Köy Hizmetleri’nde operatör oarak çalışan Sebahattin Şakar; çocuğu olunca, doğum parası almak için SSK’ya evraklarıyla müracaat eder. Kuşkay binasının civarında bulunan SSK’ya gidip evraklarını uzatınca, bayan memurdan şöyle bir cevap alır;
-Çocuk parasından yararlanamazsınız, çünkü evliliğinizden bir gün sonra çocuğunuz olmuş. (Hidrolik Selo, resmi nikahı geç yapmıştır.) Memure hanım; Selahattin Şakar'a, nüfus idaresine gidip rakamları düzeltmesini söyler. Selahattin Şakar, Hasankale’ye gelerek Nüfus Müdürü Zülküf Kapıcıoğlu'ndan rakamları revize etmesini rica eder. O da bunun mümkün olamayacağını söyler. Hidrolik Selo rakamları tükenmez kalemle düzelterek memure hanıma verir. Memure hanım ücret tahakkuku yapamayacağını söyler. Selo evrakları istediğinde memure hanım;
-Pazartesi savcılıktan alırsın deyince, Selo tutuşur. Çok ısrar edince yaka paça dışarı atılır.
Bozuk moralle Hasankale’ye gelmek için Mahallebaşı'na geldiğinde, Adnan Oral’a rastlar. Derdini anlatınca, Adnan Oral hemen taksi çağırır ve doğruca SSK binasına gelirler. Adnan Oral; Hidrolik Selo'ya der ki;
-10 dakika içinde binadan çıkmazsam peşimden gel. 10 dakikadan fazla olunca, Hidrolik bayan memurun odasına geldiğinde, Adnan Oral'ın odada baygın bir şekilde yattığını görür (1). Adnan Oral'ın üzerine su dökülünce uyanınca odaya Hasankale'deki Ziraat Bankası'nda çalışan Süleyman isimli şahsın oğlu olan ve adı Ali olan müdür muavini gelir (1). Müdür muavini, SSK'da bir sürü kötü niyetli şahısların sahte evrakla işlem yaptıklarından bahseder. Karşılıklı içilen dostluk kahvesinden sonra iş tatlıya bağlanıyor.
HİDROLİK SELO'NUN İKİNCİ HİKÂYESİ:
Bir gün hapishane inşaatında çalışırken, Necdet Çınar beni gördü. Bana yevmiyemi sordu. 2,5 lira deyince; ''benimle gel 5 lira kazan'', dedi. Kazmayı küreği atıp takıldım Necdet Pehlivan'ın peşine. Beni Şenkaya’nın Kosor nahiyesindeki güreşlere götürdü. Birinci olunca 5 liramı verdi. Meğerse birincilik ücreti 10 liraymış…
ÜÇÜNCÜ HİKÂYESİ:
Birgün; Gözeler'de Chevrolet taksi içinde bir ... yanında da bir adam vardı. Yanımda Adnan Oral, Ustura Fuat, Satır Mustafa ve Abdullah Işık var. Adama dedik ki;
- Ya buradan git, ya da bizden dayak yersin. Adam bize bir kaç kere uzaklaşmamızı söylediyse de biz dinlemedik. Sonrasını hatırlamıyorum. Herhalde 2-3 saat geçmiş, hepimiz bir köşede baygın yatıyoruz. Hiç birimiz bir yumruk bile atamamışız. Meğerse dayak yediğimiz adam meşhur boksör Nazif Kuran'mış (2). Bu olaydan sonra; Nafiz Kuran'ı her gördüğümde önümü ilikler ve hürmet ederim.
DÖRDÜNCÜ HİKÂYESİ:
1975 senesinde Dumlu'da Karakucak finalinde 75-80 kiloda Iıca Şeker Fabrikası Müdürü olan Celal Aksu ile final müsabakası yapacağız. Saha kenarında Hayati Sertoğlu ve Zafer Altuğ'un göz işaretiyle maçı verdim (3). Bir hafta sonra Salih Çakır'la Oltu'ya gittik. Müsabaka öncesi otele yatmaya giderken 5-6 kişiye rastladık İçlerinden heybetli olanı bana hitaben;
-Bana bak Hasankale'li, Dumlu'daki maçı neden verdin? Yarınki maça özellikle seni seyretmeye geleceğim. Eğer yarın ki maçı da verirsen ************ dedi. Bu şahıs meğerse Oltu'lu kabadayı Hacı Nizo..
Ertesi gün maça çıkınca, Hacı Nizo'yu 5-6 korumasıyla jüri masasında otururken gördüm. O esnada hoparlörden Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu olan Sıvas'lı Turan Akdağ'ın reklamı yapılıyor. Kur'alar çekilince, Turan Akdağ'a düştüm. Zafer Altuğ, Hayati Sertoğlu ve Nejdet Çınar bana çekilmemi söylediler. Eğer çekilirsem, Hacı Nizo beni öldürecek. Güreş tutacağımı söylediğimde bizimkiler şoka girdi.
Hakem olan Tortum Kaledibi Köyünden İbrahim Hancı, oynamamı söyledi. Maç başladıktan yaklaşık 1 veya 2 dakika sonra, aniden yerlerde yuvarlandık. Hakem ayağa kaldırıp benim elimi kaldırınca yendiğimi anladım. Daha sonra Zeki Çiltaş (Sarıkamış), Metin Kesti, Fuat Şen ve İlhami Topaloğlu gibi meşhur Şekersporlu güreşçileri yenip birinci oldum. Hacı Nizo alnıma 1000 lira yapıştırıp;
-Sene gurban olim diyerek, havaya silahla ateş açtı. (4). En sonunda Behcet Ağcakale çukurlu beni omuzuna alarak sahada tur attı. Bir hafta sonra milli takım antrenörü Sefer Baygın'dan bir mektup aldım. Mektupta, Sivas Demir-Çelik Fabrikasına gelmem isteniyordu. Gidecekken babam ağlayıp bırakmadı. Daha sonra Halil Yağmur, neden Sivas'a gitmediğimi sordu. Babam bırakmadı deyince;
-Yanlış yapmışsın bu bir istikbal meselesi diyerek sağ eliyle boğazımı tutarak;
-Senden ancak hamal olur, dedi.
DİPNOTLAR
1-Adnan Oral; memurun odasında küfürler edince, 5-6 erkek personel tarafından dövülür.
2-Erzurum Yolspor'da yetişen ünlü boksör. 7 kere Türkiye, 11 kere de Türkiye Kulüpler şampiyonluğu var. Ayrıca; Balkan 2'liği, Akdeniz Oyunları 3'lüğü ve Dünya Ordulararası 3. lük dereceleri var.
3-Maçı verdiğim takdirde, beni fabrikaya işçi olarak alacağını söylemişse de, sözünde durmayıp beni işe almadı.
4-Hakem müsabakadan sonra, Hidrolik Seloya peşrev çekip oynamasını işaret eder. Bu vesileyle; seyirciden topladığı 6000 lira, Hacı Nizo'nun verdiği 1000 lira ve Güreş Komitesinin birincilik ödülü olan 7000 lirayla beraber cem'an 14 000 lira parası olur. O zaman bir memur maaşı yaklaşık 2500 liradır. (Erzurum-İstanbul otobüs bileti 300 lira, Erzurum-Hasankale arası; minibüs 7.5 lira, taksi 10 lira, tren bileti tam 275 kuruş, talebe 225 kuruş..)