Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

ÇARŞI 2

Durdağı Atasever’in dükkanından batıya doğru giderken, caddenin karşısında köşe başında Hacı Salih Dedenin manifatura dükkânı vardı. Hacı, her zaman tebessüm ederdi ve sakalı pamuk gibi bembeyazdı. Her sabah dükkânının önünde hafif yaylanan sandalyesinde bağdaş kurmuş şekilde otururdu.. Hacı, Yalova’da ikamet eden Kasım Yıldırım’ın halasının kocasıydı. İsmail ve İbrahim Serin’in babaları olan Âkif Eminin bakkal dükkânı ve onun yanında da İsmail Serin’in berber dükkânı vardı (1). Yanda ise yaz aylarında bile soluk renkli paltosunu çıkarmayanTortum’lu Mehmet Eminin bakkal dükkânı vardı. Pestil, kızılcık, kurutulmuş meyveler, muşmula, alıç, üvez gibi şeyleri satardı. Bir şey yoksa, başını hafif yana büker ağzını da dikdörtgen şeklinde açarak üzgün bir şekilde yok derdi.   Sırasıyla Nurettin Gürses, Ali Temirlenk, Hasan Atmaca’nın dükkânları, gazyağı ve ispirto satan Arıkan Şenyurt ile Sebahattin Çanakçı ve Hüseyin Altuğ’un dükkânları bulunmaktaydı (2).  Rasim Eminin bakkal dükkanı, yanında  da Yağan’lı Kemal ustanın bakkal dükkânı vardı. Dükkânın önünde mavi Ford 5000 traktör dururdu. Bu dükkânı sonra da kalaycı Kadir usta işletti. Yanda da Hacı Eminin lavaş fırını vardı (3). Sırasıyla Şükrü Hokkamlı’nın terzi dükkânı (4), Ömer Camcı'nın mağazası, Adnan Kıraç’ın dükkânı ve Egah Dumlu’nun tuhafiye mağazası vardı (5). Bu dükkânı daha sonra Vehbi Savaş aldı.    Köşebaşında ise Gregory Peck'a benzeyen Ahmet Keskin'n kasap dükkânı vardı. Dükkâna girip sola dönünce üzerinde Wartburg terazi bulunan tezgâh vardı(6). Arka tarafta üç ayaklı et parçalanan kütük duvarda ise çivilere iliştirilmiş yağlı kâğıt ve gazete vardı. Yağlı kâğıtla tartılan et, havalı bir şekilde koparılan gazeteye sarılıp müşteriye verilirdi. Sosyetik kadın müşterilerin, cam kenarındaki vitrinde çengele asılı büyük et parçalarına sağ elini 5 cm. kadar yaklaştırıp; -Bana şuradan 250 gr. kıyma.. -Bana da tam şuradan 250. gram yağsız kuşbaşı.. Bu siparişler bittikten sonra diğer müşterilere sıra gelirdi. Sonbahar mevsiminde sucuk yapan ve dükkânında bulunan arkadaşlarıyla devamlı sohbet edeb Ahmet Keskin'in dudaklarının kenarında hafif köpükler oluşurdu.   DİPNOTLAR: 1-Bu dükkânda ve bütün berber dükkânlarında, koltukların karşısındaki aynaların üstünde hafif eğik şekilde çerçeveli resimler olurdu.   2-Hüseyin Altuğ öğle vakitlerinde ayakları terazinin kefesinde olacak şekilde uyurdu. Bir keresinde uyurken, kapısının önünde duran BMC Kamyon çalışır vaziyetteyken Hüseyin Emi uyanır ve şoföre doğru koşarken, şoför son anda arabaya binerek hızlıca uzaklaşır.. 3-Pişirilmesi için götürdüğümüz kete, pasta ve çörekleri akşama doğru ramazanda ise iftardan sonra alırdık. Merdivenle çıkılan arka tarafta ise hamur yapılıp, ramazanda da kadayıf dökülürdü.   4-Şükrü abi gönül insanıydı. Önceleri Muhsin Çubukçu’nun terzi dükkânında çalıştı. Küçüklüğümde, dükkâna gittiğimde beni kiralık bisikletle gezdirirdi. Dükkânında her zaman arabesk müzik çalınırdı. 5-  Bu dükkânların çoğusu tahta kepenkliydi. Boydan boya birbirine menteşeli tahtalar, üst üste getirilerek bir kenarda toplanırdı. Akşam da açılıp üzerine kol demiri atılıp kilitlenirdi. Çoğu dükkânın önünde, ‘’çiçeği burnunda, çamuru karnında’’ tekerlemesiyle salata, mısır, yeşil fasulye kelle ayçekirdeği, göğermiş peynir ve günlük yoğurt satılırdı. Cam kâse (1 lira) ve bakraç (3.5 lira.) . Çamlıca sigarası ise dükkânların camına yapıştırılırdı. Kırılmaması için köyden samanla karıştırılıp getirilen yumurtalar bu dükkânlara satılırdı. Bazen de satıcılar gelirdi. Chevrolet taksisinin ön tarafına serdiği battaniyenin üzerinde; bir tarafta açık sarı renkte bulunan kavanozun içindeki hareketsiz yılan, diğer tarafta ise paraların konulduğu karton kutu bulunurdu. Anında kutu para ile dolardı. Bir elindeki mikrofon ile de devamlı konuşurdu. Müşteriye ve seyreden çocuklara hep kibar davranırdı. Ses fazla çıkmasın veya yankı yapmasın diye, mikrofona mendili sarılı halde iken; -Çocuklar biraz kenara çekilin.. Hacım paranın üstünü al... Abicim, bu üçüncü de fabrikanın, siz değerli müşterilerine hediyesi.. Efendim, ürünümüzü beğenmezseniz getirin hemen parayı iade edelim.. Bir satıcı da, makas ve jilet türü şeyler satardı.  Bu adam tezgâhını bir dükkanın önüne açardı. Başlardı konuşmaya  ‘’Alman Solingen firmasının sizler için özel olarak imal ettiği….’’ 204 numaralı sınıf başkanımız İsmail Balkaya’nın  laf atmalarına dayanamazdı. ‘’Yiğenim hele kaybol..’’ derdi. Destan satanlar da gelirdi. Önce boynuna astığı Telefunken marka makaralı teypten ajitasyonik bir destanı anlatan bir ses yayını yapar. Sonra da ‘’ … destanı’’ diyerek 2. hamur kağıda basılı destanı 25 kuruşa satardı. Eczanenin olduğu caddenin batı tarafına her sabah sebze kamyonu yanaşırdı. 17-20 yaşlarındaki birisi, en az 6 kasa sebze/meyveyi dükkânlara taşırdı. Sonbahar aylarında da yine bu caddeye kamyonla üzüm gelirdi. Yıllara göre kasası/20kg. 5-7-10 liradan satılır ve kısa zamanda tükenirdi. Çocuklar tarafından; ''5 kuruşa 5 tane 10 kuruşa 10 tane keskin nane'' diyerek yarım nohut büyüklüğünde nane, kovanın içerisinde naylon poşet içerisinde havluyla izole edilmiş şekilde haşlanmış mısır ''buğli mısır'' diyerek satılırdı. . Ş ve K adlı şahıslar ise elbise satarlardı. Ceketleri omuzlarına atıp, pantolonları da ellerine alıp kahvelerde çay molası vererek çarşıyı baştan başa dolaşırlardı. Doğu Kışla'da görevli memur, Atmacagil'in dükkânın önünde öğlen ve ikindiden sonra, askeri personelden aldığı kullanılmış eşyaları satardı.  Bazen de üç tekerlekli camekânlı arabalarda; renkli pamuk şekeri ve halka tatlı satanlar çarşıyı baştan başa dolaşırlardı. Çarşıya körelmiş bıçkı tamircileri de gelirdi. Bıçkının tırtıklı tarafını kesip yeniden diş açarak tamirat yapılırdı. Çarşıdaki dükkânlar genellikle tek katlı ve çatısızdı. Her kar yağışında, (En az yarım metre yağardı.) bacalar ücreti mukabili kürünürdü. Atlı kızaklarla ulaşım sağlanırdı. Köylerden de ilçeye kızaklarla gelinirdi. Yakın köylerde yaşayanlar çok kere de yürüyerek gidip gelirlerdi.   6-Ekranında Fuat ve Suat Tarhan yazısı bulunan modern Wartburg terazinin aynısı, şimdiki Aziz Kara'nın mağazasının yerinde bulunan Hacı Kılıç'a ait Güven Bakkaliyesinde vardı. Bir kilogramdan fazla ağırlık için yan tarafta bulunan altıgen siyah mekanizmayı çevirmek gerekiyordu.
Ekleme Tarihi: 31 Temmuz 2024 - Çarşamba
Suat ÖZARAS

ÇARŞI 2

Durdağı Atasever’in dükkanından batıya doğru giderken, caddenin karşısında köşe başında Hacı Salih Dedenin manifatura dükkânı vardı. Hacı, her zaman tebessüm ederdi ve sakalı pamuk gibi bembeyazdı. Her sabah dükkânının önünde hafif yaylanan sandalyesinde bağdaş kurmuş şekilde otururdu.. Hacı, Yalova’da ikamet eden Kasım Yıldırım’ın halasının kocasıydı. İsmail ve İbrahim Serin’in babaları olan Âkif Eminin bakkal dükkânı ve onun yanında da İsmail Serin’in berber dükkânı vardı (1). Yanda ise yaz aylarında bile soluk renkli paltosunu çıkarmayanTortum’lu Mehmet Eminin bakkal dükkânı vardı. Pestil, kızılcık, kurutulmuş meyveler, muşmula, alıç, üvez gibi şeyleri satardı. Bir şey yoksa, başını hafif yana büker ağzını da dikdörtgen şeklinde açarak üzgün bir şekilde yok derdi.


 
Sırasıyla Nurettin Gürses, Ali Temirlenk, Hasan Atmaca’nın dükkânları, gazyağı ve ispirto satan Arıkan Şenyurt ile Sebahattin Çanakçı ve Hüseyin Altuğ’un dükkânları bulunmaktaydı (2).  Rasim Eminin bakkal dükkanı, yanında  da Yağan’lı Kemal ustanın bakkal dükkânı vardı. Dükkânın önünde mavi Ford 5000 traktör dururdu. Bu dükkânı sonra da kalaycı Kadir usta işletti. Yanda da Hacı Eminin lavaş fırını vardı (3). Sırasıyla Şükrü Hokkamlı’nın terzi dükkânı (4), Ömer Camcı'nın mağazası, Adnan Kıraç’ın dükkânı ve Egah Dumlu’nun tuhafiye mağazası vardı (5). Bu dükkânı daha sonra Vehbi Savaş aldı. 

 

Köşebaşında ise Gregory Peck'a benzeyen Ahmet Keskin'n kasap dükkânı vardı. Dükkâna girip sola dönünce üzerinde Wartburg terazi bulunan tezgâh vardı(6). Arka tarafta üç ayaklı et parçalanan kütük duvarda ise çivilere iliştirilmiş yağlı kâğıt ve gazete vardı. Yağlı kâğıtla tartılan et, havalı bir şekilde koparılan gazeteye sarılıp müşteriye verilirdi. Sosyetik kadın müşterilerin, cam kenarındaki vitrinde çengele asılı büyük et parçalarına sağ elini 5 cm. kadar yaklaştırıp;


-Bana şuradan 250 gr. kıyma..


-Bana da tam şuradan 250. gram yağsız kuşbaşı.. Bu siparişler bittikten sonra diğer müşterilere sıra gelirdi. Sonbahar mevsiminde sucuk yapan ve dükkânında bulunan arkadaşlarıyla devamlı sohbet edeb Ahmet Keskin'in dudaklarının kenarında hafif köpükler oluşurdu.


 
DİPNOTLAR:
1-Bu dükkânda ve bütün berber dükkânlarında, koltukların karşısındaki aynaların üstünde hafif eğik şekilde çerçeveli resimler olurdu.
 
2-Hüseyin Altuğ öğle vakitlerinde ayakları terazinin kefesinde olacak şekilde uyurdu. Bir keresinde uyurken, kapısının önünde duran BMC Kamyon çalışır vaziyetteyken Hüseyin Emi uyanır ve şoföre doğru koşarken, şoför son anda arabaya binerek hızlıca uzaklaşır..

3-Pişirilmesi için götürdüğümüz kete, pasta ve çörekleri akşama doğru ramazanda ise iftardan sonra alırdık. Merdivenle çıkılan arka tarafta ise hamur yapılıp, ramazanda da kadayıf dökülürdü.
 
4-Şükrü abi gönül insanıydı. Önceleri Muhsin Çubukçu’nun terzi dükkânında çalıştı. Küçüklüğümde, dükkâna gittiğimde beni kiralık bisikletle gezdirirdi. Dükkânında her zaman arabesk müzik çalınırdı.

5-  Bu dükkânların çoğusu tahta kepenkliydi. Boydan boya birbirine menteşeli tahtalar, üst üste getirilerek bir kenarda toplanırdı. Akşam da açılıp üzerine kol demiri atılıp kilitlenirdi. Çoğu dükkânın önünde, ‘’çiçeği burnunda, çamuru karnında’’ tekerlemesiyle salata, mısır, yeşil fasulye kelle ayçekirdeği, göğermiş peynir ve günlük yoğurt satılırdı. Cam kâse (1 lira) ve bakraç (3.5 lira.) . Çamlıca sigarası ise dükkânların camına yapıştırılırdı. Kırılmaması için köyden samanla karıştırılıp getirilen yumurtalar bu dükkânlara satılırdı.
Bazen de satıcılar gelirdi. Chevrolet taksisinin ön tarafına serdiği battaniyenin üzerinde; bir tarafta açık sarı renkte bulunan kavanozun içindeki hareketsiz yılan, diğer tarafta ise paraların konulduğu karton kutu bulunurdu. Anında kutu para ile dolardı. Bir elindeki mikrofon ile de devamlı konuşurdu. Müşteriye ve seyreden çocuklara hep kibar davranırdı. Ses fazla çıkmasın veya yankı yapmasın diye, mikrofona mendili sarılı halde iken;
-Çocuklar biraz kenara çekilin.. Hacım paranın üstünü al... Abicim, bu üçüncü de fabrikanın, siz değerli müşterilerine hediyesi.. Efendim, ürünümüzü beğenmezseniz getirin hemen parayı iade edelim..

Bir satıcı da, makas ve jilet türü şeyler satardı.  Bu adam tezgâhını bir dükkanın önüne açardı. Başlardı konuşmaya  ‘’Alman Solingen firmasının sizler için özel olarak imal ettiği….’’ 204 numaralı sınıf başkanımız İsmail Balkaya’nın  laf atmalarına dayanamazdı. ‘’Yiğenim hele kaybol..’’ derdi.
Destan satanlar da gelirdi. Önce boynuna astığı Telefunken marka makaralı teypten ajitasyonik bir destanı anlatan bir ses yayını yapar. Sonra da ‘’ … destanı’’ diyerek 2. hamur kağıda basılı destanı 25 kuruşa satardı.
Eczanenin olduğu caddenin batı tarafına her sabah sebze kamyonu yanaşırdı. 17-20 yaşlarındaki birisi, en az 6 kasa sebze/meyveyi dükkânlara taşırdı. Sonbahar aylarında da yine bu caddeye kamyonla üzüm gelirdi. Yıllara göre kasası/20kg. 5-7-10 liradan satılır ve kısa zamanda tükenirdi. Çocuklar tarafından; ''5 kuruşa 5 tane 10 kuruşa 10 tane keskin nane'' diyerek yarım nohut büyüklüğünde nane, kovanın içerisinde naylon poşet içerisinde havluyla izole edilmiş şekilde haşlanmış mısır ''buğli mısır'' diyerek satılırdı. . Ş ve K adlı şahıslar ise elbise satarlardı. Ceketleri omuzlarına atıp, pantolonları da ellerine alıp kahvelerde çay molası vererek çarşıyı baştan başa dolaşırlardı. Doğu Kışla'da görevli memur, Atmacagil'in dükkânın önünde öğlen ve ikindiden sonra, askeri personelden aldığı kullanılmış eşyaları satardı. 

Bazen de üç tekerlekli camekânlı arabalarda; renkli pamuk şekeri ve halka tatlı satanlar çarşıyı baştan başa dolaşırlardı. Çarşıya körelmiş bıçkı tamircileri de gelirdi. Bıçkının tırtıklı tarafını kesip yeniden diş açarak tamirat yapılırdı.
Çarşıdaki dükkânlar genellikle tek katlı ve çatısızdı. Her kar yağışında, (En az yarım metre yağardı.) bacalar ücreti mukabili kürünürdü. Atlı kızaklarla ulaşım sağlanırdı. Köylerden de ilçeye kızaklarla gelinirdi. Yakın köylerde yaşayanlar çok kere de yürüyerek gidip gelirlerdi.
 
6-Ekranında Fuat ve Suat Tarhan yazısı bulunan modern Wartburg terazinin aynısı, şimdiki Aziz Kara'nın mağazasının yerinde bulunan Hacı Kılıç'a ait Güven Bakkaliyesinde vardı. Bir kilogramdan fazla ağırlık için yan tarafta bulunan altıgen siyah mekanizmayı çevirmek gerekiyordu.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler