1972-73 eğitim-öğretim döneminin ikinci yarısında, orta 3. sınıfta iken öğleden sonra okulda bir hareketlilik vardı. Bütün öğrencilerin bağrışmasının sebebi anlaşıldı. Türkçe öğretmeni olan Zekariya Nikbay okula atanmıştı (1). Zekeriya Bey; erek (amaç, gaye) kelimesi, Karacaoğlan, tabiat ve çobanları çok severdi (2). Bir çobanın sağdığı süte, ekmek doğrayıp yemesini ballandıra ballandıra anlatırdı. Zekeriya hoca, 3. sınıfta türkçe, 5-fen sınıfında ise resim dersimize geldi. Bir keresinde bahçeye çıkarıp okulun resmini yaptırmıştı.
İlk dersinde prensiplerinden bahsederken, yazılıda en düşük notunun 3 olduğunu söyledi. Bu jestiyon sınıfın çoğusunun hoşuna gitti. İlk yazılıyı yaptığında, sınıfın çoğusu sadece adını soyadını yazıp yazılı kâğıdını hocaya verdi. Yazılı sonuçları okununca, boş kâğıt verenlerin hepsinin 1 aldığı görüldü ve sınıf karıştı…. Bir gün derste; ''güzel'' nedir diye bir soru sordu. Verilen cevapları beğenmeyince kendisi şöyle cevapladı;
-Güzel olan her şey güzeldir..
Zekeriya Nikbay, hükumet binasının orada siyah ceketli bir öğrencinin kendisine bir ''kelime'' söyleyip kaçtığını söyledi. Burhan Atbaşı, şirin gözükmek için;
-Evet hocam ben de gördüm, dedi. Demesiyle de belayı göğüsledi..Her derste, siyah ceketli öğrenciyi bulmak için bütün maharetlerini ortaya koyuyorlardı. Burhan, Zekeriya hocanın konuşmalarına paralel teoriler ortaya atıp hayali senaryolar üretiyordu. En sonunda; dudaklarının ve gözlerinin rengi değişen Zekeriya hoca, Burhan’a bastı fırçayı..
Cengiz Deren anlatıyor;
-2/C sınıfındayken okul dışında bazı öğrencilerin; laf atmaları veya gelen şikâyetler üzerine Zekeriya Bey, Mahmut Kotan ve Tevhit Yurttaş'ı dövdü. Mahmut'a öznesi Tevhit olan, Tevhit'e öznesi Mahmut olan ve her ikisine de öznesi kendisi olan 5 kelimelik argo bir cümle söyledi.
İlker Özkara teneffüste okul bahçesinde sosyetik bir kızla dolaşmaktadır. Bu, Hasankale'de pek görülmemiş bir davranıştı. Md. yardımcısı Zekeriya Bey pencereyi açıp kıza hitaben bir ''kelime'' söyler. Kız ağlayarak eve gidip annesini getirir....
Zekeriya Bey; Erzurum'da 23 Temmuz Ortaokulu'nda görevli iken, disiplinsiz öğrencilerin derslere girmediğinden bahsederek narsizm kokan şöyle bir cümle dedi;
-Zekeriya Nikbay'ın bir el işaretiyle, bütün öğrenciler derslere giriyor..
19 mayıs gençlik ve spor bayramı münavebeli olarak, bir sene ilçe stadında ertesi sene de Doğu Kışla stadında yapılırdı. Bayram bitince de, Doğu Kışla ile lise arasında futbol maçı oynanırdı. 1971-72 senesinde Doğu Kışla stadında, 19 mayıs törenlerinin ardından futbol maçının başlamasından yaklaşık 10 dakika sonra atılan golün akabinde saha karıştı. Doğu tarafındaki kalenin yanında bulunan tribünde subaylarla oturan Zekeriya Bey de aniden kendini sahaya attı. Biraz sonra ortalık sakinleşince herkes yerine geçti. Z. Nikbay'ın ''ola'' diye başlayan ve toplam 4 kelimeden oluşan cümlesi her zaman kulaklarımda yankılanır ve hatırıma geldikçe ürperirim.
1975 yılında tayini çıkan fizik öğretmenimiz Esma Uçar'ın evraklarına okul mühürünün vurulması gerekiyordu. Mühür ise, Müdür Yardımcısı Zekeriya Nikbay'ın cebindeydi. Rahmetli Tünaydın Demircioğlu'nun araya girmesi neticesinde evraklar mühürlendi ve Esma Uçar yolcu edildi.
Kapısının önünde gönüllü korumasıyla Galatasaray Lisesinde müdür yardımcılığı yapan, gazetelerde yazıları çıkan Zekeriya Nikbay, aykırı ve extrem bir öğretmenimizdi.
DİPNOTLAR:
1-Birinci sınıfta türkçe dersimize Serap İclal Fermanlıgil, 2. sınıfta subay hanımı, 3. sınıfın ilk döneminde ise Salih Çanakçı geldi.
2- Koyun meler kuzu meler
Sular hendeğine dolar
Ağlayanlar bir gün güler
Gamlanma gönül gamlanma..
Karacaoğlan’a ait olan bu şiiri çok severdi.