Deneme Bonusu Veren Siteler deneme bonusu veren siteler 2024 bonus veren siteler Yeni Bonus Veren Siteler

Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

KEREM İLE ASLI 3

Kerem ve Sofi, Gümüşlü Kümbet'i geçip Hadım Pınar'a geldiklerinde bazı kızlar çamaşır yıkıyordu. Kerem, Aslı'dan aldığı çevreyi kızlara yıkattı ve onlara sazıyla türkü söyledi. Kızlar bu çevrenin bir eşi de bizde, buradan geçen bir Keşiş sattı dediler. Kerem ile Sofi giderken, Hamamdere mevkiinde bulunan Laleli Dağı'na çıktılar. Hava bozulup, aniden kış olup göz gözü görmez oldu. Kerem, eline sazı alıp söyleyip dua etse de  hava iyice bozuldu. Buradaki mağarada üç gün üç gece kaldılar. Kış iyice şiddetlenince, sazıyla Cenab-ı Mevla'ya niyaz eyledi. Aniden, ak sakallı bir Derviş belirdi. Kerem, Sofi'ye bu gelen Hızır'dır deyip sazıyla söylendi. Hızır, Kerem ile Sofi'yi atına bindirip gözlerini kapatmalarını söyledi. Hemen Erzurum'da bir konağın önünde durdular. Derviş, konakta size itibar ederler dedi ve aniden ortadan kayboldu. Konağa girince baktılar ki, herkes hasta. Kerem de hastalanınca, Sofi bunlara yemek yapıp hizmetlerinde bulunda. Burada 3-4 ay kalıp vedalaştılar.    Çalık Paşa'nın sahibi olduğu bir kahveye geldiler. Kerem, bu kahvede sazıyla söyleyince çok beğendiler. Sahibi, Kerem'e gel seni bu kahveye ortak edeyim dedi. Kerem hatırını kırmayıp bir zaman kaldı. Bir gün kahvenin karşısında bir düğün oldu. Kerem, Aslı'nın düğünüdür deyip başladı ağlamaya.. Sofi'yle vardılar düğün evine. Kerem sazıyla türkü söyledikten sonra, yine başladı ağlamaya. Düğün sahipleri sebebini sordular. Sofi de, -Ağalar bunun bir sevdiği vardır, Adına Aslı Han derler. Bu düğünü onun düğünü zanneder. Oradakiler de bu bir komşu kızının düğünüdür, dediler. Kerem düğünden çıkıp çarşıda gezerken, Aslı'yı Cafer Ağa Hamamından çıkarken görüp ağlamaya başladı. Sazıyla söylerken, Aslı kaçarak gelip, anasına haber verdi ve hep beraber  düştüler yollara. Sofi'yle aramaya çıkınca, bir mahallede oyun oynayan çocuklar; -Keşiş dün Mancu'lar mahallesinden geçip gitti, dediler. Yolculukları esnasında bir yere geldiklerinde yol üçe ayrılınca, Kerem başladı sazı ile söyleyip ağlamaya. Sofi ise ağlamak kâr etmez, ortadaki yoldan gidelim dedi. Giderken uçan turnalara rastladılar. Kerem, onlardan imdat ümid edip sazıyla söylendi. Daha sonra, Kerem kendi kendine; -Ben deli miyim turna benim sözümden ne anlar, dedi.    Günlerce yol gittikten sonra Eşen Kalesi'ne ulaştılar. Kahvede sazıyla söyledikten sonra Keşiş'i sorduklarında, oradakiler;   -Şogin deresinden Vabrik'e gitti, dediler. Şogin deresine geldiklerinde, avcıların vurduğu ceylanı gördüler. Kerem, ''Kolun kırılsın avcı.'' deyip aldı sazı eline... Yollarına devam ederken iki tane avcıya rastladılar. Avcılar Kerem'den türkü söylemesini isteyince.. .... Süre süre indirmişler dağlardan, Mor sümbüllü bahçelerden bağlardan, Kerem eydür şu geçtiğim yerlerden Kaç! kuzulu cerran yad avcı geldi. Kerem türküsünü bitirince, avcılar yaralı bir ceylan görüp görmediğini sordular. Kerem de görmediğini söyledi. Gide gide Vabrik'e vardılar. Kahvedekilere sazıyla söyledikten sonra, Keşiş'i sordular. Onlar da Tercan'a gittiğini söylediler. Tercan'a vardıklarında, Kerem yine hastalandı. Üç ay kadar hasta yatıp iyileştiğinde bahar gelmişti. Havada gördüğü turnalarla, ana babasına hastalandığını söylemek istedi. Tekrar yola koyuldular. Bir yokuşu güçlükle çıkıp, bir çiftliğe vardılar. Keşiş'in, Çinci Beli'ne gittiğini öğrendiler. Çinci Beli'ne vardıklarında ortalığı duman bürüdüğünü gördüler. Sazıyla söyleyince duman kalktı ve yollarına devam ederek, Erzincan'a vardılar. Sonra Sarılar ve Aşkale'ye gittiler. Kerem, Gemi Beli denilen yerde Nuh Aleyhisselamın gemisinin karaya oturduğunu Sofi'ye söyledi. Kerem burada bulunan bir kuru kafa ile karşılıklı söyleşti. Günlerden sonra Eşkat'a vardıklarında, bir gelin konvoyu gördüler. Aslı'nın düğünü zannederek hem çalıp hem de başladı ağlamaya Kerem.. Meğerse bir Türkmen kızının düğünüymüş. Keşiş'in İrbit'e oradan da Engürü'ye (Ankara) gittiğini öğrendiler. Giderlerken karşılarına bir mezar çıktı. Mezarın başında duran kızla karşılıklı söyleştiler.. Söyleşmenin sonunda mezardaki kişinin, kızın sevdiği olduğunu öğrenen Kerem başladı ağlamaya.. Bir kahveye gelip sazıyla söyledikten sonra, oradakiler Ayaş'a gittiğini söylediler. Yolda virane bir şehir gören Kerem, sazıyla söyleşti. Ayaş'a varınca, Keşiş'i sordular. Ayaş'lılar da Zile'ye gittiğini söylediler. Giderken yaylada bir kayanın üstüne oturan Kerem, -Acaba bu kız benim kısmetim değil midir? diyerek aldı sazı eline..Kaya, meşe ve ırmakla başladı söyleşmeye.. Karşılarına köpürerek akıp giden Kızılırmak çıktı. Sazıyla söyleyince, ırmak onlara yol verdi. Zile'ye vardıklarında hancı onları içeri almadı. Ertesi gün Keşiş'i sorduklarında, Sivas'a gittiğini öğrendiler. Sivas'ta günlerce dolaştıkları halde bulamadılar. Sonunda Kayseri'ye geldiler. Kayseri'de bir evden çıkan cenazeye, sazıyla söyleyince imam kızdı. Oradakiler imama müdahale edip; -Hak Aşığıdır, cenazenin durumunu anlatıyor dediler. ********************* MÜZİK BUKETİ NURİ SESİGÜZEL **Gül yüzün dönme benden. **Felek koymaz güleyim. **Kapıyı çalan kimdir. **Gurbet elin taşına. **Dane dane benleri var. **Karşılıksız sevenler. **Acı ızdırap. **Yalnız kaldım gurbette.
Ekleme Tarihi: 14 Şubat 2025 - Cuma
Suat ÖZARAS

KEREM İLE ASLI 3

Kerem ve Sofi, Gümüşlü Kümbet'i geçip Hadım Pınar'a geldiklerinde bazı kızlar çamaşır yıkıyordu. Kerem, Aslı'dan aldığı çevreyi kızlara yıkattı ve onlara sazıyla türkü söyledi. Kızlar bu çevrenin bir eşi de bizde, buradan geçen bir Keşiş sattı dediler. Kerem ile Sofi giderken, Hamamdere mevkiinde bulunan Laleli Dağı'na çıktılar. Hava bozulup, aniden kış olup göz gözü görmez oldu. Kerem, eline sazı alıp söyleyip dua etse de  hava iyice bozuldu. Buradaki mağarada üç gün üç gece kaldılar. Kış iyice şiddetlenince, sazıyla Cenab-ı Mevla'ya niyaz eyledi. Aniden, ak sakallı bir Derviş belirdi. Kerem, Sofi'ye bu gelen Hızır'dır deyip sazıyla söylendi. Hızır, Kerem ile Sofi'yi atına bindirip gözlerini kapatmalarını söyledi. Hemen Erzurum'da bir konağın önünde durdular. Derviş, konakta size itibar ederler dedi ve aniden ortadan kayboldu. Konağa girince baktılar ki, herkes hasta. Kerem de hastalanınca, Sofi bunlara yemek yapıp hizmetlerinde bulunda. Burada 3-4 ay kalıp vedalaştılar. 

 

Çalık Paşa'nın sahibi olduğu bir kahveye geldiler. Kerem, bu kahvede sazıyla söyleyince çok beğendiler. Sahibi, Kerem'e gel seni bu kahveye ortak edeyim dedi. Kerem hatırını kırmayıp bir zaman kaldı. Bir gün kahvenin karşısında bir düğün oldu. Kerem, Aslı'nın düğünüdür deyip başladı ağlamaya.. Sofi'yle vardılar düğün evine. Kerem sazıyla türkü söyledikten sonra, yine başladı ağlamaya. Düğün sahipleri sebebini sordular. Sofi de,
-Ağalar bunun bir sevdiği vardır, Adına Aslı Han derler. Bu düğünü onun düğünü zanneder. Oradakiler de bu bir komşu kızının düğünüdür, dediler.
Kerem düğünden çıkıp çarşıda gezerken, Aslı'yı Cafer Ağa Hamamından çıkarken görüp ağlamaya başladı. Sazıyla söylerken, Aslı kaçarak gelip, anasına haber verdi ve hep beraber  düştüler yollara. Sofi'yle aramaya çıkınca, bir mahallede oyun oynayan çocuklar;
-Keşiş dün Mancu'lar mahallesinden geçip gitti, dediler. Yolculukları esnasında bir yere geldiklerinde yol üçe ayrılınca, Kerem başladı sazı ile söyleyip ağlamaya. Sofi ise ağlamak kâr etmez, ortadaki yoldan gidelim dedi. Giderken uçan turnalara rastladılar. Kerem, onlardan imdat ümid edip sazıyla söylendi. Daha sonra, Kerem kendi kendine;
-Ben deli miyim turna benim sözümden ne anlar, dedi. 

 

Günlerce yol gittikten sonra Eşen Kalesi'ne ulaştılar. Kahvede sazıyla söyledikten sonra Keşiş'i sorduklarında, oradakiler;  
-Şogin deresinden Vabrik'e gitti, dediler.
Şogin deresine geldiklerinde, avcıların vurduğu ceylanı gördüler. Kerem, ''Kolun kırılsın avcı.'' deyip aldı sazı eline... Yollarına devam ederken iki tane avcıya rastladılar. Avcılar Kerem'den türkü söylemesini isteyince..
.... Süre süre indirmişler dağlardan,
Mor sümbüllü bahçelerden bağlardan,
Kerem eydür şu geçtiğim yerlerden
Kaç! kuzulu cerran yad avcı geldi.


Kerem türküsünü bitirince, avcılar yaralı bir ceylan görüp görmediğini sordular. Kerem de görmediğini söyledi. Gide gide Vabrik'e vardılar. Kahvedekilere sazıyla söyledikten sonra, Keşiş'i sordular. Onlar da Tercan'a gittiğini söylediler. Tercan'a vardıklarında, Kerem yine hastalandı. Üç ay kadar hasta yatıp iyileştiğinde bahar gelmişti. Havada gördüğü turnalarla, ana babasına hastalandığını söylemek istedi. Tekrar yola koyuldular. Bir yokuşu güçlükle çıkıp, bir çiftliğe vardılar. Keşiş'in, Çinci Beli'ne gittiğini öğrendiler. Çinci Beli'ne vardıklarında ortalığı duman bürüdüğünü gördüler. Sazıyla söyleyince duman kalktı ve yollarına devam ederek, Erzincan'a vardılar. Sonra Sarılar ve Aşkale'ye gittiler.


Kerem, Gemi Beli denilen yerde Nuh Aleyhisselamın gemisinin karaya oturduğunu Sofi'ye söyledi. Kerem burada bulunan bir kuru kafa ile karşılıklı söyleşti. Günlerden sonra Eşkat'a vardıklarında, bir gelin konvoyu gördüler. Aslı'nın düğünü zannederek hem çalıp hem de başladı ağlamaya Kerem.. Meğerse bir Türkmen kızının düğünüymüş. Keşiş'in İrbit'e oradan da Engürü'ye (Ankara) gittiğini öğrendiler. Giderlerken karşılarına bir mezar çıktı. Mezarın başında duran kızla karşılıklı söyleştiler.. Söyleşmenin sonunda mezardaki kişinin, kızın sevdiği olduğunu öğrenen Kerem başladı ağlamaya..
Bir kahveye gelip sazıyla söyledikten sonra, oradakiler Ayaş'a gittiğini söylediler. Yolda virane bir şehir gören Kerem, sazıyla söyleşti. Ayaş'a varınca, Keşiş'i sordular. Ayaş'lılar da Zile'ye gittiğini söylediler. Giderken yaylada bir kayanın üstüne oturan Kerem,
-Acaba bu kız benim kısmetim değil midir? diyerek aldı sazı eline..Kaya, meşe ve ırmakla başladı söyleşmeye..
Karşılarına köpürerek akıp giden Kızılırmak çıktı. Sazıyla söyleyince, ırmak onlara yol verdi. Zile'ye vardıklarında hancı onları içeri almadı. Ertesi gün Keşiş'i sorduklarında, Sivas'a gittiğini öğrendiler. Sivas'ta günlerce dolaştıkları halde bulamadılar. Sonunda Kayseri'ye geldiler. Kayseri'de bir evden çıkan cenazeye, sazıyla söyleyince imam kızdı. Oradakiler imama müdahale edip;
-Hak Aşığıdır, cenazenin durumunu anlatıyor dediler.


*********************
MÜZİK BUKETİ
NURİ SESİGÜZEL
**Gül yüzün dönme benden.
**Felek koymaz güleyim.
**Kapıyı çalan kimdir.
**Gurbet elin taşına.
**Dane dane benleri var.
**Karşılıksız sevenler.
**Acı ızdırap.
**Yalnız kaldım gurbette.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.