Suat ÖZARAS
Köşe Yazarı
Suat ÖZARAS
 

PROF. DR. SERDAR SEVİMLİ VE 6-FEN SINIFI

Pasinler Lisesinde 1990-1991 eğitim öğretim yılının ikinci yarısında göreve başladığımda, Serdar Sevimli 5-fen sınıfındaydı (1). Ertesi sene, 6-fen sınıfından mezun oldu. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirip, kardiyoloji alanında da ihtisasını tamamlayıp 2014 yılında profesör oldu.   6-fen sınıfında; Hüdai Çiftçi, Nermin Çalık, Sibel Tapur, Elif Çınar, Emine Korucu, Özlem Tuşik, Hasan Uzun, Mahperi Bakır, Gürkan Dölekli, Öznur Deliler,  Ferda Öztürk, Esengül Çapakçurlu bulunmaktaydı (2). Okula girip, merdivenlerden doğu blokuna çıkınca sağda 6-mat, yanında 6-fen, kuzeye bakan tarafta  5-fen A ve 5 fen-B sınıfları bulunmaktaydı. 6-mat ve 6-fen sınıfında tahtanın yanında duvara monte edilmiş kutu içerisinde televizyon vardı. 6-mat. sınıfının televizyonunu idare aldı. 1991-1992 eğitim-öğretim yılında; 5-fen A-B,  6-mat. ve 6-fen sınıflarının matematik derslerine girmekte ayrıca 6-fen sınıfının sınıf öğretmenliğini yapmaktaydım. DİPNOTLAR: 1- 1990-1991 eğitim-öğretim yılında; 6-mat. sınıfında türevi anlatarak derse başladım. Sınıfa; -Matematik dersinden kurs yapacağım isteyenler okul çıkışı sınıfta beklesin, dedim. Böylece okul bitinceye kadar, okul çıkışı ilave matematik dersi yaptık. 1991-92 yılında ise 3 gün, 6-mat. sınıfına 2 gün ise 6-fen sınıfına okul çıkışı şubat tatilinde ise 6-fen sınıfına matematik dersi anlatıldı. Teneffüslerde de kütüphanede otururduk. Öğrenciler de çözülmesi için soru getirirlerdi. 1991-92 yılından itibaren Çaykara İş merkezinin en üst katında bulunan Güven Dersanesi'nde geometri derslerine girmeye başladım (Bir alt katta ise Güneş Dersanesi vardı.), Matematik dersine Saffet Kaya, kimya dersine ise Ziya Yavuz giriyordu. Serdar Sevimli de dersaneye devam ediyordu. Merdivenlerden sağa dönülünce, sağdan 2. sayısal sınıfının öğrencisiydi. Piyasada üniversiteye hazırlık dergileri vardı. En kalitelisi, kapağı paslı demir renginde olan ‘’Mahmut Tezcan yönetiminde A-Ş-A-M-A dergisiydi’’. Konu sonunda verilen matematik testleri, A- B- C diye 3 bölümdü. C bölümünün soruları aşırı kaliteliydi. Ayrıca, İbrahim Taşel yönetiminde kapağı deniz mavisi renginde olan Final dergisi ve özel dersaneler birliğinin çıkardığı ÖZDE-BİR dergisi vardı. (Aşama dergisinin sorularını en çok; Ayşe Dadaş ve Tortum lisesinden rahmetli Mehmet Fıratoğlu getirirdi.)   2- Hüdai Çiftçi'nin pek sesi çıkmazdı. Nermin Çalık, duvar dibi en arka koridor tarafında otururdu. Yazıları çok küçüktü ve yazılı kağıdını okumakta zorluk çekerdim.  Gülünecek bir durumda dahi gülmemek için çok direnirdi ve iki elini yüzüne kapatırdı. Her dersin son beş dakikasında doğaçlama; Hanifi Çalık ve Zühtü Öztürk’ün  taklitlerini yapardım.  Sibel Tapur kavuniçi renkte çizme giyerdi. Sınıfa girdiğinde tahtanın 2m. önünde durup sınıfa karşı hafif tebessüm edip daha sonra orta sırada en arkanın bir önündeki yerine doğru giderdi. Felsefeye karşı aşırı ilgisi vardı. Cemil Meriç’in (Ex oriente lux/ Işık doğudan gelir)  kitabını okuması için vermiştim. Okuduktan sonra şöyle demişti; *Hocam, kitabı okurken felsefi terimler sözlüğü yanımdaydı. Elif Çınar ise çok sessizdi. Ben hiç sesini duymadım. Emine Korucu arada bir konuşurdu. Özlem Tuşik orta sırada en arkada arkadaşının solunda otururdu. Cam kenarı, baştan 3. sırada arkadaşının solunda  kalın camlı ebonit çerçeveli gözlüğüyle oturan Hasan Uzun, her şeye itiraz ederdi ve konuşurken gözlerini kapatırdı. Mahperi Bakır biraz havalıydı ve gözlükleri beyaz çerçeveliydi. Gürkan Dölekli, cam kenarı en arkanın bir önünde koridor tarafında otururdu. Sus demeden susmazdı. Öznur Deliler biraz zayıftı ve siyah çizmeleri vardı. Yürürken sağa sola döneceği zaman başını önüne eğip hızlı hızlı yürürdü. Şüphesiz sınıfın sosyalitesi en yüksek öğrencisi  Ferda Öztürk’tü. Siyah çizmeleri ve çok hızlı yürümesiyle de meşhurdu. Konuşması bittiğinde yutkunur  ve yanakları kırmızı kesilirdi. Arkadaşlarıyla konuşmasında her zaman;  ''Ay lütfen saçmalama'' cümlesi olurdu. Orta hizanın sondan ikinci sırasında otururdu. Hatıra defterini, veresiye defteri gibi hiç yanından eksik etmezdi. Defterinin her sayfasında yanlamasına yazdığı iki kelimelik almanca cümle vardı. Doğaçlama Zühtü Öztürk taklitlerim hoşuna giderdi.  Ağaçminare mahallesinde ikamet eden, duvar kenarı en önde oturan  hiç konuşmayan kız öğrenci ile hafif kumral tek örük saçı olan öğrencilerin adını hatırlayamadım.  Esengül Çapakçurlu, arkadaşlarıyla tebessüm ederek konuşurdu.   Her sene ramazan ayında son sınıf, öğretmenlere iftar yemeği veriyordu. Bence bu hoş bir şey değildi. Maddi durumu iyi olmayanlar için bir külfetti. O sene de sıra 6-fen sınıfındaydı. Sınıf öğretmeni olduğum için, böyle bir etkinliği yapmamalarını söyledim, hepsi de kabul etti. Garantiye almak için de; ‘’Eğer sözünüzde durursanız sene sonunda sizi Tortum Şelalesine götüreceğim.’’ dedim. Pek de hoşlarına gitti. Hacı Behri Ölçer’in kullandığı otobüsle türkülü şarkılı bir şekilde giderken; sol tarafta dağ, sağda uçurum ve viraj olan bölgeye geldiğimizde herkes namaz surelerini okumaya başladı.   Serdar Sevimli ise cam tarafında sondan ikinci sırada arkadaşının solunda otururdu.  Tümevarım, diziler-seriler, fonksiyonlar, limit, türev, integral, lineer cebir ve analitik geometri gibi ağır konulardan oluşan matematik dersinde fazla da not tutmazdı. Çoğu şeyi hafızasına alır, önemli gördüğü şeyleri yazardı. Tahtayı gözleriyle süzer, bazen itiraz edecek gibi davransa da ‘’tamam tamam’’ derdi.  (Matematik konularını not tutmayıp hafızasına kaydeden, belli belirsiz notlar alan bir başka öğrencim ise Tortum lisesinden rahmetli Adnan Büyükpolat'tır..) Derse bazen geç geldiğinde hızlıca yerine oturur ve tahtadaki yazılanları hafızasına kaydederdi.  Dersin bitimine az kala bazen de dersten çıkmak için izin isterdi. Edebiyat dersine giren ve deneme sonuçlarını yorumlayan Sinan Gülakar, Serdar Sevimli’nin tıp fakültesini rahatlıkla kazanacağını söylüyordu.   Babası İsmail Sevimli ile de evvelden beri sohbetliğimiz vardı. Hatta 1980-1981 eğitim-öğretim yılında, yeğeni Halil İbrahim’i Tokat’tan Pasinler Lisesi'ne getirmişti. 5-fen B sınıfında (Batı blok, 2. kattaki sınıf) cam tarafında en son sırada oturmaktaydı. Çok sessiz ve sakin bir ruh yapısına sahipti. Lise sonu okumak için tekrar Tokat’a gitmiş ve orada merhum olmuştu. ''Marifet, iltifata tabidir.'' aforizmasına binaen, mütevaziliği ve pınar suyu gibi berrak hissiyatına istinaden; Serdar Sevimli, Erzurum ve Türkiye’nin haklı  gururudur.
Ekleme Tarihi: 21 Kasım 2023 - Salı
Suat ÖZARAS

PROF. DR. SERDAR SEVİMLİ VE 6-FEN SINIFI

Pasinler Lisesinde 1990-1991 eğitim öğretim yılının ikinci yarısında göreve başladığımda, Serdar Sevimli 5-fen sınıfındaydı (1). Ertesi sene, 6-fen sınıfından mezun oldu. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirip, kardiyoloji alanında da ihtisasını tamamlayıp 2014 yılında profesör oldu.

 

6-fen sınıfında; Hüdai Çiftçi, Nermin Çalık, Sibel Tapur, Elif Çınar, Emine Korucu, Özlem Tuşik, Hasan Uzun, Mahperi Bakır, Gürkan Dölekli, Öznur Deliler,  Ferda Öztürk, Esengül Çapakçurlu bulunmaktaydı (2). Okula girip, merdivenlerden doğu blokuna çıkınca sağda 6-mat, yanında 6-fen, kuzeye bakan tarafta  5-fen A ve 5 fen-B sınıfları bulunmaktaydı. 6-mat ve 6-fen sınıfında tahtanın yanında duvara monte edilmiş kutu içerisinde televizyon vardı. 6-mat. sınıfının televizyonunu idare aldı. 1991-1992 eğitim-öğretim yılında; 5-fen A-B,  6-mat. ve 6-fen sınıflarının matematik derslerine girmekte ayrıca 6-fen sınıfının sınıf öğretmenliğini yapmaktaydım.


DİPNOTLAR:

1- 1990-1991 eğitim-öğretim yılında; 6-mat. sınıfında türevi anlatarak derse başladım. Sınıfa;
-Matematik dersinden kurs yapacağım isteyenler okul çıkışı sınıfta beklesin, dedim. Böylece okul bitinceye kadar, okul çıkışı ilave matematik dersi yaptık. 1991-92 yılında ise 3 gün, 6-mat. sınıfına 2 gün ise 6-fen sınıfına okul çıkışı şubat tatilinde ise 6-fen sınıfına matematik dersi anlatıldı. Teneffüslerde de kütüphanede otururduk. Öğrenciler de çözülmesi için soru getirirlerdi.


1991-92 yılından itibaren Çaykara İş merkezinin en üst katında bulunan Güven Dersanesi'nde geometri derslerine girmeye başladım (Bir alt katta ise Güneş Dersanesi vardı.), Matematik dersine Saffet Kaya, kimya dersine ise Ziya Yavuz giriyordu. Serdar Sevimli de dersaneye devam ediyordu. Merdivenlerden sağa dönülünce, sağdan 2. sayısal sınıfının öğrencisiydi. Piyasada üniversiteye hazırlık dergileri vardı. En kalitelisi, kapağı paslı demir renginde olan ‘’Mahmut Tezcan yönetiminde A-Ş-A-M-A dergisiydi’’. Konu sonunda verilen matematik testleri, A- B- C diye 3 bölümdü. C bölümünün soruları aşırı kaliteliydi. Ayrıca, İbrahim Taşel yönetiminde kapağı deniz mavisi renginde olan Final dergisi ve özel dersaneler birliğinin çıkardığı ÖZDE-BİR dergisi vardı. (Aşama dergisinin sorularını en çok; Ayşe Dadaş ve Tortum lisesinden rahmetli Mehmet Fıratoğlu getirirdi.)

 

2- Hüdai Çiftçi'nin pek sesi çıkmazdı. Nermin Çalık, duvar dibi en arka koridor tarafında otururdu. Yazıları çok küçüktü ve yazılı kağıdını okumakta zorluk çekerdim.  Gülünecek bir durumda dahi gülmemek için çok direnirdi ve iki elini yüzüne kapatırdı. Her dersin son beş dakikasında doğaçlama; Hanifi Çalık ve Zühtü Öztürk’ün  taklitlerini yapardım.  Sibel Tapur kavuniçi renkte çizme giyerdi. Sınıfa girdiğinde tahtanın 2m. önünde durup sınıfa karşı hafif tebessüm edip daha sonra orta sırada en arkanın bir önündeki yerine doğru giderdi. Felsefeye karşı aşırı ilgisi vardı. Cemil Meriç’in (Ex oriente lux/ Işık doğudan gelir)  kitabını okuması için vermiştim. Okuduktan sonra şöyle demişti;


*Hocam, kitabı okurken felsefi terimler sözlüğü yanımdaydı. Elif Çınar ise çok sessizdi. Ben hiç sesini duymadım. Emine Korucu arada bir konuşurdu. Özlem Tuşik orta sırada en arkada arkadaşının solunda otururdu. Cam kenarı, baştan 3. sırada arkadaşının solunda  kalın camlı ebonit çerçeveli gözlüğüyle oturan Hasan Uzun, her şeye itiraz ederdi ve konuşurken gözlerini kapatırdı. Mahperi Bakır biraz havalıydı ve gözlükleri beyaz çerçeveliydi. Gürkan Dölekli, cam kenarı en arkanın bir önünde koridor tarafında otururdu. Sus demeden susmazdı. Öznur Deliler biraz zayıftı ve siyah çizmeleri vardı. Yürürken sağa sola döneceği zaman başını önüne eğip hızlı hızlı yürürdü.


Şüphesiz sınıfın sosyalitesi en yüksek öğrencisi  Ferda Öztürk’tü. Siyah çizmeleri ve çok hızlı yürümesiyle de meşhurdu. Konuşması bittiğinde yutkunur  ve yanakları kırmızı kesilirdi. Arkadaşlarıyla konuşmasında her zaman;  ''Ay lütfen saçmalama'' cümlesi olurdu. Orta hizanın sondan ikinci sırasında otururdu. Hatıra defterini, veresiye defteri gibi hiç yanından eksik etmezdi. Defterinin her sayfasında yanlamasına yazdığı iki kelimelik almanca cümle vardı. Doğaçlama Zühtü Öztürk taklitlerim hoşuna giderdi.  Ağaçminare mahallesinde ikamet eden, duvar kenarı en önde oturan  hiç konuşmayan kız öğrenci ile hafif kumral tek örük saçı olan öğrencilerin adını hatırlayamadım.  Esengül Çapakçurlu, arkadaşlarıyla tebessüm ederek konuşurdu.

 

Her sene ramazan ayında son sınıf, öğretmenlere iftar yemeği veriyordu. Bence bu hoş bir şey değildi. Maddi durumu iyi olmayanlar için bir külfetti. O sene de sıra 6-fen sınıfındaydı. Sınıf öğretmeni olduğum için, böyle bir etkinliği yapmamalarını söyledim, hepsi de kabul etti. Garantiye almak için de; ‘’Eğer sözünüzde durursanız sene sonunda sizi Tortum Şelalesine götüreceğim.’’ dedim. Pek de hoşlarına gitti. Hacı Behri Ölçer’in kullandığı otobüsle türkülü şarkılı bir şekilde giderken; sol tarafta dağ, sağda uçurum ve viraj olan bölgeye geldiğimizde herkes namaz surelerini okumaya başladı.

 

Serdar Sevimli ise cam tarafında sondan ikinci sırada arkadaşının solunda otururdu.  Tümevarım, diziler-seriler, fonksiyonlar, limit, türev, integral, lineer cebir ve analitik geometri gibi ağır konulardan oluşan matematik dersinde fazla da not tutmazdı. Çoğu şeyi hafızasına alır, önemli gördüğü şeyleri yazardı. Tahtayı gözleriyle süzer, bazen itiraz edecek gibi davransa da ‘’tamam tamam’’ derdi.  (Matematik konularını not tutmayıp hafızasına kaydeden, belli belirsiz notlar alan bir başka öğrencim ise Tortum lisesinden rahmetli Adnan Büyükpolat'tır..) Derse bazen geç geldiğinde hızlıca yerine oturur ve tahtadaki yazılanları hafızasına kaydederdi.  Dersin bitimine az kala bazen de dersten çıkmak için izin isterdi. Edebiyat dersine giren ve deneme sonuçlarını yorumlayan Sinan Gülakar, Serdar Sevimli’nin tıp fakültesini rahatlıkla kazanacağını söylüyordu.

 

Babası İsmail Sevimli ile de evvelden beri sohbetliğimiz vardı. Hatta 1980-1981 eğitim-öğretim yılında, yeğeni Halil İbrahim’i Tokat’tan Pasinler Lisesi'ne getirmişti. 5-fen B sınıfında (Batı blok, 2. kattaki sınıf) cam tarafında en son sırada oturmaktaydı. Çok sessiz ve sakin bir ruh yapısına sahipti. Lise sonu okumak için tekrar Tokat’a gitmiş ve orada merhum olmuştu.

''Marifet, iltifata tabidir.'' aforizmasına binaen, mütevaziliği ve pınar suyu gibi berrak hissiyatına istinaden; Serdar Sevimli, Erzurum ve Türkiye’nin haklı  gururudur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetepasinler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler acotr.org deneme bonusu veren siteler 2023 deneme bonusu veren siteler güzel sözler deneme bonusu veren siteler