5-Gençlik Kulübü'nün; tiyatro, kayak, futbol ve voleybol alanında faaliyetleri olurdu. Kars, Iğdır, Bayburt, Gümüşhane ve Erzurum'a Halis Güngör'ün minibüsüyle maç yapmaya gidilirdi.
6-Erzurum Radyosu'nun sanatçılarıyla destek verdiği, ilçe stadyumunda üç gece yapılan etkinliğe folklör ekipleri ve aşıklar katılırdı. Raci Alkır, Mükerrem Kemertaş, Aşık Reyhani, Murat Çobanoğlu gibi sanatçılar başta olmak üzere çeşitli ses ve saz sanatçıları katılırdı. Erzurum, Kars, Silifke, Bursa kılıç kalkan, Ağrı, Artvin..folklör ekiplerinin katıldığı program akşam 20'de başlayıp gece 02'de biterdi.
7-Malmeydanında yapılırdı.
8-Büyük ve Küçük çermiğin suları kendiliğinden çıkardı. Mühendislerin köprü yapımı için yanlış yere temel atmaları neticesinde kendiliğinden çıkan su kaybolur. Büyük çermik yarayı açar, küçük çermik ise kapatırdı. Sünnet olan çocuklar, Küçük Çermiğe götürülünce yaraları iyileşirdi. Yanlışlıkla büyük çermiğe götürülürse yara kanayıp patlardı.
9- TMO, değişik zamanlarda ucuz ithal pirinç satardı. Pişirilmeden önce, tepsi içerisinde küçük taşlardan temizleme işlemine ''ayırtlama'' denilirdi. Sahurda kaz eti ve pilav, diğer zamanlarda evde yapılan bulgur pişirilirdi.
10-Çermiktepe Mahallesinin çıkışında, MTA petrol aramak için uzun yıllar sondaj yaptı. Geceleri yanan lambasıyla, sondaj kulesi ilçenin her tarafından görülürdü. Söylenir ki, sondajın sonunda kuyuya civa döküp gittiler. İşgal yıllarında, Rusların burada petrol çıkarttığı söylenir.
11-Doğu Kışla’da önceleri 220. Piyade Alayı (Sonra tank taburu), Batı Kışla’da ise İstihkam Taburu vardı. Her Cuma Doğu Kışla’dan çıkan bando takımı, şimdiki jandarma karakolunun yanında bulunan subay gazinosuna bayrak çekmeye giderdi. Bütün çocuklar da peşine takılırdı. Majörün çubuğu yaklaşık 10m. havaya atıp tutması bizleri heyecanlandırırdı. Majörün sol omuzu ile sağ beli arasında yaklaşık 20 cm. genişliğindeki kırmızı kurdelede ''220. P. A.'' yazısı vardı. Ayrıca milli bayramlarda bir bölük asker akşam ezanından sonra fener alayı geçişi yapardı. Bütün çocuklar fener alayı kortejine katılırdı. Bir asker teneke ile gazyağı takviyesi yapardı.
12-Orta ikinci sınıfta İngilizce dersimize, pancar şirketinden bir mühendis gelmişti. En zengin ve kaliteli çöplük, pancar şirketinin çöplüğüydü. Çöplükte; oyuncak arabalar, bebekler ve tabancalar bulunurdu..
13-Erzurum-Hasankale arası Chevrolet (Impala, Nova..) çalışırdı. Hamamdere rampasında sülün gibi süzülürlerdi. 1974’lü yıllarda astronomik bir şekilde artan petrol fiyatlarıyla beraber piyasadan çekildiler.
14-Erzurum-Hasankale arası sabah akşam 4 yolcu vagonu taşırdı. Sonraları Horasan’a kadar uzatılmasıyla cazibesini kaybetti.
15-İlçe stadından, şimdiki devre-mülk binasına kadar bahardan sonbahara kadar çadır kurulurdu. Özellikle çocukların sünnet düğünleri yapılırdı. Düğünler canlı müzik (Klarnet ve zilli tef)eşliğinde olurdu. Sünnet olan çocuklara daha sonra, kayık sefası yaptırılırdı. İkindi vakti, Sevda Çeşmesi civarında uçurtma şenlikleri yapılırdı.
16-Çay ile çermik yolu arasındaki alana, korgandan itibaren Adana'lılar tarafından lunapark kurulurdu. Yıldız Tezcan ( Efkarlıyım bu gece..), Nuri Sesigüzel (Ah le Cemo..), Ahmet Sezgin (Ezo gelin) ve Yüksel Özkasap'ın (Tabip mi yar mı geldi..) plakları çalınırdı. Halka atan sigaraya isabet ettirirse, ''Helal, Adana'lı Celal.'' isabet ettiremez se '' Olmadı bir daha.'' diye söylenirdi. Alt tarafına deniz elbisesi giydirilmiş vu su dolu küvete konulmuş kız için, ''Gelin, deniz kızı Eftalya burada.'' diye habire anons edilirdi.
Hayvanat bahçesinde ise pelikanın gagasına bir kova su doldurulurdu. Maymun ve ayı (berduş) ile konuşularak istediği hareketlerin yapılmasını isterdi. Dev yılanla gösteri ve sonunda da büyükçe bir kılıcın bir kişinin karnına saplanması ile son bulurdu. Cambaz ise yerden yaklaşık 7-8 m. yükseklikte gerilen tel üzerinde gözleri kapalı bir şekilde ve iki ayağında su dolu tenekelerle yürürdü. Aşağıdaki bir kişi ise ''Çalkala Boncuk'' diye tezahürat yapıp sonunda da ters çevirdiği fötr şapkasıyla para toplardı. Kör bir adam, elinde bulunan bir yüzünde hediye yazılı olan kağıtlarla oyun oynatırdı. Mesela siz 25 dediniz. Kağıtları size göstererek sayar ve 25'e gelince durup size gösterirdi. Kaybettiniz derdi, 24 veya 26 deseydiniz kazanacaktınız. 24 ve 26 numarada yazılı olan hediyeyi de gösterirdi. Bu adamın el çabukluğuna hayran kalırdım, kazananı da görmedim.
17- Kayseri'liler mezbahada pastırma ve sucuk yaparlardı. Mezbahanın bütün binalarının bacasında pastırma ve sucuk kurutulurdu.
18-Şimdiki Kadıoğlu mağazasından batıya doğru çift sıra halindeki manifatura mağazaları vardı.
19-Güreşler cuma namazından sonra, İmar İskan Bakanlığı konutlarının olduğu yerde yapılırdı.
20- Her sabah köylerden çuvallarla gelen salatalık, yeşil fasulye, mısır, kelle ayçekirdeği ve lahana hal binasının ortasında satılırdı.
21-İki fırın hariç, bütün fırınlarda lavaş ekmek pişirilirdi.
Manşet resim, Osman Nuri Toraman arşivi.
Soldan: Otel müdürü, Trabzon'lu emekli albay // İhsan Toraman, AP. İlçe başkanı// İhsan Külekçi, Esnaf // Kemal Acılıoğlu, sinemacı // Hüseyin Öğütçen, kaymakam // Kemal Kadıoğlu, İbrahim Hakkı İlkokulu Müdürü // İlhami Aras, Belediye Başkanı //Mürsel Güzel// Galip Temelli // Hacı Yılmaz // Nevzat Önal
Oturanlar; Mehmet Taşbaşı // Adil Sofuoğlu, İlköğretim müdürü // Cahit Kındığı, Seyid efendinin oğlu // Cemalettin Törer, fen memuru.