Deneme Bonusu Veren Siteler deneme bonusu veren siteler 2024 bonus veren siteler Yeni Bonus Veren Siteler

Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

PASİNLER LİSESİ ÖĞRENCİLERİ SERİSİ 8

SÜLEYMAN TURAN İlkokul ve ortaokulda farklı, lisede ise aynı şubede okuduk. Süleyman, tahtaya göre sağ tarafta önden ikinci sırada otururdu. Ders anlatırken veya konuşurken aşırı konsantre olduğundan gırtlaktan gelen sesi, yanık bir türkü söyleyecek formata girerdi. Arkadaşlarımız bazılarına şaka yollu takılsalar da, Süleyman'a asla takılan olmazdı. Süleyman aşırı ciddi ve karizma bir mizaca sahipti. Ortaokulu bitirirken, öğretmen okulu ve fen lisesi sınavları vardı. Süleyman Ankara Fen Lisesini kazanmıştı (1). Lise birinci sınıfın ilk günlerinde; bazı hocaların; -Süleyman, Fen lisesine gidecek misin? sorusuna; -Ona, babam karar verecek..diyerek kendini hayran bıraktırmıştı. Teneffüslerde; matematik, fizik ve kimya derslerinin sorularını tahtada Süleyman önderliğinde çözmeye çalışırdık. Süleyman, Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisini okuyarak makine mühendisi oldu.   AHMET KILIÇ 242 numaralı Ahmet Kılıç'la, ortaokul ve lisede aynı şubelerde okuduk. Orta birinci sınıfta, cam kenarı sondan ikinci sırada otururdu (2). Lise 1,2,3. sınıflarda duvar dibi baştan üçüncü sırada yan yana aynı sırayı paylaşmıştık. Ahmet benim sağımda otururdu. Her zaman kitâp ve gazete okuyan Ahmet Kılıç, kültürlü ve entelektüel bir mizaca sahipti. Özellikle lisede teneffüslerde lavabolarda, gizlice ve telaş içinde ortaklaşa sigara içen gurubun içinde Ahmet Kılıç da bulunmaktaydı. Lise son sınıfta iken Ahmet'le beraber 270 liraya 4 tane üniversiteye hazırlık kitabı almıştık. Kitâpları çalıştıkça değiştiriyorduk (3). Ahmet, Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Akademisini kazanıp iktisatçı odu. Fotoğrafçı Kemal Gültekin'in kızı Emine, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesini kazanınca babası da geçici olarak Adana'ya yerleşti ve bir otelde resepsiyonist olarak çalışmaya başladı. Ahmet dedi ki; -Kemal abiyle görüşünce, birbirimize sarılıp hüzünlendik..''Adana nere biz nere..'' (4)   HALİT ALPER Matematik ve fizik dersinde hoca, θ/teta sembolü kullandığında, Halit hemen itiraz ederdi. -Hocam, ben θ'dan hiç bir şey anlamıyorum. 5/fen sınıfında, matematik dersi yazılısından çıkarken tam arkamda oturan Halit, kağıdımı yırtarcasına çekip alarak kendi boş kağıdını bana verdi. Adımı silip kendi adını yazması, Mahmut beyin dikkatini çekti; -Bak hele goruyon mu, Halid çalışmış. Hargele nasıl da yazıyo.. Yazılılar okundu. Halid 8, ben 7 aldım.   SEMİH ÖZKAN Öğleden sonraki son dersin sonlarına doğru, matematik öğretmeni Mahmut bey; -Semih, gayrı bizim eve bir tüp alıve..diyerek, Semih'i çarşıya gönderirdi. O zaman İpragaz bayisi Halis Çanakçı'ydı. Semih derslerde hiç konuşmazdı. Bir keresinde en arkada Halit Alper'le otururken, Halit çok konuşmuş olacak ki; -Eee, yeter kulaklarımı ......dedi. Olay disipline aksedince arkadaşlarımız, değişik ifade vererek durumu kurtardılar. Şair ruhlu Semih Özkan, protokol ve salon insanıydı.  Hemşehriname adı altında Hasankale'yi anlatan bir de şiir kitabı yazdı. Günlerce belki de haftalarca yumruk yaptığı sağ elini açmadı. Sebebini soranlara; -Onun eli değdi... dedi (5).   ORHAN ŞEREN 430 numaralı Orhan Şeren'le ortaokul ve lise 1.sınıfta beraber okuduk. Karne günlerinde, Müslüm Gürses'in, ''Sen yoksun diye..'' adlı şarkısını söylerdi (6). Orhan Şeren, çocukluk günlerindeki bir hatırasını şöyle anlattı; -Yaz mevsiminde her akşam, hırsız-polis oyunu oynardık. Hırsızlar, mahallede değişik yerlere gizlenir, polis olanlar da onları yakalamaya çalışırdı. Yine bir akşam; biz polis rolünde iken, ''Hemen hırsızları bulalım..'' dediğimizde mahalleden geçen gerçek polislere yakalandık. Başka bir akşam da, biz hırsız rolündeyken; rahmetli Hilmi Çelik/Tümen, bizi Sebahattin Öztaş'ın babasının ahırına götürdü. Hayvanlar ses çıkarınca, Hacı tüfeğiyle ahırın dış kapısına geldi. Tümen, bize dedi ki; -Hepimiz, aniden Allah Allah diyerek kapıdan hızlıca çıkacağız. Bizim bu ani hareketimiz neticesinde, Hacı kaçarak evine gitti.   SEDAT GÜNAŞTI Ben orta birinci sınıfta okurken 3. sınıfta okuyan ve Gorele Halil'in torunu olan Sedat Günaştı, tatil günlerinde babasıyla beraber dükkâna giderdi (6). Babası Hıfzı Günaştı koyu yeşil klasik elbise giyerdi. Kruvaze ceketinin düğmeleri her zaman ilikli olurdu. Birgün Baki Hokamlı'nın annesi Anahanım abla Hıfzı Günaştı'ya, oğlu Bahattin'in 2 gündür eve gelmediğini söyler. Hıfzı Günaştı'nın operasyonu neticesinde, B. Hokamlı her akşam ezan okunmadan evde olur. Sedat Günaştı; 1973 yılında bir gün asma köprüyü geçip eve gidecekken, Turistik Otelden gelen Kemal Kadıoğlu ve arkadaşlarına rastlar. K. Kadıoğlu'na hitaben; -Hocam siz önden buyurun dediğinde, Kadıoğlu; -Ben ''dikkat'' çektiğimde, arkadaşlarım sana selam duracak sen de köprüyü geçip gideceksin, der. Kadıoğlu'nun ''dikkat'' çekmesiyle Sedat Günaştı esas duruşta kendisini selamlayan; Kâmil Uslu, Celal Çarbaş, Hacı Yılmaz ve Özdemir Şahiner'in önlerinden başı eğik bir şekilde utanarak hızlıca geçip gider.   DİPNOTLAR 1-Her biri 24 öğrencilik 4 sınıfı olan Fen Lisesi, Türkiye'de yalnızca Ankara'da vardı. 80'li yıllarda kitapçılarda, Ankara Fen Lisesi emekli matematik öğretmeni Faruk Aydan'ın matematik yardımcı kitâbı vardı. 2-Orta birinci sınıfta iken şubat tatilinde türkçe dersinde Serap hanım bir hikayenin özetini çıkarmamızı istemişti. Ahmet tesadüfen yolun kenarında Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban romanını buluyor. Türkçe ve ingilizce derslerinde ödev kontrolünde, Serap hanımla Ahmet'in konuşmaları olurdu. 3-Aldığımız matematik ve fizik çözümlü test kitâpları Elektrik ve Elektronik Mühendisi Kemal Türkeli tarafından çıkarılmaktaydı. Gazetelerde çıkan dershane reklâmlarına yazı yazıp broşür istediğimde, onlar da hem broşür hem de test kitapları gönderiyorlardı. Gökşen, MEF (Modern Eğitim Fen Dershanesi. F harfi kalem şeklindeydi.), Murat, Arı ve Unkapanı Dershaneleri.. 4-Adana'da yapılan bir düğüne, Sakıp Sabancı da davetlidir. Sabancı'nın geçeceği yere  25 kuruş bırakırlar. Sabancı, ''Ekonominin bu paraya ihtiyacı var..'', diyerek parayı alıp cebine koyar. 5-Semih'in bu zarifane davranışı: Freud'un, ''İnsan bazen öyle özlenir ki, özlenen bilse yokluğundan utanır.'' aforizması ile; Fuzuli'nin, ''Mende Mecnun'dan füzun aşıklık isti'dadı var//Aşık-ı sadık menem Mecnun'un ancak adı var'' beyitini hatırlattı. 6-Bu şarkı Müslüm Gürses'in, Adana Pavyonlarında söylediği ilk şarkılarındandır. Lise 2. sınıfta iken (1973-74) Meteoroloji'nin Sesi Radyosunda devamlı çalınırdı. ********************** MÜZİK BUKETİ SANAT MÜZİĞİ: Gözlerimden yüzün.. (İclal Eroğlu) O ağacın altını. (Çiğdem Gürdal) ARABESK: Gizli kalsın. (Kısmet Kandıralı) FANTEZİ: Beklerim onu pencerelerde. (Sevim Çağlayan) TÜRKÜ: Bahçede güller açmış. (Kenan Temiz)
Ekleme Tarihi: 27 Şubat 2025 - Perşembe
Suat ÖZARAS

PASİNLER LİSESİ ÖĞRENCİLERİ SERİSİ 8

SÜLEYMAN TURAN
İlkokul ve ortaokulda farklı, lisede ise aynı şubede okuduk. Süleyman, tahtaya göre sağ tarafta önden ikinci sırada otururdu. Ders anlatırken veya konuşurken aşırı konsantre olduğundan gırtlaktan gelen sesi, yanık bir türkü söyleyecek formata girerdi. Arkadaşlarımız bazılarına şaka yollu takılsalar da, Süleyman'a asla takılan olmazdı. Süleyman aşırı ciddi ve karizma bir mizaca sahipti. Ortaokulu bitirirken, öğretmen okulu ve fen lisesi sınavları vardı. Süleyman Ankara Fen Lisesini kazanmıştı (1). Lise birinci sınıfın ilk günlerinde; bazı hocaların;
-Süleyman, Fen lisesine gidecek misin? sorusuna;
-Ona, babam karar verecek..diyerek kendini hayran bıraktırmıştı.
Teneffüslerde; matematik, fizik ve kimya derslerinin sorularını tahtada Süleyman önderliğinde çözmeye çalışırdık. Süleyman, Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisini okuyarak makine mühendisi oldu.

 

AHMET KILIÇ
242 numaralı Ahmet Kılıç'la, ortaokul ve lisede aynı şubelerde okuduk. Orta birinci sınıfta, cam kenarı sondan ikinci sırada otururdu (2). Lise 1,2,3. sınıflarda duvar dibi baştan üçüncü sırada yan yana aynı sırayı paylaşmıştık. Ahmet benim sağımda otururdu. Her zaman kitâp ve gazete okuyan Ahmet Kılıç, kültürlü ve entelektüel bir mizaca sahipti. Özellikle lisede teneffüslerde lavabolarda, gizlice ve telaş içinde ortaklaşa sigara içen gurubun içinde Ahmet Kılıç da bulunmaktaydı. Lise son sınıfta iken Ahmet'le beraber 270 liraya 4 tane üniversiteye hazırlık kitabı almıştık. Kitâpları çalıştıkça değiştiriyorduk (3). Ahmet, Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Akademisini kazanıp iktisatçı odu. Fotoğrafçı Kemal Gültekin'in kızı Emine, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesini kazanınca babası da geçici olarak Adana'ya yerleşti ve bir otelde resepsiyonist olarak çalışmaya başladı. Ahmet dedi ki;
-Kemal abiyle görüşünce, birbirimize sarılıp hüzünlendik..''Adana nere biz nere..'' (4)

 

HALİT ALPER
Matematik ve fizik dersinde hoca, θ/teta sembolü kullandığında, Halit hemen itiraz ederdi.
-Hocam, ben θ'dan hiç bir şey anlamıyorum. 5/fen sınıfında, matematik dersi yazılısından çıkarken tam arkamda oturan Halit, kağıdımı yırtarcasına çekip alarak kendi boş kağıdını bana verdi. Adımı silip kendi adını yazması, Mahmut beyin dikkatini çekti;
-Bak hele goruyon mu, Halid çalışmış. Hargele nasıl da yazıyo..
Yazılılar okundu. Halid 8, ben 7 aldım.

 

SEMİH ÖZKAN
Öğleden sonraki son dersin sonlarına doğru, matematik öğretmeni Mahmut bey;
-Semih, gayrı bizim eve bir tüp alıve..diyerek, Semih'i çarşıya gönderirdi. O zaman İpragaz bayisi Halis Çanakçı'ydı. Semih derslerde hiç konuşmazdı. Bir keresinde en arkada Halit Alper'le otururken, Halit çok konuşmuş olacak ki;
-Eee, yeter kulaklarımı ......dedi. Olay disipline aksedince arkadaşlarımız, değişik ifade vererek durumu kurtardılar.
Şair ruhlu Semih Özkan, protokol ve salon insanıydı.  Hemşehriname adı altında Hasankale'yi anlatan bir de şiir kitabı yazdı. Günlerce belki de haftalarca yumruk yaptığı sağ elini açmadı. Sebebini soranlara;
-Onun eli değdi... dedi (5).

 

ORHAN ŞEREN
430 numaralı Orhan Şeren'le ortaokul ve lise 1.sınıfta beraber okuduk. Karne günlerinde, Müslüm Gürses'in, ''Sen yoksun diye..'' adlı şarkısını söylerdi (6). Orhan Şeren, çocukluk günlerindeki bir hatırasını şöyle anlattı;
-Yaz mevsiminde her akşam, hırsız-polis oyunu oynardık. Hırsızlar, mahallede değişik yerlere gizlenir, polis olanlar da onları yakalamaya çalışırdı. Yine bir akşam; biz polis rolünde iken, ''Hemen hırsızları bulalım..'' dediğimizde mahalleden geçen gerçek polislere yakalandık.
Başka bir akşam da, biz hırsız rolündeyken; rahmetli Hilmi Çelik/Tümen, bizi Sebahattin Öztaş'ın babasının ahırına götürdü. Hayvanlar ses çıkarınca, Hacı tüfeğiyle ahırın dış kapısına geldi. Tümen, bize dedi ki;
-Hepimiz, aniden Allah Allah diyerek kapıdan hızlıca çıkacağız. Bizim bu ani hareketimiz neticesinde, Hacı kaçarak evine gitti.

 

SEDAT GÜNAŞTI
Ben orta birinci sınıfta okurken 3. sınıfta okuyan ve Gorele Halil'in torunu olan Sedat Günaştı, tatil günlerinde babasıyla beraber dükkâna giderdi (6). Babası Hıfzı Günaştı koyu yeşil klasik elbise giyerdi. Kruvaze ceketinin düğmeleri her zaman ilikli olurdu. Birgün Baki Hokamlı'nın annesi Anahanım abla Hıfzı Günaştı'ya, oğlu Bahattin'in 2 gündür eve gelmediğini söyler. Hıfzı Günaştı'nın operasyonu neticesinde, B. Hokamlı her akşam ezan okunmadan evde olur. Sedat Günaştı; 1973 yılında bir gün asma köprüyü geçip eve gidecekken, Turistik Otelden gelen Kemal Kadıoğlu ve arkadaşlarına rastlar. K. Kadıoğlu'na hitaben;
-Hocam siz önden buyurun dediğinde, Kadıoğlu;
-Ben ''dikkat'' çektiğimde, arkadaşlarım sana selam duracak sen de köprüyü geçip gideceksin, der. Kadıoğlu'nun ''dikkat'' çekmesiyle Sedat Günaştı esas duruşta kendisini selamlayan; Kâmil Uslu, Celal Çarbaş, Hacı Yılmaz ve Özdemir Şahiner'in önlerinden başı eğik bir şekilde utanarak hızlıca geçip gider.


 
DİPNOTLAR
1-Her biri 24 öğrencilik 4 sınıfı olan Fen Lisesi, Türkiye'de yalnızca Ankara'da vardı. 80'li yıllarda kitapçılarda, Ankara Fen Lisesi emekli matematik öğretmeni Faruk Aydan'ın matematik yardımcı kitâbı vardı.
2-Orta birinci sınıfta iken şubat tatilinde türkçe dersinde Serap hanım bir hikayenin özetini çıkarmamızı istemişti. Ahmet tesadüfen yolun kenarında Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban romanını buluyor. Türkçe ve ingilizce derslerinde ödev kontrolünde, Serap hanımla Ahmet'in konuşmaları olurdu.
3-Aldığımız matematik ve fizik çözümlü test kitâpları Elektrik ve Elektronik Mühendisi Kemal Türkeli tarafından çıkarılmaktaydı. Gazetelerde çıkan dershane reklâmlarına yazı yazıp broşür istediğimde, onlar da hem broşür hem de test kitapları gönderiyorlardı. Gökşen, MEF (Modern Eğitim Fen Dershanesi. F harfi kalem şeklindeydi.), Murat, Arı ve Unkapanı Dershaneleri..
4-Adana'da yapılan bir düğüne, Sakıp Sabancı da davetlidir. Sabancı'nın geçeceği yere  25 kuruş bırakırlar. Sabancı, ''Ekonominin bu paraya ihtiyacı var..'', diyerek parayı alıp cebine koyar.
5-Semih'in bu zarifane davranışı: Freud'un, ''İnsan bazen öyle özlenir ki, özlenen bilse yokluğundan utanır.'' aforizması ile; Fuzuli'nin, ''Mende Mecnun'dan füzun aşıklık isti'dadı var//Aşık-ı sadık menem Mecnun'un ancak adı var'' beyitini hatırlattı.
6-Bu şarkı Müslüm Gürses'in, Adana Pavyonlarında söylediği ilk şarkılarındandır. Lise 2. sınıfta iken (1973-74) Meteoroloji'nin Sesi Radyosunda devamlı çalınırdı.
**********************


MÜZİK BUKETİ
SANAT MÜZİĞİ: Gözlerimden yüzün.. (İclal Eroğlu)
O ağacın altını. (Çiğdem Gürdal)
ARABESK: Gizli kalsın. (Kısmet Kandıralı)
FANTEZİ: Beklerim onu pencerelerde. (Sevim Çağlayan)
TÜRKÜ: Bahçede güller açmış. (Kenan Temiz)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.